Peşînen belirtmek isterim ki konuyla alâkalı uzun uzadıya konuşacak birikime sâhip değilim. Sâdece bir çerçeve üzerinden fikrimi beyan edeceğim.
Hint sineması deyince aklına bir-iki film veyâhut oyuncu gelenle, Bollywood husûsunda ahkâm kesecek kişinin oyu bir olur mu hiç?
Şaka bir yana, "Hint" başlığı zâten bir çatıyı ifâde ediyor. İçinde Bollywood da var, Kollywood (Tamil) da, Tollywood (Telugu) da. Kaldı ki "Bollywood" ibâresi görünce zihninizde canlanan ilk imge toplu hâlde dans eden figüran yığını oluyorsa topa hiç girmeyin derim. Bu gibi yer etmiş, kalıplaşmış (ön)yargılarla sarf edilen sözler zâten herhangi bir konuda dahi geçerliğini yitirmeye mahkûmdur. Evet, ülkede böyle bir furya ol(uş)muş ve ana akım olarak cereyân etmiş. "Masala" denilen; yabancı menşeli seyirci için -uçurumdan düşmüşçesine- bir anda hikâyeden kopmaya vesîle olan, film içinde de benzer sekansları barındıran; o model eserler artık yerini daha ziyâde evrensel normlardaki yapımlara bırakmış durumda. Zâten uluslararası zeminde, Hint filmlerinin artık daha tanınır, bilinir olması da bununla açıklanabilir sanırım. Elbette o türe de merak salan, husûsen tâkip edenler mevcuttu evvelce de. Misal, 80'li yıllarda doğanlardan bile "Avare (1951)"yi kim hatırlamaz ki? (Raj Kapoor'a söz gelmişken, emekli edebiyat öğretmeni bir büyüğümün, benden "Sangam"ı bulmamı istemesi geldi aklıma.) Daha, Kurosawa'nın "Ray sinemasını görmemiş olmak, güneşi veya ayı görmeden dünyâda var olmak demektir." övgüsüne mazhar olan Satyajit Ray'den bahsetmedik bile. Her ne kadar başlıkta neyin kastedildiği belli olsa da "paralel" olarak adlandırılan; bizce basmakalıp olarak yaftalanan o cümbüşün dışında dertler edinen, öyküler anlatan; Hint Yeni Dalga da bu başlık altında kendine yer bulmalıdır kanımca. Netîcede; nasıl ki Türk sineması, Yeşilçam'dan ibâret değilse; Hint sineması da salt Bollywood demek değil.