Güzel bir filmdi.Tony gatlif usta yine döktürmüş.

8/10

Defterin derdine düşen çocuğun sabahtan akşama kadar olan serüveni.
10 üzerinden 8
Şimdi efendim olay şu şekilde cereyan etmişti. Yaşlı bir adam bulan genç ahmetimiz arkadaşının defteri elinde yaşlı adamın rehberliğinde evi bulmaya çalışırken elma satıcısı yanlarına ilişir. Şu tatlı hoş sohbet satıcı ile yaşlı rehber amcamız arasından geçmektedir.

S: Satıcı
Y: Yaşlı Adam

S - Biraz elma satın al.
Y - Benim elma yiyecek dişim yok
S - O zaman oğlun için al.
Y - O benim oğlum değil.
S - Tamam, torunun için
Y -Benim çocuğum yok, yani torunum da yok
S - Elmalar gerçekten çok iyi. Biraz al.
Y - Eminim öyledir ama benim dişim yok

Nikılıs abiye söylesem, beni de çırağı yapar mı acaba?

8/10

9/10



Sıra bunda.

Eşref Paşalılar'ı izledim ve beyendim

sonsuzluk ve birgün bir angelopulos filmi harika bir film 10/10

Bence film türüne "Fantastik" de eklenmeli.
Salt abla ne yaptın sen öyle ya diyesi geliyor insanın. Birçok yüzüm olduğunu düşünürdüm, Salt tüm yüzleri kendinde toplamış, ilginç.

7,5/10

10 üzerinden 9. Çevirisi için Saiyo' ya teşekkürler.

İnsanlar "Miyazaki" dediğinde acaba ne demek istiyorlar diye düşünürdüm. Nasıl Başlangıç filmini izleyip Nolan diyorsak, bu filmden sonrada "Miyazaki işte" demekten başka söz gelmiyor aklıma.
10 üzerinden 10.

Maşallahınız var Sesizadam. Onca filmi nereden bulup da izliyorsunuz? Şahsen 9-10 puan verebileceğim filmlerden yılda ancak bir iki tane çıkıyor (ki genelde de onları seyretmekte geç kalıyorum ).
Sizin için, "Bugün hangi filmi izlemediniz" başlığı açılmalı bence

Torrentten.

10 üzerinden 8
Sanırım bir filmden alıntılar vererek anlatım yapmam ilk olacak. Çok hoşuma giden diyaloglarla bezeli bir filmdi. Çok hoşuma giden 3 diyaloğu sizlerle paylaşmak istiyorum. Kod içine aktaracağım oradan okuyunuz. Ek olarak anı anımsatmak için 3 de resim ekliyorum.

1/3

Atıştırmalık tadında bir filmdi açıkçası. Az çok yalan söylemenin bir ihtiyaç olduğunu aşılayan ve yalansız bir dünyanın nasıl bir yer olacağını bize göstermeye çalışan bir film. İlgi çekici ve ilginç bir film.

7/10

Yönetmen Abbas ise şayet filmin yarısı arabada geçer. Buna alışığım. Yol boyu gördüğümüz yayanın yanında durup selamlaşmak, hal hatır sormak ve civarda olan depremin yarattığı hasarı dertleşmekle geçiren şoförümüzle beraber sanki kervansaraydaymışım bir yerden bir yere alıp başımı gitmşim / gidiyormuşum gibi geldi. Zevkle yolculuğumuzu tamamladık. Biraz toz yuttuk işin doğrusu, araba yokuşları çıkamadı... Tavanı da çok alçak biliyor musunuz, boyumuz uzun olduğundan kafamızı çok vurduk. Serinin ilk filmindeki küçük afacanları arayan şoför abimiz, ahmetimize ulaşmaya çalıştı film boyunca... Hatırlasanıza hani arkadaşının defterini yanlışlıkla alıpta sonra ona vermek uğruna gecelere kadar bilmediği köylerde dolaşan ahmeti. Şoför abimiz sanırım şehirden buldu o afişi... Gördüğü her mahalleliye soruyor bu filmdeki çocuğu tanıyor musunuz diye... Her görende yahu bu bizim abdullah ın oğludur diyor. İyi ya amca söylesene nerededir diyoruz, siz oraya bu araçla mı gideceksiniz diyor? Amca niye diyoruz, amca dönüp bu araçla giderseniz bu araç yoldan çıkar diyor. Peki amca neden diyoruz, yollar çok bozuk diyor. Depremden böyle olmuş... Yol boyu toz yutmaktan boğazım kapandı, çeşme görünce mutfağa gidip su içesim geldi, o derece. Depremin yaralarını sarmaya çalışan ustaları, deprem yüzünden tükanına bakamayan tükan sahiplerini, depremde ailesinden kimse kalmayan çocukları, deprem gününden bir gün sonra evlenebilen yeni evli hüseyini, yol kenarında kapkacak yıkamaya çalışan minik elleri, yaşlı teyzemin taşıyamadığı halıyı, çekirgeyi, dağı bayırı, kuzuyu her şeyi gördüm de geldim. Taa İran şehrinden... Havasından içim açılmıştı yaa, depremi görünce içi burkuldu insanın. Serinin ilk filminde ahmet arkadaşını arıyordu, bu filmde biz onu aradık. Onu ararken arkadaşını bulduk, büyümüş kocaman adam olmuş kerata. Şekil veremediği saçlarıyla ergenim diyordu, ergen olmuş büyümüş serpilmiş. Üşenmedik ona da sorduk ahmet nerede diye. Tek derdimiz buydu gülmeyin yahu. Ahmet nerede, biliyor musunuz? Bir ara Ahmet göçük altında kaldı sandık. İçimiz yandı ki ne yandı. Neyse oh, korktuğumuz gibi değilmiş. Ahmetim soba taşırmış köyüne. Vay sen ahmedime bak... Sonra dedik gaza basalım, ahmeti yolda görürsek alırız, alırız da yükü hafifler. Gelin görün ki yol buna müsaade etmedi, çok dik bir yolda araçla uğraşırken filmi bitiriverdik. Ahmetin yaşadığını biliyoruz, ama ahmeti canlı kanlı bu filmde göremedik. Belki serinin son filmiyle beraber Ahmetimizi de görmüş oluruz.

Güzel bir animeydi. Zevkle izledim. 10 üzerinden 7.


Fazlasıyla sıra dışı bir öykü. 10 üzerinden 6.