Zavallılar (2023) Yorumlar - Sayfa 3

ganeja (75) - 4 ay önce

lanthimosun takıntılarını biliyordum...buna rağmen emma stone olunca dayanamadım...ve bunaldım..5 er dk..izleyeceğim hergün..ve iyi bir izleyici olmadığıma karar verdim..bana bakmyın siz..

| Cevapla Cevapla | Bildir

MR RED (100) - 4 ay önce

Tam olarak " ya çok beğenirsin ya da nefret edersin" filmlerinden. Bana göre gayet güzel bir film. + 18 sadece görsellikte değil , esas işlenen konunun kendisinde mevcut.

Yetişkin vücudunda yaşayan bir çocuğun dünyaya bakış açısını başarılı ama zaman zaman rahatsızlık verecek derecede ama sonuçta başarıyla aktarmış kanaatindeyim. Bu durumdaki bir çocuk dünya yı nasıl görürdü ? Sisteme karşı nasıl bir bakış açısı geliştirirdi ? Ahlaka ve dine yaklaşımı ne olurdu ? Cinselliği kavrayışı nasıl olurdu ? gibi sorulara kendince cevaplar vermiş ve bunda başarılı da olmuş bir yapım bence. Kesinlikle şans verilmeli bence. Çocuk bakış açısındaki renkliliği de ayrıca güzel yansıtmış.
Puan : 7.4

| Cevapla Cevapla | Bildir

kanatbd (9) - 4 ay önce

Toplumca geliştirilen zihin ve karakter mahiyetinin gerçek doğamızı beslemek ya da gölgelemek adına, nasıl bir fonksiyon oynadığını. Çocukça masumiyetin kendisine has zekasının yitirilmesinin kişisel bir aptallığa nasıl dönüşebildiğinin hikayesi gibi. Aşkı, empatiyi, nezaketi, şefkati daha farklı yerden irdeleyen bir yapım olmuş. Keyifle izledim.

| Cevapla Cevapla | Bildir

Thetayk (161) - 4 ay önce

Filmi izlerken ensemden esip gözlerimin arkasına düşen hassas, yumuşak notalar tarafından çevreleniyormuşum gibi hissettim. Renkler, ışık, atmosfer, oyunculuklar, muzip göndermeler ve senaryo bence üst düzeydi. Evet, çok fazla alışık olmadığımız bir konu işlenmiş ve erotizm başta olmak üzere bazı açılardan abartılı bir dolgunluğa da sahip film ama biraz uğraşla kokusunu duyumsayabileceğimiz başkalıkta bir yapım ve insanı alıp bambaşka lezzetlere götürüyor. Emma Stone'un oyunculuğuna da tek kelimeyle hayran oldum ve eminim ki ve bariz bir şekilde ödüllere de doyacak gibi görünüyor. Filmin ilk başlarında irrite edici tuhaf duygularla sarmalanmıştım ve film bitene kadar daha da kötü izlenimlerle dolacağımı sanıyordum. Fakat film beni yanılttı ve biraz ilerledikçe tarif edemediğim bir şekilde filme doğru çekilmeye başladım ve hayran kaldım. Kesinlikle çok sevdiğim ve keyif aldığım bir yapım oldu. Farklı bir tat arayan her film severe öneririm. İyi seyirler.

| Cevapla Cevapla | Bildir

serdarcamlica (121) - 4 ay önce

dökülüyor.ne seyrettik hem de bu kadar iyi görüntüyle, bütçeyle. ellisini toplasan hala bir cronenberg etmezler. çekilecek çile değil. cinselliğe takılmadım da onu da layığıyla yapacaksın suyunu çıkarana değil. onun için cronenbeg dedim.

| Cevapla Cevapla | Bildir

ilkerkocak (1030) - 4 ay önce

Dönem filmi gibi görünse de kurgusal bir dünyada geçiyor. Her sahnede bir senaryo, tiyatral bir sunum ya da bazen erotizm, bazen de mizah olduğu için sürükleyici ve merak duygusunu hep diri tutuyor. Ama tüm bu sahnelerin çok da keyifli olduğunu söyleyemem.

Sahne tasarımı, kostümler vs. yüksek bütçe gerektiren türden, bence bir yüksek meblağ da Emma Stone' a verilmiş, sanatçı stardart ücretinin çok üstünde bir tutar almıştır diye tahmin ediyorum. Oyunculuğu iyiydi ama bu kadar zıp zıp, üst seviyede ilgi gören bir kadın oyuncu için ekstra paralar demek. Kadından duyguyu çıkardık mantık ve soğukkanlılık koyduk sonuç bu. Karşısına çıkan erkek de aslında bir o kadar korkunç ama böyle bir kadın bu adama nasıl etki ediyor, bu da ilgi çekici.

William Defoe ise filmin hüzünü, üzümlü kekim.

Sonuç olarak bu yönetmenin hala en sevdiğim filmi The Lobster olmaya devam ediyor.

| Cevapla Cevapla | Bildir

Jexi (26) - 4 ay önce

Filmin en dikkat çekici özelliği Lanthimos'un kendine özgü tarzı. Yönetmen, karakterlerin tuhaf davranışları ve absürt diyaloglar aracılığıyla kara mizahı ustaca kullanıyor. Filmin görsel estetiği de oldukça etkileyici. 19. yüzyıl İngiltere'sinin atmosferi, kostümler ve mekanlar çok başarılı bir şekilde yansıtılmış. Başroldeki Emma Stone, karakterin hem masumiyetini hem de karanlığını ustalıkla canlandırıyor. Willem Dafoe her zamanki gibi etkileyici. Mark Ruffalo ise canavar rolünde hem acıklı hem de tehditkar bir performans sergiliyor.

Filmin bazı kusurları da yok değil. Hikayenin temposu zaman zaman düşüyor ve filmin vermek istediği mesajları vermekte biraz zorlanıyor. Ayrıca filmin bazı sahneleri izleyiciyi rahatsız edebilir.

Filmin feminist bir bakış açısıyla da yorumlanabilecek yönlerid var. Bella Baxter toplum tarafından dışlanan bir kadın. Film, Bella'nın toplumdaki yerini sorgularken, kadınların bedenleri üzerindeki kontrolün ve cinsel özgürlüğün önemini vurguluyor.

Genel olarak Poor Things, Lanthimos hayranlarının ve tuhaf filmlerden hoşlanan izleyicilerin keyif alacağı bir film. Filmin absürt mizahı, görsel estetiği ve başarılı oyunculuk performansları filmi izlenmeye değer kılıyor.

Filmi izleme kararı size kalmış. Eğer Lanthimos'un tarzını seviyorsanız veya tuhaf filmlerden hoşlanıyorsanız, bu filmi de seveceksiniz.

| Cevapla Cevapla | Bildir

cumhurcemoglu26 (6202) - 4 ay önce

Öncelikle bu filmi çok merak ediyordum. Emma Stone sayesinde 2 saat 20 dakika aktı. Bu zamana kadar izlediğim en ilginç senaryo olabilir. Açıkçası başlarken sıkılırım diye düşünmüştüm ama öyle olmadı. Film Oscar'ı kazanır mı bilemem ama tartışmasız Emma Stone ödülü hak eden bir performans sergilemiş.
Ayrıca KaanTurkeser arkadaşın yorumuna tamamıyla katılıyorum ama merakla izlediğim için sıkılmadım dersem yalan olmaz üstelik filmin sonunu da çok beğendim. Kısacası çok fazla +18 sahne içerdiğini ayrıca belirtmek isterim...

| Cevapla Cevapla | Bildir

sardokar (4) - 4 ay önce

Soluksuz izledim tam bir başyapıt. Olumsuz hiç bir tarafı gözüme gelmedi. Süper bir film mutlaka izlenmesi gereken filmlerden demek doğru olur. İmdb puanından çok daha fazlasını hakediyor.

| Cevapla Cevapla | Bildir

surgeon84 (6) - 4 ay önce

Çok sıkıcıydı be. Uyudum arada bir kaç defa geri sarmak zorunda kaldım. Kaan turkeser in bahsettiği pedofili konusu da ayrı bir dert, çok rahatsız ediciydi. Benim için tek olumlu yön, Mark Ruffalo'nun enteresan rolü. Kendisi hep naif adam oynardı, hatta Hulk'u oynarken bile. Burdaki fırıldak adam rolüne ayrı bir hava katmış. Şunu da belirteyimki gündüz vakti, etrafta çoluk çocuk varken falan izlenmez aman diyim tedbirinizi alın, mümkünse yalnız izleyin.

| Cevapla Cevapla | Bildir

papazerick (55) - 4 ay önce

Bir kaç yılda bir maalesef böyle içeriksiz filmler yapılıp çok iyi oyuncuları da koyup sanatsal film yapıyormuş gibi saçmalıyorlar.

| Cevapla Cevapla | Bildir

denisilin (8404) - 4 ay önce

Muhakkak siyah beyazdan renkliye geçmesi, karakterlerin simgelediği metaforlar, kara mizahlar, sanatsal atıflar vardır. Ve fakat, bu nedir arkadaş yahu!? Görsellik anlamında şahane buldum, onun haricinde ciddi sıkıldım! Müzikler zaten aşırı kulak tırmalayıcı, en azından geneli... Kaan Turkeser'in girdiği konuya girmiyorum bile, o yeteri kadar eleştirmiş zaten... Velhasıl oscar adayı filmleri muhakkak izleyin efendim ama bu film biraz uç ve aykırı olmuş denebilir. Son tahlilde sanatsal bakışı çok olmayan bir sinema izleyicisiyim, siz bana çok takılmayın!

| Cevapla Cevapla | Bildir

bombolini (32) - 5 ay önce

Absürt sanılanın aksine hiç de kolay bir tür değildir. saçmalarken anlam yaratmak ayrı bir yetenktir ve bu yetenek hekeste de yoktur. mesela bence Lanthimos da bir süredir bu yetenekten ve dahi parıltıdan yoksun filmler çekiyor. "Çok canım sıkılıyor/ Kuş vuralım istersen"

| Cevapla Cevapla | Bildir

ferubjk (323) - 5 ay önce

Filmden biraz önce çıktım. Film sizi baştan sona kadar büyülü dünyanın içine çekiyor. 2 saat 20 dakika nasıl geçeiyor anlamıyorsunuz. Filmin renklerine bayıldım. Oyunculuklar mükemmel. Emma Stone, Oscar’ı sonuna kadar hak ediyor. Senaryosu da başarılı. Her şeyiyle dört dörtlük bir film.

| Cevapla Cevapla | Bildir

andre bazin (61) - 5 ay önce

Sinemasal bir başyapıt 50 hatta 100 yıl sonra bile şüphesiz bir klasik olarak anılacak bir destan adeta sinemada izlemeyen pişman olur.

| Cevapla Cevapla | Bildir

Arnold (1031) - 5 ay önce

Az önce sinemada izlediğim film bu yılın Oscar filmleri içinde en iyi olanı. 2 saat 20 dakika muhteşem bir eser izledim. Emma Stone La La Land'den sonra en iyi performansını sergilemiş ve Oscarı sonuna kadar hak ediyor. Bella Baxter rolüyle beni büyüledi. Willem Dafoe ve Mark Ruffalo'da oldukça başarılı. Aylardır beklediğim film tüm beklentilerimi karşıladı. Film tam 11 dalda Oscar adayı. Bunlar sırasıyla; En İyi Film, Yönetmen (Yorgos Lanthimos), Kadın Oyuncu (Emma Stone), Yardımcı Erkek Oyuncu (Mark Ruffalo), Uyarlama Senaryo, Sinematografi, Kostüm Tasarımı, Makyaj ve Saç Stili, Kurgu, Prodüksiyon Tasarımı ve Film Müziği. Bunlardan En İyi Film, Yönetmen (Yorgos Lanthimos), Kadın Oyuncu (Emma Stone), Makyaj ve Saç Stili olmak üzere 4 Oscarı alacak gibi gözüküyor. Tavsiye ederim... İyi seyirler... 8/10...

| Cevapla Cevapla | Bildir

KaanTurkeser (48) - 5 ay önce

Uzun ve aykırı bir eleştiri olacak, hazırsanız başlıyorum: İlk olarak şunu söylemek isterim ki bütün o meşhur film eleştirmenlerinin yazdığı gibi süslü püslü ve bolca övgü içeren satırlar bulamayacaksınız bu yazımda. Aksine sitem, öfke, hiciv ve kırgınlık yer alacak çünkü nicedir izlemek için sabırsızlandığım bir yapımdı bu ve ben güçlü bir feminist Frankenstein öyküsü seyretmeyi beklerken yığınla pedofili sahnesine maruz kaldım! Evet; Bella bu hikayede fiziken çocuk değil ama zihinsel olarak öyle ve ben bu gerçeği tıpkı filmdeki Max karakterinin de bildiği gibi bildiğim için (her ne kadar Duncan Wedderburn karakteri bilmese de) bahsettiğim bu sahneler beni çok rahatsız etti. Başta en sevdiğim film olan La La Land'in güzeller güzeli Mia'sı Emma Stone'un ve yine bayılarak takip ettiğim yönetmen Yorgos Lanthimos'un yeni projesini göreceğim için çok heyecanlıydım; hatta Poor Things'e kavuşmayı aylardır bekliyordum diyebilirim. Ancak bugün filmin sonunda bana kalan tek şey ne yazık ki hayal kırıklığı ve kafa karışıklığı oldu Emma Stone'un filmin yapımcıları arasında olduğu halde senaryodaki pedofili imgelerinden rahatsız olmayışına çok şaşırdım. Üzüldüm de... özetle bin bir çeşit istismara çıkarır. İlham olarak sunulması gereken kişisel gelişim daha başka yollarla da pek tabii aktarılabilecekken neden yine kadını istismar ederek anlatılır? Ben buna karşıyım efendim! Ne feminizm ne hümanizm, hiçbir kuram 'kendini gerçekleştirme' eylemini bunlardan ibaret görmez. Aslında söylenecek çok şey var ama ben ne oyunculuk ne yönetmenlik; ne senaryo ne teknik; hiçbirini tartışmak istemiyorum. Sadece eleştirmenlerin bu hususlara neden odaklanmadıklarını anlamıyorum. Durduğum yerde sinirleniyorum. Ne istiyorlar acaba; tüm bunlara sanat ya da 'cesur oyunculuk' deyip geçelim mi yani? Epstein adası gibi mevzular gündemdeyken böylesi filmleri sadece film olarak mı görelim? Şimdi ilk işim Alasdair Gray'in Zavallılar romanını okuyup filmle kıyaslamak olacak. Böylece Bella'nın hikâyesini bir de kaynak alınan materyalden okuyup aradaki farkları görmek istiyorum. Umarım roman da böyle çıkmaz. Sonuçta 'düzgün toplum insanı yok eder' diyen bir film bu ama en azından kitabın sağlam alt metinleri olduğunu okumuştum. Bakalım. Son olarak filmde emeği(!) geçenlere alın Oscar'lar sizin olsun, ne yapıyorsanız yapın demek istiyorum! Sadece seyretmekse işimiz; o halde iyi seyirler...

Bu arada IMDB'deki kullanıcı yorumlarını okuyunca bu film özelinde benim gibi düşünen pek çok seyirci olduğunu fark ettim dostlar; doğrusu bu da beni epey rahatlattı. Demek ki yalnız değilmişim ve toplumsal farkındalık -şükür ki- daha ölmemiş. İzleyicilerden biri birkaç sahnede salondakilerin "gülmek ile rahatsız hissetmek arasında kaldıklarını" yazmış. Buna rağmen neredeyse bütün sinema yazarları ve profesyonel film eleştirmenleri (!) Poor Things'i gayet güçlü bir altyapısı olan ve yoğun sosyo/politik meseleler içeren bir film olarak görüyor ve son yılların en iyi filmlerinden sayıyorlar. Şayet yaşasaydı Alasdair Gray de böyle kabul eder miydi, emin değilim.

| Cevapla Cevapla | Bildir