A.I. Rising (2018)

imdb puanı çok yüksek,film bilim kurgu yerine soft porno veya erotik olmalıydı. Yazık,3 kişi,bilgisayarda yapılmış birkaç görsel ve sex. Kadın oyuncu Jessica Stoyadinovich zaten birçok porno filmde oynamış biri. Nasıl bu kadar yüksek puan almış bu film anlamadım.

Benim gibi bilim-kurgu diye izlemek isteyenler uzak dursun.Bilim-kurgudan soğursunuz.Ben sardıra sardıra bitirebildim.esalet kesinlikle haklı eksiği yok fazlası var.

Senaryosu, Zoran Neskovic’in 1980 tarihli kısa hikâyesinden uyarlanarak Dimitrije Vojnov tarafından yazılan “A.I. Rising”, Lazar Bodrosa’nın yönetmen koltuğunda oturduğu ilk uzun metrajlı sinema filmi…

Prömiyeri, 25 Şubat 2018’de Belgrad Film Festivalinde yapılan ve R-rated (17 yaşından küçüklerin bir ebeveyn veya yetişkin eşliğinde izlemesi önerilen film) etiketiyle 12 Mart 2019 tarihinde Amerika’da vizyona giren bilim kurgu tarzındaki bu filmin, hâlihazırda IMDB, Rotten Tomatoes ve Metacritic gibi mecralarda ciddiye alınacak miktarda oydan oluşan bir izleyici ve yorumcu puanı ortalaması mevcut değil…

O nedenle bizde bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…

Ancak, artık neredeyse yorumlarımızda geleneksel bir özellik halini aldığı üzere ayrıntılı incelemeye geçmeden önce yine bu filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…

Bu bağlamda da işe, karşımızdakinin; şişkin bütçe, bol efekt ve yıldız oyuncu soslu Hollywood bilim kurgularından çok “2001: A Space Odyssey” (1968) ve “Solaris” (1971) gibi türün öncüleri olan sinema klasiklerini kendine referans edinerek, 392 bin dolar gibi çerez parası kadar bir bütçeyle yola çıkan ama kesinlikle onları taklit etmeyen oldukça sıra dışı bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…

Bunu yaparken de Lazar Bodroza, aşağıda ayrıntısına gireceğimiz gibi, orijinal hikâye ve senaryonun da kendisine sağladığı avantajla, üst seviyede entelektüel tartışmalara yelken açmış…

Belki, yine klasik bir laf olacak ama bu söylediklerimiz, filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…

İlk önerimize gelince:

O da, sürekli söylediğimiz fakat bir türlü anlatamadığımız önemli bir ricayı bir kez daha tekrarlamak şeklinde olsun:

“Lütfen herkes kendini, ‘Her kuşun eti yenmez’ özdeyişini de dikkate alarak, önüne çıkan her film hakkında yorum yazmak zorunda hissetmesin…”

Hem de, oldukça ilginç bir biçimde, Rotten Tomatoes ve Metacritic’de bile bu film hakkında şu ana kadar yayınlanmış tek bir "profesyonel" yorum dahi mevcut değilken…

Neyse, biz şimdi tekrar filmde anlatılanlara dönelim ve teker teker açarak bunların ayrıntılarına girelim…

Her şeyden önce işe, bu filmin, R – rated olarak kategorize edilmiş olmasına rağmen kesinlikle el altından servis edilen basit porno filmlerinden biri olmadığını söyleyerek başlayalım…

Evet, filmde kimilerine göre R – rated olmasını gerektirecek kadar açık sahneler var ve başrolde de pornografiyle bayağı bir içi dışlı olan Amerikalı aktris Stoya (Jessica Stoyadinovich) oynuyor… İyi de, başrolde Stoya var diye şimdi bu filme porno damgası vuracak olursak, Fatih Akın’ın “Gegen die Wand / Duvara Karşı” (2004) filminde de daha önce yine pornoya bulaşmış olan Sibel Kekilli oynadığı için, o filme nasıl bir damga vurmamız gerekecek?

O yüzden, filmde rol alan oyuncuların geçmişlerine bakılarak yapılan bu türden yaftalamaların son derece yanlış olacağını düşündüğümüzü söylüyor ve filmdeki asıl önemli konuya geçiyoruz…

Bana göre filmde derinlemesine irdelenmeye çalışılan temel husus, egosu, tutkuları, korkuları ve cinsler arası çatışmalarıyla bizzat insanın kendisi… Özellikle de, kadın ve erkek arasındaki bir diğerini baskılama, olmuyorsa da en azından tırmalayarak hırpalama biçiminde tezahür eden konularda… İşte (insan türünün sürekliliğini sağlayan bilinçaltındaki çoğalma dürtüsünün de etkisiyle) seks, tam da bu noktada devreye giriyor… O, artık hem erkek hem de kadın için yerine göre en etkili saldırı ve savunma silahlarından biridir…

Bütün bunlarla, yani insan doğasıyla bağlantılı olarak filmde, bilimsel sosyalizm (Marxism) ve kapitalizm üzerine de birkaç laf edilmiş fakat nihai karar izleyicinin takdirine bırakılmış…

Aslında filme ilişkin olarak yazılıp çizilecek ve konuşulacak daha pek çok şey var… Ama isterseniz onları da, biraz da sürpriz olsun diye bu yorum sonrasında filmi izleyecek sinemaseverlere bırakalım…

Sonuç olarak, her şeyin yapım bütçesiyle uyumlu bir dozaj içinde olduğu birazda kafa yoran (kimilerininkini de yakan) bu film için puanımız 6, önerimiz ise eğer “hep aynı şeylerden sıkıldım, biraz da farklı bir şeyler görmek istiyorum” diyenlerdenseniz, olumsuz yorumları dikkate almadan 85 dakikalık bu filmi izlemeniz şeklinde olacak…

Keyifli seyirler…