Kayıt |
: |
24 Mart 2015 |
D.Günü |
: |
Aralık 17, 1993 (30)
|
Şehir |
: |
Ankara |
Meslek |
: |
Oyuncu |
İlgi alanları |
: |
İkinci Dünya Savaşı Tarihi |
|
|
- Kehanet
- Kar Pastası
- Yerdeki Yıldızlar
- Ejderhanı Nasıl Eğitirsin
- Ejderhanı Nasıl Eğitirsin?
- Bir Başkadır
- Pasifik Cephesi
- Avrupa Yakası
- Taht Oyunları
- Carnival Row
- James McAvoy
- Richard Burton
- Süleyman Arda Eminçe
- Bahman Ghobadi
- Laurence Fishburne
- Şeker Henry'nin İnanılmaz Öyküsü
- Asfaltın Altında Dereler Var!
- Avatar: Suyun Yolu
- Güneşi Gördüm
- Hardcore Henry
- cguzel
- SonNefesim
- solunden
- kaanozan
- cemocem
Son Yorumları Filmde ilgi çeken unsurlar var fakat çok sancılı ilerliyor ve finalde o kadar sancıya rağmen doğum yok. 10/4,5 Filmi Büyük Beklenti İle İzledim.. (10/7)
Bir arkadaşımın önerisi ile "Dangal'a çok benziyor" diye tavsiye alarak izledim. Bu sebeple de değerlendirme yaparken Dangal beklentisi ile gelenler varsa buna göre de bir eleştiri yazacağım. Ama öncelikle şunu söylemeliyim ki benim izlediğim çeviride Pro güreş kelimesi zihnimde uyanan ve filmde olana pek uygun bir görüntü değildi. Çevirmen bunun yerine kafes dövüşü deseydi film benim için daha başka bir seyirle başlardı. Filmde geçen müzikler filmle uyumlu değil ve duygusal olarak size dokunmuyor. Dasn sahneleri Hindistan sinemasında gördüğümüz türden, başarılı fakat filme hitabetmiyor. Aksiyon sahneleri yer yer çok zayıf, Kemâl SUNAL filmleri gibi hızlandırma efekti falan yapılmış, izlemesi cidden yorucu. Karakter gelişimi organik değil ve destansı. Bazı dövüş sahneleri fazla yavaş, diğer dövüşen oyuncu koreografinin gerçekleştirmesini hareketsiz bekliyor, tıpkı bir kum torbası gibi. Filmin başında müsabakadan traktör kazanıyor, ya traktör para etmiyor ya kan merkezi açmak çok pahalı. Açılan kan merkezi beklendiği kadar büyük değil bir evin alt katı gibi, o kadar büyük prodüksyona göre çok zayıf. Film içeriğine göre süresi oldukça uzun. Daha kısa sürede daha çok şey anlatılabilirdi. Sanırım hint seyirciler verdiği parayı nitelik değil süre üzerinden değerlendiyor. Çünkü Hindistan'da olan fimlerin geneli böyle. Dangal konusuna gelince, kurgulanmış bir hikaye gerçek dışı noktalar mevcut. Yİne de güreş sahneleri ile Dangal kadar başarılı sayılabilir demek de mümkün. İzlemeye değer oyunculuklar oldukça başarılı, çekimleri genel olarak kaliteli. Yukarıda yazdığım kusurlara rağmen izlemek mümkün.
Sürprizbozan: GösterFilm kafes dövüşüne ilgi duyulmamasından bahseden bir sahne ile açılıyor, bu kafes dövüşünü organize eden yatırımcılar finansal kaygılar içerisinde. Hindistan'da beklenen ilgi nasıl uyandırılır sorusu filmin final sorusunu doğuruyor.
Bu sorunun cevabını filmin başındaki yatırımcılardan birisinin babası veriyor ve "Sultan çok başarılı bir güreşçiydi, eğer o güreşirse herkes ilgi duyar" fikri oryata atılıyor. Ardından bize babanın zihnindeki Sutan flashback sahneleri izletiliyor ve görüyoruz ki sultan eşsiz bir güreşçi.. Genç yatırıncı babasının fikrini beğeniyor, geriye de Sultan'ı ikna etmek ve onu bulmak kalıyor. Filmin esas başlangıç noktası burası. Sultan oldukça yaşı ilerlemiş ve güreşte başarılı olduğu yıllar epey geride kalmış. Vücudu sarkmış ve masa başı bir iş yapıyor. Burada karaktere dair bir ipucu olarak Sultan'ın para topladığı bir sahne görülüyor. Bu paraları neden topladığı ise çözüm noktasına ulaşmamıza yardımcı olan bir anahtar olacak. Genç yatırımcı Sultan'ı görüyor ve telefonda konuştuğu kişiye onun eski formunda olmadığını söylemek üzereyken Sultan mühiş bir güçle traktörü düştüğü çukurdan çıkarıyor ve ana karakterimizin gerçek şampiyon olduğu fikri zihnimize güzelce sokuluyor.(Her ne kadar Sultan bunu sürekli yapabilen bir güçte de olsa çevresindeki kişiler şaşırıp alkışlıyor, ki ben bu tip doğaldan uzak sahnelerde odaktan uzaklaşıyorum) Fakat burada ilk hafif düğümlerden birisi olarak öğreniyoruz ki Sultan güreşe küsmüş, teklifi reddediyor. Ardından genç yatırımcı pes etmiyor ve Sultan'ı araştırıyor,
İlk düğümün cevabı; Sultan'ın güreşi aşk yüzünden bıraktığı oluyor. Yine güzel bir kurgu ile bir anda geçmişe gidiyorsunuz ve Sultan'ın gençliğini (sakalsız halini) görüyorsunuz. Film burada aslında zaman olarak Sultan'ın güreşe nasıl başladığı hikâyesine, yani film başındaki flash back sahnelerinin bile gerisine kadar gidiyor. Bu sahnede Sultan'ın aşkı anlatılıyor. Sevdiği kadına ulaşmak için sevdiği kadının ideallerine de ulaşmaya çalışıyor. Sevgisi için her tür fedakârlığa hazır olduğu için bir sahnede sevgilisinin gönüllü olduğu kan merkezinde diğer sporcular gibi kan veriyor ve Sultan'ın kan grubunun nadir olduğunun altı ısrarla çiziliyor. Fakat ne kadar uğraşırsa uğraşsın sevgisi karşılıksız görünen Sultan, sevdiği kadının da onu sevdiği yalanını söyleyince olaylar sarpa sarıyor. Sevdiği kadın profesyonel bir güreşçi ile evlenmek istediğini söyleyince otuzundan sorna Sultan güreşçi olma kararı veriyor, hatta başladıktan üç ay içinde müthiş bir ilerleme katediyor. Sornasında zor ama mümkün denilecek şekilde güreşte uluslararası bir başarı yakalıyor. Bu başarı ile bir evlenme görüyoruz. İşte burada anlıyoruz ki bize senaryoda bir yalan noktası verilmiş ve bir ilizyon ile bu kısımları izlemişiz. Çünkü Sultan hayalindeki aşka kavuşuyor. Öyleyse güreşi bırakma sebebini aramaya izleyici olarak devam ediyoruz. Eşi ile birlikte madalyalar kazanırken birden bire görüyoruz ki ana karakterimiz giderek kibirli ve çekilmez birine dönüyor. Eşi kendi ideallerinden vaz geçiyro ve Sultan'ın çocuğunu doğurma kararı alıyor fakat Sultan Türkiye'de bir müsabakadayken eşi doğum yapıyor. Kİ bu saheden öncesindeki konuşmalrında Sultan'a gitmemesini ısrarla söylüyor. Sultan Hindistan'a dönüyor çocuğunu görmek istiyor ama o da ne, çocuğu hayatını kaybetmiş. Çünkü Sultan gibi onun da kanı nadir bulunuyor ve koca Hindistan'da on sekiz saat boyunca kan bağışı yapan kimse olmamış.Sultan spora küsüyor ve eşinden uzakta tek başına yaşamaya başlıyor ve tekrar günümüze gelerek yapımcının Sultan'ı aradığı yere zaman dönülüyor. Sultan kendine bir amaç edinmiş ve bir kan bankası kurmak iteğindedir. Bunun için yeterli parası yoktur. Yatırımcı vazgeçilemez bir teklif sunuyor ve kan bankası yapılması fikri teklifin kabul edilmesini sağlıyor. Bundan sornası filmin esas konusuna göre gelişme kısmı. Sultan başarılı bri güreşçi fakat kafes dövüşü hiç yapmamış. Hızla sponsor ve antrenör bulunuyor. Sultan bu kez de üç ay içinde kafes dövüşüne hazır hale geliyor. Müsabakalara çıkıyor ve yarı finalde hastanelik oluyor. O haliyle maça çıkarsa ölebilir ama o zaten yaşarken ölmüş birisi olduğu için asla pes etmiyor ölümü bile göze almış. Onu vaz geçirebilecek tek kişi yıllardır görmediği karısı. Ve karısı hastaneye geliyor ona maça çıkmasını ve pes etmenin onun karakterinde olmadığını söylüyor. Sultan son müsabakada kaybetti derken kazanıyor seyirci başarılı bir ters köşeye uğratılıyor. İki aşamalı mutlu sona ulaşılıyor eşi ile barışıyor ve bir ek sahnede de Sultan'ın kızı olmuş İlginç bir film. İlk başta kara komedi sandım ama sanırım türsüz bir yapım. Birden fazla etkiyi içinde barındırıyor. Gerçekçi bir senaryo ve doğal bir anlatım ile ilerliyor. Senaryoda dikkatimi çeken bir mantık hatası olmadığı gibi, standart bir polisiyede katili bulma tahmini için basit ipuçları fu filmde işe yarıyor. Ama bu filmin özelliği suçun nasıl kanıtlandığını bulmak. Başarılı, izlemeye değer.
|