Do Not Disturb: Ayzek ile Bir Gece (2023) Yorumlar

Dr Robert Ford (430) - 10 ay önce

iflah olmaz bir cem yılmaz hayranı olarak; pek beğendiğimi söyleyemem, 10 üzerinden 5'lik filmdi bence...

kara komedi gibi başladı, dramayla devam etti, 2.yarı hafiften psikolojik gerilime bağladı ve kısmen de olsa düzgün bir finalle son buldu. bu arada filmin ilk yarısı bir şekilde aktı da, ikinci yarısındaki bazı kısımlarda biraz sıkıldım. ayrıca, sakin geçen ilk yarıdan sonra otelde çok ilgi çekici olaylar olacak, ortalık çok karışacak zannettim, pek de beklediğim gibi olaylar olmadı.

cem yılmaz film boyunca yaşam koçlarıyla, bunların müritleriyle, hem entelektüel kesimle, hem de cahil kesimle bol bol dalgasını geçmiş ve genel olarak toplumsal bir eleştiri yapmış. aslında tam bir "kaybeden" olan karakteri ayzek'i ise fırsat buldukça kahramanlaştırmış.

boş bir zamanda beklentiye girmeden izlenebilir, sonuçta sinemamızda pek benzeri olmayan bir yapım olmuş. ara sıra böyle farklı filmler izlemekte yarar var.

| Cevapla Cevapla | Bildir

Morrison (1583) - 10 ay önce

Normal yaşıtlarından farklı olarak hala annesi ile yaşayan, takıntılar geliştirmiş, reçeteli ağır haplar kullanan 50 yaşında bekar bir adamın yalnızlığını, hayat dramını, bir gece içinde nasıl bir cinnete dönüştüğünü, toplumdaki kültürel farklılıkların hayatın içinde çarpışmasını minimal miktarda sadece bir kaç insan ile yansıtabilmiş bir film.

Bu kişinin dramı günümüzdeki belli başlı bir kaç ana soruna değinerek işleniyor;

- Do not Disturb (Rahatsız etmeyin) mesajıyla insanların birbirini zihinsel olarak rahatsız etmelerinin had safhaya ulaşması, bu rahatsızlık cahil bir insanın daha bilgili bir insanın bilgisine erişemesinin verdiği rahatsızlık, bilgi sınırlarının zorlanması, internet kültür-sanat-magazin bilgilerinden eksik kalmama çabalarının insan zihnini nasıl derbeder ettiğini, bir cinnete dönüşmesini iyi ele alıyor.
İnternet hayatımızda daha fazla yer edineli beri herkesin her şeyi bilmek zorundaymış gibi hissetmesi, insanların birbirine kültürel - entelektüel dayatmaları cahil ve kırılgan bir insanın iç dünyasında nasıl bir infial yarattığı mesajı

- Kişisel gelişim youtuberlarının yine daha ziyade cahil bir insanın aklında nasıl bir etkileşim kurduğu, onları kopyalayarak her dediğini yaparak nasıl adeta bir maymuna dönüştüğü,

- Türk toplumunda bir gerçek olan, yaş almış insanların, anneler, akrabalar tarafından kendisine uygun eş bulma çabaları ve bunun genelde "fiziksel olarak kusurlu ama temiz kız" bulma çabaları iyi işlenmiş.



gibi konular Cem Yılmaz'ın yine en iyi yaptığı şey olan mübalağa sanatı ile yani hikayeleri abartarak anlatma sanatıyla verilmiş. Film komedi değil, amacı güldürmek değil, gülmüyorsunuz zaten, komediye en yaklaşan yer eczane çekimleriydi ve tadındaydı. Bu kez içinde "minimal argo" olmasını beğendim zira Erşan Kuneri bu açıdan bir yıkımdır, zaten komik olmayan filmin Türk gençliğine zarar verebilecek ölçüde yüksek argo olmasını son derece gereksiz buluyorum. Yani bunları duyan gençler gerçek hayatın akışında bunları normalleştiriyor.

Gülümseten anlar:


01:34:36
- Peki çok az probiyötik yoğurda çubuk tarçın rendeliyor musun hiç? Cevap fenomendi

Evet, son söz; eleştirel bir film, hiç fena değil, izlenir.

| Cevapla Cevapla | Bildir

cumhurcemoglu26 (6205) - 10 ay önce

Genelde Cem Yılmaz'ın yaptığı bütün yapımlarını beğenerek izlerim. Bu filmi de sonuna kadar hatta '' Son '' yazısına kadar sıkılmadan izledim. Cem Yılmaz resmen oyunculuk dersi vermiş. Bana göre olumsuz yorumlara aldırmadan şans vermeniz yönünde...

| Cevapla Cevapla | Bildir

Arnold (1031) - 4 ay önce

Cem Yılmaz'ın filmleri maalesef stand-up'ları kadar başarılı değil. Nadiren güzel filmleri olsa da bu da kötülerden. Zorlama ve yapmacık espriler yine bolca. Üstelik kendisi de espri yaptığını sanıyor ama komik değil. İlk yarısı vasat bir şekilde geçse de sonları gerçekten hiç iç açıcı değildi... 3/10...

| Cevapla Cevapla | Bildir

charlize1 (176) - 9 ay önce

Cem Yılmaz takıntılı ve yeni fikirlere açık değil ve bu da ona kaybettiriyor.
Cem Yılmaz Sadri alışık hayranı. Bir röportajında kendisi söylemişti özellikle Turist Ömer de ki karakteri çok beğendiğini. Bu Cem Yılmaz da Arif ile başladı bütün filmlerinde devam etti. Ayzek te aynen öyle arifin kopyası aslen turist Ömer yani. Kendini geliştirmeyen takıntılı tekrara düşen bir Cem Yılmaz ne yazık ki geriye doğru gidiyor Halbuki sihirbaz özellikle İftarlık gazoz filmleri ne kadar özgündü takıldın kaldın abi eski kasetler gibi.

| Cevapla Cevapla | Bildir

metoko (43) - 9 ay önce

Güzel mesajlar var içinde ancak bence Cem yılmazın en kötü filmi. Aslında çok iyi bir gerilime evrilebilecek senaryo ama olmamış

| Cevapla Cevapla | Bildir

kumcular (101) - 9 ay önce

Cem Yılmaz iyi bir gözlemci ve oyuncu, tek mekân ve bir gecelik süreye ülkenin durumunu resmetmiş.
Vatandaşların yarısı leblebi gibi reçete edilen antidepresanlar sayesinde bağımlı olmuş. Eğitimli kesim ya hayatından bezmiş ya da alkol ile avunuyor. Suçlu ve suça meyilliler ceza evlerinden bir sebeple salınmış. Delikanlı görülenlerin tek derdi cinsiyet ayrımcılığı, aile içi şiddet her yerde. Polis olayları sadece izliyor.
Daha önce kendi halimize güldürmeyi başarmasına rağmen artık o ince çizginin geçildiğini belli ediyor filminde…

| Cevapla Cevapla | Bildir

Rossch (697) - 10 ay önce

İzlediğim en kötü Cem Yılmaz filmi. İşin içine psikolojiyi de sokayım derken abartmış gerçeklerden uzaklaşmış. Ayrıca konu olarak da düzgün işlenmemiş.

| Cevapla Cevapla | Bildir

ilkerkocak (1030) - 10 ay önce

Filmin ana fikri, İnternet fenomenleri ve sosyal medyaya karşı "kara mizah". Konusu ise psikoloji üzerine bir gece.

Çok fazla psikoloji türü izlemiş biri olarak, bu film hem hikaye hem kurgu olarak kötü bir örnek. Ancak iyi oyuncularla çekilmiş iyi bir kara mizah. Sağlam psikoloji hatta arada bir gerilim, iyi bir final bekleyen uzak dursun, kara mizah seven tercih edebilir.

| Cevapla Cevapla | Bildir

GÖxel (152) - 10 ay önce

Dün akşam izledim, bence cem yılmaz güzel filmler çekiyor fakat oynadığı karakterlerin içinden nedense sahnede stand up yapan cem yılmaz çıkıyor hep.bunu yapmasını sevmiyorum. kara komik filmlerde de bir taksici karakteri vardı,helal olsun tam bir taksici karakteri olmuş gerçektende bir taksici böyle olur demiştim, dengi olmayan bir kıza gönül vermiş ve bu saflığıyla duraktaki arkadaşlarının alay konusu olmuş bir karakterdi ama bu karakter birden kendi evreninden sıyrılmayı başarıp karakteristik bütünselliğinden kopup bir anda o sahnedeki cem yılmaz gibi davranmaya başlıyordu kızla konuşurken kıza espri olsun diye biber gazını kendi gözüne sıkmış kıza anlamlı ve tam yerinde esprili bir cevap verebilmeyi başarmıştı. orda karakteri bana göre bozmuş ve rayından çıkarmıştı,çünkü o karakter o espriyi yapıcak yetenekte yada zeka seviyesinde biri gibi durmuyordu ve birinin bir anda öle bir dönüşümü bir anda yaşaması bana şaşırtıcı geldi ve maalesef hayal kırıklığı yaşatmıştı.Ayzekte bu bu filmde olduğundan daha zekice laflar etmeye başladı diğer karakterlerin söylediklerine anlamlı göndermeler yapmayı başarıyordu,böyle olduğunda bu karakterden ne anlamanız gerektiğine karar vermek zor oluyor ve bir anlamlılık ortaya çıkarmak zorlaşıyor. karakter size birşey katmıyor sadece kafa karışıklığı yaratıyor.yani demek istediğim kara komiklerdeki o taksici karakteriyle taksi durağının içinde arkadaşlarının alay ettiği o adamla gözüne espri olsun diye kızın karşısında biber gazı sıkan taksici adam aynı adam değil.Cem yılmaz yarattığı karakterlerde bunu yapmayı bırakmalı..Bu arada Newton'un adıda AYZEK değilmi Isaac Newton,bizdeki karşılığı İshak.

| Cevapla Cevapla | Bildir

victorbarbossa (20) - 10 ay önce

Gemilerden uzaklaştırılarak depresifleşen ve ağır takıntılı hale gelen bir karakterin şizoid sanrıları ekrana güzel yansısa da 2 saat değer mi, tartışılır. Beğenen var, beğenmeye var zira bana hitap etmedi. Şahsen Hokkabaz kadar saran bir film değil ama Gora da değil, kara mizah ama izleyiciyi fazlasıyla karanlıkta bırakarak daral getiren bir akışa sahip, tercih sizin

| Cevapla Cevapla | Bildir

MR RED (101) - 10 ay önce

Cem Yılmaz'ın bu güne kadar yaptığı, bana göre en iyi film.Tüm karakterler tek tek müthiş yansıtmış kendini, özellikle iyi bir eğitim almış olmasına rağmen Saniye'nin hayata bakışına bayıldım.
Ayzek'in varolabilme çabası , elinden gelenin de üzerinde çaba sarfetmesi çok güzel işlenmiş.
Herkesin kendi penceresinden hayata bakışı tek tek ele alınıp üzerinde saatlerce konuşulabilecek şekilde verilmiş.Kısacası bayıldım.

| Cevapla Cevapla | Bildir

warofpoet (13) - 10 ay önce

Cem yılmaz'ın komedyenliğine ithafen komedi beklentisi içinde olanlar filmi beğenmiyor. Derinliği olan kara mizah içeren bir film. öyle çok güldürmüyor ama sonlara doğru artık iyice kayışı koparması beni güldürdü komedi bekleyenler için ben pizza değilim herkesi memnun edemem repliği kullanılabilir 6,5/10

| Cevapla Cevapla | Bildir

ermanettin (15) - 10 ay önce

Cem Yılmaz'ın sinemasını çok severek takip eden biri olarak yazıyorum: Küçük dertleri olan küçük insanları anlatan filmlere bayılırım. Bu Ayzek abimizi de öndeki iki dişini yaptırmak gibi ufacık bir dertle uğraşan biri olarak tanımıştık. Bu kez de, hayata devam edebilmek için pandemi sonrası bir otelde gece müdür olacaktı. Beklenti nefis. Üstelik bu filmde büyük hayranı olduğum Celal Kadri Kınoğlu gibi her şeyi yapabilecek şahane bir oyuncunun da yer alıyor olması beni çok heyecanlandırmıştı. Filmin renkleri, yer yer simetrik kareleri Wes Anderson'un gözlerini yaşla dolduracak nitelikteydi. Seçilen renkler ve ışık tekniği harikaydı. Film güzel başladı bu yönüyle. Ve ilk kırk dakika keyif verdi, sonrası için umutlandırdı. Fakat öyle olmadı maalesef. Her şey büyük bir karikatüre döndü. Filme ve karaktere hiçbir şey katmayan Ahsen Eroğlu, tamamen gerçek hayatındaki kendisi gibi olmaya itilmiş bir Celal Kadri Kınoğlu, zaten ötesini beklemediğimiz ve yapabildiği en iyi şeyi yapan sürprizsiz bir Bülent Şakrak vardı ortada. Aşırı garip ve gerçek dışı bir eczacıyı oynayan Özge Özberk üzücüydü. Madde bağımlısını aşırı abartılı, karikatürize ve kötü oynayan oyuncuyu saymıyorum bile. Ah güzel abim. Biraz senaryo desteği alsan, yeni fikirlere açsan kendini keşke. Bir telefonuna ülkenin en iyi oyuncuları hatta Russell Crowe zaten yanında. En iyi yönetmenler, imkanlar elinde. Bir eksik şu senaryolar. Filmin süresi uzasın diye eczacının önünde göbek atışını dakikalarca izlemekdik o zaman Ayzek'in. Nilperi Şahinkaya'nın tam olarak kimi taklit edemediğini izlemek zorunda kalmazdık. Biz senden Altan gibi, İskender gibi basit hayallerin peşinde adamların hikayelerini bekledikçe her filmde daha çok uzaklaşıyoruz sinemandan. Desen ki bu film Gora gibidir, Yahşi Batı gibidir, tamam. Ama o da değil. Gerçekçi bir hikaye beklentisiyle izlemeye başlıyoruz. Tanıtım öyle, lansman öyle; izlediğimiz şey herhangi birinin rüyasında bile olmayacak yerlere varıyor. Ben Cem Yılmaz sinemasına sanırım ölene kadar şans verecek biriyim. Ne olursa olsun izliyorum, iyi şeyler umuyorum. Ama lütfen lütfen, senaryo konusunda birilerinden destek alsın artık Cem Yılmaz.

| Cevapla Cevapla | Bildir

asab26 (1239) - 10 ay önce

Uzun zamandır vakit bulup film izleyemiyordum gerçekten ilaç gibi geldi. Iyi yazmış , iyi yönetmiş ,iyi oynamış. Iyi seyirler.

| Cevapla Cevapla | Bildir

sonne (9) - 10 ay önce

Son yıllarda Cem Yılmaz'ın çıkardığı işlerdeki toplum eleştirisi yoğunluğu o kadar arttı ki, kişisel gelişim adı altında insan sağmacılarının birinin müridi üzerine hikaye çıkarmış.

Giderek tüketim toplumuna döndüğümüz bu günler, bir şeyleri tükettiğimizde mutlu olacağımıza olan inancımız, hep bir beklenti içinde olmamız ve sonunda aslında aradığımızın bu olmadığı sonucuna vararak geçiyor. Tabii ki de bunun en önemli nedeni, en kıymetlimiz olan zamanı derin bir insan olmak için harcamak yerine sosyal medyada sürekli yukarı kaydırarak geçirdiğimiz için sığ kalmamız. E sonuç olarak da sığ sağılır.

Hikaye ve oyunculuk açısından çok beğendiğim bir iş olmuş. Öneririm.

| Cevapla Cevapla | Bildir

Cormorant (792) - 10 ay önce

"Ben sende doğdum, sen bende öldün."

Herhalde artık Cem Yılmaz filmlerinde, stand-up'larındaki gibi kasıklarınızı tuta tuta gülmeniz gerektiği gibi saçma bir beklentiden kendinizi kurtarmışsınızdır. Yine de bu filmi izlemeye başlarken ne beklemeniz gerektiği konusundaki fikirlerinizi "sıfırlamanızda" yarar var. Çünkü bu film komedi bile değil. Daha doğrusu komik, ama yine "karakomik." Bunun tamamen farklı bir tür olduğunun da farkındasınızdır, özellikle önceki filmleri de izlemişseniz... Bu arada şu çok moda söylemle beklentilerini düşük tutmak, yüksek tutmak, alçak tutmak falan ne demek ki? Cem Yılmaz'dan farklı birşeyler beklemeniz gayet normaldir, hatta hakkınızdır da...

Daha iyi, daha dolu, hatta daha "anlamlı" bir film olabilir miydi? Elbette, bu her zaman mümkündür, bir Woody Allen filmi için bile. Zaten ben Cem Yılmaz'ın Türkiye'nin Woody'si olduğunu düşünüyorum. Ben "Ayzek" karakterinden pek emin olamadım. Belki yeni bir tipleme daha iyi mi olurdu? Bilemiyorum...

Film komedi değil ama çok güleceğiniz yerler de var, hatta ait olduğunuz alt kültür ne olursa olsun. Beğenmeyen neden beğenemedi, bu benim için bir soru işareti. Çünkü film sınırlandırılmış bir ortamda Türkiye'nin önemli bir kesiminin çatışmalı ve psikoloji soslu tartışmalı özeti gibi. Şu hap esprisi bile bir metafor gibi geldi bana. Filmin kendisi bir hap sanki...

Hep birlikte izleyebileceğiniz bir film. Hatta yalnız izlemek tavsiye edilmez.

| Cevapla Cevapla | Bildir

ogun217 (76) - 10 ay önce

Genel olarak sıkıcı bir film. Pazar günümü bu filmi izlemek için harcadığıma üzüldüm. Zayıf senaryo, anlamsız ve hayali diyologlar.

| Cevapla Cevapla | Bildir

cumhurcemoglu26 (6205) - 10 ay önce

Genelde Cem Yılmaz'ın yaptığı bütün yapımlarını beğenerek izlerim. Bu filmi de sonuna kadar hatta '' Son '' yazısına kadar sıkılmadan izledim. Cem Yılmaz resmen oyunculuk dersi vermiş. Bana göre olumsuz yorumlara aldırmadan şans vermeniz yönünde...

| Cevapla Cevapla | Bildir

cesuryurek (444) - 10 ay önce

Göndermeleri anlamak için filmi anlamayı feda ettiğimiz, izlerken bir türlü "işte bu" diyemediğimiz bu kaçıncı filmi. Cem Yılmaz yine birilerine, bir şeylere mesaj gönderme derdinde. Umarım ilgili kesimler mesajlarını almışlardır çünkü ben pek bir şey anlamadım. Yaşı ilerleyen Cem Yılmaz sanki görünümüne uygun bir karakteri özellikle seçmiş gibi. Artık jön gibi davranmıyor ama yine de ne olur ne olmaz diye meydanı boş bırakmıyor. Filmi izlerken sıkıldığımı söyleyemem, gayet akıcıydı. Sahne geçişleri, kamera açıları, dekor iyiydi. Diyaloglar biraz abartılı ve iddialıydı. Bana göre film ne bundan daha fazlası ne daha azı. İzleyici olarak Karakomik Filmler'in etkisinden çıkalı çok oldu, umarım Cem Yılmaz'da çıkar.

| Cevapla Cevapla | Bildir

denisilin (8407) - 10 ay önce

Ayzek için uzun bir film fikri bana sıcak gelmemişti, karakomik filmlerde sanki yeterliydi aldığı süre! Bu filmde biraz komedi, kara mizah ama daha çok psikoloji ön planda… Ölümüne sevmek, kravat gibi dokundurmalar çok iyiydi, bu yönüyle siyasi ve topluma hizmet yönü de var. Ama genel olarak çok beğendiğimi söyleyemem. Beni biraz arada bırakan bir yapım oldu. Şahsen biraz izleyip kendiniz karar verin derim.

| Cevapla Cevapla | Bildir

ferubjk (323) - 10 ay önce

Film tek kellimeyle harika olmuş. Senaryosuyla, oyunculuklarıyla, diyaloglarıyla, sahne geçişleriyle, mekanıyla her şeyiyle Cem Yılmaz çok iyi bir işe imza atmış. Filmi sonuna kadar keyifle izledim. Birkaç sahnede ise gülmekten yerlere yattım. Kötü diyen arkadaşlara inanmayın. Kesinlikle izleyin. Ben çok beğendim.

| Cevapla Cevapla | Bildir

Morrison (1583) - 10 ay önce

Normal yaşıtlarından farklı olarak hala annesi ile yaşayan, takıntılar geliştirmiş, reçeteli ağır haplar kullanan 50 yaşında bekar bir adamın yalnızlığını, hayat dramını, bir gece içinde nasıl bir cinnete dönüştüğünü, toplumdaki kültürel farklılıkların hayatın içinde çarpışmasını minimal miktarda sadece bir kaç insan ile yansıtabilmiş bir film.

Bu kişinin dramı günümüzdeki belli başlı bir kaç ana soruna değinerek işleniyor;

- Do not Disturb (Rahatsız etmeyin) mesajıyla insanların birbirini zihinsel olarak rahatsız etmelerinin had safhaya ulaşması, bu rahatsızlık cahil bir insanın daha bilgili bir insanın bilgisine erişemesinin verdiği rahatsızlık, bilgi sınırlarının zorlanması, internet kültür-sanat-magazin bilgilerinden eksik kalmama çabalarının insan zihnini nasıl derbeder ettiğini, bir cinnete dönüşmesini iyi ele alıyor.
İnternet hayatımızda daha fazla yer edineli beri herkesin her şeyi bilmek zorundaymış gibi hissetmesi, insanların birbirine kültürel - entelektüel dayatmaları cahil ve kırılgan bir insanın iç dünyasında nasıl bir infial yarattığı mesajı

- Kişisel gelişim youtuberlarının yine daha ziyade cahil bir insanın aklında nasıl bir etkileşim kurduğu, onları kopyalayarak her dediğini yaparak nasıl adeta bir maymuna dönüştüğü,

- Türk toplumunda bir gerçek olan, yaş almış insanların, anneler, akrabalar tarafından kendisine uygun eş bulma çabaları ve bunun genelde "fiziksel olarak kusurlu ama temiz kız" bulma çabaları iyi işlenmiş.



gibi konular Cem Yılmaz'ın yine en iyi yaptığı şey olan mübalağa sanatı ile yani hikayeleri abartarak anlatma sanatıyla verilmiş. Film komedi değil, amacı güldürmek değil, gülmüyorsunuz zaten, komediye en yaklaşan yer eczane çekimleriydi ve tadındaydı. Bu kez içinde "minimal argo" olmasını beğendim zira Erşan Kuneri bu açıdan bir yıkımdır, zaten komik olmayan filmin Türk gençliğine zarar verebilecek ölçüde yüksek argo olmasını son derece gereksiz buluyorum. Yani bunları duyan gençler gerçek hayatın akışında bunları normalleştiriyor.

Gülümseten anlar:


01:34:36
- Peki çok az probiyötik yoğurda çubuk tarçın rendeliyor musun hiç? Cevap fenomendi

Evet, son söz; eleştirel bir film, hiç fena değil, izlenir.

| Cevapla Cevapla | Bildir