Narziss und Goldmund (2020)

Hermann Hesse'in romanından bir uyarlama. Roman'a yetişemese de film kendi başına izlenmesi gereken bir yapım bence. Hayata farklı yönlerden iki iyi arkadaşın yaşamlarının ara ara kesişmeleri mi demeli? Bilemedim. Ama izlerseniz hoşunuza gider. Bu arada film orta çağda geçsede esasen ikinci dünya savaşı avrupasına bir ince bakış aslında.

Orta çağ Hiristiyanlık dönemindeki iki insanın dostluğu üzerine yapılmış ( Narziss'in arkadaşlığını hangi yöndeydi tam olarak anlayamadığım ) flashback'leriye çok güzel başarılı izlenenebilir güzellikte bir filmdi. Bir ara Goldmund'u büyümüş halini bazen 2017 yapımındaki '' King Arthur '' Charlie Hunnam 'a benzettiğim oldu. Ayrıca filmdeki ' Güzel Lene'ye üzüldüm. Açıkçası beğenerek izledim ve şans vermenizi tavsiye ederim

"Üçümüz birlikte arkadaş olabiliriz; sen, ben ve tanrı."

Edebiyat uyarlamaları genellikle biraz sorunludur. İyi bir kitaptan iyi bir film çıkmayabilir. Özellikle Hermann Hesse en sevdiğim yazarlardan biri olduğu için bu filmi izlemeye başladığımda da pek fazla olumlu beklentim yoktu. Bu yüzden midir nedir, neredeyse hiç bir sorun göremedim ve çok beğendim. Kast, kurgu, görüntü yönetmenliği, romana sadakat, kısacası hemen her açıdan çok başarılı buldum.

Burada ekşi sözlük'ten devşirdiğim ilginç bir bilgiye yer vermek istiyorum. İngilizce "brother" ve "romance" kelimelerinden türetilmiş bir kavram var; "bromantik" diyorlar. Bromantik erkekler arasında duygusallık olup cinsellik bulunmadığı söyleniyor. Kankaseksüel şeklinde de Türkçeleştirilmiş. Hatta kadın versiyonu da (Woromantic) varmış. Herneyse...

Roman, dolayısıyla film, Narziss ile Goldmund arasındaki dostluk bağlamında, yaşam, aile, ölüm, din, tanrı, sanat, akıl, aşk, tutku ve cinsellik kavramlarını sorgulayan tartışmalarla dolu. Narziss ve Goldmund'un birbirini tamamlayan, mükemmeli arayan ve hedefe farklı yönlerden yaklaşan zıt karakterler olduğu ortada, ama kimin akılcı olup kimin duygusal olduğu, uzun ve muhtemelen sonuç vermeyecek bir tartışmanın konusu olabilir.

Hermann Hesse diyor ki; "Bu kitapta, çocukluktan beri içimde taşıdığım Almanya’yı ve Almanlık ruhunu bir kez olsun dile getirmek ve onlara duyduğum sevgiyi itiraf etmek istedim. Bugün, 'Alman' olan her şeyden nefret ediyorum çünkü." Bu sözü 1933 yılında, yani iki büyük savaş arasındaki "nazik" dönemde söylediğine de dikkat çekmek gerek. Her ne kadar romanın konusu ortaçağda geçiyor olsa da, Hesse'nin 1930'da yazdığı romanda aslında hangi dönemi anlattığı da bellidir sanıyorum.

Hesse'yi hiç okumamış olsanız bile, özellikle dönem filmlerine biraz ilginiz varsa, bu filmi izleyin. Muhtemelen okumak da isteyeceksiniz.