The Power of the Dog (2021)

Western görünümlü dram.

İzleyicilerin yine ortadan 2'ye ayrıldığı 1 başka film. Sevenler çok sevmiş sevmeyenler fenalık geçirmiş Bu film 5 ay önce girdi piyasaya ve ben kendimi şuana dek izlemek için zorlamadım çünkü kadro hoşuma gitmemişti. Şimdi Oscar adayı olduğu için izleme ihtiyacı hissettim, diğer aday filmleri izleyeceğim gibi.

Power of the Dog : Köpeğin gücü. Filmin önce ismine sonra cismine bakalım. Neden bu isim? Bunu filmin sonunda anlıyoruz;

"Deliver my soul from the sword; my darling from the power of the dog."
Ruhumu kılıçtan kurtar; köpeğin gücünden sevgilim.

İncilden alınan ama kökü Davut peygambere dek inen Zebur surelerinden biri Psalm 22. Bunun hakkında daha derin bilgi edinmek isteyenler burdan edinebilir.
https://screenrant.com/power-dog-movie-title-bible-psalms-2220-meaning/
https://en.wikipedia.org/wiki/Psalm_22

Şimdi burda köpek gücü kimde? Film zıt kutuplardan oluşuyor, bir yanda güçlü, dominant aynı zamanda hayata öfkeli olan, maçoluktan ödün vermeyen, idolü olan Bronco Henry'nin yetiştirmesi Phil Burbank, diğer yanda onun tam zıttı sakin ve modernleşmiş 1 kardeş ve koca olan George Burbank, güçsüz, iradesiz, pasif, kırılgan 1 anne ve onun çelimsiz ana kuzusu oğlu Peter Gordon. Dağlar tepeler arasında ıssız 1 arazi üzerinde 1 çiftlik ve içindeki bu iki kutuplu insanların dramı..

Filmin ana teması (filmi izlemediyseniz açmayın) ;



Bu ana temayı film içinde unutuyoruz, başka şeyler olacağını düşünüyoruz, yönetmen bizi başka şeylerle uyutuyor. Ana temanın yanında kadın düşmanlığına ve gay'liğe dair göndermeleri de zaten farkedeceksiniz. Bu arada yönetmen demişken, kendisinin daha önce 3 tane sıkıntılı filmini izlemiştim;

The Portrait of a Lady (1996)
The Piano (1993)
Holy Smoke (1999)

Buna bu filmle 1 yenisini daha katmış görünüyor, yani 2022'nin gözünden 1925'in o ıssız Montana'sına (çekim yeri her ne kadar Yeni Zellanda olsa da) uzanmak ve hiçliğin ortasında 2 saatlik 1 dram izlemek her izleyici için kolay değil elbette, beğenmeyenleri anlayabiliyorum. Beğenenleri de anlıyorum çünkü ortada güçlü dram var ve oyunculuklar güçlü. Okuduğum 1 kaynakta şöyle diyor:

-Kirsten Dunst ve Benedict Cumberbatch karakterlerinin içine o kadar çok girdiler ki çekimler sırasında birbirleriyle konuşmadılar.
-Kirsten Dunst ekranda çaldığı piyano parçasını öğrenmek için çok çalıştı. İki müzikal parçada ustalaşmıştı, ancak bir tanesi son sürümde kesildi ve bu onu üzdü.
-Benedict Cumberbatch, Phil Burbank'ın karakterine girmek için çekimin başında neredeyse iki hafta boyunca yıkanmadı. O da zincirleme sigara içmeye başladı. Gerçek hayatta yıllardır sigara içmiş olmasına rağmen, sarılmış sigaraları her içtiğinde midesi bulanıyordu. Zincirleme sigarayla o kadar ileri gitti ki üç kez nikotin zehirlenmesi geçirdi.

Kirsten Dunst'ı böylesine uyuz, böylesine sinik 1 rolde görmemiştim daha önce sanırım. Kocan sana zahmet edip koca piyanoyu getiriyor, sen kalas gibi tutuluyorsun misafirlerin önünde, çalamıyorsun deli oldum, gözü yaşlı, alkolik halleri beni benden aldı. Bir de o saten gecelikle baldır bacak koşup o kadın yüzü görmemiş kowboyların arasına nasıl dalarsın sen yaw Bu arada Jesse Plemons ve Kirsten Dunst gerçek hayatta da evli, çocuklu.

Filmdeki oğlan Kodi Smit-McPhee: filmde "Hey Sisy, hey Nancy" diye çağırıyo kowboylar çocuğu, ama gerçekten tam bir ucubeyi (freak) oynuyor, öyle çıtkırıldım hareketler yapılır mı yaw o sert adamların içinde O attan düşüşü neydi öyle haha.. rezalet, ama var böyle çocuk yetiştiren analar Türkiye'de de, çocuk sonra topluma adapte olamiyor, 15 yaşında saçmalıyor abes konuşuyor. Onu o unutulmaz 2009 yapımı The Road filminden iyi hatırlıyoruz. 2015 Slow West westerninden ve 2014 Young Ones'tan hatırlıyoruz. Çocuk sisy missy tipli ama senden benden daha iyi kazandığı aşikar.

Öte yandan Benedict Cumberbatch (Cumberbitch) rolünde gerçekten çok iyi. Öncelikle aksanı; İngilizce bilen özellikle British English ve American English arasındaki farklılığı iyi bilenler farkedercektir; Bu adam Londra doğumlu İngiliz.. Size bir youtube linki vereyim ve adamın orjinal aksanına bakın: https://youtu.be/9HwGYp7MiWc Yani bu aksandan sert tonda 1 Amerikan aksanına geçmesi takdir edilesi. Sezarın hakkı sezara: Adam rolünün hakkını veriyor! O atı "You little bitch! You flat-faced bitch!! Whore" diyerek dövmesi neydi öyle yaw..

Jesse Plemons gerçekten silik 1 tip ve oynadığı karakterler de öyle. Baktığımda hep iyi filmlerde oynamış. Bazı büyük filmlerde ise adamı nerdeyse büyüteçle aramak lazım The Post'taki gibi, Bridge of Spies'taki gibi, o derece silik ama bu tipler de lazım tabi. Benedict Cumberbatch ile birlikte oynadığı 1 film daha var : Black Mass (2015) . 2017 yapımı Hostiles da gruba katılan askerlerden vs... Bu filmde kardeşi ile taban tabana zıt karakterler, pasif ama mutlu, öfkesiz, sakin..

Uzun 1 değerlendirme oldu sanırım ama bazı filmler bunu gerektiriyor. Hayatınızdaki silik ve sinik tiplere dikkat edin, iyi seyirler.

Tam bir drama hatta ağır bir drama olduğu için herkese hitap etmeyebilir (ben de dahil). Modunuzu düşüren türden hatta sıkıcı da denebilecek bir film. Anne-oğul ve B.Cumberbatch'in içinde bulunduğu ruh halini tam anladığımı iddia edemem, iç alemlerinde derin izler yattığını film ilerledikçe anlıyoruz aslında. İyi yada kötü demek doğru olmaz bu film için (BENCE) çünkü bu türü beğenen birisi 10 verebilirken diğeri yarıda kapatıp 1 de verebilir. Sinema için sinema filmi diye adlandırıyorum ben bu tür dramaları.

NOT: Bu yorum tavsiye niteliği taşımaz, zevkler kişiseldir. izleyecek olanlara iyi seyirler diliyorum.

Bir kovboy filmi ve o dönemi yansıtan bir film gibi dursa da erkek teşhiri gibi sapkın bir film. Filmin başındaki repliğin film sonu ile uyumu dışında filmin ortalarında ne anlattığı belli olmayan (özür dileyerek söylüyorum, biraz da çevirinin azizliği), bir film. Gerçi roman uyarlaması olduğu için belki hikaye böyledir. Ancak elzem olmayan filmlerden bence. Siz bilirsiniz. İyi seyirler...