Causeway (2022)

Öncelikle @samiy arkadaşımızın yorumuna her şekilde katılıyorum ama kendi adıma Jennifer Lawrence hayranı olarak Onun sade masum güzelliğini doya doya izlerken bir an olsun bile sıkılmadım. Özellikle hapisteki abisiyle işaret diliyle konuşurken inanılmaz masumluğu ve Dünyanın en şanslı adamı olan zenciyle inişli çıkışlı doğal arkadaşlığına bayıldım.
Elbette genel sinema izleyici kitlesine hitap etmeyecek ama hayranıysanız kaçırmayın derim...

Jennifer Lawrence olmasa belki de varlığından haberdar olmayacağımız bir film. Oldukça durağan bir drama ve etkileyicilikten çok uzak; oldukça da sıkıcı. izlemeyen hiç bir şey kaybetmez.

"Çocukluğumda nefes tutma antrenmanı yapardım.
- En uzun ne kadar tuttun?
- Yirmi altı yıl."

Filmin yadırganmasının nedeninin, genellikle bu tür filmlerde alışkın olduğumuz üzere çok fazla dramatize edilmemiş olması olduğunu sanıyorum. Filmde egzajere edilmiş hiç birşey yok. Doğru; başı ve sonu da yok. Güzel olan, olması da gerekmiyor zaten. Hayatın içinden bir kesit. Kaza geçirmiş, iyileşme sürecinde olan bir kadın, sıradan, kendi travmalarını yaşamış bir adam, ve bir arkadaşlık.
Daha fazla ne olmasını beklersiniz; yatıp kalkmalarını mı? Biraz da alt metinleri okumanız gerekecek, çünkü bu basit gibi görünen katmanlı bir film.

Bu arada Brian Tyree Henry'nin rolünü "yardımcı" yapan nedir, hiç anlayamadım. Zaten iki kişi var, biri erkek, biri kadın. Jennifer Lawrence neden aday gösterilmemiş, o ayrı bir tartışmanın konusu olabilir ama, daha önemlisi, Afro-Amerikalı oyunculara karşı neden böyle bir tavır takınılıyor? Daha önce "Fences"ta da aynı şey olmuştu. Viola Davis, Denzel'le karşılıklı çatır çatır oynuyordu ama "yardımcı" kadın oyuncuydu. Çünkü En İyi Kadın Oyuncu ödülünü o çampirik kıza vermek zorundaydılar. Ben bu martavalı yutmuyorum, ama kimin umurunda; herhalde gökteki martıların... Herneyse...

Drama türünü seviyorsanız bu filmi atlamamanız önerilir.