Kurtlarla Dans (1990)

Amerika kadar kendi propagandasını bu kadar fazla ve iyi yapan başka hiçbir ülke dünya tarihinde yoktur. Bu filmde yine diğer filmlere göre kızılderililer en azından insan gibi gösterilmiş ama kızılderililere yapılan katliamla ilgili hiçbir şey yok. Kahramanımız Coninin ne kadar iyi olduğunu kızılderililerle ne kadar güzel anlaştığını görüyoruz. Kızılderililere soykırım yapılırken amerikalıların arasındada bir kaç iyi insan olduğunu anlatıyorlar. Burada hepimizin bildiği abd nin kurucu başkanı george washington ın sözünü alıntılıyım yeniden ''Kızılderililer, Beyazlardan toplu yıkımdan başka bir şey görmeyi hak etmeyen vahşi hayvanlardır. Kurtlardan pek farkı yoktur, en sonunda her ikisi de, biçim olarak farklı olsalar da av hayvanlarıdır.'' Öldürülen kızılderili sayısı hakkındaki tahminler 8.4 milyondan 112.5 milyona kadar yükseliyor. İşte klasik bir abd propagandası daha. Milyonlarca insan öldürülürken bir tane coni nin ne kadar iyi olduğunu bir kez daha gördük. Er ryanı kurtarmak filminde de abd nin avrupaya özgürlük getirişini izlemiştik. Halbuki 2. dünya savaşı boyunca hitlere silah satan abd olduğu halde yüzlerce film çekip hitleri nasıl yendiklerini anlatmışlardır. Normandiya çıkartmasını stalin avrupanın tamamını eline geçirmesin diye yapmışlardır. Japonyaya attıkları atom bombası, Irakta öldürdükleri milyonlarca insanı say say bitmez. Tarihi ne kadar kirli bir ülke.

Filmin uzun giriş kısmı ağır bir tempo ile ilerliyordu. Görmekten hoşlandığım tek şey o muhteşem atlardı. Bu tempoya alıştığım zaman ise sükunetle ve severek izlediğim bir film vardı karşımda. Kurtlarla Danseden'e imrendiğim 2 saatin ardından filme yakışan bir aksiyon ve makul bir son ile film bitti.

Filmin ağır temposu bir yerden sonra problem olmadı. Ama Kızılderelilerin yansıtılma biçimi gözüme battı. Gelenekleri, sosyal hayatları tam yansıtılamamıştı. Kızılderelilerden ziyade otantik kıyafet içindeki amerikalıları andırıyorlardı bazı sahnelerde. Kılık kıyafetleri de gerçekçi değildi. Hele, Rüzgar Saçlı bozkırın ortasında Blendax bulmuş gibiydi, fön çeksen ertesi gün kuş yuvasına döner o saçlar. Ayrıca McDonnell'ın oyunculuğunu da kötü buldum.

Bunları bir kenara ayırdığınız zaman, ortaya seyri zevkli bir film çıkıyor. "İnsan asıl mutluluğu doğaya/doğala yaklaştıkça bulur" felsefesine inanan biri olarak filme baktığımda bunu gördüğüm için zevk aldım diyebilirim.

Filmin sonlarına doğru şunu düşündüm; adam gibi bir yönetmen de çıkıp kızılderelileri dünya üzerinden silen amerikalıları filme almadı. Maşallah üstüne -bu konuda- film yapılan Amerikalıların hepsi pek bi' masum, iyi kalpli, paylaşımcı. Kötü olanlara filmlerde yer veriliyor ama işin aslı anlatılmıyor, üstünkörü bahsediliyor. Bu film için de aynısı geçerli. Yanlı bir film. İnsan kendi ırkına toz konduramaz, belki bu isteğim biraz fazla. Ama soylarını yoketmeselerdi bir Kızıldereli de bahsettiğim filmi çekebilirdi... Talihin böylesi. İnsan değilsin Amerikalı

Kevin Costner`ın en iyi filmi. Epic türde de ilk ve son filmi. Film geneli bize Amerikalıların yerlilere yaptıkları özellikle anı defterinde yazdıkları ile anlatılmakta. En etkileyici kısım ise beyaz adam John`un yerlileri tanıdıktan sonra Kurt`la Dans eden`e dönüşmesi. Bir sinema şaheseri ve baş yapıt; ölmeden izlenmesi gereken filmlerden.