Giriş Kayıt

KaanTurkeser yorumları

KaanTurkeser profil sayfası
Anyone But You (2023)
Bazen böyle 'cringe' filmler izlemeye de ihtiyaç duyuyor insan. Evet saçma bir filmdi, oyunculuk yok ve espriler desen basit ama yalan mı söyleyeyim şimdi, izlediğim için pişman değilim. Festival filmleri de bir yere kadar, arada nefes de almak lazım Gülücük

  • 120/ 10
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
Tarih: 26 Şubat 2024 22:55
Foe (2023)
Foe için yapılan 'uzun süreli bir Black Mirror bölümü' gibi olduğu yorumlarına katılmakla beraber bu durumun benim gibi Black Mirror sevenler için pek sorun teşkil etmeyeceğini düşünüyorum. Filmi sıkıcı bulanlar olmuş, evet biraz ağır ilerliyor ama özellikle başroldeki iki ismi de çoook seven ve onları seyrederken dramatik oyunculuklarına dalıveren benim gibi izleyiciler sırf onları sevdiklerinden bu filmi de seveceklerdir. Bir hususu hatırlatmak isterim ki I'm Thinking of Ending Things'in yazarı Iain Reid'in kaleminden çıkmış bu film. Bilimkurgu yönünden öyle çok güçlü olduğunu asla söyleyemem ama dramatik yönden bakınca hiç o kadar da kötü değil, "bence".

  • 140/ 10
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
Tarih: 26 Şubat 2024 14:23
The Zone of Interest (2023)
Yeryüzünde tıpkı The Zone of Interest gibi oldukça hassas ve ciddi bir konuda çekilmiş herhangi bir film için 'overrated', 'beğenmedim' ya da 'olmamış' deyip geçmek pek hoş durmasa da 'sinemasal anlamda' ne düşünüyorsam onu söylemem gerektiğinin farkındayım. Aldığı ödüller bir yana, sevemedim ben bu filmi. Jonathan Glazer keşke Spielberg'den Schindler'in Listesi veya Benigni'den Hayat Güzeldir gibi yapımları referans alsaymış kendine çünkü doğrudan ya da dolaylı yoldan bir soykırım filmi çekeceksen o filmin her şeyden önce iyi bir film olması gerekir zira ziyan edilecek bir tema değildir bu! Evet, özellikle Sandra Hüller'in karakterinin evinin yanı başında kızılca kıyametler koparken kendisinin halinden memnun olduğunu belirttiği bazı cümlelerinden kaynaklı ve tabi gaz odalarından doğan etkili birkaç sekans var ama filmin 'genelinin' bana aynı hissiyatı verebildiğini söyleyemeyeceğim... Pek de uzun olmayan süresine rağmen donuk ve yer yer sıkıcıydı. Oysa ne de güzel bir çıkış fikri vardı filmin Sümüklü

  • 120/ 10
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
Tarih: 25 Şubat 2024 22:21
Perfect Days (2023)
Mü-kem-mel!!! Sarıp sarmalamak istiyorum bu filmi... Ne ararsan var içinde: Harika müzikler, tertemiz senaryo, içten oyunculuk (Koji Yakusho son yılların en iyi aktör performanslarından birini sergiliyor) ve usta bir yönetim. Kesinlikle yılın en iyilerinden [9.5 olarak güncelliyorum puanımı; Takashi karakteri gibi söyleyeyim: 10 üzerinden 9,5 Gülücük ] Çok kişisel bir noktadan yakaladı beni. Jim Jarmusch'un (çok sevdiğim) Paterson filminde monoton hayat düzeni bir kâbus olarak ele alınmıştı. Sıradanlığa sıkışarak boğulup durmuştuk film boyunca ama Wim Wenders'in Perfect Days'i aksi yönde işliyor. Hayatın tekdüzeliğini bir lütuf gibi ele alıyor. Mutluluğun bireyin elinde olduğu, iyi insan olmakla yakalandığı mesajını taşıyor. Âşık olduğum yazarlardan Annie Ernaux, Yalın Tutku romanında: "Çocukken benim için lüks, kürk mantolar, uzun elbiseler ve deniz kıyısındaki villalardı. Daha sonra, bunun entelektüel bir yaşam sürmek olduğuna inandım." diyerek samimi bir itirafta bulunmuştu ya hani; bu film de onu destekliyor. Evet, gerçekten de öyle değil mi dostlar; mutlululuğun sırrı entelektüel bir yaşam sürmekte, hayatı sevmekte ve iyi ve ince düşünceli bir insan olmakta; yani Perfect Days'in Bay Hirayama'sı olmakta yatmıyor mu...

  • 200/ 10
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
Tarih: 23 Şubat 2024 15:20
Candy (2022)
Candy Montgomery'nin hikâyesi hem Hulu hem de HBO Max'de iki farklı yorumla yayınlandı. Bana göre Hulu versiyonu daha güzeldi. 7.5 puan veriyorum.

  • 140/ 10
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
Tarih: 22 Şubat 2024 18:59
La belle personne (2008)
Madame de Lafayette’nin “Cleves Prensesi” adlı romanından uyarlanan bu filmi çok beğendim. Oyunculuklar şahaneydi. Sakin ve donuk ilerleyen ama son derece gerçekçi hissettiren anlatısı çok hoşuma gitti. [spoil] Otto'ya ısınamayan Junie'nin en azından Nemours’a bir şans vermesini isterdim (Her ne kadar öğretmeni ile aşk yaşama durumu başka bir tartışmanın konusu olsa da).

  • 160/ 10
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
Tarih: 11 Şubat 2024 20:33
Poor Things (2023)
Uzun ve aykırı bir eleştiri olacak, hazırsanız başlıyorum: İlk olarak şunu söylemek isterim ki bütün o meşhur film eleştirmenlerinin yazdığı gibi süslü püslü ve bolca övgü içeren satırlar bulamayacaksınız bu yazımda. Aksine sitem, öfke, hiciv ve kırgınlık yer alacak çünkü nicedir izlemek için sabırsızlandığım bir yapımdı bu ve ben güçlü bir feminist Frankenstein öyküsü seyretmeyi beklerken yığınla pedofili sahnesine maruz kaldım! Evet; Bella bu hikayede fiziken çocuk değil ama zihinsel olarak öyle ve ben bu gerçeği tıpkı filmdeki Max karakterinin de bildiği gibi bildiğim için (her ne kadar Duncan Wedderburn karakteri bilmese de) bahsettiğim bu sahneler beni çok rahatsız etti. Başta en sevdiğim film olan La La Land'in güzeller güzeli Mia'sı Emma Stone'un ve yine bayılarak takip ettiğim yönetmen Yorgos Lanthimos'un yeni projesini göreceğim için çok heyecanlıydım; hatta Poor Things'e kavuşmayı aylardır bekliyordum diyebilirim. Ancak bugün filmin sonunda bana kalan tek şey ne yazık ki hayal kırıklığı ve kafa karışıklığı oldu Sümüklü Emma Stone'un filmin yapımcıları arasında olduğu halde senaryodaki pedofili imgelerinden rahatsız olmayışına çok şaşırdım. Üzüldüm de...
Sürprizbozan: Göster
özetle bin bir çeşit istismara çıkarır. İlham olarak sunulması gereken kişisel gelişim daha başka yollarla da pek tabii aktarılabilecekken neden yine kadını istismar ederek anlatılır? Ben buna karşıyım efendim! Ne feminizm ne hümanizm, hiçbir kuram 'kendini gerçekleştirme' eylemini bunlardan ibaret görmez. Aslında söylenecek çok şey var ama ben ne oyunculuk ne yönetmenlik; ne senaryo ne teknik; hiçbirini tartışmak istemiyorum. Sadece eleştirmenlerin bu hususlara neden odaklanmadıklarını anlamıyorum. Durduğum yerde sinirleniyorum. Ne istiyorlar acaba; tüm bunlara sanat ya da 'cesur oyunculuk' deyip geçelim mi yani? Epstein adası gibi mevzular gündemdeyken böylesi filmleri sadece film olarak mı görelim? Şimdi ilk işim Alasdair Gray'in Zavallılar romanını okuyup filmle kıyaslamak olacak. Böylece Bella'nın hikâyesini bir de kaynak alınan materyalden okuyup aradaki farkları görmek istiyorum. Umarım roman da böyle çıkmaz. Sonuçta 'düzgün toplum insanı yok eder' diyen bir film bu ama en azından kitabın sağlam alt metinleri olduğunu okumuştum. Bakalım. Son olarak filmde emeği(!) geçenlere alın Oscar'lar sizin olsun, ne yapıyorsanız yapın demek istiyorum! Sadece seyretmekse işimiz; o halde iyi seyirler...

Bu arada IMDB'deki kullanıcı yorumlarını okuyunca bu film özelinde benim gibi düşünen pek çok seyirci olduğunu fark ettim dostlar; doğrusu bu da beni epey rahatlattı. Demek ki yalnız değilmişim ve toplumsal farkındalık -şükür ki- daha ölmemiş. İzleyicilerden biri birkaç sahnede salondakilerin "gülmek ile rahatsız hissetmek arasında kaldıklarını" yazmış. Buna rağmen neredeyse bütün sinema yazarları ve profesyonel film eleştirmenleri (!) Poor Things'i gayet güçlü bir altyapısı olan ve yoğun sosyo/politik meseleler içeren bir film olarak görüyor ve son yılların en iyi filmlerinden sayıyorlar. Şayet yaşasaydı Alasdair Gray de böyle kabul eder miydi, emin değilim.

  • 20/ 10
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
Tarih: 01 Şubat 2024 21:08
All of Us Strangers (2023)
Sanırım her filmde olduğu gibi protagonist ile özdeşim kuran; gerçekte onunla benzer şeyler yaşamış ya da atlatmış izleyiciye daha çok dokunuyor bu film. Gerçi bir insanı anlamak için illa benzer şeyler yaşamış olmak gerekmez ve bireyde empati duygusu biraz da bu yüzden vardır ama buna rağmen bana filmin geçmiş ile bugünü birleştiren (bir benzeri I'm Thinking of Ending Things filminde de sunulan) yenilikçi anlatısı çok donuk ve durağan geldi. Uyarlandığı romana bir göz atmak isterdim. Bağımsız film izlemeyi severim ama All of Us Strangers'ın ilk yarısında sıkılmadım değil. Belki de yönetmen biraz daha canlı ve dinamik kılmalıydı o kısımları. (Özellikle ancak son yarım saatte açılıyor film) Andrew Scott başta olmak üzere oyunculuklara diyecek bir şey yok; birkaç sahnesi çok dokunaklı gerçekten; görüntü yönetimi ve renkler de şahane ama film bende diğer izleyicilerde olduğu kadar işlemedi. Lakin yılın en iyi filmlerinden biri diyenleri de anlıyorum; onlara da saygım sonsuz.

  • 140/ 10
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
Tarih: 31 Ocak 2024 14:16
Ferrari (2023)
Bence daha çok "Hayatın kendisi bir yarıştır" mottosuyla yola çıkmış bir film gibiydi Ferrari. Bu yüzden de dramatik yönü ağır basan (özellikle öyle olsun istenmiş) ve bence biraz da kurgusal bir biyografi çünkü Brock Yates'in kitabından uyarlanmış. Kitaptan anlatacak çok şey varken burada elbette belli kısımlar kırpılmış ve es geçilmiş ya da gereken yoğunlukta işlenmemiş; yani eksik kalmış bir film ve bu haliyle tam olamamış hissi veriyor. (Benzer duyguları Gucci filminde de hissetmiştim, ilginçtir ki her ikisinde de çoook sevdiğim Adam Driver başrolde!) 6 buçuktan 7 veriyorum. Son olarak bu film özelinde Adam Driver'ın performansından çok Penelope Cruz'un oyunculuğundan etkilendiğimi de söylemeliyim.

  • 140/ 10
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
Tarih: 31 Ocak 2024 02:11
Das Lehrerzimmer (2023)
Şüpheci yanıyla Jagten filmini anımsattı bana bu film. Ayrıca bir okul psikolojik danışmanı olarak çok da önemli buldum. Almanya gibi gelişmiş ülkelerde eğitim sistemi ne kadar ileri düzeydeymiş gibi görünse de aslında akran zorbalığı veya ahlâkî bozulma gibi etmenlerden kaynaklı sosyal sorunların onlarda da ilköğretim çağından itibaren çok ciddi ve yaygın bir biçimde görüldüğünü aktarıyor yönetmen. Evet, onların o modern sınıflarında da yalancılık, hırsızlık, zorbalık yahut o hijyenik tuvaletlerinde de küfürlü yazılar var. Kısaca dünyanın neresinde olursa olsun okullarda sorunlar var ve yaşanmaya devam ediyor. Üstelik sadece öğrencilerden değil öğretmenlerden de kaynaklanan sıkıntılar bunlar... Türk asıllı yönetmen İlker Çatak'ın perspektifinden çıkan bu film Oscar'a aday gösterilmiş. Birkaç gün önce izlediğimde filmin o kadar da güçlü olmadığını düşünüyordum ama bugün kendimi filmdeki bazı sahneleri tekrar düşünürken bulduğum için artık gayet başarılı ve olgun bir yapım olduğunu savunuyorum. Başrol başta olmak üzere tüm oyunculuklar muhteşemdi. Özgün bir anlatım arayanlara iyi seyirler dilerim.

  • 160/ 10
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
Tarih: 30 Ocak 2024 21:23
‹ Önceki 1 2 3 4 Sonraki ›
Türkçe Altyazı © 2007 - 2024 | hd film