renklizenci özetleri : sayfa 3

Frank Beauvais, yaşadığı bir ayrılık sonrası teselliyi Alsace bölgesindeki bir köyde yalnız başına deliler gibi film izlemekte bulur. Daha sonra, bu filmlerdeki sahneleri montajlayarak, kişisel yaşamıyla dünyada olan biteni ilişkilendirdiği bir görsel-işitsel günlük ortaya koyar.

Sibirya ormanının medeniyetten uzak bir yerinde, evleri bir nehirle ayrılmış iki aile arasında düşmanlık ortaya çıkar. Nehrin ortasında iki ailenin çocuklarının kendi hallerinde buluştukları bir ada durmaktadır.

Eski Yugoslavya’nın farklı yerlerine dağılmış geniş bir ailenin üyeleri, yaşlı annelerinin ölüm döşeğinde bir araya gelir. Doktor kaçınılmaz sona dakikalar kaldığını söylemiştir ancak bu öngörüsü boşa çıkar. Günlerce süren gergin bekleyiş yerini aile içi münakaşalara ve entrikalara bırakacaktır. Akrabalar arasında mirasın ve Saraybosna’daki büyük evin nasıl paylaşılacağına dair kavgalar baş gösterir. Babaanneyse durumu gitgide kötüleştiği halde tartışmalara katılmaktan zevk duyar. Belki de onu hayatta tutan şey budur.

Babasının vefatının ardından uzun zamandır görmediği annesini bulmak için New York'a doğru yola çıkan genç, çok geçmeden hiç ummadığı yerlerde aşkı ve dostluğu keşfeder.

Bir baba, Pierre Corneille’nin onyedinci yüzyılın bu çağdaş uyarlamasında yıllarca görmediği oğlunu arıyor...

Metinlerini on iki hecelik dizelerde ezberlemiş, Comédie Française’den sanatçılar tarafından hayat dolu bir şekilde oynandı.

Bir fabrika güvenlik görevlisi olan Garcia karısını sevmektedir. 58 yaşında sonunda karısına bir ev alma hayaline ulaşır. Her şeyin iyi gideceğine inanmışken karısının gizemli bir şekilde ortadan kayboluşu birçok şeyi değiştirir.

6 Mayıs 2012. Televizyon muhabiri Laetitia, Fransa başkanlık seçimlerini takip ederken eski eşi Vincent, iki küçük kızını görmek ister. Laetitia, mızmız kızları, bitkin bakıcıları, talepkâr sevgilisi ve huysuz bir avukatla uğraşırken Paris, ülkeyi ikiye bölen çılgın bir pazar gününe tanıklık eder.

Yazar Michel Houellebecq (kendini oynuyor), başından sonuna bütün çabalarını bozan üç amatör zorba tarafından kaçırılıyor.

Film, Rudyard Kipling'in "Kral Olacak Adam" hikâyesine ilham kaynağı olan Sarawak'ın Rajah'ı James Brooke ve Joseph Conrad'ın "Lord Jim" adlı romanının gerçek hikâyesine dayanıyor.

Brooke, 1839'da Borneo'ya yelken açan Bengal Ordusu'nda bir askerken orada Brunei Sultanı'nın valisinin yerel bir isyanı bastırmasına yardım etti ve Sarawak'ı kendi özel krallığı olmasının yolunu açtı. Labuan'ın Kraliyet Kolonisi'ne vali olarak atanmadan önce Kraliçe Victoria tarafından şövalye ilan edildi. Brooke'un hanedanı üç kuşak sürdü ve bir yüzyıla yayıldı.

Ataları yıllar önce Anadolu’ya göç eden Tevfik Esenç’in 1992’deki ölümü üzerine, Ubıh dili yeryüzünden silindi. Yönetmenliğini Burcu Esenç ve Cantekin Cantez’in birlikte üstlendikleri Bir Rüya Gördüm, Tevfik Esenç’in yaşamı vasıtasıyla, bir dilin kaybolma öyküsünü anlatıyor.

Adını 1960’ların başında ziyarete gelen Sovyet kozmonotun verdiği, Fransız Komünist Partisi’nin buluşma üssü olan sosyal konut projesi Cité Gagarine için 2019’da yıkılma kararı çıkar. Annesi tarafından terk edilmiş genç Youri de adını aynı kozmonottan almıştır ve onun gibi uzaya ve astronomiye tutkundur. Bir yandan artık her yeri dökülen sitesinin yıkılmasını önlemeye çalışır.

Tüm hayatını paylaşan iki kadından biri ölümcül bir hastalığa yakalanır ve tedavi olmayı reddeder. Ormanlık bir alanda küçük bir kulübeye taşınıp ölümü beklemeye karar verirler. Burada, aralarındaki ilişki daha da güçlenir.

Yollarda 500.000 kilometreyi deviren tecrübeli bir kamyoncudan, genç bir şoförü eğitmesi istenir. Ancak yaşadığı trajedinin etkisi altındayken bu hiç kolay olmayacaktır.

Letonyalı liman işçisi Žanis Lipke, İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanya'nın işgal ettiği Letonya'da 60 Yahudiyi evinin altındaki bir sığınağa sığdırarak ailesi ve arkadaşlarının yardımıyla güvenli bir yere nakledip hayatlarını kurtarmaktadır.

1899 yılında Toronto’dayız. Mackenzie King, Kanada başbakanı olma hayalleri kurar. İktidar basamaklarını tırmanması için, hem annesiyle hem de vahşetten kaçınmayan bir valiyle yüzleşmesi gerekir. Bu çatışma, iyiyle kötünün savaşına dönüşür ve King, 20. yüzyılda hayatta kalmanın yollarını öğrenir.

Nobel Barış Ödülü sahibi Malala Yousafzai'nin öyküsünden esinlenen bu filmde Ekah adındaki küçük bir kız, kız çocuklarının eğitim görmesinin tabu sayıldığı balıkçı köyünde okula gitmek için babası Solomon'ın ve köyünün beklentilerine kafa tutmaktadır.

Nico & Dani (Krampack), Truman filmleriyle tanıdığımız Barselonalı yönetmen Cesc Gay, bu kez olağanüstü performanslarla sürükleyen, tek mekânda dört kişi arasında geçen, gerçek zamanlı, kurnazca kurgulanmış çok eğlenceli, sivri sözlerle bezeli bir romantik komediye imza atıyor.

Filmin iki çiftinden biri, 15 yıllık beraberlikleri tatsız ve heyecansız bir birlikteliğe dönüşen Julio ile Ana. Bir gece, onlardan biraz daha genç, tartışmasız daha hareketli, daha sıcak komşuları Salva ile Laura'yı evlerine davet ederler, ancak sıradan görünen bir toplaşma dördü için de duygusal patlamalar, sürprizler, şaşırtıcı teklifler ve aşırılıklarla dolu bir geceye dönüşecektir.

Üst Kattakiler, İspanya'nın tanınmış auteur yönetmenlerinden Cesc Gay'in kendi yazıp sahnelediği tiyatro oyunundan filme uyarlandı.

Derler ki gerçek dostunu başarı kazandığın zaman tanırsın. Yoksa bazılarının mutluluğu başkalarının kadersizliği midir? Bu sıcak, son derece eğlenceli ve hareketli komedi hayatta başarı ve mutluluğun kaynağını ararken bir yandan da hepsinin kökünde kendinden memnun olmanın yattığına işaret ediyor.

Léa, Marc, Karine ve Francis birbirilerini pek seven iki çift, dört iyi arkadaştır. Fakat bu uyumlu yakınlık, en ketumları Léa’nın bir gün gelip bir roman yazdığını, üstelik romanın çok sattığını söylemesiyle bozulur. Kimse memnun olup arkadaşları namına sevinmez, aksine haset, ufak ayak kayırmalar ortaya çıkar; arkadaşlık sarsılır, dostlar düşmana, yakınlık özgüven eksikliğine, ilgiyse umursamazlığa dönüşür.

Gizli ve bastırılmış arzularından kurtulamayan bir kadın… Kendini ifade etmeyi hiç bilmemiş, neredeyse vahşi bir delikanlı… Son yeminini etmeye hazırlanan rahibe Josefina, büyükbabasının ölümüyle tek başına kalan yaslı ve öfkeli genç yeğeni Alexandre’ı himayesine alır. Josefina başta annelik içgüdüsüyle Alexandre’a yaklaşsa da aralarındaki yakınlığın sınırları çok muğlaktır. Alexandre’ın yıllardır ortada olmayan annesinin geri dönüşüyle her şey değişecektir.

Dünya prömiyerini Tokyo Film Festivali’nde yapan Son Banyo, Portekiz’in en önemli sinemacısı Manoel de Oliveira’nın yardımcılığıyla kariyerine ilk adımı atan David Bonneville’nin ilk uzun metrajlı filmi. Bonneville, başkahramanlarının gerçek benliklerini keşfe çıktıkları yoğun bir tensel ve içsel yolculuk aktarıyor ekrana.

Hayatı değiştiren bir seyahat, tek derdi ehliyet sınavını geçmek olan 17 yaşında bir genç kız, hayatını kaybeden bir baba ve yabancı bir ülke… Yerinde duramayan Ola, Polonya’da küçük bir kasabada hayatını sürdürür. İnşaatta çalışan babası, İrlanda’da ölünce Ola istemese de babasının cenazesini memleketine getirmek için oraya gitmek zorunda kalır. Aslında tek derdi babasından kalan parayı üzerine geçirmektir. Yabancı bir ülkede tek başına önce bürokrasiyle didişmek zorunda kalan Ola, hayata bakışını değiştiren yeni insanlarla tanışacak, bu süreçte babasının hayattayken gerçekte nasıl biri olduğunu da anlayacaktır.

Yazdığı oyunları da sahnelenen ve kuşağının en yetenekli sinemacılarından sayılan Piotr Domalewski’nin ilk filmi Cicha Noc / Sessiz Gece Gdynia’da Büyük Ödül kazanmış, 2018 yılında özellikle eleştirmenlerden bolca övgü almıştı.

İngiltere’nin güneyindeki Dover’da Mary Hussain, yastadır. Kocası aniden hayatını kaybetmiştir. Mary hatıra kalanları elden geçirirken, eşinin sadece 34 kilometre uzakta, kanalın öte tarafındaki Calais’de, 20 yıldır gizli tuttuğu bir başka ailesi olduğunu öğrenir.

Aşktan Sonra, kültürleri farklı olsa da kaybettikleriyle birbirine bağlanan iki kadın aracılığıyla yas, kimlik, aile ve kültür çatışması kavramlarını büyük bir ustalık ve incelikle ele alıyor.

2015’te Screen International tarafından Yarının Yıldızları arasında gösterilen Pakistan asıllı İngiliz yönetmen Aleem Khan’ın bu ilk uzun metrajlı filmi, Cannes 2020 etiketini aldıktan sonra Telluride, Toronto, Roma, Londra film festivallerinde gösterildi.

90’ların başında Kazakistan’ın küçük bir köyünde genel hatlarıyla birbirine bağlı dört hikaye takip ediyoruz. Karışıkların ve Sovyet döneminden yeni bir devlete doğru geçişin izlerini taşıyan film, yaşamda yolunu bulmaya çalışan ve acı değişimlerle yüzleşen gençlere odaklanıyor.

Genç piyanist Mila, yurt dışında gireceği seçmelere hazırlanmaya çalışırken kardeşi Niki garip hünerleriyle onun dikkatini dağıtmaktadır. Bu sırada astrofizikçi babaları Todor ise çocuklarının dertleriyle başa çıkamamaktadır. Birlikte son yazını geçiren bir ailenin portresi.

Olağanüstü derecede güzel bir sesi olan aktör Menahem Lang, doğup büyüdüğü yere, Ortodoks Yahudiliğin başkenti olan Bnei Brak’a geri döner. Ve bir suç mahalline gider. Dini bütün aile büyükleri tarafından çocukluğu boyunca tecavüze uğradığı yere…

2016 Ağustosunda Brezilya’nın ilk kadın devlet başkanı Dilma Rousseff, senato kararıyla görevden alındı. Rousseff, yolsuzluk iddiaları ve skandallarıyla suçlanmıştı. Mahkeme salonunda geçen drama, politik gerekçelere dayanan bu davayı, Rousseff’in ve ekibinin bakış açısından ele alıyor.

Rafael yedi yıl önce bir mayıs vakti gecenin karanlığında polis tarafından kaçırılıp işkenceye uğrar. Sonrasında bu gece hiç yaşanmamış gibi hayatına devam eden Rafael, bir akşam kamp ateşinin etrafında benzer deneyimler yaşamış bir yabancıyla karşılaşır ve ona kendi hikâyesini anlatır.

20’li yaşlarındaki Federico, Buenos Aires’te yalnız yaşamaktadır. Büyükannesinin öldüğü gün kız arkadaşıyla ayrılmaya karar verir. Onu incitmekten korkmaktadır. Kız da sakin, alıngan ve acıdan uzak duran biridir. Onun beklenmedik tepkisinden çekinmektedir ama sonrasında başka biri ile tanışır.

São Paulo’daki Dom Pedro isimli hostelde, dışlanmış topluluklara mensup ve birçoğu tahliye edilme korkusuyla karşı karşıya olan 107 evsiz yaşamaktadır. Bu bireyler, yalnızlık ve kalp kırıklıklarıyla dolu kişisel hikâyelerine rağmen, dayanışma içinde yaşamlarını sürdürürler.

Devrimci Indianara, çetesiyle birlikte Brezilya’daki trans bireylerin kurtuluşu adına mücadele etmektedir. Mensubu olduğu siyasi partinin saldırılarıyla ve totaliter rejimin yükselişiyle karşı karşıya kalan Indianara, ellisine merdiven dayasa da son bir direniş eylemi için harekete geçer.

Bir şeker kamışı işleme tesisine el koyan Topraksız İşçiler Hareketi, hükümetin toprak reformu yapması ve aileleri kamplara yerleştirmesi için mücadele etmektedir. Ülkedeki muhafazakar kesim hiç olmadığı kadar güçlenirken kamplardaki insanlar da kendi geleceklerini tayin edebilmenin hayalini kurar.

Mary yalnız yaşamakta ve hayatında bir şey olmasını beklemektedir. İşe gitmek üzere asansöre bindiğinde, garip bir adam omzunu tutar ve telepatik olarak konuşur: “Sihire inanır mısın?”. Mary, o anda insanların düşüncelerini duyar ve sanki aklından yayınlanıyormuş gibi müziği duymaya başlar...

Amerikalı dansçı Isadora Duncan sadece çığır açan eserleriyle değil, 1913’te iki çocuğunu birden trajik şekilde kaybetmesiyle de hatırlanıyor. Duncan, "Mother"da acısını kayıp ve hiçlik hakkında bir koreografiye dönüştürdükten 100 yıl kadar sonra, üç kadın onun yapıtını yeniden hayata geçiriyor.

Ying, Zhen ve Fen adında üç küçük kız kardeş Yunnan bölgesinin yüksek dağlarında küçük bir köyde yaşamaktadır. Babaları civardaki bir kasabada çalışır, anneleriyse yıllar evvel evi terk etmiştir. Okula gitmeyen küçük kızlar, günlerini tarlada çalışarak ve köyde dolaşarak geçirir.

Portekiz’deki Karanfil Devrimi sonrası, Alentejo bölgesindeki köylüler, buradaki toprak sahiplerinin hakimiyetindeki pek çok alanı geri almıştır. Devrime katkıda bulunan direnişçiler, yaşanan mücadeleyi genç kuşaklara kendi kelimeleriyle aktarırlar.

Farklı nesilleri kapsayan film, bebeklerini vaftiz ettirmek için soğuk kış mevsiminde yolculuk eden zengin tüccar Lind ve karısının hikayesiyle başlıyor. Çifte kurtlar saldırınca kaybettikleri bebeklerini Laponyalı Jaampa buluyor ve böylece küçük kızı, zengin bir Ren geyiği çobanı büyütüyor.