Enola Holmes (2020) Yorumlar
En çok beğenilen yorumlar
dammak (1162) - 4 yıl önce
Senaryosu, Jack Thorne tarafından, Edgar Allan Poe Ödüllü Amerikalı yazar Nancy Springer’in aynı isimli altı kitaplık serisinin Türkçe ’ye de “Kayıp Lord” olarak çevrilmiş olan “The Case of the Missing Marquess / Kayıp Marki Vakası” (2006) isimli ilk kitabından uyarlanarak yazılan “Enola Holmes”, iki Primetime Emmy Ödüllü Harry Bradbeer’ın yönetmen koltuğunda oturduğu ilk uzun metrajlı sinema filmi…
Yani senaryonun ardında, “işkembe – i kübradan sallayan” kendini bilmezlerce iddia edildiği gibi Netflix’in kafasına göre uydurduğu bir hikâye yok ortada…
Tam tersine oldukça sağlam ve etkili bir kurguya da sahip olmasının yanı sıra uluslararası çok satanlar (best selling) listesinde de yer alan telif bir roman var…
Üstelik geride, “The Case of the Left-Handed Lady” (2007), “The Case of the Bizarre Bouquets” (2008), “The Case of the Peculiar Pink Fan” (2008), “The Case of the Cryptic Crinoline” (2009) ve “The Case of the Gypsy Goodbye” (2010) dan oluşan ve devam filmi olarak çekilmeyi bekleyen beş kitap daha bulunurken…
Unutmadan, Sir Arthur Conan Doyle tarafından yaratılan Sherlock Holmes karakterinin de, kendisinden yedi yaş daha büyük olan Mycroft Holmes adında bir ağabeyi olduğunu da belirtelim ve filmimize geçelim…
Ancak izninizle önceliği, İngiliz sinemasının “yükselen değerlerinden” genç (2004) ve zarif yıldızı Millie Bobby Brown’a vermek istiyoruz…
Kendileri, haftalık Amerikan haber dergisi Time’ın “Yılın En Etkili 100 İnsanı” listesine girenlerin yanı sıra UNICEF tarafından “İyi Niyet Elçisi” olarak atananlar arasında da, bugüne kadar ki “en genç” isimdir…
İlk önemli çıkışını henüz 12 yaşındayken bilim – kurgu tarzındaki bir Netflix dizisi olan “Stranger Things” de (2016 – 2020) canlandırdığı, sıra dışı yeteneklere sahip “Eleven / Jane Hopper” karakteri ile yapan Brown:
Bu dizideki olağanüstü performansı sayesinde iki kez “Primetime Emmy Ödülüne” aday olurken, “Academy of Science Fiction, Fantasy & Horror Films”in, üç kez üst üste aday olduğu “TV Dizilerindeki En Genç Oyuncu Performansı” kategorisindeki, “Saturn Ödülünü” 2016 yılında kaparak evine götürmüştür…
İşte bu filmde, sinemadaki rüştünü de tam anlamıyla kanıtlamış olan Millie Bobby Brown’ın hayat verdiği 1884 doğumlu 16 yaşındaki Enola Holmes:
Bir sabah uyandığında annesi Eudoria’nın (Helena Bonham Carter), hiçbir anlam veremediği bir biçimde evi apar topar terk ederek ortadan kaybolduğunu fark eder…
Derken ilerleyen günlerin birinde, uzun yıllardır kendilerinden haber alınamayan ağabeyleri Sherlock (Henry Cavill) ile Mycroft (Sam Claflin) aniden ortaya çıkarak, tersinden okunduğunda adı “Alone / Tek Başına” anlamına gelen Enola’nın başına ekşirler…
Zira Holmes biraderler kendi aralarında, eğitimsiz, kötü giyinen ve vahşi bir görünüm sergileyen kız kardeşlerini, yatılı olarak devam edeceği Bayan Harrison’ın (Fiona Shaw) zerafet okuluna göndermeye karar vermişlerdir…
Aklı fikri annesinde olan Enola ise, biraz zorlanmasına karşın annesinin kendisi için hazırladığı “şifreli mesajı çözerek”, cebine koyduğu yüklü miktardaki para ile herkes mışıl mışıl uyurken Londra’ya doğru yola koyulur…
Bu, yıllardır ağabeyi Sherlock’un gölgesinde kalmış olan Enola’nın ilk başarısıdır…
Enola, bindiği trenin özel kompartımanında, ölüm korkusu ile evinden kaçmış olan ve pat diye birden bire ortaya çıkan Marki Tewkesbury (Louis Partridge) ile tanışır ve ondan kompartımanı boşaltmasını isteyerek kendisi dışarıya çıkar…
Fakat çok geçmeden, Marki’nin ciddi anlamda tehlikede olduğunu fark eden Enola, yardım ederek onun hayatını kurtarır ve birlikte Londra’ya kadar gittikten sonra orada da, “Tak sepeti koluna, herkes kendi yoluna” diyerek yollarını ayırırlar…
Marki’yi de kurtararak tamamen rahatladığını düşünen Enola’nın artık tek bir “derdi” vardır:
“Annesini bulmak…”
Ama çok geçmeden, Marki’nin aslında kurtulmadığını ve trendeki kiralık katilin (Burn Gorman) bu kez, her ikisinin de peşine düştüğünü fark eder…
Enola’nın, filmin oldukça ilginç ve heyecanlı gelişmelere de sahne olacak olan bundan sonrasında yapması gereken üç şey vardır:
Öncelikle Marki’yi bularak uyarmak, ardından Marki’yi ortadan kaldırmak üzere kiralık katili tutanın kimliğini öğrenerek durdurmak ve nihayetinde de annesine kavuşmak…
Hadi bakalım, sıra sizlerde…
Enola ve Marki’nin değişik engellerle karşı karşıya kalacakları, ailecek de izlenebilecek bu eğlenceyi kaçırmayın…
Ve görün bakalım ağabeyi Sherlock kadar zeki olan Enola, ipuçlarını birleştirerek bu üç hedefe ulaşabilecek mi?
Belki, yine klasik bir laf olacak ancak diğer yorumlarımızda olduğu gibi “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu son derece özgün satırlar, filme ilişkin aydınlatıcı tespitler toplamımız olsun…
Sinema sanatına yaraşır; “emek ve bilgi verilerek” yazılmış bir başka kapsamlı yorumda yeniden buluşmak üzere, kendi değerlendirme sistemimiz içinde “İyi” kategorisine dâhil ederek puan olarak da 7 verdiğimiz bu film için önerimiz de, olumsuz yorum ve düşük puanlara aldırmadan, “muhakkak bir şans da siz verin” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,
7
Yani senaryonun ardında, “işkembe – i kübradan sallayan” kendini bilmezlerce iddia edildiği gibi Netflix’in kafasına göre uydurduğu bir hikâye yok ortada…
Tam tersine oldukça sağlam ve etkili bir kurguya da sahip olmasının yanı sıra uluslararası çok satanlar (best selling) listesinde de yer alan telif bir roman var…
Üstelik geride, “The Case of the Left-Handed Lady” (2007), “The Case of the Bizarre Bouquets” (2008), “The Case of the Peculiar Pink Fan” (2008), “The Case of the Cryptic Crinoline” (2009) ve “The Case of the Gypsy Goodbye” (2010) dan oluşan ve devam filmi olarak çekilmeyi bekleyen beş kitap daha bulunurken…
Unutmadan, Sir Arthur Conan Doyle tarafından yaratılan Sherlock Holmes karakterinin de, kendisinden yedi yaş daha büyük olan Mycroft Holmes adında bir ağabeyi olduğunu da belirtelim ve filmimize geçelim…
Ancak izninizle önceliği, İngiliz sinemasının “yükselen değerlerinden” genç (2004) ve zarif yıldızı Millie Bobby Brown’a vermek istiyoruz…
Kendileri, haftalık Amerikan haber dergisi Time’ın “Yılın En Etkili 100 İnsanı” listesine girenlerin yanı sıra UNICEF tarafından “İyi Niyet Elçisi” olarak atananlar arasında da, bugüne kadar ki “en genç” isimdir…
İlk önemli çıkışını henüz 12 yaşındayken bilim – kurgu tarzındaki bir Netflix dizisi olan “Stranger Things” de (2016 – 2020) canlandırdığı, sıra dışı yeteneklere sahip “Eleven / Jane Hopper” karakteri ile yapan Brown:
Bu dizideki olağanüstü performansı sayesinde iki kez “Primetime Emmy Ödülüne” aday olurken, “Academy of Science Fiction, Fantasy & Horror Films”in, üç kez üst üste aday olduğu “TV Dizilerindeki En Genç Oyuncu Performansı” kategorisindeki, “Saturn Ödülünü” 2016 yılında kaparak evine götürmüştür…
İşte bu filmde, sinemadaki rüştünü de tam anlamıyla kanıtlamış olan Millie Bobby Brown’ın hayat verdiği 1884 doğumlu 16 yaşındaki Enola Holmes:
Bir sabah uyandığında annesi Eudoria’nın (Helena Bonham Carter), hiçbir anlam veremediği bir biçimde evi apar topar terk ederek ortadan kaybolduğunu fark eder…
Derken ilerleyen günlerin birinde, uzun yıllardır kendilerinden haber alınamayan ağabeyleri Sherlock (Henry Cavill) ile Mycroft (Sam Claflin) aniden ortaya çıkarak, tersinden okunduğunda adı “Alone / Tek Başına” anlamına gelen Enola’nın başına ekşirler…
Zira Holmes biraderler kendi aralarında, eğitimsiz, kötü giyinen ve vahşi bir görünüm sergileyen kız kardeşlerini, yatılı olarak devam edeceği Bayan Harrison’ın (Fiona Shaw) zerafet okuluna göndermeye karar vermişlerdir…
Aklı fikri annesinde olan Enola ise, biraz zorlanmasına karşın annesinin kendisi için hazırladığı “şifreli mesajı çözerek”, cebine koyduğu yüklü miktardaki para ile herkes mışıl mışıl uyurken Londra’ya doğru yola koyulur…
Bu, yıllardır ağabeyi Sherlock’un gölgesinde kalmış olan Enola’nın ilk başarısıdır…
Enola, bindiği trenin özel kompartımanında, ölüm korkusu ile evinden kaçmış olan ve pat diye birden bire ortaya çıkan Marki Tewkesbury (Louis Partridge) ile tanışır ve ondan kompartımanı boşaltmasını isteyerek kendisi dışarıya çıkar…
Fakat çok geçmeden, Marki’nin ciddi anlamda tehlikede olduğunu fark eden Enola, yardım ederek onun hayatını kurtarır ve birlikte Londra’ya kadar gittikten sonra orada da, “Tak sepeti koluna, herkes kendi yoluna” diyerek yollarını ayırırlar…
Marki’yi de kurtararak tamamen rahatladığını düşünen Enola’nın artık tek bir “derdi” vardır:
“Annesini bulmak…”
Ama çok geçmeden, Marki’nin aslında kurtulmadığını ve trendeki kiralık katilin (Burn Gorman) bu kez, her ikisinin de peşine düştüğünü fark eder…
Enola’nın, filmin oldukça ilginç ve heyecanlı gelişmelere de sahne olacak olan bundan sonrasında yapması gereken üç şey vardır:
Öncelikle Marki’yi bularak uyarmak, ardından Marki’yi ortadan kaldırmak üzere kiralık katili tutanın kimliğini öğrenerek durdurmak ve nihayetinde de annesine kavuşmak…
Hadi bakalım, sıra sizlerde…
Enola ve Marki’nin değişik engellerle karşı karşıya kalacakları, ailecek de izlenebilecek bu eğlenceyi kaçırmayın…
Ve görün bakalım ağabeyi Sherlock kadar zeki olan Enola, ipuçlarını birleştirerek bu üç hedefe ulaşabilecek mi?
Belki, yine klasik bir laf olacak ancak diğer yorumlarımızda olduğu gibi “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu son derece özgün satırlar, filme ilişkin aydınlatıcı tespitler toplamımız olsun…
Sinema sanatına yaraşır; “emek ve bilgi verilerek” yazılmış bir başka kapsamlı yorumda yeniden buluşmak üzere, kendi değerlendirme sistemimiz içinde “İyi” kategorisine dâhil ederek puan olarak da 7 verdiğimiz bu film için önerimiz de, olumsuz yorum ve düşük puanlara aldırmadan, “muhakkak bir şans da siz verin” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,
denizci81 (159) - 4 yıl önce
Sherlock Holmes adı geçince ister istemez bir şeyler umut ediyor insan. beklentilerimin çok çok altında sıradan tv filmi olabilecek kalitede bir film. Sherlock Holmes un da göründüğünü düşünürsek kalite yerlerde diyebilirim. Sherlock Holmes un kardeşi olduğunu unutarak izleyin, aksi taktirde vakit israfı
3
denisilin (8404) - 4 yıl önce
Sherlock Holmes'in kız kardeşini tanıyoruz. Muhteşem manzaralar, mekanlar, renk ve görselliklerle dolu bir film, ama asıl güzellik başrol kızımızın duru güzelliği, ekrana çivileyen türden! Sherlock film ve öykülerine özgü hafif bir hava vardır, aksiyon, komedi ve gizemi bir şekilde muhafaza eden, o yakalanmış! Kadrosu oldukça dolu, yüksek kalite bir Netflix filmi... Son zamanlarda iyi filmler yakaladılar, tavsiye eder, iyi seyirler dilerim.
Yorumlar (43)
H737 (363) - 2 yıl önce
Ayağımı kırıp bir süre yatağa çalışdığım bir dönemde seyrettim. Sherlock'a giriş niteliğinde değerlendiriyorum. Tamam biraz çocuk filmi gibi olmuş o yüzden hafif kaçıyor işlenişi vs ama fena sayılmaz.
elencelik olarak izlenir anlayabilecek yaşta çocuklarla beraber.
7
elencelik olarak izlenir anlayabilecek yaşta çocuklarla beraber.
Arnold (1031) - 2 yıl önce
2. sinin çıktığını görünce izlemediğimi fark ederek seyrettiğim bir filmdi. Ünlü dedektif Sherlock Holmes'ın kardeşi rolünde oynayan Enola'nın da dedektiflik yeteneklerinin olduğunu gördüğümüz güzel bir film olmuş. Enola'nın annesi rolündeki Helena Bonham Carter'ı ne zaman görsem aklıma hep Johnny Depp gelir. Bu filmde de biraz yaşlanmış olmasına rağmen iyi bir oyunculuk sergilemiş. Tavsiye ederim. İyi seyirler... 6/10...
6
MrBlackTron (462) - 3 yıl önce
Değişik bir film kesinlikle kötü değil adında veya içeriğinde Sherlock Holmes geçmese belki beklenti düzeyi yüzünden farklı sonuç çıkabilir. Keyifle sıkılmadan izleniyor devamı çekilecekse ki bana öyle geldi daha iyi sonuç çıkacaktır.
6
ramazan3650 (314) - 4 yıl önce
Filmin temposu akıcılığı güzeldi. Aradığımı bulamadım ama sonuçta kafadan yazılma senaryo değil. Finali yavan bitti. Seri geleceğinden galiba.
7
Rogers (727) - 4 yıl önce
Filmi beğenenler olmuş beğenmeyenler de, birazda hangi beklentiyle izlediklerine bağlı bir durum. Espirili, hareketli, maceralı bir detektif hikayesi olarak izlenince gayet güzel bence. Ben Enola Holmes karakterini sevdim. Mekan ve kostüm tasarımı da başarılı. Samimi ve sıcacıkk bir gençlik filmi olarakta tanımlanabilinir. Pazar sabahları çay veya kahve eşliğinde keyif için izleyebileceğiniz filmlerden. Kadın haklarınla ilgili mücadeleye de sempati duydum. Film güzel mesajlar veriyor. Şu sıra izlediğim pozitif filmlerden biri oldu. Koltuğumdan mutlu ayrıldığımı söylebilirim. Seri filmi olacağı her halinden belli. İyi bir başlangıç oldu. Merakla kitap serisinin diğer filmlerini bekliyorum. =)
7
koyukaranlik (169) - 4 yıl önce
Normal film olsa güzel izlenir iyi çekilmiş denebilir ama olayda bir holmes olunca beklenti büyüyor.
1. mycroft bu filmde diğer kardeşlerine göre saf yapılmış ki mycroft, sherlockla yarışacak yeteneklere ve zekaya sahip diğer bütün holmes yapımlarında hatta kitaplarda da öyle bu filmde ise kız kardeşi ön plana çıkaracağız diye mycroft u gereksiz yere çok gömmüşler bu gerçek holmes klasiğine aykırı olmuş.
2. olay trende çocukla enola nın karşılaştırmasını kurgulayamamışlar hele ki trenden oğlanı trenden atarak öldürmeye çalışma sahnesi bir holmes filmine hiç yakışmamış eğer katil öldürmek istese boğar ses çıkamasını engeller en son yapacağı şey trenden dışarı sarkıtıp tünele çarpıp ölmesini bekler hatta böyle bir şey hiç yapılmaz çocuk bağrıyor trende buna enola dışında kimsenin tepki vermemesi de ayrı saçmalık bağrışlar çağrışlar yine kimse yok...
bence holmes filmi olarak olmamış devamı çekilecek gibi umarım diğerini holmes filmlerine ve kitaplarına yakışır şekilde çekerler.
5
1. mycroft bu filmde diğer kardeşlerine göre saf yapılmış ki mycroft, sherlockla yarışacak yeteneklere ve zekaya sahip diğer bütün holmes yapımlarında hatta kitaplarda da öyle bu filmde ise kız kardeşi ön plana çıkaracağız diye mycroft u gereksiz yere çok gömmüşler bu gerçek holmes klasiğine aykırı olmuş.
2. olay trende çocukla enola nın karşılaştırmasını kurgulayamamışlar hele ki trenden oğlanı trenden atarak öldürmeye çalışma sahnesi bir holmes filmine hiç yakışmamış eğer katil öldürmek istese boğar ses çıkamasını engeller en son yapacağı şey trenden dışarı sarkıtıp tünele çarpıp ölmesini bekler hatta böyle bir şey hiç yapılmaz çocuk bağrıyor trende buna enola dışında kimsenin tepki vermemesi de ayrı saçmalık bağrışlar çağrışlar yine kimse yok...
bence holmes filmi olarak olmamış devamı çekilecek gibi umarım diğerini holmes filmlerine ve kitaplarına yakışır şekilde çekerler.
asab26 (1239) - 4 yıl önce
Kötü yorumlara katılmıyorum gayet iyi bir film. Film zaten Sherlock Holmes'un kardeşini anlatıyo sırf karalamak için sherlock az gözükmüş diye eleştiri yapıyosunuz. Yaa zaten sherlock sizin istediğiniz kadar gözükseydi filmin adında Enola olmazdı. Lütfen eleştiri yapmak için eleştiri yapmayalım. Ayrıca henry abimize'de sherlock rolü yakışmış yani adam yakışıklı olunca her role gidiyor 
7
enesm (164) - 4 yıl önce
Hikaye, aksiyon, karakter faktörü olarak vasatın bile altında seyreden bir film. Holmes fimlerinden beklenecek şekilde ne bir gizem, ne bulmaca, ne kaliteli aksiyon hiçbir şey yok filmin içerisinde. Bu filmin hitap ettiği yaş aralığı ve kitlenin 10-15 yaşındaki kız çocukları olduğunu düşünüyorum. Kısacası, çok kötü.
3
eskatalogya (1723) - 4 yıl önce
maalesef aradığım bu değildi, biraz akıl oyunları, biraz flashbackler üstüne biraz gizem tozu ama yine de film kendini yüksek bir levele konumlandıramıyor, netflix yine vasat bir yapıma imza atmış...
6
gcb1903 (363) - 4 yıl önce
Polisiye dendiği zaman şüphesiz tüm dünyanın aklına Holmes gelir. Sherlock Holmes polisiyenin diğer adıdır. İpucu, detay, gizem, mükemmelliyetçiliktir. Zira hep bunu okuduk, izledik.
Film Sherlock Holmes ismini kullanmasa, hani kendi başına bir film olarak zaman geçirmelik olabilirdi. Ama işin içine Sherlock girince, Holmes yazınca orada işte maalesef vasat oluyorsunuz bir anda.
Netflix'te denk geldim ve evet amaçladıkları gibi Holmes adı beni de tıklamaya itti.
6
Film Sherlock Holmes ismini kullanmasa, hani kendi başına bir film olarak zaman geçirmelik olabilirdi. Ama işin içine Sherlock girince, Holmes yazınca orada işte maalesef vasat oluyorsunuz bir anda.
Netflix'te denk geldim ve evet amaçladıkları gibi Holmes adı beni de tıklamaya itti.
raptor22 (49) - 4 yıl önce
Filmi zaman zaman sıkılarak, zorla da olsa sonuna kadar izledim, benim için dediğim gibi sıkıcı bir filmdi, tam anlayamadım ama filmde bir şeyler eksik gibiydi, bilemiyorum kurgudan mı, senaryodan mı, oyunculuklardan mı, bir türlü film beni sarmadı, ancak hakkını da yemeyelim ki, dönem gerek görüntülerle, gerekse kostümlerle çok iyi yansıtılmış ve arkası da gelecek gibi...
5
denizci81 (159) - 4 yıl önce
Sherlock Holmes adı geçince ister istemez bir şeyler umut ediyor insan. beklentilerimin çok çok altında sıradan tv filmi olabilecek kalitede bir film. Sherlock Holmes un da göründüğünü düşünürsek kalite yerlerde diyebilirim. Sherlock Holmes un kardeşi olduğunu unutarak izleyin, aksi taktirde vakit israfı
3
umitkaraogl (293) - 4 yıl önce
pazar günü çocuk filmleri gibi bir şeydi, tamam bütçe yüksek, oyuncular iyi ama senaryo? karakterler? bomboş bir film, puanı Millie'ye sevgimden yüksek tuttum.
5
gri72 (2674) - 4 yıl önce
-1884'de geçen yapımı, dönemi başarıyla canlandırılması açısından beğendim fakat "Holmes" adının ağırlığına yönelik büyük zeka gösterilerine sahip bir hikaye değil. Tabi bu seyredilmez anlamına gelmiyor, fazla bir beklentiye girmeden seyredilebilecek eğlenceli bir macera diyebiliriz.
6
Film Altyazıları
Furiosa: A Mad Max Saga (5,819)
Kimitachi wa dô ikiru ka (1,204)
Mad Max: Fury Road (430)
Tarot (395)
Håndtering av udøde (392)
Dune: Part Two (327)
The Fall Guy (275)
The Ministry of Ungentlemanly Warfare (170)
Godzilla x Kong: The New Empire (139)
Spoorloos (136)
Dizi Altyazıları
House of the Dragon (2,332)
Evil (1,087)
The Acolyte (556)
Better Call Saul (205)
From (204)
Young Sheldon (177)
Sugar (164)
Halo (163)
The Bear (136)
Outlander (130)