Giriş Kayıt
En çok beğenilen yorumlar
avatar
(522) -
Kontrol. Her şey kontrolde bitiyor. Her diktatörlükte bir takıntı vardır, bu takıntı da kontroldür. Eski Roma'da insanlara ekmek ve sirk verdiler. Halkı eğlenceyle meşgul ettiler. Ama diğer diktatörlükler fikirleri ve ilmi kontrol altında tutmak için farklı stratejiler uygularlar...

Peki bunu nasıl başarıyorlar? Eğitimden kısarak, kültürü kısıtlayarak, bilgi edinmeyi yasaklayarak. Bireylerin her söylemini yasaklayarak. Şunu unutmamak çok önemli. Bu olay tarih boyunca kendini tekrar eden bir düzen biçimi.

Çeviri için teşekkürler...

Filmi Anlamayan arkadaşlar için :
Sürprizbozan: Göster
7


avatar
(262) -
Sürprizbozan: Göster
7


avatar
(8404) -
arıza, durağan, garip, farklı... izlerken çok fazla konsantre olmanızı öneririm


Yorumlar (85)
avatar
(26) -
Filmin başında bir iki etkili söz, bir iki sex sahnesi, iki tane birbirine benzeyen adam ve alakasız örümcek sahneleri. Bunları karıştırmışlar bize sanat diye yutturmaya çalışmışlar. Bir de film hep sarı tonlarda. Boş bir film kasmaya gerek yok.

Edit: Yorumlardan okuduğum kadarıyla ben gizli mesajı alamamışım! Ya da birileri kendini fazla kaptırmış. Hangi açıdan bakarsam bakayım filmi beğenemedim. Bir film sadece gizli bir mesaj demek değildir. Film yemek yapmak gibidir. Yemeğin tuzu eksik olursa diğer malzemelerin hepsi tam olsada tadı olmaz. Tuzunu baharatını katacaksın filme.
3


default avatar
(8) -
Bu nasıl filmdi resmen hiçbir şey anlamadım. Olay ne adam kim nerdeyiz ben kimim? Kafam allak bullak oldu. Bir adam var. Öteki kitabındaki gibi kendi ikizini buluyor. Karılarıyla arasında değişik ilişkiler oluyor bolca +18 sahneler olduğu için de eksiyi baştan aldı zaten. Konu güzel tarih hocası var bu adam bir film bulması üzerinde kendisinin aynısıyla tanışıyor ve örümcek olayını hiç anlamadım. Zor bir filmdi. 6/10
6


avatar
(792) -
"- İstenirse Mutlaka Bir Yol Bulunur.
- Doğru.
- Hayır, bir film ismi bu."

Biliyorsunuz; "Mindfuck" diye bir tür var. Nasıl Türkçeleştirmeli bilemiyorum. Öyle kalsa daha iyi galiba. Herneyse... Ben filmi sevmedim. Birinin de "Kral Çıplak" demesi lazım herhalde, ama bunu başka birinin yorumuna saygısızlık ederek yapmaya kalkmamak lazım.

Filmin anlaşılmayacak bir tarafı yok. Zaten film boyunca ipucu "bombardımanına" tutuluyorsunuz ki, bunları filmi izleyen hemen hemen bütün kardeşlerimiz yakalamışlar. Fakat, "kuyruğunu yiyen yılan" tatlarına bile koşsanız, yapılmayacak hatalar var, örneğin; kaza sahnesi. Tabii herşeyin bir açıklaması var ama, tutarsız olduğunuzda inandırıcılığınızı yitirirsiniz.

Hikaye oldukça basit. Düşünsel bağlamda "burjuva mızmızlığından" öteye gidemiyor, varoluşçuluğun dibine vuruyor, ama son tahlilde size hiçbirşey vermiyor. Olup bitenleri anlamlandırmanız, argümanı geçerli kılmıyor yani...

Konu ile ilgili detaylara girmek, yorum yapmak, izleyecek olanın keyfini kaçıracağı için doğru değil. Gerçi çok daha kısa zamanda anlatılabilecek bir hikayeyi, bu kadar sıkıcı hale getirebilmek, ama yine de izleyiciyi bağlayabilmek bir başarı, o yüzden "keyif"ten çok, bu sıkıntıyı yaşarken kişisel çıkarımlara izin vermek deyimi belki daha doğru. Zaten ben bu filmle ilgili "izlemeden önce birşeyler okuyun" fikrine karşıyım. Kitabı okuduysanız, okumuşsunuzdur ama okumaya niyetiniz yoksa, filmden önce bilgi kirliliğine dalmanız hiç tavsiye edilmez.

Batılıların örümcek ile alıp veremedikleri nedir, bilemiyorum. Çok korkuyorlar. Biz aynı şekilde hissetmediğimiz için "örümcekli" sahneler de bizi çok rahatsız etmeyecektir. Bu arada o şehrin üzerindeki örümcek gerçekten var, ve bir heykel. Şöyle birşey:
https://www.seyirlistesi.com/wp-content/uploads/2017/09/a1-300x204.jpg
Maman Statue diye de aratabilirsiniz. Anne heykeli yani. Birşeyler çağrıştırıyor mu?

Kast seçimi çok başarılı, oyunculuklarla ilgili de bir sorun yok. Jake Gyllenhaal'ı iki kişiymiş gibi izliyorsunuz. Anladınız siz onu.

Bu türü seviyorsanız izleyin, ama sıkılacaksınız, bunu da bilin.
4

Cevaplar (1)
avatar
(6203) -
Gülücük
6


0
| Bildir


avatar
(4238) -
Çoklu kişilik bozukluğu üzerine yoğrulduğu için çok konsantre olarak izlenmesi anlamanız açısından daha iyi olacaktır. Böylesine bir kitap uyarlamasının daha heyecanlı ve çok daha şok edici sahnelerle birleşmesi gerekirdi zira bu şekilde oldukça sönük kalmış gibi görünüyor. Yine de farklı konusu ve Jake Gyllenhaal'ın harika oyunculuğuyla düşünmeden izlenebilir.
6


default avatar
(314) -
Harika filmdi. Kurgu oyunculuklar şahaneydi. Doğru biraz beyin yakıyor. Final sahnesine anlam veremediydim imdadıma sg888 ve aquilieri yazarlarımız yetiştiler sağolsunlar. İyi seyirler dilerim...
7


avatar
(6203) -
Çok ağır ilerlemesine rağmen kesinlikle ilginiz dağılmadan sizi içine çekmeyi başarıyor.Bana göre herkesin tarzı olmayan ama film izlemeyi sevenler sabırlı olanlar için ilginç olabilecek bir film.
6

Cevaplar (1)
avatar
(792) -
Ben yeni izledim ve utandım. Gülücük
Filmin en büyük özelliğine parmak basmışsınız, kıskandım.
4


1
| Bildir


default avatar
(104) -
Benim çözümlemem ise
Sürprizbozan: Göster
9


avatar
(401) -
Sıradan film seyircisi için oldukça zorlayıcı bir film olabilir. Saramago insanın yaşam içindeki psikolojik durumu üzerine oldukça iyi bir bakış sunmuş. Jake Gyllenhaal iyi iş çıkarmış. Kısa da tutulmuş. Sinema da farklı anlatım sevenler için ideal bir film.
7


avatar
(209) -
"Kaos, henüz anlaşılamamış bir düzendir.

Kontrol.
Her şey kontrolde bitiyor!

Her diktatörlükte bir takıntı vardır. Bu takıntı da kontroldür.
Eski Roma'da insanlara ekmek ve sirk verdiler. Halkı eğlenceyle meşgul ettiler. Ama diğer diktatörlükler, fikirleri ve ilmi kontrol altında tutmak için farklı stratejiler uygularlar.

Peki, bunu nasıl başarıyorlar?
Eğitimden kısarak kültürü kısıtlayarak, bilgi edinmeyi yasaklayarak, bireylerin her söylemini yasaklayarak…

Şunu unutmamak çok önemli; Bu olay tarih boyunca kendini tekrar eden bir düzen biçimi..."

Sizi bilemiyorum ama ben irkildim.
Bu şablonun ilk kez farkına vardığım için değil ama birlikte geçirdiğimiz seçim döneminden –cinnetinden- sonrası –öncesi- -şimdisi- yaşadıklarımızı tam olarak özetleyen bir açılış cümlesi ki en az herkes kadar beni de derinden etkileyen ve sessiz kılan bir dönemden sonra kelimenin tam anlamıyla müthiş bir açılış cümlesiydi.

Kimden?
Çok sevdiğim Villeneuve’den...
Villeneuve sinemasından bahsetmesini seviyorum. Kendini tekrarlamayan, dinamik ve özgün bir yapısı var.
Her ne kadar “Polanski’nin 1976 yapımı filmi soğuk ve düşman bir çevrede yaşayan psişik bir yabancılaşmayı ifade eden ilginç filmlerden The Tenant ve kafkaesk atmosferi kurmak için Kafka’nın benliğinin içinden bize Kafka’nın hayatını ünlü eserlerinin gözünden, iç içe geçmiş girift bir yapıyla anlattığı Soderbergh imzalı Kafka filminden” izler bulsam da Enemy’yi özgün bulduğumu söylemek isterim.

Villeneuve, gerilim sularında attığı kulaçların tutarlı ve hesaplı olduğunu bilhassa Prisoners’tan sonra iyice ortaya koyuyor. Gerim gerim gerilmek tabirini gönül rahatlığıyla kullanabildiğim Enemy, José Saramago’nun The Double isimli romanından bir uyarlama… oldukça başarılı bir uyarlama.

Evet, haklısınız hemen akıllara bu kez Dostoyevski’den Richard Ayoade imzalı The Double geliyor.
Bunu izleyen bunu da izledi, çok da sevdi diye not düşmekte sanıyorum fayda var Gülücük

Tesadüfsüzlükten bahsetmişken, Jake Gyllenhaal bir söyleşisinde; “bu teklif hayatımın çok önemli bir evresinde geldi. Los Angeles’tan ayrılıp New York’a yerleşmiştim ve hayatımı biraz düzene sokmaya çalışıyordum. Enemy, özel hayatımda geçirdiğim karmaşık evreyle çok iyi uyuştu. Ve ilk karşılaşmada yıldırım aşk gerçekleşti! (gülüyor) Denis’in oldukça deneysel çalışma tarzı çok hoşuma gitti. Birçok sahnede, biz denemeler yaparken, kamerayı yirmi dakika boyunca açık bıraktığı oldu. Hiç bir anı kaçırmak istemiyordu. Gerçekten çok güzel bir tecrübeydi.” şeklinde özetlediği Enemy deneyiminde, yönetmenle aynı frekansta olduğunu gösteriyor adeta.

Son derece kaotik bir film Enemy ancak başta da belirtildiği gibi kaos, içinde bir düzen barındırıyor ve bunu fark edebilmek için kendini tekrar eden kalıplar, başta kontrol… İpuçlarımız olacak.
Entelektüel açıdan daha gelişmiş zihin örneği sunan Adam’ın, (Jake Gyllenhaal) vitrine önem vermediği hayatıyla, Adam versiyonunda; Anthony’de (Jake Gyllenhaal) bir o kadar vitrin bir hayatı takip ettiğini görüyoruz.

Adam, kendi diktatörlüğünde! Fikirlerini kontrol altına almak için -Anthony misali eğlenceden ziyade- daha farklı stratejilere yöneliyor. Oldukça bulanık olsa da gösterilen tekrarlamalarla bunların, bir kurgu veçhesi olduğunu takip edebilmek mümkün.

Adam’la yaşadığı bir aşk sahnesinde bir anda irkilen Mary, filmin ilerleyen kısımlarında bir başka aşk sahnesinde bu kez Anthony ile -oldukça dehşetlisinden- irkiliyor, lakin ikisi de cevapsız kalan sorulardan sadece biri.

Anthony, ilk etapta, eşi Helen’in absürt kıskançlığına tepki gösterirken, sonrasında, Adam’a savurduğu tehditler neticesinde, Adam’ın sevgilisi Mary ile rövanşvari bir birliktelik içinde buluyor kendini -hem de Adam’la buluştukları o otelde- Tabi bu arada Adam’ın da elinin armut toplamadığını da söyleyelim:) son derece -en az filmin, bir sex ritüeliyle açılışında ve zaman zaman film içinde de takip ettiğimiz ikonik metafor canlısıyla /diyelim/ kapanması kadar- kafa karıştırıcı..

Düşman kimdir? Nedir? Ya en büyüğü kimdir? Soruları her ne kadar bir kaynağa doğru yönelmiş olsa da Villeneuve buna kafa yormanın, sonuca ulaşmaktan daha iyi olduğunun farkında.
Lynch, Soderbergh ve Polanski çözümlemeleri için sanıyorum biraz daha yolu var olsun, önemli olan yolda olmak değil mi? Varmaktansa…

Not: Bu yazıyı, dün gece, paylaştığı samimiyetle içimi ısıtan Hüseyin Bey'e ithaf etmek istiyorum, bilakis bir dost olduğu için...
9


avatar
(1330) -
Yine Jake, yine harika bir film... İzlemeden önce buradaki hiçbir yorumu okumadım. İzledikten sonra okudum ve bence filmle ilgili en tutarlı, en doğru olduğunu düşündüğüm ve uygun oyrum "sg888" nickli arkadaşımızın yorumu. Yani "örümcek"in ön planda olduğu... Muhtemelen yönetmenin anlatmak istediği o yorum içeriğinde yazılanlar. Filmi izleyip anlamayan arkadaşlara bu yorumu okumalarını tavsiye ederim, zira oldukça açıklayıcı buldum.
Filmin manasını bir tarafa bıracak olursak, Jake G. (soyadını zor yazıyorum Süperrrrrr ) yine harika bir oyunculuk sergiliyor, artık ben bu adam için bunu aştım. Her türlü filmini izleyebiliyorum. Kesinlikle çok başarılı bir aktör. Bu artık kesin zaten ama bu adamın her filmini izlemem biraz da onun tarzını, şeklini/şemalini yada sesini beğenmemle ilgili sanırım. Kısaca sıkı takip ediyorum kendisini...
Gizem-kişilik karmaşası-psikolojik tarzda filmler sevenler tereddütsüz göz atıp, anlam veremedikleri noktalarda "sg888" arkadaşımızın yorumuna bakarak aydınlanabilirler... 9/10
9


default avatar
(53) -
Distopya filmleri seviyorsanız, bu filmden de keyif alabilirsiniz. Post-modern ve sembolik öğelerin bolca kullanıldığı bir film ama yine de bu filmi anlaşılmaz kılmıyor, sadece yönetmen burada izleyenlerin kendi yorum gücünü kullanmasını arzulamış... Bu tarz filmler herkese hitap etmese de, asla sıkıcı bir film değil...
Puanım: 6,5


avatar
(348) -
Kendine, kendi hayatına "düşman" bir adam...
Yalnız bu kadar sıkıcı anlatılabilirdi.
3


avatar
(1418) -
ENEMY (2013) roman uyarlaması iyi bir hikayeye sahip, izlerken heyecan hissettiğim, meraklandığım, zihnimi yorduğum, Jake Gyllenhaal'ı doya doya izlediğim gizemli bir filmdi.

Tarih Profesörü Adam Bell, kız arkadaşı ile sıradan bir hayat yaşamaktadır. Bir arkadaşının tavsiye ettiği filmi kiralayıp evde izlerken, filmdeki bir oyuncunun tıpatıp ona benzediğini görür. Aktörün üç filmini de izledikten iyice emin olur. Onunla tanışmak için bir yol bulur ve tanışır. Vücutlarındaki yara izine ve seslerine kadar birbirlerinin aynısıdırlar. Peki bunun sebebi nedir?

Film için gizem korku yazılmış ama korku unsuru yoktu belki biraz gerilim o kadar. İzlerken heyecanla izledim de sonuna bir anlam veremedim. Yönetmen bizim reaksiyonumuzu hayal edip eğlenmiş olmalı ya da ben bir anlam veremedim.
7


default avatar
(249) -
Bence analizdi bilmem neydi okuyun sonra izleyin diyolar fakat saçmalıklarıyla izlenilcek bir film değil. Zar zor dayandığım en saçma film 1/10..
1


avatar
(187) -
Arrival ve Sicario’nun yönetmeni Denis Villeneuve’nun 2013 yılında yaptığı bu başyapıtı sonunda izleme fırsatı buldum. Enemy, gündelik hayatından sıkılmış bir tarih hocası olan Adam’a odaklanıyor. Adam, her sabah okula gidip ders anlatıyor, sonra evine geliyor ve sevgilisiyle birlikte yatıyordur. Bir gün, Adam’ın okuldaki tanıdıklarından birisi ona bir film önerir. Adam da bu filmi izler ve birdenbire filmin içerisinde geçen bir figüranın tıpkı ona benzediğini fark eder. Yüzü, boyu… Tıpkısının aynısıdır! Adam da bu konuya kafayı takar ve bu kişiyle tanışmak için çabalar sarf eder.

Vay be. Bunu hiç beklemiyordum doğrusu. Enemy, oldukça normal gibi gözüken ama üstünde iyice düşündüğünüzde anlamı iyice genişleyen bir film. Yönetmen Denis Villeneuve’un muazzam yönetmenliği ve Jake Gyllenhaal’un birbirine benzeyen iki kişiyi büyük bir ustalıkla canlandırmasıyla, Enemy son yılların başyapıtlarından birisi. Hatta IMDb puanıyla birlikte bu film, hayatımda en çok küçümsendiğini gördüğüm nadir filmlerden.

Size bu film hakkında hiçbir spoiler vermeden ancak şöyle bir tavsiye vereyim: Filmi izlerken her bir kareye, en ufak detaylara dikkat edin. Film bittikten sonra “Az önce ne izledim ben?” gibi bir tepki verdikten sonra YouTube’dan bir analiz videosu izleyin. Bu filmin değerini daha iyi anlayacaksınız.

Enemy ile ilgili ufak bir sıkıntım var sadece. O da, Enemy’nin oldukça karmaşık olması. Yani bu her ne kadar güzel bir şey olsa da filmi izlerken “bu ne demekti?”, “şu da neydi?” demekten seyriniz biraz alt üst oluyor doğrusu. Tek sıkıntım bu.

Enemy, muhteşem bir film. Üzerinde analiz yapılarak konuşulması gereken, filmlere olan bakış açınızı değiştirecek nadir filmlerden birisi. Eğer izlemediyseniz, izlemenizi şiddetle tavsiye ederim.
8


avatar
(143) -
Saramagonun eserine sadık kalınmamış. Filmde kitabın aynısını işlemesini bekleyemeyiz ancak çok önemli farklılıklar var.
Yazının devamı Kitabı okumayanlar için ağır spoiler içerir

Sürprizbozan: Göster

Kitabı düşünmezsek film daha yüksek puanı hakediyor ancak kitap üstünden reklam yapıp konunun çok farklı bir yere çekilmesi saramagoya saygısızlıktır. Bence Yaşasaydı bu senaryoya izin vermezdi.
6

Cevaplar (2)
default avatar
(41) -
kitapla ilgili spoiler içerir.
Sürprizbozan: Göster
8


0
| Bildir
avatar
(143) -
kitapla ilgili spoiler içerir

Sürprizbozan: Göster


Eğer yazar hayattayken bu film çekilmiş olsaydı dediklerine kesinlikle itirazım olmazdı, sonuçta senaryoyu görmüş olurdu. Tabi bu yazdıklarımın hepsi kendi kişisel görüşüm. Gülücük
6


2
| Bildir


default avatar
(41) -
jose saramago nun kopyalanmış adam adlı kitabının film uyarlamasıdır. kitabı okumuş olan biri olarak söylüyorum film süper;kitapsa mükemmel . filmi izlediğinizde kafanız karışabilir. kitabı okumuş olmanız bu karışıklığa engel olamaz. jose saramago tarzı . bence jose saramagoyla tanışmak için iyi bir başlangıç.
8


avatar
(47) -
Film güzel, bu tarz filmleri seviyorum. Ama çok daha iyi işlenebilirdi.
Sürprizbozan: Göster
Bunun dışında film gayet güzel. Film o kadar psikolojik havada ilerliyor ki rahatsız edici bir etkileyicilikle izleyiciyi içine çekiyor.
7


avatar
(188) -
2013 yılının en iyi filmlerinden..
Sürprizbozan: Göster
9


‹ Önceki 1 2 3 4 Sonraki ›
Türkçe Altyazı © 2007 - 2024 | hd film