Her Devrin Adamı (1966) Yorumlar

aydem_12 (138) - 4 yıl önce

Tarihi dönem filmleri içinde sevdiğim bir yapım oldu. Döneminin havasını birebir yaşatmışlar. Tarihi hiç dramatize etmeden, neler yaşandıysa vermeye çalıştıklarını düşünüyorum.

Film'de Sir Thomas More'nin dönemin İngiltere kralı 8.Henry ile the act of supremacy konusunda ters düşmesi ve hapse atılması, sonunda haksız yere idam edilmesi işlenmiş. ( The act of supremacy ise Kral 8.Henry'nin İngiltere kilisesinin başı olduğuna dair bir kanun) Genel işleyiş itibariyle dönem cidden çok güzel ele alınıp yansıtılmış. Kostümler, mekanlar ve kullanılan objeler harika bir bütünlük içinde izleyiciye dönemi yaşatıyor.

Bir de film de değinmek istediğim bir nokta da diyalogların çok iyi yazılması. Adeta ilmek ilmek işlenmiş bir halı gibi diyaloglar çok özenli ve zekice. İnandığı değerler uğruna verdiği mücadele her diyalogda belirtilmiş. Filmin bir sahnesinde more; "ruh.. diyor, tıpkı avucumuzdaki bir bütünlük gibidir. parmaklarımızı açarsak bir kez oradan aşağıya dökülür." ruhuna ihanet etmemek adına tüm baskılara karşı duran bu onurlu adamın çarpıcı bir betimlemesi adeta.

İzlemek isteyenlere tereddüt etmeden izlemesini salık veririm. İyi seyirler.

| Cevapla Cevapla | Bildir

pekosal (1723) - 4 yıl önce

Tudors dizisini izledikten sonra bu film pek yavan kalmış , kostüm , dekor , işıklandırma , çekimler, ambiyans , aynı konuyu işleyen dizinin gerisinde tabii arada 40 senelik fark var , çok tat vermedi bana ,...

| Cevapla Cevapla | Bildir

meetehun (1082) - 5 yıl önce

8 Henri ile ilkeli lord Thomas Moore arasındaki çatışmayla ilgili oyununu, güçlü bir sadeliği ile, 16. yüzyıl İngiltere'sinde bile, namuslu bir adamın siyaset dünyasında nasıl bir yeri olmadığını gösteriyor.



Siyah beyaz filmin çekilmesi artı bir değer, özellikle dönemin ingilteresini yansıtmak için doğal set gibi duran bahçeler, konaklar, şatolar, nehirler vs vs..Kostümler kim tasarlayıp filme uygun hale getirlmesi ise olağanüstü çok beğendim..Thomas Moore'in yüz ifadesi, tepkileri, mimikleri filme damgası vurur niteliktedir.. Burada, bir kez olsun, bütün entrikalarla ikna edici bir dönem parçası, olağanüstü bir oyuncu kadrosu tarafından harika bir şekilde oynandı...

| Cevapla Cevapla | Bildir

rasko (227) - 5 yıl önce

Sir Thomas More, ölümünden sonra papa ve katolik klisesi tarafından şehit, hatta aziz ilan edilmiş, heykelleri dikilmiş.çok koyu bir katolik olarak yaşamış ama sovyetler birliği tarafından ölümünden sonra, devrimci, komunist ilan edilmiş, enteresan bir kişilik.hayatı dik durmanın, inandığı değerleri sonuna kadar savunmanın bir sembolü adeta...izlerken, izleyiciyi düşünmeye, kendi kendine sorular sormasına neden olan bir film, yanlış anlamayın mesaj verme, ukalalık yapma gibi bir niyeti kesinlikle yok.
film olarak çok başarılı, oyunculuk,senaryo, yönetim aklınıza ne gelirse hepsi en üst düzeyde...başrol oyuncusu Paul Scofield tabiri caizse, rolüne cuk oturmuş, zaten oskar ve pekçok ödül almış...dediğim gibi izlenilmesi ve üzerinde düşünülmesi gereken bir film.ama izlemesi çok mu zevkli, insanı kendine bağlayıp, duygulandırıyor mu? evet diye cevaplamak zor. daha çok bir belgesel tadında, bu filmde bu şekilde olmalıydı zaten belkide...günümüzün materyalist dünyasında kim her devrin adamı?Thomas More mu yoksa karşısında olanlar mı? richard rich mi? film düşünme ve yargılama tarafını tamamen izleyiciye bırakmış.

| Cevapla Cevapla | Bildir

cemco97 (73) - 6 yıl önce

Tarihi film dediğin böyle olmalı işte. Anlattığı olay ufuk açabilir. İzlemeden geçmeyin derim.

| Cevapla Cevapla | Bildir

agy (275) - 8 yıl önce

ne ilkeler var bu çağda ne de onlar için ölüme gidenler...saygı duymakla, takdirle yetiniyor ama gerçekliğini kavrayamıyoruz çünkü bu 'ütopya'...

| Cevapla Cevapla | Bildir

fanatic_anchovy (358) - 12 yıl önce

Benim gibi dine ve siyasete, felsefeden gelerek bulaşanlara önerilebilecek filmlerin başında geliyor.

Film alışagelmişin dışında bir olaydan yola çıkarak; 16. yüzyılın ilk yarısında dönemin siyasetinde etkili üçgen olan kilise, parlamento, kral ile bunlar arasındaki ilişkileri vicdan, hukuk, adalet üçgeninde değerlendirirken Thomas More'un otobiyorafisinin, karakterinin, düşüncelerinin tam da göbeğinden geçiyor.

Öz değerleri, inancı doğrultusunda hareket eden More, iki uçlu kral-tanrı değneğinde Kardinal Wolsey(O.Welles) gibi uzlaşmacı bir tavırdan yana olmayarak prensiplerine bağlılığını gösteriyor. Yöntem olarak hiçbir şey söylememeyi tercih eden More'un sessizliği her şeyden daha büyük ses getiriyor.

Aynı yıla ait birçok değerli film arasındaki yeri bakımından farklı değerlendirmeler olabilir ancak film, aldığı 6 oscarı hak eder nitelikleri taşıyor.

| Cevapla Cevapla | Bildir