Giriş Kayıt
özel mesaj
spacer

rasko

 
Kayıt : 25 Mart 2012
  • Le retour de Martin Guerre
    Le retour de Martin Guerre
  • Çılgın Maks 2: Savaşcı
    Çılgın Maks 2: Savaşcı
  • Asi kabadayı
    Asi kabadayı
  • Asi kabadayı
    Asi kabadayı
  • Shôgun
    Shôgun
  • Cennet Ormanı
    Cennet Ormanı
  • Thor: Aşk ve Gök Gürültüsü
    Thor: Aşk ve Gök Gürültüsü
  • Mission: Impossible - Ölümcül Hesaplaşma Birinci Bölüm
    Mission: Impossible - Ölümcül Hesaplaşma Birinci Bölüm
  • avatar
    Kurz07
  • default avatar
    07horse07
  • avatar
    Agrippina
Son Yorumları
No Time to Die (2021)
28 Ağustos 2024
Madem 1962'den beri devam eden bir seride; en alışılmadık sonu yapmayı planlıyorsun. Filmin yazarlarını da yönetmenini de iyi seçin be kardeşim. Herkesi izlemekten bıktırdıkları onca klişe var, onları ellememişler. Tersine, sabit kalması gereken yerleri de kurcalamışlar. Dünyanın köküne kibrit suyu dökmeye niyetli kötülük olsun diye kötülük yapan bir adam. Kötü adamın gizli üssünde yapılan film finali. Bond'un buraları patlatıp, dünyayı kurtarması. Değiştirilemiyor mu bu klişe? Bu mu zannediyorsunuz insanların izlemekten zevk aldığı? Bu basitliği bile yönetmen becerememiş, finaldeki kötü adamın üssünde geçen olaylar, diyaloglar gereksizce uzun, sahneler kötü, sıkıcı, zorlama...
Sürprizbozan: Göster

Peki değişmemesi gereken nedir? Neden insanlar 60 yıldır Bond filmlerini seyrediyor? Öyle pek fazla bayan izleyicilerin ilgisini çekmez. Çünkü Bond bir Erkek fenomenidir, kabul etmek istemeyen arkadaşlarımız pek çoktur ama hayallerimizdeki olmak istediğimiz adamdır. Toskana'da güzel bir kasabaya nefis bir akşamüstü Aston Martin'le girmek isteriz. Yanımızda, bize hasta olan huri seviyesinde bir cinsi latif olmalı, radyoda "we have all the time in the world" çalmalı.(Filmin belki de en güzel kısmı bu şarkıydı)

Bond züper yakışıklıdır, hiç bir kadın çekiciliğine dayanamaz, alayı anında karşısında erir gider. İşi bizimkiler gibi monoton değildir, dünyanın en güzel, en egzotik köşelerinde kötü adamlarla mücadele eder, en güzel hatunlarla tanışır. Tavlada gerektiğinde düşeş atar. Karşısındaki kare mi açtı, o royal flush bulur. Çok iyi giyinir, en güzel arabaları kullanır. Q ona en güzel oyuncakları yapar. Soğukkanlıdır, en zor durumlarda bile gülümser. Ukaladır, pek ciddi değildir, olmaya da ihtiyacı yoktur. Onun için her şey kolaydır, kendine güvenen rahat bir gülümsemesi vardır. (Daniel Craig'e kadar) Anlamadığı, bilmediği şey yoktur. Faberge yumurtasını getir, tarihini anlatır. Herkesi herşeyde yener. Kötü adamlardan da iyi adamlardan da her konuda daha iyidir. Denizin dibinde de uzay mekiğinde de bu kural asla değişmez. Mahallenin, kasabanın, ülkenin değil, dünyanın "Alfa"sıdır. Salon adamıdır, kibardır ama kadınlara pek öyle kıymet de vermez, dolayısıyla duygusal olarak hiç yara almaz, alsa bile çaktırmaz. Maçonun önde gidenidir. İstasyonda "bir daha beni görmeyeceksin" der, gider.

Yukardakiler bu konseptin sütunlardır, değiştirilemez . Siyahi kadından 007 olmaz. Hadi bir kere aşık oldu veya olduğunu zannetti tamam. Çoluk çocuk, evlilik, emeklilik nedir abi? Çizgili pijama ve atletle evde oturuken, Léa Seydoux'u kendisine çay koyarken de resmedin bari... veya "bu saate kadar neredeydin" diye hanımdan fırça yerken.
Perfect Days (2023)
28 Ağustos 2024
Bu dünya birden fazla dünyayı içinde barındırıyor. Bazıları birbiriyle bağlantılı bazıları ise değil. Benim dünyamla, annenin dünyası oldukça farklı. Japonya'daki tuvaletlerin güzelliğini mi anlatıyor, yoksa ne kadar hijyenik temizlendiğini mi? Kahramanımızın kitap okumasını entellektüelliğine mi bağlayalım? Bu sayede mutlu bir yaşam mı sürüyor? Yoksa adamın işi çok kötü ama, çevresindeki güzelliklerden zevk almaya mı çalışıyor?

Yukarıda yazan replikte dediği gibi, hepimizin dünyası farklı, bu yüzden herkes değişik manalar çıkarıyor. Film her ne kadar sıkıcı olsa da; bitiminde, izlediğinize memnun oluyorsunuz. En azından ben de öyle bir etki yaptı. Bay Hirayama'nın dünyasına misafir olduğum için memnun oldum. Okullarda ödev olarak verilip, izletilecek bir yapısı olsa da, filmin saçlarına ak düşen kitleyi daha iyi yakalayacağı muhakkak.

Yapılan, para kazanılan o kadar iş var ki, topluma zerre faydası olmayan, aksine legal olmasına rağmen diğer insanlara çoğunlukla zarar veren. Bay Hirayama onlardan birini tercih etmemiş, Diğer varlıklara faydalı olmakta, bir ağaç filizini kurtarmakta mutluluğu arıyor. Ailesi varlıklı, kendisi de büyük ihtimal iyi eğitim almış. Ama basitlıği, sadeliği, minimalizmin dibini seçmiş. Nedir bunun sebebi? Kızgın mı? Küskün mü? Yoksa yaradılış olarak mı çemberin dışında kalmış? Mahallenin delisine empati ile mi bakıyor? Kendisine yakın mı buluyor? En önemlisi mutlu mu? Gülüyor ama aynı zamanda ağlıyor. Çünkü yanlız , onun da herkes gibi sevilmeye, anlaşılmaya ihtiyacı var. Kim bilir? Bir genç kızın sevgiyle yanağımıza kondurduğu öpücüktür, günümüzü mükemmel kılan. Belki de mükemmel gün diye bir şey yoktur. Belki de her sağlıklı günümüz mükemmel gündür.
Longlegs (2024)
26 Ağustos 2024
İlk 30-40dk boyunca; hikaye bilindik
Sürprizbozan: Göster
gibi ama kurgu, sinematografi fena değil, iyi olacak herhalde dedirtiyor. Bu öngörüde; 60 küsür bin kişinin imdb'de 10 üzerinden 7 gibi bir puanlama yapmasının da etkisi büyük. Umarım rüşvet, üçkağıt filan dönüyordur bu puanlama işlerinde; aksini düşünmek daha moral bozucu.

Sonrasında film gittikçe, absürtlük çukuruna batıyor. Öyle ki bazı sahnelerde komik olma seviyesine ulaşıyor. Akabinde, çukurun dibindeki "deli saçması" yazılı zemine kafa üstü yapışıyor. Araya sokulan görüntülerle, imgelerle izleyici psikolojisini kolay yoldan istenen moda sokmaya çalışılıyor. Amacına ulaşıyor mu, benim cevabım pek olumlu değil. En başarılı olduğu nokta, bazı filmleri size hatırlatması. Size mevcut durumun kötülüğünü gösterip, eski sevilen filmleri özlemle anmanızı sağlaması.
Türkçe Altyazı © 2007 - 2024 | hd film | hdfilmcehennemi