Giriş Kayıt

Her Devrin Adamı (1966)

A Man for All Seasons
avatar
serdardemirkiran (20 Temmuz 2017)
  • 160/ 10
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
“Ah, Richard… İnsanın ruhunu satması kar getirmez, koca dünyayı verseler bile.
Hele Galler için”..

“A Man ForAll Seasons / Her Devrin Adamı” , Robert Bolt’un aynı adlı tiyatro oyununa dayalı İngiliz yapımı tarihi biyografik drama filmidir. Sinemanın 100. Yıldönümünde Vatikan tarafından şimdiye kadar çevrilmiş en iyi dini filmler arasında sayılmıştır. Film başta En İyi Film olmak üzere toplam6 Oscar (En İyi Yönetmen, Erkek Oyuncu, Uyarlama Senaryo, Görüntü Yönetmeni, Kostüm Tasarımı, Fotoğrafı dallarında) kazandı. 2 de adaylığ ı(Yrd. Erkek Oyuncu ve Yrd. Kadın Oyuncu) dallarında bulunmakta.
En iyi film Oscarı’nı alırken bu ödüle aday olan “Alfie, The Sand Pebbles, Who’s Afraid Of Virginia Woolf ?,The Russians are Coming, The Russians are Coming” filmlerini geride bırakmıştı.
Film, oldukça yavaş ve ağır ilerleyen bir film olmasına rağmen, senaryo ve kurgudaki başarısıyla sizi kendisine kısa sürede bağlayan bir yapım.
Filmin adı olan “Her Devrin Adamı” dilimizde daha çok karakter yönüyle zayıf, başa kim gelirse gelsin onun için fark etmeyen, hemen konumunu ve duruşunu değiştirebilen her kese yaranmaya çalışan kişiler için kullanılıyor. Film için anlamı ise çok farklı; Her devirde örnek alınması gereken şahsiyet anlamında kullanılıyor, önemli olan her devrin adamı olmak değil, her devirde adam olmaktır! diye lafı bağlamak sanırım en güzeli.
Konusu ve sonu bilinmesine rağmen eğer filmi izlememişseniz, filmden daha fazla keyif almanız için yazımı filmi izledikten sonra okumanızı özellikle rica ederim.
Filmin konusuyla bire bir örtüştüğünden tarihsel bilgi ile konuya birlikte girmek doğru olacak. Thomas More (07.02.1478 – 06.07.1535) İngiliz yazar, devlet adamı, hukukçu. “Ütopya” en önemli eseridir. Film, İngiltere kralı VIII. Henry (28.06.1491 – 28.01.1547) ile Thomas More’un başta dinde reform olmak üzere bazı konulardaki anlaşmazlıkları üzerine kurulu.
Abisinin dul kalan karısı Catherine ile evlenmiş olan VIII. Henry bu evliliğinden erkek çocuğu olmayınca gizli aşk yaşadığı Anne Boleyn ile evlenmek ister. Boşanmak için Papa’dan onay ister. Bu istek reddedilir. Kral bunun üzerine kendi kilisesini kurar ve bu kiliseye inanması için halk üzerinde baskısını arttırır. Bu yaşanan olaylar sonucu Thomas More görevinden istifa eder, Koyu bir Katolik olan More, yanlış yapıldığını dile getirmeye, uyarmak istemeye çalışsa da çevresindeki “kraldan çok kralcı” tipler yüzünden sürekli Krala kötülenir. Kral ülkenin en güvenilir adamı olan More’un onayını istemekte ve onun üzerindeki baskı kurmaktadır.Onun gibi sadık ve dürüst birinin kurduğu kiliseye inanmamasını kabullenemez. More yapılanları onaylamamakta ama aleyhte de konuşmamaktadır, ancak konuşmaması farklı yorumlanacak, Krala karşı olduğu haberleri yayılacak ve en güvendiği kişilerin mevki makam hırsı yüzünden kendisi hakkındaki iftiralarına maruz kalacaktır. Sonunda olaylar “yeni dine inanmak mı? Yoksa canın mı?” şeklinde gelişir.Thomas More için inançları ve sözünün ardında durmak her şeyin üzerindedir. Hatta hayatının bile…
Tarafsızlığı ve dürüstlüğü ile artık günümüzde rastlayamadığımız türde bir devlet adamlığı yapmış ve tarihe “Her Devrin Adamı” lakabıyla mal olmuş birinin, Thomas More’unhikayesini izliyoruz.
Filmde dikkat çekici repliklerde bulunuyor;
- “Şeytanı yakalamak için kanunları mı çiğneyelim? Tabii. Ben olsam bu uğurda bütün kanunları çiğnerdim. Peki son kanun da çiğnenip Şeytan peşine düşünce kanunlar ortadan kalktığına göre nereye sığınırdın Roper?
Bu ülke baştan başa kanunlarla kuruldu. İlahi değil, insani kanunlar. Bunları çiğnersen ki sen bunu yapacak adamsın o zaman rüzgar bizi oradan oraya savururken ayakta durabileceğini mi sanıyorsun?Evet. Kendi güvenliğim uğruna Şeytanı da kanunların korumasına alıyorum.
- “Bir adam bu kadar çabuk yükselmişse kendisine yaraşmayan bir kökeni var demektir. En azından Aristo böyle düşünüyordu”.
- “Bence devlet adamları, resmi görevleri uğruna kendi vicdanlarını göz ardı ederse ülkelerini kısa yoldan kargaşanın kucağına atarlar”.
- “Kendimi nasıl yargılarsam, kızını da öyle yargılayacağım. Adilane ve çabuk.”
- “Sarayda insana çok hediye verirler; evler, konaklar, armalı cübbeler. İnsan doğru yoldan ayrılmayacağı bir işi yapmalı”.
- “İnsan yemin ettiğinde kendi ruhunu bir avuç su gibi ellerinde tutar. O sırada parmaklarını aralayacak olursa, bir daha kendini bulmayı umamaz… Kimileri bunu umursamaz, ama babanın öyle biri olduğunu düşünmeni istemem”.
- “Bana yapabilecekleri en kötü şeyleri düşündüğümde korkuyla titriyorum. Ama bundan da kötüsü, neden böyle yaptığımı senin anlamaman olur”.
Film, Fred Zinneman’ın kariyerinin zirvesi sayılır, bütün dünyada büyük bir başarı yakalar. Paul Scofield, John Hurt gibi o dönemde pek tanınmayan oyunculardan yüksek performans alınır.
Film, sonunda verilen tarihi bilgilerle “Thomas More’un başı hainler kapısında bir ay asılı kaldı, sonra kızı Margaret onu oradan aldı ve ölene kadar sakladı. More’un infazından beş yıl sonra vatana ihanetten Cromwell’in boynu vuruldu. Baş piskopos kazıkta yakıldı. Norfolk Dükü’de vatana ihanet suçundan idam edilecekti ama infazdan bir gece önce Kral frengiden öldü. Richard Richy, İngiltere Baş mabeyincisi oldu ve yatağında öldü” sona eriyor.
Film, günümüzde artık bulunmayan bir insan modelini, Thomas More’un orta çağ’da yaşadıklarını anlatıyor. İnançları, doğruları ve değer yargılarından hayatı pahasına taviz vermeyen, kendisinin hayatına kıymakla, intikam aldıklarını sananları tarihin derinliklerine gömüyor ve adeta oradan haykırıyor “ben haklıydım, ben kazandım” diyerek. Thomas More… Hayatından ve duruşundan dersler çıkarılacak bu önemli şahsiyeti son derece başarılı ve güzel anlalan filmi, tüm sinemaseverlerin görmesi gerekiyor.



Türkçe Altyazı © 2007 - 2024 | hd film