Yönetmen Kenneth Branagh ile 1697 yılında ilk kez Charles Perrault kaleme alınan Cinderella´nın hikayesi bir kere daha sinemaya geliyor.

Cinderella´nın hikayesi, annesinin acılı ölümünün ardından tüccar olan babası ikinci kez evlenen genç Ella’nın hayatını konu alıyor. Çok sevdiği babasına destek olmak isteyen Ella, üveyannesi Lady Tremaine ve kızları Anastasia ile Drisella’ya evlerinde kucak açar. Fakat Ella’nın babası ani ve beklenmedik bir biçimde hayatını kaybedince kendini kıskanç ve gaddar bir ailenin ocağına düşmüş bulur.

Sonunda üstü başı kül içinde olan bir hizmetçiye dönüşen ve adı da bu haline uygun olarak Külkedisi olarak değişen Ella artık umudunu yitirmeye başlar. Fakat kendisine yaşatılan gaddarlığa rağmen Ella, annesinin son sözlerini hayata geçirmekte kararlıdır: “cesur ve nazik ol”.

Onu istismar edenlere rağmen umutsuzluğa düşmeyecektir. Ella ormanda cesur bir yabancıyla karşılaşır. Onun prens olduğundan habersizdir. Onu sarayda çalışan sıradan biri sanan Ella sonunda kendine benzeyen birini bulduğunu düşünür. Baloya katılmaları için saraydan bütün genç kızlara açık bir davetiye gelince hayatı değişmek üzere olan Ella’nın çekici “Kit”e yeniden rastlamaya dair umutları tekrar yeşerir.

Ancak üveyannesi onun baloya gitmesini yasaklar ve elbisesini yırtar. Ama sonu iyi biten her peri masalında olduğu gibi Ella’ya da biri yardım eder ve bir bal kabağı ile birkaç faresi olan nazik, dilenci kadın Cinderella’nın hayatını sonsuza dek değiştirir.