Giriş Kayıt
Şiirdir kurtaracak dilimizi ve bizleri.
Yeni Konu Gönder   Cevap Gönder 57. sayfa (Toplam 58 sayfa) [Bu başlıkta 856 mesaj bulunuyor] « Önceki konuSonraki konu »
Sayfa:: « Önceki 1, 2, 3, ..., 55, 56, 57, 58 Sonraki »
Yazar Mesaj
byKush



Kayıt: 26.10.2008
İletiler: 6403
Şehir: Tr
Yaş: 54 İkizler


Özel mesaj gönder
byKush
Başka Bir Kent Yok
Konstantinos Kavafis

Diyorsun ki, “bir başka ülkeye,
bir başka denize gitmek istiyorum;
bundan daha güzel bir başka kent vardır kuşkusuz.
Ama kötü yazgım peşimi bırakmaz ne yapsam,
ve kalbim şimdi burada gömülü bir ceset sanki.
Ruhum daha ne kadar katlanacak bu çoraklığa?
Hangi yana çevirsem yüzümü, ne yana baksam
Hayatımın kara yıkıntıları çıkıyor karşıma
Bunca yıllarımı heder ettiğim şu ülkede.”

Yeni bir ülke bulamazsın, arama sakın,
Bir başka deniz de bulamayacaksın.
Nereye gitsen bu kent senin ardından gelecek,
Aynı sokaklarda dolaşıp duracaksın yine,
ve yaşlanacaksın aynı, hep aynı mahallede,
hep aynı evlerde ağaracak saçların.
Ve dünyayı bir uçtan bir uca dolansan da
Dönüp bu kente geleceksin sonunda.

Yanılma sakın, bir başka gelecek umma,
ne seni bekleyen bir gemi var limanda
ne de beklediğin bir başka çıkar yol.
Nasıl tükettiysen ömrünü şurada, şu köşecikte,
Öyle kıydın demektir ona, tüm yeryüzünde.


Çeviri : Sacide Üçer

İletiTarih: 02 Nisan 2017 22:04
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
ismetc
Korku Sineması
Görsel Yükleyici


Kayıt: 15.09.2009
İletiler: 1383
Şehir: Ortaca / Muğla / Türkiye / Dünya
Yaş: 45 Aslan


Özel mesaj gönder
ismetc
Korku Sineması
Görsel Yükleyici
Aldanma cahilin kuru lafına
Kültürsüz insanın külü yalandır..
Hükmetse dunyanın her tarafına
Arzusu hedefi yolu yalandır..

Kar suyundan süzen çeşme göl olmaz
Gül dikende biter diken gül olmaz
Vız vız eden her sineğin bal'olmaz
Peteksiz arının balı yalandır..

İnsan bir deryadır ilimle mahir
İlimsiz insanın şöhreti zahir
Cahilden iyilik beklenmez ahir
İşlediği amel hali yalandır..

Cahil okur amma alim olamaz
Kamillik ilmini herkes bilemez
Veysel bu sözlerin halka yaramaz
Sonra sana derler deli yalandır.

Âşık Veysel Şatıroğlu

(25 Ekim 1894, Şarkışla - 21 Mart 1973, Şarkışla)

İletiTarih: 25 Ekim 2017 20:00
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
TomWaits



Kayıt: 06.12.2014
İletiler: 429
Şehir: Adana


Özel mesaj gönder
TomWaits
Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı...
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.

Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı.

Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek
Yılların telâşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi.

Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vaktiniz olmadı.

Behçet NECATİGİL - Sevgilerde

İletiTarih: 25 Ekim 2017 20:12
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
R3hab
Cinema mondiale
Eski Yönetici


Kayıt: 01.01.2013
İletiler: 2025
Şehir: Tomorrowland
Yaş: 28 Boğa


E-Posta gönder Özel mesaj gönder
R3hab
Cinema mondiale
Eski Yönetici
O Var!..

Her defa haberi taze bir müjde;
O var!

Her defasında, geç, gafletten vecde;
O var!

Ne sen varsın, ne ben, ne yâr, ne kimse;
O var!

Bütün sevdiklerin elden gittiyse;
O var!

Kalacak kim var ki dost tomarında?
O var!

Sana daha yakın şah damarından;
O var!

Arama, bir ilaç yok ezzahanede!
O var!

Gayede, sebepte ve bahanede;
O var!

Sevdiğini ebed boyu tutan dinç;
O var!

Ölümsüzlük şevki, ilahi sevinç;
O var!

Yıkılmaz dayanak, kırılmaz destek;
O var!

Tekten de tek, bir tek, tek başına tek;
O var!

Necip Fazıl Kısakürek

İletiTarih: 25 Ekim 2017 20:16
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
ismetc
Korku Sineması
Görsel Yükleyici


Kayıt: 15.09.2009
İletiler: 1383
Şehir: Ortaca / Muğla / Türkiye / Dünya
Yaş: 45 Aslan


Özel mesaj gönder
ismetc
Korku Sineması
Görsel Yükleyici
BEN ORHAN VELİ

Ben Orhan Veli,
"Yazık oldu Süleyman Efendiye"
Mısra-ı meşhurunun mübdii..
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvelâ adamım, yani
Sirk hayvanı filân değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Bir evde otururum,
Bir işte çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kıralı kadar
Mütevazıyım,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.

Ispanağı çok severim.
Puf böreğine hele
Biterim.
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Oktay Rıfat'la Melih Cevdet'tir
En yakın arkadaşlarım.
Bir de sevgilim vardır pek muteber;
İsmini söyleyemem,
Edebiyat tarihçisi bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Meşgul olmadığım ehemmiyetsiz
Sadece üdeba arasındadır.
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya?
Onlar da bunlara benzer.

(Nisan 1940 / İnkılâpçı Gençlik, 15.8.1942)

Orhan Veli

İletiTarih: 17 Temmuz 2018 20:49
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
ismetc
Korku Sineması
Görsel Yükleyici


Kayıt: 15.09.2009
İletiler: 1383
Şehir: Ortaca / Muğla / Türkiye / Dünya
Yaş: 45 Aslan


Özel mesaj gönder
ismetc
Korku Sineması
Görsel Yükleyici
Ekmek Şarap Sen Ve Ben

Ekmek şarap sen ve ben
bir de sabahın dördü
dışarda kar
odamız ılık
gözlerin ılık ılık damlarken boş kadehe
anlattın bana ağzı sarımsak kokan bir oğlanla yattığını
aşkı tattığını, karım dediğini ve aldattığını

kıskandım Gogen’i Tahitilim
terlemiş vücudunu silerken
cüzzam mikrobunu ve yaktığı kulübesini
saçların bağlamıştı ellerimi muz kokulum
güneşi doğurmuştu ölü cisim
martı çığlıklarıyla bir sahil kayalığında
nefesin vücudumu yakıyordu yer yer
sam yelim sahra-i kebirim
kahrettim her şeye o gün
babanın şarap çanağına,
Gogen’e,
kadere,
sana,
bana,
bir de gittiğin arabanın tekerine

ne diyordum arkadaş….
diyordum ki ben bu zıkkımı içmek için içerim
ama içerken düşünmem neden içiyorum diye
daha sonra yaparım hayatın felsefesini

sırayla olurum Fatih, Selim, Kanuni
bazen kadın hamamında tellak….
bazen Christoph Colomb
Napolyon’ken düşünürüm Elbe’de geçen günleri
Timur’ken Beyazıt’ı yenişimi….
bir kere Aristo’nun hocası olmuştum
ona verdiğim dersle gurur duymuştum
bazen Jan Dark’ı kurtarmak için çalışan bir kahraman
bazen odunun ateşleyen bir cellat olurum

eğer daha da içersem
Shakespare halt etmiş derim karşımda
salyalı dudaklarımdan yayık sesimi dinlerim de
işte Mozart’ın aradığı melodi bu diye gülerim
enayiymiş be Platon…
bir içsin de görsün….ne felsefesi varmış bu hayatın
anlasın geçmişi kınalı dünyanın kaç bucak olduğunu

ıslak kaldırımlarda yürürken acırım
önde yalpa vuran sarhoşun zavallı haline
ukalalık işte derim neme lazım senin
kendine bak; sende bir serserin bir sarhoş….
ve yavaş yavaş kaybolur acı kahkalarım
şehrin izbe sokaklarında
yavaş yavaş kaybolur benliğim...

İhsan Yüce

 Ihsan Yüce
Ihsan Yüce
Doğum Yeri:Elazig, Turkey
Doğum Tarihi:23 Ocak 1930 (Perşembe)
Ölüm Tarihi:15 Mayıs 1991 (Çarşamba)

İletiTarih: 22 Ağustos 2018 00:26
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
ismetc
Korku Sineması
Görsel Yükleyici


Kayıt: 15.09.2009
İletiler: 1383
Şehir: Ortaca / Muğla / Türkiye / Dünya
Yaş: 45 Aslan


Özel mesaj gönder
ismetc
Korku Sineması
Görsel Yükleyici
Han-ı Yağma

Bu sofracık, efendiler - ki iltikaama muntazır
Huzurunuzda titriyor - bu milletin hayatıdır;
Bu milletin ki mustarip, bu milletin ki muhtazır!
Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?
Bu nadi-i niam, bakın kudumunuzla müftehir!
Bu hakkıdır gazanızın, evet, o hak da elde bir...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say
Haseb, neseb, şeref, oyun, düğün, konak, saray,
Bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay;
Bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı yok zarar
Gurur-ı ihtişamı var, sürur-ı intikaamı var.
Bu sofra iltifatınızdan işte ab u tab umar.
Sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malını
Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini
Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini.
Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak!
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Tevfik Fikret

İletiTarih: 09 Eylül 2018 20:37
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
benteksizhepiniz
Dünya Sineması
Sinefil Grubu


Kayıt: 09.02.2017
İletiler: 275
Şehir: พัทยา - Phạthyā


twitter Özel mesaj gönder
benteksizhepiniz
Dünya Sineması
Sinefil Grubu

İletiTarih: 17 Eylül 2018 19:55
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
ismetc
Korku Sineması
Görsel Yükleyici


Kayıt: 15.09.2009
İletiler: 1383
Şehir: Ortaca / Muğla / Türkiye / Dünya
Yaş: 45 Aslan


Özel mesaj gönder
ismetc
Korku Sineması
Görsel Yükleyici
DAVET

"Şunları bir araya toplayayım.
Bir güzel muhabbet edelim" diye düşündüm.

Mutfak işinden de anlarım.
Donattım sofrayı.
Bayağı uğraştım.
Hepsinin, ayrı ayrı ne
yemekten, ne içmekten
hoşlandığını iyi bilirim.
Bayağı da para gitti.

Birinin yediğini öbürü yemez.
Ötekinin içtiğini beriki içmez.
Dört kişilik sofra kurdum.

Mumları da yaktım.
Bak hepsi, Erick Satie severdi.
Hatırladım.
Müziği de ayarladım.

Geldiler.

20 yaşında ben,
35 yaşımda ben,
40 yaşımda ben ve
bugünkü ben dördümüz.

Birden yirmi yaşımı, otuz beş yaşımın karşısına oturttum.
Kırk yaşımın karşısına da, ben geçtim.
Yirmi yaşım, otuz beş yaşımı tutucu buldu.
Kırk yaşım ikisinin de salak olduğunu söyledi.

Yatıştırayım dedim.
"Sen karışma moruk" dediler. Büyük hır çıktı.
Komşular alttan üstten duvarlara vurdular.
Yirmi yaşım kırk yaşıma bardak attı.

Evin de içine ettiler.

Bende kabahat.
Ne çağırıyorsun tanımadığın adamları evine...


CAN YÜCEL

İletiTarih: 04 Ekim 2018 00:56
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
benteksizhepiniz
Dünya Sineması
Sinefil Grubu


Kayıt: 09.02.2017
İletiler: 275
Şehir: พัทยา - Phạthyā


twitter Özel mesaj gönder
benteksizhepiniz
Dünya Sineması
Sinefil Grubu
resim

Yapraklar


Bir anne vardı;
Bir kızı;
Bir de oğlu.
Oğlan sevgi sarhoşu bir çocuk.
Kız verem olmuş baba üzüntüsünden.
Düşmüştü babası elden ayaktan.
Bir gece dedi doktor anneye
kinayeli:
“Kurtulmaz.
Bir ay sonra
hazan rüzgârlarıyla
Düşecek yapraklar toprağa.
Uğraşma boşuna bahçıvan.
Umut yaprağı
kopacak
hayat
dalından!”
Çocuk anladı bu hali. Bak şimdi, neler yaptı;
Ertesi sabah çocuğun iki minik eli
Bağlıyordu
yaprakları
dallara!

Şehriyar

İletiTarih: 29 Ekim 2018 18:36
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
benteksizhepiniz
Dünya Sineması
Sinefil Grubu


Kayıt: 09.02.2017
İletiler: 275
Şehir: พัทยา - Phạthyā


twitter Özel mesaj gönder
benteksizhepiniz
Dünya Sineması
Sinefil Grubu
resim

1. Atlasları getirin! Tarih atlaslarını!
En geniş zamanlı bir şiir yazacağız

2. Harbi karşılık verecek ama herkes
Göğünde kuş uçurtmayan şu üç soruya:

3. Bir, Yeryüzünde nasıl dağılmıştır
Tarihi düzünden okumaya ayaklanan çocuklar?

4. İki, Daha yavuz bir belge var mıdır ha
Gerçeği ararken parçalanmayı göze almış yüzlerden?



~ [Ece Ayhan ~Yort Savul]


resim
Ece Ayhan (Datça/Muğla, 1931-İzmir, 12 Temmuz 2002). Şiirimizin en önemli “modern ustalarından biri” olarak adlandırılır. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdi. İlk şiiri 1954’te Türk Dili’nde yayımlandı. Bu dönemde, sonradan ilk kitabı Kınar Hanımın Denizleri’ne (1959) aldığı, kendine özgü çağrışımlar ve göndermelerle örülü şiirleriyle hem Türk şiirinde hem de İkinci Yeni’nin içinde kendine farklı bir kanal açtı.
1965’te yayımladığı Bakışsız Bir Kedi Kara ve 1968’de yayımlanan Ortodoksluklar’la neredeyse bütünüyle “özel bir dil” halini alan bu şiir, Ayhan’ın, 1973’te yayımladığı ve daha geniş bir okur kitlesince alımlanan Devlet ve Tabiat’ıyla birlikte bu kez de “sokağın diliyle” okurunu (ve izleyicilerini) oluşturdu. 1977’de yayımlanan ve kitapla aynı adı taşıyan ünlü şiirini ve ilk dört kitabını içeren Yort Savul ise Ece Ayhan şiirinin kendisinden sonraki kuşaklar üzerindeki gücünün belki de topluca belgelenişi idi. 1981’de Zambaklı Padişah, 1982’de de “tarihin düzünden okunduğu” Çok Eski Adıyladır’ı yayımlayan Ece Ayhan’ın şiiri üzerinde Enis Batur, Tahta Troya’da (1981) bir kitap boyutunda konaklamış; Ender Erenel Ece Ayhan Sözlüğü’nü, Kemal Yalgın - Orhan Alkaya ikilisi ise Çok Eski Adıyladır Sözlüğü’nü yayımlamışlardı. Ayhan’ın ‘82 sonrası şiirlerinin bir bölümünü, kimi yazı ve konuşmalarıyla birlikte içeren Çanakkaleli Melâhat... 1991’de “düzşiirler” alt başlığıyla yayımlanmıştı.

İletiTarih: 08 Aralık 2018 12:32
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
Agent58



Kayıt: 31.10.2015
İletiler: 326
Şehir: Heybeliada
Yaş: 30 Oğlak


Özel mesaj gönder
Agent58
BÜYÜK TAARRUZ

Dağlarda tek
tek
ateşler yanıyordu.
Ve yıldızlar öyle ışıltılı öyle ferahtılar ki
sayak kalpaklı adam
nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden
güzel, rahat günlere inanıyordu
ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,
birden bire beş adım sağında onu gördü.
Paşalar onun arkasındaydılar.
O, saati sordu.
Paşalar 'üç' dediler.
Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun kenarına kadar,
eğildi durdu.
Bıraksalar
ince uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe'den Afyon Ovası'na atlayacaktı.

Ayrıca; Bahriye Mektebinden olanlara gelsin.

resim


Bir röportajında, kendisine soru sorarken, aynı zamanda Nazım Hikmet hakkında atıp tutan bir gazeteciye Necip Fazıl şöyle diyecektir:

“Yahu sen ne diyorsun? Ben sağcıymışım da, Nazım solcuymuş da, biz düşmanmışız da, yok daha neler, ulan hıyar, biz Nazım ile bütün gün siyaset tartışır; akşam olunca da Beyoğlu’nda kız tavlardık, ne diyorsun sen be!”

resim

İletiTarih: 09 Aralık 2018 04:42
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
benteksizhepiniz
Dünya Sineması
Sinefil Grubu


Kayıt: 09.02.2017
İletiler: 275
Şehir: พัทยา - Phạthyā


twitter Özel mesaj gönder
benteksizhepiniz
Dünya Sineması
Sinefil Grubu
Özdemir Asaf

Özdemir Asaf

resim


İletiTarih: 30 Ocak 2019 17:23
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
benteksizhepiniz
Dünya Sineması
Sinefil Grubu


Kayıt: 09.02.2017
İletiler: 275
Şehir: พัทยา - Phạthyā


twitter Özel mesaj gönder
benteksizhepiniz
Dünya Sineması
Sinefil Grubu
Şükrü Erbaş - Kocaman Bir Çocuğu Öpüyorsun



Şükrü Erbaş
Kocaman Bir Çocuğu Öpüyorsun


Sen bende neleri öpüyorsun bir bilsen
Herkesin perde perde çekildiği bir akşam
Siyah bir su gibi yollara akan yalnızlığı öpüyorsun
Ağzında eriklerin aceleci tadı
Elleri bulut, gözleri ot bürümüş ekin tarlası
Bir çocuğun düşlerine inen tokadı öpüyorsun.
Yağmur her zaman gökkuşağını getirmiyor
Aralık kapılarda bekleyişin çarpıntısı
Bir kadının eksildikçe ömrüme eklenen
Uzun gecelerini, solgun gövdesini öpüyorsun.
Uzak dağ köylerine vuran ay ışığı
Kerpiçlerden saraylar kuruyor yoksulluğa
Ne suların ibrişimi ne gökyüzü ne rüzgâr
Sen bende gittikçe kararan bir halkı öpüyorsun.

Sakarya Caddesi'nde sarhoşlar
Rakıyla buğulanmış kaldırımlarına gecenin
Yüksek sesle bir şeyler çiziyorlar.
Yalnızlık her koşulda bir sığınak bulur, diyorum
Uzanıp dudağımdaki titremeyi öpüyorsun.
Örseler acıyla düştüğü yeri
Susarak büyüyen adamların sevgisi.
Ağzında pas tadıyla bir inceliği söylemek
Bir gülünç içtenliktir, gecikmiş ve ezik
Sen bende yanlış bir ömrün tortusunu öpüyorsun.
İnsanın zamana karşı biricik şansıdır aşk
Onca kapı onca duvar içinde bulur aynasını.
Sen bende neleri öpüyorsun biliyor musun
Herkesin simsiyah kesildiği bir akşam
Yıldızlarla yedirenk gökyüzünü öpüyorsun.

Sen bende, gözlerinin anne ışığıyla
Bir solgunluktan doğan kocaman bir çocuğu öpüyorsun.

(1995)

Şükrü Erbaş

İletiTarih: 16 Şubat 2019 10:48
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
sarman09



Kayıt: 18.12.2018
İletiler: 27



Özel mesaj gönder
sarman09
Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.

Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
İncinirsin.

Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia.

Özdemir Asaf

İletiTarih: 27 Mart 2019 15:40
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
İletileri göster:   
Yeni Konu Gönder   Cevap Gönder 57. sayfa (Toplam 58 sayfa) [Bu başlıkta 856 mesaj bulunuyor] Sayfa:: « Önceki 1, 2, 3, ..., 55, 56, 57, 58 Sonraki »
« Önceki konuSonraki konu »
Forum Seçin:  

Türkçe Altyazı © 2007 - 2024 | hd film