________________________________________
Gerçek bir olaydan, olayların sıcaklığını
koruduğu ve henüz sonuca ulaşmadığı
bir dönemde uyarlanmış olan film:
________________________________________
THE PERFECT HUSBAND:
THE LACI PETERSON STORY
(MÜKEMMEL KOCA:
LACI PETERSON’IN ÖYKÜSÜ)
2004
DRAM / POLİSİYE / GİZEM / GERİLİM
________________________________________
________________________________________
Türkçe Çeviri / Alt Yazı ve Düzenleme:
________________________________________
2004
The Perfect Husband: The Laci Peterson StoryDram / Gizem / Gerilim84 dk
Yönetmen: Roger Young
2000’li yılların başında bütün Amerika’nın ve medyanın yakından ilgi gösterdiği gerçek bir olaydan uyarlanan filmde; eşi Laci Peterson’ın 2002 yılının Aralık ayında, Noel arifesinde kaybolması üzerine Scott Peterson’ın ve çevresinin yaşadıklarına...
5.5 (1,285 Oy)
________________________________________
FİLMİN FRAGMANI / ÖZET SAHNELER:
________________________________________
FİLM HAKKINDA BİRKAÇ SÖZ
Filmin Künyesi / Kimlik Kartı:
Orijinal İsmi: The Perfect Husband: The Laci Peterson Story
Türkçe İsmi: Mükemmel Koca: Laci Peterson’ın Öyküsü
Türü: Drama / Polisiye / Gizem / Gerilim
Ülkesi: ABD
Dili: İngilizce
Yapım Yılı: 2004
Vizyon Tarihi: 13/02/2004
Süresi: 1 saat 24 dakika
Yapımcı(lar): Tim Christenson, Lisa DePaulo, Stephanie Hagen, Diana Kerew, Diane Sokolow, Judith Verno, Rachel Verno
Yönetmen: Roger Young
Senaryo: Dave Erickson
Müzik: Patrick Williams
Oyuncular: Dean Cain (Scott Peterson), Sarah Brown (Kate Wignatti), G.W.Bailey (Detective Gates), David Denman (Tommy Vignatti)
Filmin Konusu / Özeti:
« gitarisyen » yazdı:
2000’li yılların başında bütün Amerika’nın ve medyanın yakından ilgi gösterdiği gerçek bir olaydan uyarlanan filmde; eşi Laci Peterson’ın 2002 yılının Aralık ayında, Noel arifesinde kaybolması üzerine Scott Peterson’ın ve çevresinin yaşadıklarına tanık oluyoruz. 2002 yılının Noel arifesinde Scott Peterson eve geldiği zaman 8 aylık hamile olan eşi Laci’yi bulamaz ve tüm tanıdıklarına Laci’nin kayıp olduğunu söyler. Tüm Amerikan halkının ve medyanın ilgisini çeken olayda, Laci’yi bulmak için arama çalışmaları başlatılır, yardım kampanyaları düzenlenir, ancak bir türlü Laci bulunamaz. Üstelik Laci’nin kaybolmasının üzerinden zaman geçtikçe Laci’nin ölmüş olabileceği düşüncesi ve yaşanan bazı olaylar bütün şüpheleri kocası Scott Peterson’ın üzerine çeker. Acaba Laci Peterson gerçekten kayıp mı olmuştur, yoksa ölmüş müdür? Her şeyden önemlisi Laci’nin kocası Scott Peterson’ın bu olaydaki rolü nedir?
Filmle / Konuyla İlgili Bilgi / Yorum / Görüşlerim:
“The Perfect Husband: The Laci Peterson Story” filmi hakkında bir şeyler söyleyebilmek ve yorum yapabilmek için sanıyorum filmin uyarlandığı gerçek olaylarla Laci Peterson ve kocası Scott Peterson hakkında biraz bilgi sahibi olmak gerekiyor:
Amerika Birleşik Devletleri’nin Kaliforniya eyaletinde yer alan Stanislaus ilçesinde bir şehir olan Modesto’da, gübre ticaretiyle uğraşan Scott Peterson 24 Aralık 2002’de (Noel arifesinde) tüm tanıdıklarını arayarak karısı Laci’nin kayıp olduğunu söyler. Scott’un verdiği bilgilere göre; kendisi teknesiyle körfeze balık tutmaya gittikten sonra, karısı Laci de köpekleri Mackenzie’yi yürüyüşe çıkarıp alışverişe çıkacaktır. Ancak Scott Peterson öğleden sonra saat 16:30 civarında eve döndüğünde karısı Laci evde yoktur, köpekleri ise tasması hâlâ takılı ve çamura bulanmış hâlde arka bahçededir. Scott Peterson’ın bu beyanları üzerine Laci’nin ve Scott’ın ailesiyle dostları bir araya gelirken, polis de gerekli soruşturma ve incelemeleri başlatır. Olayı duyan şehir halkının da kayıp olduğu düşünülen Laci’yi aramaya başlamasıyla konu, önce medyanın, sonra tüm Amerika’nın ilgisini çeker. Laci’yi arama çalışmalarında kullanılmak üzere paralar toplanır, vakıflar bu işin içine girer. Ancak aradan haftalar geçmesine rağmen Laci bir türlü bulunamaz. Üstelik üzerinden zaman geçmesine rağmen Laci’nin bulunamaması Laci’nin ölmüş / öldürülmüş olabileceği ihtimalini akıllara getirirken, şüpheler de yavaş yavaş kocası Scott üzerinde yoğunlaşmaya başlar.
İşte (yukarıda başlangıcını özetlediğim gerçek olaylardan uyarlanan) film, gerçek hayatta da neredeyse bire bir yaşanan bu olaylar baz alınarak başlıyor ve (filme konu olan olayların / olguların gerçek hayattaki karşılığı olarak) o dönemdeki gazete / TV haberlerinden, polis kayıtlarından, makalelerden ve şahit ifadelerinden yola çıkarak yarı belgesel bir tarzda devam ediyor. Film boyunca Laci’nin kaybolup kaybolmadığını, ölüp ölmediğini, öldüyse kocası Scott’ın bu konuda suçlu olup olmadığını merak ediyoruz. Birazdan bahsedeceğim kaliteli oyunculuklar ve iyi senaryo örgüsü sayesinde de (bana göre) ortalamanın üzerinde, hızlı akan, zevkli vakit geçirten bir film izliyoruz.
Tabii bu film, gerçek olaylardan (neredeyse bire bir) uyarlandığı için, kendisini gerçeklere bağlı kalmak ve gelişimiyle finalini de gerçek hayatla uyumlu kılmak zorunda hissediyor. Film (gerekli duygusal etkiyi vererek ve araya bazı duygusal sahneler / eklemeler yaparak) bunu da başarıyor, ancak filmin uyarlandığı gerçek olaylardan bahsederken / gerçek hayattaki Scott ve Laci Peterson’ı anlatırken / o dönemdeki gazete haberleri, yorumlar ve özellikle olayın sonucu ile ilgili bilgi verirken bu durum
“sürprizbozan” teşkil edeceğinden ve gerçek hayattaki olayları bilmeden filmi izlemek isteyenlerin seyir zevkini kaçırabileceğinden; ben 2002 yılında yaşanmış bu olaydan / kaynaklardan / sonuçtan ve olay hakkındaki görüşlerimden / yorumlarımdan aşağıda
“spoiler / sürprizbozan” butonu altında bahsedeceğim. Seyir zevkini kaçırmak istemeyen dostlar, filmi izledikten sonra bu bölümü okuyabilirler. (Elbette benim gibi
“Nasılsa gerçek bir öykü, sürpriz olacak bir şey yok, sonunu bilerek filmi izlesem de olur!” düşüncesinde olan dostlar da, aşağıda
“sürprizbozan” butonu altında yazacaklarımı okuyabilirler.)
İnternette yaptığım araştırmalara, o dönemin gazete / TV haberlerine, polis kayıtlarına ve diğer bilgilere göre olayların gelişimi ve benim bu konu hakkındaki yorumlarım şöyle:
Sürprizbozan: GösterYukarıda da bahsettiğim gibi; Laci’nin kaybolmasından (ve üzerinden uzun bir süre geçmesinden) sonra bazı kuşkulu davranışları ve tavırları üzerine kamuoyunun şüpheleri Laci’nin kocası Scott üzerinde yoğunlaşır. Örneğin, Laci kaybolduktan sonra Scott evinde porno kanallara abone olmuş, emlakçılara evinin değerini sormuş, herkes karısını ararken o iş gezilerine çıkmış ve oldukça soğukkanlı bir tavır sergilemiştir.
Üstelik Laci’nin kayboluşundan sonraki arama sürecinde, Scott Peterson’ın Amber Frey adında bir kadınla ilişkisi olduğunun ortaya çıkması Scott’a başlarda duyulan sempatinin antipatiye dönüşmesine ve kuşkuların iyice artmasına neden olmuştur. Scott, Amber’le Laci’nin kaybolmasından birkaç ay önce tanışmıştır ve eşi Laci’den gizli olarak bu ilişkisini de yürütmektedir. Amber, Fresnolu bir masaj terapistidir, önceki evliliğinden küçük yaşlarda bir çocuğu vardır ve Scott’un evli olduğunu bilmemektedir. Süreç devam ederken Scott da Amber’le telefonla görüşmeye devam etmektedir. Ancak Amber, Laci Peterson’ın kaybolduğunu ve sevgilisi Scott’ın Laci’nin kocası olduğunu öğrendikten sonra, polise giderek durumu ve bildiklerini anlatmış, polise yardımcı olmayı kabul etmiş ve Scott’la telefon görüşmelerinin dinlenerek kayıt altına alınmasına izin vermiştir. (Hatta öyle ki; ileride Scott mahkemede yargılanırken bu telefon görüşmeleri de iddia makamının delillerinden biri olmuştur.)
Sonuçta, polis soruşturmayı derinleştirir ve 2003 yılında, Nisan ayının ortalarında Laci’nin ve doğmamış çocukları Conner’ın (başları kesilmiş olan) cesetleri San Fransisco Körfezi’nde bulunur. Cesetlerin 2002 yılının Aralık ayında kaybolan 27 yaşındaki 8 aylık hamile Laci Peterson ve karnından çıkarılan bebeğine ait olduğunun anlaşılması üzerine, zaten şüpheli olan Scott Peterson, kılık değiştirip saçlarını sarıya boyayarak Meksika'ya kaçmaya çalışırken yakalanır. Oysa aynı Scott, cesetlerin bulunmasından önce bir televizyon kanalına çıkarak karısının kayboluşunu gözyaşları arasında anlatmış ve tüm Amerikalılardan yardım istemiştir.
Mahkemeye çıkarılan Scott tutuklanır ve 12 Kasım 2003’te Kaliforniya eyaletinin Redwood kentinde jürinin karşısına çıkan Scott Peterson, jüri tarafından, 8 aylık hamile eşini öldürmekten birinci derece cinayet, 8 aylık henüz doğmamış bebeğini öldürmektense ikinci derece cinayetten suçlu bulunur.
Peterson'ın 2 cinayetten de suçlu bulunmasının ardından, son kez toplanan 6'sı kadın 6'sı erkek 12 kişilik mahkeme jürisi, 3 gün boyunca devam eden ve toplam 11 saat 30 dakika süren görüşmenin ardından kararını açıklar: Ölüm cezası ya da ömür boyu hapis cezası verilmesi arasında değerlendirme yapan jüri, 3 gün süren görüşmelerinin ardından mahkemeye 32 yaşındaki Scott Peterson'ın ölüm cezası ile cezalandırılmasını teklif eder. Jürinin teklifinin hakim tarafından 25 Şubat 2005’te onaylanmasının ardından Scott Peterson’ın “vücuduna ilaç enjekte edilerek idam edilmesine” karar verilir ve idam gününü beklemek üzere San Quentin Eyalet Hapishanesi’ne gönderilir.
Olayın gerçekleştiği dönemde aylar boyunca ABD'de başkanlık seçimlerini ve Irak savaşını bile geride bırakarak gündeme oturan Peterson davasında kararın açıklanmasını 100'den fazla gazeteci takip etmiş, onlarca Amerikan televizyonu canlı yayın araçları ile mahkemeyi dışarıdan izlerken, ölen Laci Peterson'ı destekleyen çok sayıda Amerikalı kadın da bina dışında hazır bulunmuştur.
CNN, NBC, Fox News dahil tüm Amerikan televizyonları kararı yayın akışını keserek duyururken, San Fransisco Examiner gazetesi de kararın hemen ardından yıldırım baskı yaparak “ölüm” manşetiyle mahkeme binası önünde gazete dağıtmıştır. Scott Peterson'ın suçlu bulunması tüm Amerikan gazetelerinin birinci sayfalarında yer almış, ayrıca ABD'de sanal kumarbazların gözdesi olan birçok bahis sitesinde Peterson'ın suçlu ya da masum bulunacağına dair bahisler oynanmıştır.
Scott Peterson, şu anda (Ocak 2020 itibarıyla) halen San Quentin Eyalet Hapishanesi’nde (dava henüz kesinleşmemiş olmakla beraber) idam edileceği günü beklemektedir. (Scott’ın suçlu bulunarak hapishaneye gönderildiği 2005 yılında 600, günümüzde de 700’den fazla mahkûmun idam sırasını beklediğini düşünürsek bu hiç de şaşırtıcı gelmeyecektir.) Çeşitli ve yeni savunmalar, iddialar ve itirazlarla gelişen dava temyiz sürecinde olup, medyada Scott’ın suçsuz olabileceğine dair yorumlar, haberler, yeni bilgiler ve delil olabileceği düşünülen veriler de kamuoyunun konuya olan ilgisini hâlâ canlı tutmaktadır.
Bu dava ayrıca önemli bir gelişmeyi de beraberinde getirmiştir. Amerika’da o güne kadar (bazı eyaletler dışında) cenine karşı işlenen suçlara bir ceza öngörülmüyor, zira yaşamın ceninin ana rahmine düşmesiyle başladığı ve haklara konu olacağı düşünülmüyordu. Oysa Amerikalıların büyük çoğunluğu ana rahmine düşmüş bir ceninin de hakları olduğu ve ana rahmindeki bir bebeği, cenini öldürenlerin de cinayet suçundan yargılanması gerektiği görüşündeydi. İşte bu dava, toplumun tepkileri ve kamuoyunun olaya büyük ilgi göstermesi üzerine Amerika’da “Laci ve Conner Yasası” olarak da bilinen “Doğmamış Kurbanlara Yönelik Şiddet Eylemleri Yasası”nın çıkarılmasına sebep olmuştur.
Buraya kadar olayların gelişimi genel olarak böyle olup; buradan sonra olayların, kaynakların, gazete, TV ve internet haberlerinin ve filmdeki bazı ipuçlarının ışığında ben de olayı, kafama takılan sorular bağlamında kendimce, naçizane yorumlamak istiyorum:
Filmde izleyeceğiniz ve aşağıda verdiğim kaynaklarda da göreceğiniz gibi Scott suçlu olduğunu (Laci’yi ve Conner’ı öldürdüğünü) hiçbir zaman kabul etmemiştir. Çoğu zaman susmuş, hatta mahkemede bile çoğunlukla konuşmamayı tercih etmiştir, ancak hiçbir zaman cinayet(ler)i işlediğini kabul ya da itiraf etmemiştir. Bu davada polisin elde ettiği, iddia makamının dayandığı ve mahkemede tartışılan belli başlı deliller; Scott’ın teknesinde bulunan Laci’ye ait saç teliyle Scott’ın sevgilisi Amber Frey’in ifadeleri (ki bunlar cinayetle ilgili ya da cinayete ışık tutacak ifadeler olmaktan uzak gibi görünmektedir) ve Scott’la yaptığı telefon görüşmeleridir. Cinayeti Scott’ın işlediğine dair fiziki bir bulgu bulunmamaktadır. Hatta Laci ve Conner körfezde (kafaları kesilmiş hâlde) ölü olarak bulundukları zaman cesetlerin ölüm tarihi bile belirlenememiş, yalnızca suda bozulmuş cesetlerin DNA analizine bağlı olarak Laci ve Conner’a ait olduğu ortaya çıkarılabilmiştir.
Yine bazı delillerin polis ve mahkeme tarafından göz önüne alınmadığı da söylenmektedir. Örneğin, Laci Peterson’ı (Scott’ın balığa çıktığı ve Laci’nin kaybolduğu gün) gördüğünü söyleyen komşular bulunmaktadır. Yine bazı komşular o gün Peterson’ların köpeği McKenzie’yi tasması çamurlara bulanmış hâlde başıboş dolaşırken bulduklarını ve Peterson’ların arka bahçesine getirdiklerini söylemişler, ayrıca komşulardan birisi de o gün çevredeki evlerden birinde hırsızlık olduğundan bahsetmiştir. Bu hususlara filmin bazı kısımlarında da dikkat çekilmiş aslında. Mesela, filmin başlarında yaşlı bir kadının sürekli ısrarla Laci’yi gördüğünü söylemesi, ancak polisin (Laci’yi gördüğünü söyleyen yüzlerce diğer tanık gibi yanlış gördüğünü düşünerek) bu tanığı elemesi, ayrıca Scott’ın sevgilisi Amber Frey’le (cesetler ortaya çıktıktan sonra) telefonda konuşurken “Ben yapmadım, ama kimin yaptığını biliyorum!” demesine rağmen, polisin bunu dikkate almaması filmde (bir kısmı kaynaklara, bir kısmı da soru işaretlerine, sorgulamalara, şüphelere dayalı olarak) değinilen hususlardan bazıları.
İşte ben de filmi izledikten sonra Scott’ın suçlu olduğunu düşünmeme rağmen, yaptığım araştırmalar ve aklıma takılan soru işaretleri sonucunda (hâlâ henüz kesin bir yargıya varmamış olmakla birlikte) Scott Peterson’ın bu olayda suçlu olup olmadığı konusunda tamamen emin değilim. Şu sıralarda Scott Peterson’ın kız kardeşi Janey Peterson’ın davayla ilgili yeni deliller ışığında kamuoyu oluşturmaya çalışması, olayı derinlemesine araştırması ve davanın 2005 yılında tamamlanmasına rağmen hâlâ temyiz aşamasında olması gibi hususlar da göz önüne alındığında bu şüphelerimde çok da haksız olmadığımı düşünüyorum. Böyle düşünmemdeki en önemli sebeplerden biri de; önce mağdur gibi görünen Scott Peterson’ın olay sürecinde Amber Frey’le ilişkisinin ortaya çıkması ve karısı Laci’yi aldatmasının kamuoyu tarafından hoş karşılanmayarak toplumun büyük tepkisini çekmesi sonucunda, bu kamuoyu baskısının soruşturma ve mahkeme sürecine etki etmesidir. Ya da en azından ben öyle düşünüyorum.
Belki de, Scott kendi aleyhine olabilecek bir şeyi saklıyor. Zira (eğer karısını ve ana rahmindeki çocuğunu kendisi öldürmediyse) konuşacak ve bazı şeyleri açıklayacak olursa daha büyük bir suçun ortaya çıkacağından ya da başka bir şeylerden (belki de birilerinin hayatına mal olabileceğinden vs.) korkuyor. Belki de kısık sesle cinayetleri işlemediğini söylemesine rağmen, çok fazla konuşmamasının, “Bu cinayetleri ben işlemedim, ama olay şöyle oldu!” dememesinin sebebi budur. Kim bilebilir?
Yine, filmde Scott sürekli (baştan itibaren) yalan makinesine girmekten kaçınıyor, ancak gerçek hayatta (bu konuyla ilgili hazırlanan belgesellerde değinilen polis kayıtlarından öğrendiğimiz kadarıyla) ilk başta Scott yalan makinesine girmeyi kabul ediyor, fakat bir süre geçtikten sonra bundan vazgeçiyor. Scott’ın önce yalan makinesine girmeyi kabul etmesine rağmen, sonra bundan vazgeçmesinin sebebi ne olabilir? Ortaya çıkmasından korktuğu başka şeyler mi var?
Elbette bunlar benim (konuyu araştırdığım kadarıyla) şahsi görüşlerim. Gerçek belki yıllar sonra ortaya çıkacak, belki de hiç çıkmayacak.
Filmi izleyecek ve bu konuda biraz daha derinlemesine araştırma yapacak dostlar; benim yukarıda bir kısmını özetlediğim ayrıntılara, soru işaretlerine, şahit ifadelerine, polisin bu konudaki tavrına ve o dönemde kamuoyunun bu olaya bakışına kolayca ulaşabilecek, daha sağlıklı yorumlar yapabileceklerdir.
Scott Peterson, karısı Laci’yi ve doğmamış çocukları Conner’ı (üstelik kafalarını keserek, denize atarak) öldürmüşse, bu hunharca cinayetleri işlemişse, kendisi başına gelecek her türlü cezayı hak ediyor ve bu durumda bu acımasız cani için zerre kadar üzülecek değilim.
Ama ya Scott Peterson suçsuzsa?..
Filme gelecek olursam;
İlk dikkatimi çeken, filmde Scott Peterson’ı canlandıran başrol oyuncusu Dean Cain’in Scott Peterson’a aşırı benzerliği oldu. Dean Cain güzel oyunculuğuyla filmi bu şekilde alıp sürükleyince de, olayların içine girmem, karakterlerle empati kurmam çok daha kolay oldu. (Dean Cain’in filmografisi için:
Dean Cain Sanatçı Sayfası) Ancak Dean Cain’in yanında, filmde Scott Peterson’ın en yakın aile dostu Tommy Vignatti’yi canlandıran David Denman hakkında ayrı bir parantez açmak gerektiğini düşünüyorum. David Denman, karakteri ve olayları canlandırmamış, adeta yaşamış gibi geldi bana. Tavırlarına, tutumuna, olaylara bakış açısına, samimiyetine ve dostluğa verdiği öneme baktıkça onun olduğu her sahne başka bir anlam kazanıyor. Her ne kadar bu filmde başrol oyuncusu Dean Cain olsa da, filmi doldurma konusunda Dean Cain’e büyük yardımı olan David Denman içtenliği, mimikleri ve duyguları rahat bir şekilde yansıtma konusunda da bana göre öne çıkıyor. (David Denman’ın filmografisi için:
David Denman Sanatçı Sayfası) Yine diğer bütün oyunculukların da genel anlamda güzel, samimi, kaliteli olduğunu ve oyuncuların karakterleri içselleştirdiklerini söylemek isterim.
Bunun dışında film, hızlı ilerleyişi ve izleyiciyi olabildiğince konuya dahil edişiyle de ilgi çekiyor. Tabii bunda oyunculukların ve konunun gerçek bir olaydan uyarlanmış olmasının etkisi de inkâr edilemez. Bir hikâye tadında, ama filmin geneline yayılan bir yarı belgesel tarzında ilerleyen film, gücünü uyarlandığı olayların gerçeklerinden de alarak olabildiğince güzel bir seyir zevki sunuyor.
Filmin en sevdiğim özelliklerinden biri de kesin bir yargıya varmaktan çok, insanların akıllarına takılan soru işaretlerini filmin içine, bazı sahnelere yedirmesi oldu. Bu şekilde, olaylar henüz net olarak sonuçlanmamışken gazete, dergi, TV haberlerinden ve polis kayıtlarından yararlanarak senaryolaştırılan film aynı zamanda objektif bir bakış açısıyla çekildiğini de hissettiriyor.
Kısaca toparlamam gerekirse sonuç olarak; ben bu filmden, konusundan, oyunculuklarından, senaryosundan, hikâyesinden ve merak unsurunu korumayı başaran polisiye yapısından oldukça zevk aldım. Eğer siz de polisiye, gizem ve dram türlerini seviyorsanız bu filme bir göz atmanızın zaman kaybı olmayacağını düşünüyorum.
Bunların dışında; bu filmin uyarlandığı olaylar ve / veya Scott – Laci Peterson’ın hikâyesi birçok hikâyeye ve belgesele de konu olmuş olup; bunlardan biri olan
“Scott Peterson / Bir Amerikan Cinayeti Gizemi: Karnı Burnunda Kayıp” belgeselini (Türkçe dublajlı olarak)
Scott Peterson / Bir Amerikan Cinayeti Gizemi: Karnı Burnunda Kayıp linkinden ve biraz daha uzun olan
“The Murder of Laci Peterson” belgeselini de (orijinal dilinden)
The Murder of Laci Peterson (New Documentary) linkinden izleyebilirsiniz. (Yalnız
“Scott Peterson / Bir Amerikan Cinayeti Gizemi: Karnı Burnunda Kayıp” belgeselinin 2. dakika 32. saniyesinde Laci Peterson’dan bahsedilirken [daha doğrusu Laci’nin üvey babası Ron, polisi aradığı zaman Laci hakkında bilgi verirken] kendisi “1.80 boyunda” olarak tanıtılıyor. Oysa gerçekte Laci Peterson’ın boyu 1.55 civarında olup, sanırım belgeselin bu kısmında bir çeviri / dublaj hatası olmuş.)
Son olarak; 2014 yılı yapımı
“Gone Girl (Kayıp Kız)” filmindeki rolüne hazırlanırken Ben Affleck’in, Scott Peterson’ın hayatını aylarca incelediğini de bir dipnot olarak belirtmek isterim.
Filmden Bazı Görseller / Kareler / Resimler:
________________________________________
ÇEVİRİ HAKKINDA BİRKAÇ SÖZ
Çeviriyi Yapmakta Yararlandığım
Filmin Sürümüyle İlgili Bilgiler:
Filmin Sürümü: The Perfect Husband: The Laci Peterson Story (2004) (Youtube)
Boyutu: 251 MB (702 MB'lık ".avi" formatına çevrilip alt yazılı olarak Youtube'a yüklenmiştir.)
FPS Değeri: 29,97
Çözünürlük: 640 x 358 (1280 x 720 boyutlarına dönüştürülmüş olup, alt yazılı olarak Youtube'a yüklenmiştir.)
Bit Değeri: 319 Kbps
Süresi: 01:24:16
NOT: Çeviri; 29,97 FPS'lik ve 702 MB'lık ".avi" formatına dönüştürülmüş "The Perfect Husband: The Laci Peterson Story (Youtube)" sürümü üzerinden yapılmış olup, alt yazı dosyası "VITAMIN" sürümü için de uygundur.
Çeviri Süreci Hakkında
Notlar / Bilgiler / Yorumlar:
Bundan 6 ay önce bir arkadaşım “Neden 'The Perfect Husband: The Lacy Peterson Story' filminin çevirisini yapmıyorsun?” diye sorana kadar ne Laci Peterson’ı, ne kocası Scott Peterson’ı ne de Laci Peterson’ın kayboluş öyküsünün Amerikan kamuoyunun bu kadar dikkatini çektiğini biliyordum. 2004 yılı yapımı “The Perfect Husband: The Laci Peterson Story” filmini Youtube’da izledikten ve filmin gerçek bir olaydan uyarlandığını öğrendikten sonra, olay / konu ve Scott Peterson hakkında biraz daha araştırma yapıp bu filmin Türkçe çevirisini yapmaya karar verdim. Ancak araştırmaya başlar başlamaz gördüm ki, olay(lar) bir iki günde araştırılıp çeviriye yedirilebilecek kadar basit, kolay, (hatta) görüldüğü / bize gösterildiği gibi ve düz mantıkla çözülebilecek bir düzlemde değildi. Bunun üzerine olaylar, Scott Peterson ve (özellikle) Amerikan basınında o günden bu güne kadar bu olayla ilgili olarak çıkmış bulunan haberler / yazılar / yorumlarla ilgili bilgileri gözden geçirmeye ve anlamaya çalıştım. (Bu konuyla ilgili kısa araştırmalarımın sonuçlarını, bende uyandırdığı izlenimleri, yorumlarımı ve kafama takılan soruları yukarıda “Filmle / Konuyla İlgili / Bilgi / Yorum / Görüşlerim” kısmında – “Spoiler / Sürprizbozan” butonu altında - anlatmaya çalışmıştım.) Hâliyle, ben araştırma yapmaya ve yaptığım araştırmaları, öğrendiğim bilgileri, çeviriye katkısı olabilecek verileri çeviriye yedirmeye çalışırken de çeviri süreci biraz uzadı. Ama sonuçta yüzde yüz olmasa da, (en azından) yüzde seksen oranında içime sinen bir çeviri ve çeviri süreci olduğunu söyleyebilirim. (Elbette bunda da ne kadar başarılı olduğumu bilemiyorum, sonuçta takdir yine siz değerli dostların olacaktır.)
Yine şunu da söylemek isterim ki; ben bu çeviriyi (ve çeviri için gerekli araştırmaları) yaparken oldukça zevk aldım; filmi defalarca izler ve çeviriyi defalarca gözde geçirirken (film gerçek bir olaydan uyarlandığı ve o dönemde yaşanan olaylara / polis kayıtlarına / gazete haberlerine olabildiğince sadık kalınarak çekildiği için) bazı yerlerde şaşırdım, bazı yerlerde üzüldüm, bazı yerlerde aklıma takılan sorulara ve bunlara cevap arama isteğime engel olamadım. Sonuç olarak; benim açımdan keyifli ve öğretici bir çeviri süreci oldu ve bu süreçten keyif aldım. Umarım siz de filmi izlerken aynı keyfi alırsınız…
“İyi seyirler” diliyorum...
________________________________________
TÜRKÇE ALT YAZI DOSYASINI
İNDİRMEK İÇİN:
Filmin Türkçe çevirisi tamamlanmış olup;
filmin alt yazı sayfasına yüklenen
Türkçe alt yazı dosyasına
aşağıda yer alan linkten ulaşabilirsiniz:
________________________________________
FİLMİ BENİM ÇEVİRİMLE
DOĞRUDAN İZLEYEBİLMENİZ İÇİN:
Türkçe çevirisini yaptığım bu filmi, isteyenlerin alt yazı ve/veya film dosyası indirmeden, doğrudan izleyebilmesi için kendi hesabımdan Youtube’a yüklemiş bulunmaktayım. Filmin Türkçe alt yazısı filmin içine gömülü olup, video kalitesi “720p” kalite / çözünürlüktedir. Filmi Türkçe alt yazılı olarak aşağıdaki ekrandan izleyebilirsiniz.
NOT: Bu video (videonun yayınlanıp görüntülenmesine Youtube ve hak sahipleri tarafından çoğu bölgelerde izin verilmiş ve görüntülenebilir olmakla birlikte) bazı bölgelerde kısmi olarak engellenmiş / görünürlüğü kısıtlanmış olduğundan; söz konusu film / video Fransa, Saint Martin, Fransız Güney Toprakları, Guadeloupe, Fransız Polinezyası, Fransız Guyanası bölgelerinde / ülkelerinde görüntülenememektedir. Bunların dışındaki ülke ve bölgelerde (ve tabii ki Türkiye'de) Youtube sitesinden sorunsuzca izleyebilirsiniz.
İyi seyirler...
The Perfect Husband: The Laci Peterson Story – 2004
(Türkçe Alt Yazılı Film)
________________________________________
ÇEVİRİSİNİ YAPTIĞIM FİLMLERİN YOUTUBE’A YÜKLENMESİ
VE
ÇEVİRİ DUYURULARIM / SUNUMLARIM
HAKKINDA İKİ KISA AÇIKLAMA:
1-) ÇEVİRİSİNİ YAPTIĞIM FİLMLERİN
YOUTUBE’A YÜKLENMESİ HAKKINDA
KISA BİR AÇIKLAMA:
Bundan böyle zaman zaman (Youtube politikaları, filmin hak sahipleri ve “telif hakları” izin verdiği müddetçe) Türkçe çevirisini yaptığım filmleri, (isteyen dostların alt yazı ve / veya film dosyası indirmeden, doğrudan izleyebilmesi için) Türkçe alt yazısı filmin içine gömülü olarak ve video kalitesi / çözünürlüğü en az “720p” olacak şekilde, kendi hesabımdan Youtube’a yükleyeceğim. Böylelikle filmi indirmeden izlemek (veya indirip izlemeden önce bir göz atmak) isteyen dostlar, çeviri duyurularımda / sunumlarımda da yer vereceğim linkten / ekrandan filmi izleyebilecekler.
Bu itibarla;
Yukarıda çeviri duyurusunu / sunumunu yaptığım “The Perfect Husband: The Laci Peterson Story (2004)” filmi, telif hakkı açısından (aşağıdaki paragrafta bahsedeceğim ülkeler / bölgeler dışında) bir sorun teşkil etmediğinden kendi hesabımdan Youtube’a yüklenmiş olup; filmi yukarıda “FİLMİ BENİM ÇEVİRİMLE DOĞRUDAN İZLEYEBİLMENİZ İÇİN” başlığı altında “Youtube” linki olarak verdiğim ekrandan izleyebilirsiniz.
Ancak bu video (videonun yayınlanıp görüntülenmesine Youtube ve hak sahipleri tarafından çoğu bölgelerde izin verilmiş ve görüntülenebilir olmakla birlikte) bazı bölgelerde kısmi olarak engellenmiş / görünürlüğü kısıtlanmış olduğundan; söz konusu film / video Fransa, Saint Martin, Fransız Güney Toprakları, Guadeloupe, Fransız Polinezyası, Fransız Guyanası bölgelerinde / ülkelerinde görüntülenememektedir. Bunların dışındaki ülke ve bölgelerde (ve tabii ki Türkiye'de) Youtube sitesinden sorunsuzca izleyebilirsiniz.
2-) ÇEVİRİ DUYURULARIM / SUNUMLARIM
HAKKINDA KISA BİR AÇIKLAMA:
Türkçe çevirisini yaptığım filmlerin çeviri duyurusunu / sunumunu yaparken zaman zaman uzun sayılabilecek yazılar hazırlamamın ve çalışma / çeviri sürecinde öğrendiğim bilgileri paylaşmamın nedeni; filmi izleyecek olan sevgili dostların akıllarına takılabilecek bazı sorulara cevap vermektir. Zamanında kendim bunun sıkıntısını çok yaşadığım, herhangi bir çalışmayla ilgili (özellikle Türkçe) kaynak bulamadığım, bilgiye ya da veriye ulaşamadığım için böyle bir yolu tercih ediyorum. Amacım; bir çalışmayla ilgili akla gelebilecek çoğu soruya cevap olması için internette / kitaplarda / dergilerde dağınık bir şekilde bulunan bilgileri, o konuya ilişkin yazıları / çevirileri / araştırmaları / haberleri derli toplu bir şekilde bir araya getirmek ve bu suretle filmi izleyip o film hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak isteyenlerin aradıkları çoğu şeye kolayca ulaşmalarını sağlamak ya da ulaşabilecekleri kaynaklara giden yolu göstermeye çalışarak kendi yapacakları araştırmalara naçizane ışık tutmaktır. Umarım bu düşünce tarzım ve çalışmam bir nebze de olsa faydalı oluyordur.
Bu vesileyle topladığım bilgileri ve hazırladığım yazıları buraya kadar okuma sabrı gösteren bütün sevgili dostlara teşekkür ediyorum.
Sevgi, saygı ve selamlarımla...
________________________________________
Kendimle İlgili Birkaç Söz ve Gecikmiş Bir Özür:
Belki de fark etmiş olabileceğiniz gibi; bir süredir çok sevdiğim sitemizde / forumumuzda aktif olamadığım gibi, en sevdiğim hobilerimden biri olan çeviri yapmaya da zaman ayıramıyordum. Uzun süredir yaşadığım bazı olaylar, çevremdeki ölümler, geçirdiğim hastalıklar, iş, ev ve aile hayatımdaki bazı sorunlar, oğlumun askere gitmesi, onun ve bazı dostlarımın sıkıntıları gibi birçok sebeplerle hem çevirilerden hem de siz değerli dostlardan uzak kaldım. Ancak bundan sonra elimden geldiğince hem çevirilerimle, hem de yorum ve mesajlarımla aktif olmaya, çok sevdiğim sitemizle ve siz değerli dostlarımla daha çok vakit geçirmeye çalışacağım.
Bu vesileyle bir süredir aranızdan ayrı kalmak zorunda kaldığım için affınızı talep ederek, mazeretimin ve özrümün kabulünü diliyor, özrümün kabulünde bir nebze etkisi olabilmesi için de; sözleri Nihat Aşar’a, müziği ise 2012 yılında kaybettiğimiz kadife sesli sanatçı Turgay Merih’e ait olan ve benim de gitarım ve sesimle yorumlamaya çalışarak kendi hesabımdan Youtube’a yüklediğim “Çalsam Bir Gün Kapını” adlı ve 1977 tarihli nostaljik şarkıyı siz değerli dostlara armağan ediyorum. Hatalarım için bağışlanmak dileğiyle…
Çalsam Bir Gün Kapını / Turgay Merih (1977)
(Yorumlayan: gitarisyen)
________________________________________