"Paris düşerken"
İlya (Grigoryevich) Ehrenburg

Kitap 1935-1939 arasında, İkinci Dünya Savaşı başlamazdan hemen önce Paris'in de, Fransız politikasının halk üzerindeki etkilerini anlatıyor. Yazarın biyografisinden anlaşıldığı üzere, aynı dönemlerde Paris'de yaşadığı için sosyo-politik içerik çoğunlukla Fransız politikası, politikacıları, işçi ve zengin kesim arasındaki geniş yelpazede Fransız halkının, o günün politik ideolojilerinin oluşturan faşizm, komünizm ve halk cepheleri arasındaki çekişme içinde yolunu bulmaya çalışmasını konu ediniyor. Fransız politikacılarının , menfaatleri uğruna gerçekleri görememeleri veya görmezden gelmeleri veya bu çıkarlar uğruna hizmet etmeleri ile İkinci dünya savaşında Almanların Fransayı işgalinin kapılarının sonuna kadar açıldığı dönemin irdelendiği kitabın dili bir roman için biraz ağır olsa da, yazarın kimliği neticesinde sosyalist-komünist bakış açısının daha çok yeğlendiği politik tarihi sevenler için önerilir.

İlber Ortaylı'nın kaleminden önderimiz Atatürk'ü okumak oldukça keyifliydi.

İhsan Oktay Anar, Efrâsiyâb'ın Hikayeleri

Uzun zaman çeviri kitaplar okuduktan sonra ana dilimde yazılmış bir şeyi okumak çok iyi geldi. Hele bir de İhsan Oktay Anar gibi dili çok iyi kullanan bir yazardan olunca tadına doyum olmadı. Kitabın içindeki ince ince bir sürü şahane tespit ve detaylar bir yana, sırf anlatım dilinden dolayı bile gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim.

Ahmet ARSLAN hoca ile tanışmamı Teke Tek Özel programıma borçluyum, felsefe alanında dünya standartlarında bir kaynak kazandırdığı için çok teşekkür ederim. Bu kitabı okumak için felsefeye özel bir ilginiz olmanız gerekmiyor, kendisini tanımayanlar için Ahmet ARSLAN hoca çok karmaşık kelimeler ve tanımlarla insanı boğan bir tarzı yok.. Yalın, ilgiyi dağıtmayan ve akıcı bir anlatımı var.

Yunan felsefesi ve buna dayanarak biçimlenen düşüncenin insanlık tarihine yaptığı en büyük katkı "zihnin keşfedilmesi"dir. Bu "keşfin" sonucunda oluşan düşünceleri, onları temsil eden filozofları, kuramlarını ve bunların arkalarında yatan yöntemleri bilmeden ilkçağ felsefesinin doğru bir biçimde kavranamayacağı açık bir gerçektir. Prof. Dr. Ahmet Arslan İlkçağ Felsefe Tarihi'ni yazarken izlemeye çalıştığı yöntemin "filozofların kendi eserlerine, birincil kaynaklara dayanmak" olduğunu ve böylelikle okurun "filozofun metniyle doğrudan karşılaşma" imkânına sahip olacağını dile getiriyor. Ege Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Arslan İlkçağ Felsefe Tarihi'nin bu üçüncü cildinin tümünde Aristoteles'in öğreti ve düşüncelerini ele alıyor. Bilimin gerçek anlamda kurucusu, insanlığın "ilk öğretmen"i ve "filozof"u gibi sıfatlara sahip olan Aristoteles'in ruh kuramından ahlâk felsefesine; siyasete ilişkin görüşlerinden retorik ve poetike kadar tüm düşüncelerinin ele alındığı bu eser, bağımsız bir monografi özelliği ile de öne çıkıyor. Aristoteles'in öğretisini ve yöntemini "kendisi bir bilim olmaksızın bilime en yakın olan felsefe" olarak niteleyen Ahmet Arslan, filozofun düşüncesinin çeşitli yönlerini kapsamlı olarak incelerken, eserlerinden de kaynak alıntılara yer veriyor.

"Bu kitabın yazarı Yunanlıların en bilgesi, mantık, fizik ve metafiziği ortaya koymuş ve tamamlamış olan Nikomakhosoğlu Aristoteles'tir... Yaklaşık bin beş yüz yıldır onu takip etmiş olanların hiçbiri ne onun eserlerine herhangi bir şey ekleyebilmiş, ne de onda önemli bir hata bulabilmiştir. Bütün bunların tek bir insanın şahsında biraraya gelmesi olağan dışı ve mucizevi bir şeydir. Bu kadar özel bir şahıs insandan çok 'ilahi' bir varlık olarak adlandırılmaya layıktır ve bundan dolayı eskiler onu 'ilahi' diye adlandırmaktaydılar." İbn Rüşt, (Badawi, A, Histoire de la Philosophie en Islam II, s. 762'den naklen)(Tanıtım Bülteninden)

AEDEN
Azra Kohen

"Fi-Pi-Çi(chi)" kitaplarınında yazarı olan Azra Kohen'in bilim-kurgu türünde romanı. Genel olarak bilindik hint felsefesi üzerine yani insanın bedensel-ruhsal-beyinsel gücü ve bunun doğa ile bütünleştiği "chi-çi" üzerine kurulu, fantastik kurgusal bir dünya ile yaşadığımız dünya'da geçen, bu dünya'daki insanların yazarın tabiri ile "acizliğinin" farkına varmalarına neden olacak iki uzaylının-ki uzaylı demekte pek doğru sayılmaz-öyküsü.
Başlarda biraz sıkılsamda ortalarından sonra biraz hareket kazanmaya başladı. Yalnız samimiyetle söylemeliyim ki bana göre belli bazı cümle ve kelimelerin gerekli gereksiz kalıp gibi tekrar edilmesini, belgesellerde gördüğümüz çoğu görselin yeri geldikçe kullanılarak konuya dahil edilmesini, okuyucuyu çoğu zaman -dünya insanı ırkı benzetmeleri ile- aşağılamasını biraz acemice buldum. Yere göğe sığdırılamayan "fi-pi-çi" nin yazarından bu kadar basit hatalar beklemezdim. Benim düşüncem nihayetinde.

"Ayasofya'nın Gizli Tarihi"

Pelin Çift & Erhan Altunay

Aslında karşılıklı yapılan bir sohbetin yazıya dökülmüş hali diyebiliriz. Pelin Çift, TV'de haber programları yapan kişiler içinde, programdaki konuya hakim olmak için ciddi ön araştırmalar yapan, okuyan, araştıran, program konuklarını ile interaktif şekilde konuyu işleyen nadir kişilerden. Televizyonda takip ettiğim nadir kişilerdendir.

Erhan Altunay ise bir insanın hayatına sığabilecek herşeyin fazlasını sığdırmış, hobilerini mesleği haline getirebilme başarısını göstermenin ötesinde bunu hayat şekli haline getirip kendini daha öteye taşıyan, isminin önüne gelecek sıfatların hepsini hakeden bir araştırmacı, yazar, tarihçi.....nükleer enerji mühendisi

Ayasofya hayran olunası bir tarihi yapı olmakla beraber Hıristiyan dünyası adına çok büyük bir sembol. Kitapta, soru-cevap çeklinde Ayasoyfa ile ilgili kronolojik detaylar verilirken, ara notlarda bilgi dağarcığınıza ekleyeceğiniz çok ilginç anlatımlar veya bilgiler var. Tabii ki kitaptan Da Vinci Şifresi ayarında sırlar beklemeyin ama gerek mimari gerekse dini-politik olarak bugüne kadar dikkat etmediğimiz küük detayların anlatımını bulabilirsiniz.

Tarih kitaplarını sevenler için tavsiye ederim.

Atsız'ın Ruh Adam kitabını okudum. Tavsiye edebileceğim bir kitap.

Soner Yalçın'ın politik konulu araştırmacı-gazeteci türündeki kitabı, dünya üzerinde 1800lerden itibaren kurulmaya başlayan "yeni dünya düzeninin" temellerinden itibaren günümüz küresel ülke ve güçlerinin kimlerin eline nasıl geçtiğini anlatıyor. Aynı zamanda gelecek için şekillendirilmeye başlayan dünyanın, bu güçlerin elinde nasıl farkına varmadan algı operasyonları, genetik bilimi, sosyo-ekonomik ve politik baskılarla nasıl kontrol edildiğini ülkemiz örnek gösterilerek nasıl bu tuzağın içinde olup farkına varamadığımız belgeleri ile yazıyor.
Okumanızda fayda var!

Sineklerin Tanrı’sını bitirdim, Sebahattin Ali-Değirmen’e başladım.

Limon Kütüphanesi - Jo Cotterill kitabını okudum. Sımsıcak bir baba-kız öyküsünü anlatıyor. Elinize alınca bir solukta biten, okurken ağlamakla gülmek arasında bir yerde kaldığınız türden bir kitap. On yaşındaki Calypso gibi kitaplarla büyümüşseniz çok seveceksiniz kitabı. Yazarın kelimeleri iyi kullandığını düşünüyorum. Genç Timaş genellikle çocuk edebiyatı basıyor ve ben bu kitaplardan çok şey öğreniyorum. Her yaştan insana hitap edecek dersler var, okumalısınız.