Yehuda ve Siyah Mesih (2021)

Puanını abartı bulmakla beraber özellikle bu dönemlerde şişirilen, şişirilmeye tenezzül gösterilen ve cömertçe verilen puanlar yüzünden hayal kırıklığının aldanmasını yaşamak son derece üzücü. Filme gelecek olursak, ilk yarıdaki tempo ilgi çekici ancak sonlara doğru ne olacağını az çok tahmin edilebilirliği şaşırmamanıza ve heyecanınızı yitirmenize sebep oluyor.

Hangisi mesajı verdiğini kestirmek ve anlamak ikileminde bırakıyor. Toplumun ittiği insanların silahlanması meşrulaştırılıyor mu yoksa bu yola başvurmanın yanlış bir seçim olduğu mu? Bana daha çok ilki yansıtıldı gibi. Her haksızlığa uğrayanların silahlanarak örgütlenmesi ülkeler için tehdit unsuru olabileceğini görmezden gelemeyiz. Elbette tüm dünyada siyahların daha çok haksızlıklara uğradığının farkındayım ancak bunun çözümü silahlanmak ya da öldürmek olmamalı. Filmde elde tutulan tek gerçeğin silahların çözüm yolu olmadığı. Ghandi’ninde dediği gibi “Adaletsiz rejimi, adaletle yıkınız”.

Judas and the Black Messiah" Black Panther Party liderlerinden olan Fred Hampton'un hayatına odaklanıyor ama film tarhi bir film olma yolunda iyi biryol çizememiş. spike lee filmlerinden daha ciddi olsada gerilim filmi tarzında başarısız oldğunu düşünüyorum. oyunculuk adına ise bahsedilği gibi pek bir iyi yanı yok. martin sheen ve jesse plemons beğendiğim bir aktörler ama maalesef onlarda filme pek birşey katmamış. film mesaj kaygı ile bir gişe filmi olma yolunda kararsız kalmış gibi. senaryo çok zayıf tutulmuş malcom x filmi gibi daha geniş bir açıdan anlatılabilirdi. karakterler yeterince tanıtılmamış.
Gerçek bir hikayeyi konu alması ve amerikanın gerçek ve karanlık tarihine ışık tutmaya çalışırken daha çok bir 70ler b filmi havasından kalmayı tercih etmiş. hareketli sahneler ve tempo daha dengeli olmalıydı. "city of god" filmi andıran sahnelere pek heyecan verici değildi. filmdeki günümüze kadar uzanan ırkçılık ve siyasi çatışmaları alt metinde daha güzel bir biçimde sunması beklerdim. maalesef benim bekletimin altına kalan bir film oldu.

"Savaş kanlı bir siyasettir ve siyaset kan dökülmeyen bir savaştır. Yani, domuzlar (polisler) sokakta silahsız bir erkek veya kız kardeşimizi her vurduğunda, Belediye Başkanı Daley tetiği çekiyor!"

Sinemanın makyajıyla yumuşatılmamış, sesi gür çıkan realist bir film. Bu bile onu başlı başına politik bir film yapıyor. Etkileyiciliğini de buradan alıyor zaten. Son zamanların siyahi film furyasından bu yönüyle ayırabilirim. Akademi de bu durumu gözetmiş olacak ki En İyi Film Oscarı'na aday gösterdi. Ödülü alır mı, bence almaz. Çünkü "12 Yıllık Esaret"e verilen "sus payı" bir 12 yıl daha beyaz ellerin siyahi filmlere ödül vermeyeceği kanısını güçlendiriyor. Adaylıklar yeter de artar size der gibi...
Film ayrıca birbirinden güzel replikler barındırıyor. Yorumumu onlardan biriyle bitirmek istiyorum: "Che Guevara'nın dediği gibi 'Sözler güzel ama eylem yücedir!' çaktın mı?"