Giriş Kayıt
Yorumlar (6)
avatar
(1162) -
Senaryosunu, sahne için yazdığı aynı isimli kendi oyunundan uyarlayan Rita Kalnejais’in yeniden kaleme aldığı “Babyteeth”, yönetmen koltuğunda ilk uzun metrajlı filmini çeken Shannon Murphy’nin oturduğu bir drama…

Film on altı – on yedi yaşlarındaki, lise son sınıf öğrencisi ve kanser hastası olan Milla Finlay’in bir tren istasyonunda, annesi tarafından reddedildiği için evsiz ve avare bir tarzda sokaklarda yaşayan yirmi üç yaşındaki Moses (Toby Wallace) ile karşılaşması ile başlar…

Ki, bu Moses onun hayatındaki, “tutkuyla bağlandığı” ilk ve tek erkek arkadaşı, aşkı hatta tutunabildiği tek dal olmuştur artık…

Derken Milla’nın, babasının muayenehanesindeki haftalık karı – koca fantezilerinden biri aracığıyla, uyumlu bir çift görüntüsü de sergileyen ev hanımı annesi Anna (Essie Davis) ve Psikiyatrist babası Henry (Ben Mendelsohn) ile de tanışırız…

Elbette Milla, Moses’ı annesi ve babası ile evlerindeki akşam yemeğinde bir araya getirmeyi de ihmal etmez…

Ama bu yemek, taraflar açısından pek olumlu sonuçlanmaz ve Moses, evi apar topar terk etmek zorunda kalır…

Tabii, değişik bir karakter olarak karşımıza çıkartılan (ve konu içinde gerekliliğine dair her hangi bir mantıklı neden de bulamadığımız), tasmasından kurtularak sıklıkla kaçan köpeği Henry’nin peşinde koşuşturan hamileliğinin son aylarındaki sevimli karşı komşu Toby’i de (Emily Barclay) atlamamak lazım…

Ve önemli bir adım olarak, mide bulantılarına da yol açacak olan “kemoterapi” süreci başlamış olmasına karşın Milla’nın gözlerindeki ışıltı, kendisine evinde keman dersi vermekte olan dayısı Gidon’un (Eugene Gilfedder) gözlerinden de kaçmaz…

Zaten Milla’da, bir “yıldırım aşkı” sonucunda gerçekleşen Moses’a karşı duyduğu sevgisini inkâr etmez ve hiç çekinmeden dayısı ile paylaşır…

Bu arada, (bir kez daha hiçbir gerekliliği yokken) Gidon’un yanında takılmakta olan Tin Wah (Edward Lau) isimli bir ufaklık ile Moses’ın kardeşi Isaac’de (Zach Grech) katılacaklardır filmin oyuncu kadrosuna…

Daha iki gece önce oldukça tatsız bir biçimde sofradan kalkan Moses, bu kez gizlice girdiği Finlay ailesinin evinde, hırsızlık teşebbüsünde bulunurken bizzat “insomnia (uykusuzluk)” hastası olan Anna tarafından tam da iş başındayken yakalanacaktır…

Bu koşullar altında Anna ile Henry, doğal olarak kızları Milla’nın bundan böyle Moses ile görüşmesini istememektedirler…

Ancak hastalığının son evrelerindeki “Milla’nın gönlü”, ergenliğinin de verdiği ateşle ferman dinlememekte kararlıdır…

Yani filmin bundan sonrasında, çocuk yetiştirmekte son derece başarısız olduklarını, geç de olsa fark etmeye başlayan bir çift ebeveyn ile Milla ve Moses’ın çatışmalarına tanık olacağız ki, “romantizm” ve “hüznü” bir arada barındıran finali ile birlikte biz onların tamamını her zamanki gibi yine sizlere bırakıyoruz…

Bitirmeden yorumumuza ilave edeceğimiz son husus ise, cinsellik içeren görüntüleri yüzünden ailecek izlemeye çekineceğiniz filmin, kulakların pasını silen enfes müzikleri ile oyuncularının performanslarına yönelik olacak…

Belki, yine klasik bir laf olacak ancak diğer yorumlarımızda olduğu gibi “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu son derece özgün satırlar, filme ilişkin aydınlatıcı tespitler toplamımız olsun…

Sinema sanatına yaraşır; “emek ve bilgi verilerek” yazılmış bir başka kapsamlı yorumda yeniden buluşmak üzere, kendi değerlendirme sistemimiz içinde “Geçer” kategorisine dâhil ederek puan olarak da 6 verdiğimiz bu film için önerimiz de, olumsuz puan ve yorumlara aldırmadan “bir şans da siz verebilirsiniz” şeklinde olacak…

Keyifli seyirler,
6


avatar
(807) -
Hastalıkla mücadele eden genç kızın yaşama bağlayan yalnızca aşk var. Onu da ellerinde tutmakta zorlanıyor.Genç bir kızın üzerinden anlatılsa da günümüz hayatılarında yalnızlık, ailelerin değerlerinin kayboluşu, bencillik ve arayış üzerine kafa yormamızı sağlayan bir film. Eksi yönleri ise yavaş ve dağınık ilerleyen bir film olması.Yine de iyi bir film.
7


default avatar
(20) -
"Ölümün olduğu bu dünyada hiçbir şey çokta ciddi değildir aslında!" etkileyici ve güzel bir film.


avatar
(8407) -
Çok güzel bir film. İnsana hemen her duyguyu tattırıyor. Görsellikler, kamera açıları, renkler ve müzikler çok iyi kullanılmış, çok hoşuma gitti. Ağır bir dram, bir yandan çaresizlik içinde doğan aşk, arkadaşlık ve hatta dostluk... Çok duygulandım, çok beğendim! İnsanların kederini bakınca hissettiriyor, bir yandan keyifli anlarda tebessüm ettiriyor. Çok uzatmadan izleyin derim, iyi seyirler olsun.


avatar
(933) -
Bütün halindeki müthiş finali filmi birkaç basamak ileri götürmüş, çok etkileyiciydi. Etrafındakilerin hissettiklerine, Milla'nın sevgi arayışına, çabasına, kameraya o bakışlarına anlam kazandıracak kadar bütün ve güçlüydü final.

6.5 --) 6
6


avatar
(6204) -
Aslında bu tarz filmlerin bir çoğunu izleme rağmen sıkılabileceğimi düşünmüştüm ama hiçte öyle olmadı.En az bu filmide diğer dram filmler kadar beğendim üstelik sonunda benim yine gözlerimi yaşartmayı başardı.Konusu oldukça hüzünlü ve eğer duygusal bir yapıya sahipseniz izlediğinizde etkilenmemek mümkün değil. Ayrıca gerçekten bir anne ve baba için çok zor bir durum.Açıkçası baştan sona sıkılmadan izledim ve pişman olmadım tavsiyede ederim......
6


‹ Önceki 1 Sonraki ›
Türkçe Altyazı © 2007 - 2024 | hd film