En çok beğenilen yorumlar
faruk kavak (11) - 6 yıl önce
Temel bir değerlendirme yapacak olursak son zamanlarda yapılan ve beğenilen çoğu filmde olduğu gibi bu filmde de zayıf bir hikaye var. Bu ve buna benzeyen diğer filmlerin beğenilmesi yönetmenlerinin kendine has bir üslubu ve çekim tekniğinin olması diye düşünüyorum.Gerçekten de filmi izlerken gerilmenin yanında farklı bir filmi izliyor olduğunuz duygusu kendini fazlasıyla hissettiriyor. Bu tarz filmlerin gerekli olduğu ve farklı bir tadı olduğunu düşünmemle birlikte, son zamanlarda çoğu yönetmenin bir başrol oyuncusu gibi filmin her sahnesinde kendini hissettirmesi,hikayenin ikinci planda olması gibi durumların geçici olduğu ve sürdürülebilir olmadığı kanaatindeyim.
mehmetbehic (1) - 6 yıl önce
Meraklısına güzel bir film olabilir. şahsi görüşüm zaman kaybı. Mantık hataları dolu. Iyi kurgulanmamış
1
Sürprizbozan: Göster
bakarakas (6) - 6 yıl önce
Pek çok film izlememe rağmen bu filmden keyif alamadım. Sebepleri çok fazla. Birkaç tanesini yazayım. 1-filmin müzikleri berbat, sanki yok gibi. 2-filmin doğru dürüst bir mantığı yok, konusu ve kurgusu saçma. 3-oyuncular sanki zoraki oynatılmış filmde. Bana sorarsanız bu filmi izlemeniz için hiçbir sebep görmüyorum. 2 saatimi verdim, lakin beklediğim kalitede bir film izleyemedim. Nicole kidman ve colin farrell gibi oyuncular böyle mantıksız ve saçma bir filmde oynatılmamalıydı bence.
Yorumlar (53)
ozgurtaylan (805) - 4 yıl önce
Başlangıcından itibaren kötü hadiselerin kapıyı çalacağını hissediyorsunuz. Gerilim atmosferli, psikolojik ve izleyenin sinir uçlarına basmaya çabalayan bir film.Arkadaşınızla izlerseniz filmin sonunda sinirleri bozulmuş bir şekilde "bana niye böyle filmler izlettiriyorsun" cümlesini duyabilirsiniz. Oldukça iyi bir oyuncu kadrosu var.
7
fenomen1976 (181) - 4 yıl önce
Yönetmen yine bizi hayal kırıklığına uğratmadı. Oyunculuklar ( özellikle Martın) gayet başarılı. Geçte olsa iyi ki izledim diyebileceğim bir film. İyi seyirler .
8
fatihunal (276) - 4 yıl önce
Filmi henüz izlememiş ama izlemeyi düşünen arkadaşlara bir tavsiyem var.
1- Yönetmenin (Yorgos Lanthimos) diğer filmlerini izlemediyseniz (en azından Köpek Dişi (2009) veya Istakoz (2015)),
2- Psikolojik gerilim filmlerini sevmiyorsanız,
3- Metafor filmlerini sevmiyorsanız,
4- Sanat filmlerini sevmiyorsanız,
5- Filmleri okumak yerine izlemeyi seviyorsanız
Yukarıdaki maddelerden en 1 veya daha fazlası için cevabınız "Evet" ise lütfen bu filmden uzak durmalısınız. Bunların dışında ise film, oldukça farklı ve özel bir film. Tüm sanatseverlerin ve film okuyucularının fazlasıyla hoşuna gidecektir.
8
1- Yönetmenin (Yorgos Lanthimos) diğer filmlerini izlemediyseniz (en azından Köpek Dişi (2009) veya Istakoz (2015)),
2- Psikolojik gerilim filmlerini sevmiyorsanız,
3- Metafor filmlerini sevmiyorsanız,
4- Sanat filmlerini sevmiyorsanız,
5- Filmleri okumak yerine izlemeyi seviyorsanız
Yukarıdaki maddelerden en 1 veya daha fazlası için cevabınız "Evet" ise lütfen bu filmden uzak durmalısınız. Bunların dışında ise film, oldukça farklı ve özel bir film. Tüm sanatseverlerin ve film okuyucularının fazlasıyla hoşuna gidecektir.
elisera (393) - 4 yıl önce
Yorgos Lanthimos'un sarsıcı, rahatsız edici filmlerinden biri daha...
Filmin ismi mitolojiye dayanır (iphigenia efsanesi) ama bunun dışında Iphigenia ile çok fazla ilgisi yoktur. Lanthimos, yine bilindik toplum, aile, benlik, vs. metaforlarıyla izleyiciyi sarsarak söyleyeceğini söyler. Filmleri hiç benzemese de bana Lars von Trier ya da Haneke'yi anımsatan, son bir yıl içinde keşfettiğim bir yönetmen. Ama özellikle takip ediyorum artık filmlerini... The Lobster (Istakoz) ya da Köpek Dişi'ni izlediyseniz, az çok tahmin yürüterek izleyin (keza The Favourite) Ama sinemaseverlerin ve yönetmen kolleksiyonu yapmak isteyenlerin izlemesi gereken filmlerden olduğunu düşünüyorum.
+18 (cinsellik değil de daha çok içerikten dolayı)
8
Filmin ismi mitolojiye dayanır (iphigenia efsanesi) ama bunun dışında Iphigenia ile çok fazla ilgisi yoktur. Lanthimos, yine bilindik toplum, aile, benlik, vs. metaforlarıyla izleyiciyi sarsarak söyleyeceğini söyler. Filmleri hiç benzemese de bana Lars von Trier ya da Haneke'yi anımsatan, son bir yıl içinde keşfettiğim bir yönetmen. Ama özellikle takip ediyorum artık filmlerini... The Lobster (Istakoz) ya da Köpek Dişi'ni izlediyseniz, az çok tahmin yürüterek izleyin (keza The Favourite) Ama sinemaseverlerin ve yönetmen kolleksiyonu yapmak isteyenlerin izlemesi gereken filmlerden olduğunu düşünüyorum.
+18 (cinsellik değil de daha çok içerikten dolayı)
ilber (322) - 4 yıl önce
Geçmişteki hatanın tövbesi ve hazmedilmesi olması lazım. Eğer bunları başaramazsa insan birileri onun ruhunu ele geçirecektir. Haklı veya haksız. Bu nedenle hayata tanrı gibi bakıp yaşamaktansa, bsait bir ölümlü olduğunu düşünen bir hayvan gibi, bakmakta gerekli Aslan her zaman karnını bir geyikle doyurur, yaptığının ve öldürdüğünün işkencesini çekmez. Dr psikolojisi üzerine elinden geleni yaptıysa biri geri kalan kaderin hükmüdür. Eğer bunu başaramadıysa filmdeki gibi önü sonu belli olmayan girdapta fazladan hayatlar söner gider Gizem katılmış ilerisi gerisi olmayan bir dünya için filme bakın, sonuçta şişirildiği kadarda güzel değil. Gerçek hayatta ancak nevrotik hastalar için olma ihtimali bile düşük film. Sonuçta insan olmayı beceremeyen birileri...kim neyin hakimi değil ki. Her birey benlik duvarına çarpmış. Tabiki helak olacak. Haklı olmak ve olmamak arasında gezinirken sonuç yine havada kalmış. Olanlar gerçek değildi hepsi bir rüyada geçiyordu demek daha doğru. Ancak rüya emareside görülmüyor. Sonuçta film.
Tavsiye etmem.
6
Tavsiye etmem.
SoloTurk35 (173) - 5 yıl önce
Filmi az önce izledim ve aklıma takılan birşey oldu. Tamam filmde güzel bir gizem ve psikoloji anlatılıyor ancak o kadar yersiz erotizm ve cinsellik sahneleri barındırıyor ki film sinemadan soğudum belkide bizim örf adedimize çok yanlış geliyordur
Şu cinsellik içeren sahneleri sanat adı altında izleyiciye lanse edilmesi kadar iğrenç bir durum olamaz artık izlediğim her filmde gün geçtikçe kıyısında köşesinde açık sahneler artıyor.
Son sözlere gelecek olursak ailecek veya eşinizle izlenilecek bir film değil bu kadar saçma cinsel sahneler olmasa belki beğenebilirdim...
Sürprizbozan: Göster
gibi salakça şeyler.Şu cinsellik içeren sahneleri sanat adı altında izleyiciye lanse edilmesi kadar iğrenç bir durum olamaz artık izlediğim her filmde gün geçtikçe kıyısında köşesinde açık sahneler artıyor.
Son sözlere gelecek olursak ailecek veya eşinizle izlenilecek bir film değil bu kadar saçma cinsel sahneler olmasa belki beğenebilirdim...
Cevaplar (2)
ertuuuuuu (155) - 01 Ocak 2020 21:46
cinsellik içeren sahneleri sanat adı altında izleyiciye lanse ettiğini nereden çıkarıyorsunuz ki. cinsellik kıyıda köşede kalmış bir şey değil bizzat yaşamın temeli. sanat adı altında lanse etmek de ne demek. yönetmen filmine koymak istemiş ve koymuş. bu kadar basit yani. tutturmuşsunuz bir sanat adı altında kalıbı. ne sanatı kardeşim ya.
7
6
| Bildir
turntable (394) - 5 yıl önce
Film mısır yiyip bira içerek izleyeceğiniz bir film değil. Yunan mitolojisine dayalı ve bol bol metafor barındıran bir yapım. Tam bir festival filmi aslında. Ben pek bu tarz filmleri seyretmiyorum lakin kız arkadaşımın önerisi ile izledim. Beğendim. Süresi uzun olmasına rağmen sıkmadı diyebilirim. Dediğimi dikkate almanızı öneririm. Bu film tam bir festival filmi. Beklentilerinizi buna göre ayarlayın.
5
devriklider (32) - 5 yıl önce
izlediğim en iyi psikolojik gerilim filmlerinden birisi , bunda Barry Keoghan ın payı büyük yani filmi seyrederken öyle bir geriyor ki adamı, ağzına bir tane patlatasınız geliyor tavsiye olunur ama öyle kan kesme biçme aramayın
Blackjackexe (28) - 5 yıl önce
Yok yunan miti yok gönderme semboller vsvs..
Yahu buna benzer ve çok daha kaliteli mother filmi var.O harikaydı ve çok garip bir filmdi mesela.
Sanattan bahseden sinefiller falan okuyorum burada sizi ama aç bir spoiler orada yaz olayın ne olduğunu.Neden imtina ediyorsunuz.
Arkadaşlar şuna emin olun beş para etmez filmlere “çok iyiydi kanka egektler falan süperdi” diyen elemanlarla bu sinefiller amcaoğulları olduğuna yemin edebilirim.herkes kafasını yaşıyor.
Not:görüntü yönetmeni ve oyuncular çok iyi iş çıkarmış.Ama oyunculuklar gıcık olmuş.Bunun nedeni maşum YUNAN MİTİ.
Yahu buna benzer ve çok daha kaliteli mother filmi var.O harikaydı ve çok garip bir filmdi mesela.
Sanattan bahseden sinefiller falan okuyorum burada sizi ama aç bir spoiler orada yaz olayın ne olduğunu.Neden imtina ediyorsunuz.
Sürprizbozan: Göster
Arkadaşlar şuna emin olun beş para etmez filmlere “çok iyiydi kanka egektler falan süperdi” diyen elemanlarla bu sinefiller amcaoğulları olduğuna yemin edebilirim.herkes kafasını yaşıyor.
Not:görüntü yönetmeni ve oyuncular çok iyi iş çıkarmış.Ama oyunculuklar gıcık olmuş.Bunun nedeni maşum YUNAN MİTİ.
Cevaplar (1)
dammak (1162) - 6 yıl önce
“The Killing of a Sacred Deer”, hikâyesini antik Yunan tragedyalarından “Iphigenia in Aulis” den esinlenerek Efthymis Filippou ile birlikte yazan Yorgos Lanthimos’un yönetmen koltuğunda oturduğu çarpıcı bir psikolojik drama…
Dünya prömiyerini aday olduğu “Palme d'Or / Altın Palmiye” ödülü (o yıl bu ödülü “The Square” -2017 alırken, Yorgos Lanthimos En İyi Senaryo ödülüyle yetinmek zorunda kalmıştı) için yarıştığı 2017 Cannes Film Festivalinde yapan ve 20 Ekim 2017 tarininde de vizyona giren filmin, 7.1/10 (69.982 oy) ve 3.3/5 (9.256 oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 7.6/10 (239 yorum) ve 73/100 (45 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritics yorum ortalamaları oldukça etkileyici…
Ancak, sadece 6,1 milyon dolarlık bir gişe yapmış olması da fazlasıyla düşündürücü…
Bu çelişkinin nedenlerini anlayabilmek için, her zamanki gibi önceliği yine oyuncu kadrosuna vermek suretiyle gelin filmimize biraz daha yakından bakalım…
Lafı çok uzatmadan hemen söyleyeyim… Filmin, Colin Farrell, Nicole Kidman, Barry Keoghan, Raffey Cassidy ve Sunny Suljic’li kadrosu oldukça iyi… Bunlardan, (daha önce Lanthimos’un “The Lobster” (2015) filminde de oynamış olan) Colin Farrell ile Nicole Kidman, bütün sinemaseverlerin zaten çok yakından tanıdığı oldukça deneyimli ve popüler isimler… Ancak eminim Barry Keoghan ve güzelliği ile kısa sürede yeni bir Emma Watson vakasına dönüşeceğini düşündüğüm Raffey Cassidy’de bundan sonra kendilerinden sıkça söz edilen isimler arasına girecekler… Şahsen ben, kendilerinde bu ışığı gördüm…
Teknik kadroya baktığımızda ise, Yorgos Lanthimos’un film için hayati öneme sahip iki önemli görev olan görüntü yönetmenliği ve editörlük koltuklarına, daha önce “Kynodontas” (2009) ve “The Lobster” (2015) da da birlikte çalıştığı, Thimios Bakatakis ile Yorgos Mavropsaridis’i oturttuğunu görüyoruz… Bütün bunlara birde, başta Sofiya Gubaydulina’nın besteleri olmak üzere filmin çarpıcı müzikleri de eklenince, 121 dakikalık bir kurgu da olması gereken akıcılık ve teknik kaliteye, tereyağından kıl çeker gibi hiç zorlanılmadan ulaşılmış…
Antik Yunan tragedyalarından “Iphigenia in Aulis” den esinlenilerek yazılan filmin hikâyesi bazılarınca anlaşılmaz bulunmuş olabilir… Bunun için önerim, Euripides’in Türkçe baskısı İş Bankası Kültür Yayınlarından çıkmış olan “İphigenia Aulis'te” isimli eserini okumaları olacak…
Tamamen konu dışı ama filmde dikkatimi çeken bir diğer husus, 12 yaşındaki Sunny Suljic hariç (o da muhtemelen gelebilecek tepkilerden çekindikleri için olsa gerek) başroldeki bütün oyuncuların sürekli sigara içiyor olması… Bu da aslında bize, uluslararası tütün kartellerinin sponsor olarak film endüstrisi üzerinde ne kadar önemli bir etkiye sahip olduklarını gösteriyor…
Şahsen ben, gelecekte de bu türden iyi işlere imza atmaya devam edeceğini umduğum Yorgos Lanthimos’un bu filmini de çok beğendim… Umarım sizlerde bu filmi sever ve aynı beğeni ile izlersiniz…
Keyifli seyirler…
7
Dünya prömiyerini aday olduğu “Palme d'Or / Altın Palmiye” ödülü (o yıl bu ödülü “The Square” -2017 alırken, Yorgos Lanthimos En İyi Senaryo ödülüyle yetinmek zorunda kalmıştı) için yarıştığı 2017 Cannes Film Festivalinde yapan ve 20 Ekim 2017 tarininde de vizyona giren filmin, 7.1/10 (69.982 oy) ve 3.3/5 (9.256 oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 7.6/10 (239 yorum) ve 73/100 (45 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritics yorum ortalamaları oldukça etkileyici…
Ancak, sadece 6,1 milyon dolarlık bir gişe yapmış olması da fazlasıyla düşündürücü…
Bu çelişkinin nedenlerini anlayabilmek için, her zamanki gibi önceliği yine oyuncu kadrosuna vermek suretiyle gelin filmimize biraz daha yakından bakalım…
Lafı çok uzatmadan hemen söyleyeyim… Filmin, Colin Farrell, Nicole Kidman, Barry Keoghan, Raffey Cassidy ve Sunny Suljic’li kadrosu oldukça iyi… Bunlardan, (daha önce Lanthimos’un “The Lobster” (2015) filminde de oynamış olan) Colin Farrell ile Nicole Kidman, bütün sinemaseverlerin zaten çok yakından tanıdığı oldukça deneyimli ve popüler isimler… Ancak eminim Barry Keoghan ve güzelliği ile kısa sürede yeni bir Emma Watson vakasına dönüşeceğini düşündüğüm Raffey Cassidy’de bundan sonra kendilerinden sıkça söz edilen isimler arasına girecekler… Şahsen ben, kendilerinde bu ışığı gördüm…
Teknik kadroya baktığımızda ise, Yorgos Lanthimos’un film için hayati öneme sahip iki önemli görev olan görüntü yönetmenliği ve editörlük koltuklarına, daha önce “Kynodontas” (2009) ve “The Lobster” (2015) da da birlikte çalıştığı, Thimios Bakatakis ile Yorgos Mavropsaridis’i oturttuğunu görüyoruz… Bütün bunlara birde, başta Sofiya Gubaydulina’nın besteleri olmak üzere filmin çarpıcı müzikleri de eklenince, 121 dakikalık bir kurgu da olması gereken akıcılık ve teknik kaliteye, tereyağından kıl çeker gibi hiç zorlanılmadan ulaşılmış…
Antik Yunan tragedyalarından “Iphigenia in Aulis” den esinlenilerek yazılan filmin hikâyesi bazılarınca anlaşılmaz bulunmuş olabilir… Bunun için önerim, Euripides’in Türkçe baskısı İş Bankası Kültür Yayınlarından çıkmış olan “İphigenia Aulis'te” isimli eserini okumaları olacak…
Tamamen konu dışı ama filmde dikkatimi çeken bir diğer husus, 12 yaşındaki Sunny Suljic hariç (o da muhtemelen gelebilecek tepkilerden çekindikleri için olsa gerek) başroldeki bütün oyuncuların sürekli sigara içiyor olması… Bu da aslında bize, uluslararası tütün kartellerinin sponsor olarak film endüstrisi üzerinde ne kadar önemli bir etkiye sahip olduklarını gösteriyor…
Şahsen ben, gelecekte de bu türden iyi işlere imza atmaya devam edeceğini umduğum Yorgos Lanthimos’un bu filmini de çok beğendim… Umarım sizlerde bu filmi sever ve aynı beğeni ile izlersiniz…
Keyifli seyirler…
haruntt (208) - 6 yıl önce
Film 2 saat sürüyor. 2 saat boyunca hiç sıkılmadan kaçırdığım altyazıları geri alarak seyrettim. Gizemi sonuna kadar koruyor. Konu işlenişi mükemmel. Tek eksiği; Neden var. Ama nasıl olduğunu anlatmıyor. Bir karabüyü var ama bu nasıl olmuş, bunu kim yapmış? O yüzden filmin tek eksiği konuyu tam olarak anlatamıyor olması. girişi fazlasıyla uzun tutup nasıl olduğunu aktaramamış. Yine de hiç sıkılmadan izlettiği için 8 puan verdim. Kara büyü ile ilgili gizemli filmler sevenler için harika. Bun izleyince Drag me to hell geldi aklıma benim nedense.
8
ewrey (346) - 6 yıl önce
Film tam bana göreydi. Puanına aldanmamak lazım. Bu tarz psikolojik,yapaylığın önde olduğu, garip filmleri sevenlere göre bir film. Farklı, bu yüzden insan garipsiyor, sevmeyedebiliyor. Ama önyargıyla yaklaşmadan garipsemeden izleyin. Ben normalde puanına baktıktan sonra bir önyargıya kapılıyorum, ama bu film o önyargıyı doğrudan mahvetti. Yönetmenin her zamanki tarzı bu. Yapay filmleri çekmeye bayılıyor. Farklı bir dünya sunuyor bizlere, kendi kuralları olan bizim dünyamızdan farklı bir dünya. İşte bu yüzden yapaylık var. Yapaylık bu dünyanın bir kuralı. Ve bunu inanılmaz iyi yedirmiş. Tek kelimeyle mükemmel. Bunu severseniz Lobster i kaçırmayın derim.
9
steven amir (1012) - 6 yıl önce
Lobster ı çok beğenmiş biri olarak kötü yorumlara kulağımı tıkayarak izledim.Gayette güzel ilerliyordu ama bir kaç sahne hariç olayın derinliğini bulabilecek en önemli noktaları ıskalamışlar gibi .Aslında bizi biraz daha sıkmasını psikolojimizle oynamasını beklerken ...Film bitti. İphigenia teması varmış filmin içinde.Evet var ama o da ıska geçiyor.Başka yerlerde o kadar harcadı ki zamanı en önemli seçim kısmı hakkını vererek doldurulamadı.Üzüldüm doğrusu
5
vassagoking (548) - 6 yıl önce
The Lobster'dan çok daha iyi bir film olmuş. Metaforik filmleri izlemeyi sevmeyenlerin nefret edeceği bir film.
Film hakkında (senaryo) söylenecek çok şey var ama beni en etkileyen şey oyuncuların performanslarıydı. Gerçekten inanılmaz iş çıkartmışlar. Senaryo çok vurucu ama oyuncuların performansları sayesinde film başka bir boyuta taşınmış.
Genel olarak hristiyanlığa göndermeler içeren bir film olmasına rağmen zaman zaman hem ironik hem de sarkastik olmayı başarmış. Filmin genelinde çok büyük bir gerilim ve psikolojik baskı olmasına rağmen birkaç sahnede güldüm.
Hem izlemesi ama aynı ölçüde izlemeyi bırakması zor filmlerden biri. Bu yönetmeni sevenlerin bayılacağı bir film.
8
Film hakkında (senaryo) söylenecek çok şey var ama beni en etkileyen şey oyuncuların performanslarıydı. Gerçekten inanılmaz iş çıkartmışlar. Senaryo çok vurucu ama oyuncuların performansları sayesinde film başka bir boyuta taşınmış.
Genel olarak hristiyanlığa göndermeler içeren bir film olmasına rağmen zaman zaman hem ironik hem de sarkastik olmayı başarmış. Filmin genelinde çok büyük bir gerilim ve psikolojik baskı olmasına rağmen birkaç sahnede güldüm.
Hem izlemesi ama aynı ölçüde izlemeyi bırakması zor filmlerden biri. Bu yönetmeni sevenlerin bayılacağı bir film.
Theovski (18) - 6 yıl önce
Her ne kadar bir yunan mitolojisinden baz alınma bir senaryoya sahip olsa da, bence yönetmen özellikle hristiyanlık ritüellerine bir eleştirisi olduğuna inandığım bir film çekmiş. Her dinin kendinden öncekilerden hikayeler çalarak geldiğini göstermek istemiş olabilir özellikle.
Çünkü;
Bir çok kişinin aklını bulandırmak ve suratına bir şaplak atmak isteyen bu film, pek anlaşılmadığı aşikar. Bence beğenenlerde sadece beyninin bu kadar zorlanmasını sevmiş izlenimi yaratıyor. Bu bağlamda filminde çok iyi bir gerilim kara mizah hissiyatı var, bundan kaynaklı olabilir sevenler içinde.
Son olarak Cannes bu filmi anlamış ki EN İYİ SENARYO ödülünü vermiş. O yüzden izlerken kendinizi günaha içine bırakıp yaratana sığınmanızda fayda var.
9
Çünkü;
Sürprizbozan: Göster
Bir çok kişinin aklını bulandırmak ve suratına bir şaplak atmak isteyen bu film, pek anlaşılmadığı aşikar. Bence beğenenlerde sadece beyninin bu kadar zorlanmasını sevmiş izlenimi yaratıyor. Bu bağlamda filminde çok iyi bir gerilim kara mizah hissiyatı var, bundan kaynaklı olabilir sevenler içinde.
Son olarak Cannes bu filmi anlamış ki EN İYİ SENARYO ödülünü vermiş. O yüzden izlerken kendinizi günaha içine bırakıp yaratana sığınmanızda fayda var.
Film Altyazıları
Furiosa: A Mad Max Saga (8,168)
Tarot (567)
Kimitachi wa dô ikiru ka (504)
Mad Max: Fury Road (354)
Håndtering av udøde (338)
Dune: Part Two (247)
The Fall Guy (238)
The Ministry of Ungentlemanly Warfare (165)
Spoorloos (129)
Godzilla x Kong: The New Empire (110)
Dizi Altyazıları
House of the Dragon (2,919)
Evil (1,080)
The Acolyte (1,064)
Young Sheldon (191)
From (187)
Better Call Saul (177)
Sugar (152)
True Detective (128)
Outlander (123)
Halo (121)