Giriş Kayıt
Yorumlar (7)
avatar
(998) -
Çok aman aman bir film değil ama vakit geçirmek için izlenebilir. Biraz dağınık geldi bana. İzlemezseniz birşey kaybetmezsiniz.
5


avatar
(3699) -
Baba serisini veya sicilano mafya filmlerini seyredenler için bu film sıkıcı ve çekilmez bir hal almaktan öteye gitmeyecektir. Film o kadar kopuk kopuk ki toparlamaya uğraşayım derken filmden kopuyorsunuz. Eğer illa seyredeyim diyorsanız son yarım saati filmi özetliyor zaten. İyi seyirler.
4


avatar
(6202) -
Bende bir süre izledikten sonra dikkatimin dağılmaya başladığını gördüm.bir türlü filmin içine giremedim.Aslında yaşanan dönemi çok iyi yansıtmışlar ama film bitsin diye baktım.Eğer mafia tarzı filmlerini beğenirseniz bir şans verebilirsiniz...
4


avatar
(1162) -
“Once Upon a Time in London”, Billy Hill ve Jack Comer isimli Londra merkezli iki ünlü gangsterin gerçek yaşam öyküsünden esinlenilen hikâyesini de, Will Gilbey ve filmde Jack Comer karakterini canlandıran Terry Stone ile birlikte yazan Simon Rumley’in yönetmen koltuğunda oturduğu yarı biyografik bir drama…

19 Nisan 2019 tarihinde İngiltere’de vizyona giren filmin, hâlihazırda IMDB, Rotten Tomatoes ve Metacritic gibi mecralarda ciddiye alınacak miktarda oydan oluşan bir izleyici ve yorumcu puanı ortalaması mevcut değil…

O nedenle bizde bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…

Ancak, artık neredeyse yorumlarımızda geleneksel bir özellik halini aldığı üzere ayrıntılı incelemeye geçmeden önce yine filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…

Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, bugüne kadar yapılmış gangster filmlerinden çok daha değişik bir sinema diline sahip olan ve bu haliyle de bayağı bir ezber bozan bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…

Evet, “Once Upon a Time in London”, gerçekten de Hollywood yapımı yüksek bütçeli gangster filmlerinden farklı ve şaşırtıcı özelliklere sahip… Her şeyden önce, “1920’ler ve 1960’lar arasındaki dönemde İngiltere’de yeraltı dünyasının en büyüğü kimdi?” sorusuna yanıt aranan bu filmde aynen vahşi hayvanların ve evcil olmalarına rağmen kedilerin dünyalarında olduğu gibi herkesin tek bir amacı var… O da rakibini sürekli hırlayarak, kendine ait olduğunu ilan ettiği bölgenin ve hatta mümkünse oyunun tamamen dışında tutmak…

Elbette bu insanlar düşman ilan ettikleri rakiplerini, sözünü ettiğimiz bu hayvanlar gibi dişlerini yahut pençelerini kullanarak bertaraf etmiyorlar… Onun yerine, “okul çocukları gibi” caydırıcı olduğuna inandıkları, çakı, sustalı ve ustura gibi kesici ve delici aletler ile yumruklarını kullanıyorlar… Böylelikle de aslında, polis ve yargı birimleri tarzındaki kamu otoritelerinin sürekli peşlerinde olması engellenmiş oluyor diye düşünüyoruz…

Yani Billy Hill ve Jack Comer’in gerçek yaşamlarından esinlenilerek kurgulanan bu filmde işler, bol çata patlı klasik gangster filmlerindekilerden oldukça farklı yürüyor…

Tabii bu filmde de, Amerikan filmlerinde olduğu gibi İngiliz polis teşkilatında da bu tür çetelerin karanlık faaliyetlerinden nemalanan çürük yumurtaların bulunduğuna dair vurgulamalar eksik değil… Ki, dünyanın hangi ülkesinde çekilirse çekilsin bütün organize suç örgütü filmlerinin tek ortak paydası da bu galiba…

Filmin, 1920’ler ve 1960’lar arasındaki bir dönemi anlattığını söylemiştik… O nedenle, bu adamların karıştığı karaborsa, kumar, bahis, soygun gibi suçlar Simon Rumley tarafından tarihsel sürecin akışındaki önemli olaylar da göz önünde bulundurularak kurgulanmış filmde… Örneğin, faşizmin yükselişi, Yahudi düşmanlığı, İkinci Dünya Savaşı ve benzerleri gibi…

Bize göre buraya kadar, spoiler vermeden bizden sonra izleyeceklerin ağzının tadını kaçırmamak adına kısa bir fragman tadında sıraladıklarımızın da yer aldığı filmin hikâyesi, başta Leo Gregory ve Terry Stone olmak üzere oyuncu kadrosunun kusursuza yakın bir performans sergilemesi nedeniyle oldukça etkileyici bir biçimde aktarılmış beyazperdeye…

Filmde gördüğümüz tek olumsuzluk dış mekânlardaki dekorların, dönemin ruhunu yansıtmadaki eksikliği… Ki, sırf bu yüzden filmin büyük bir kısmı bir tiyatro eseri sahneler gibi kapalı mekânlarda çekilmiş… Bütçe yetersizliğinden kaynaklandığına neredeyse yüzde yüz emin olduğumuz bu durum, muhtemelen karşısında yüksek bütçeli Amerikan ve üçüncü sınıf Uzakdoğu aksiyonlarına benzer bir şeyler görmek isteyenlerin ağzının tadını bayağı bir kaçıracaktır… O nedenle, böyle bir beklenti ile ekran başına geçecekleri daha işin başındayken uyarmış olalım…

Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda da olduğu gibi yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…

İlk önerimize gelince:

O hakkımızı da bu kez; farklı lezzetlerin tadını çıkartmayı seven sinemasever dostlara, “Bu filmde Simon Rumley’in, her aksiyon sahnesi için (sanki birazda kafa bulur bir tarzda) ayrı bir müzik kullanarak yaptığı gibi parasızlık kaynaklı handikapları kurguda aşmayı deneyen akıllı yönetmenlerin bu türden düşük bütçeli filmlerini de izleme listelerinize eklemeyi unutmayın” diye seslenerek kullanmak istiyoruz…

Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde “Geçer” kategorisine dâhil ederek puan olarak da 6 verdiğimiz bu film için önerimiz de, eğer halen izlemediyseniz olumsuz puan ve yorumlara aldırmadan “bir şans da siz verebilirsiniz” şeklinde olacak…

Keyifli seyirler…
6


avatar
(52) -
Sorun bende herhalde, ilk 20 dakika sonunda bir şey anlamadım ama anlamasam da olur galiba deyip kapattıgım film bir elin parmaklarını geçmez ama bu onlara dahil oldu. Not veremiyorum ama izlemeseniz de olur... Sanırım...


default avatar
(11) -
Bu filmi her halde iki alakasız kişi mi çekmiş? sahne devamlılığı olmayan, kopuk kopuk bölümleri olan bir film. Biri güzel senaryo yazmaya çalışmış ama olmamış. Mafya ama silah yok. Bıçakla, usturayla kavga var. Mafya babası, yanına hemen ulaşabiliyorsun. Saçma salak bir film.


default avatar
(4) -
20 dakika izleyip bir anlam veremedim, birşey olsada izlesem modundaydım belkide ondan. Fakat birbirinden kopuk sahnelermiydi, konu olaylar vesair mi çok dağınıktı bilmiyorum kapadım gitti.


‹ Önceki 1 Sonraki ›
Türkçe Altyazı © 2007 - 2024 | hd film