Giriş Kayıt
Yorumlar (2)
avatar
(168) -
“Bu bir kaçış öyküsü değil, hayatta kalış öyküsüdür.
Olay 1945’te Changi esir kampında geçmektedir. Japonlar burayı bir esir kampı gibi kurmak zorunda kalmadılar. Changi yakınlarında, esirlerin kaçabilecekleri dost ya da tarafsız ülke yoktu. Sadece yüksek duvarlar, dikenli teller veya makineli tüfekler değil, etraflarını saran kara ve denizde onları oraya hapsediyordu. Ormanda, okyanus da tarafsız değildi. Onlar Changi’de yaşamadılar. Var oldular…
Bu onları varoluşlarının hikayesidir.” yazısıyla başlıyor film.

İngiliz yazar James Clavell’in İkinci Dünya Savaşı’nda Japonlara esir düşerek Changi esir kampında yaşadıklarını yazdığı, 1962 de yayınlanan yarı kurgusal “King Rat” onun ilk romanıydı. Roman çok beğenilip uzun süre en beğenilenler listelerinin üstlerinde kaldı. Üç yıl sonrasında da filme çekildi.
Benzerlerinden çok farklı, değişik bir İkinci Dünya Savaşı esir kampı filmi.
İngiliz, Avustralyalı, Yeni Zelandalı mahkumların arasında bir avuç Amerikalı esirin de bulunduğu bir esir kampı. Film, esirlerin dünyasını anlatıyor, daha çok kişilikler, karakterler üzerinde durarak. Anlatılan dar, kıstırılmış bir mekanda, yasaklanmış pek çok insani durumda yine de işini gören, diğer insanları sömüren, onları kendi çıkarı için kullanan kişi, kişiler… Ezilenler… Onlar böyle dönemlerin, savaşın kralları… Savaş bittiğinde düzeninde biteceğini de bilen krallar… Savaş, kamptaki eziyet, zulüm hepsi arka planda fon olarak kalıyor. Çünkü anlatılan böyle bir ortamda öne çıkmadan işini çok daha rahat görenler…
Aşırı sıcak nedeniyle insanın durduğu yerde sırılsıklam terlediği bir ortam, bakımsız, sefalet içinde yaşamaya çalışan esirler… Ama kamptaki biri, Onbaşı King (G. Segal) son derece bakımlı, ütülenmiş elbiseleri, traşlı yüzü, saati çakmağı, sigarası… hiç bir şeyin yokluğunu hissetmeyen, diğer esirlerden çok farklı biri… Sigara izmariti için kavga eden insanların olduğu bir yerde…
Konu ilerledikçe anlıyoruz ki “King Rat/Kral Fare” lakabını alan onbaşının, esir kampının tüm karaborsasını üstlenip yönettiğini…
Sürprizbozan: Göster

Film 1966 Oscar’larında iki dalda “En İyi Sinematografi-siyah/beyaz;Burnett Guffey” ve “Sanat Yönetimi/Robert Emmet Smith” adaylık almış ama kazanamamıştı.

Bu film yönetmen Bryan Forbes’in Amerika’da yönettiği ilk film.
Bu filmde hiç kadın yok… Hiç siyahi mahkum da yok…

Final sahnesinde Teğmen Grey, Onbaşıyla konuşmaya yetişemeyen Marlowe’ a takılır.
Marlowe, Grey’e döner ve;
-“Sana verdiği şey yüzünden hayatta olduğunu anlamıyorsun”.
Grey – “Ben ondan bir şey almadım. Bana hiçbir şey vermedi”…
Marlowe- “Sadece nefret Grey… Sadece nefret”… der…

Bu ilginç, içinde iyi oyunculuklar, değişik karakterler barındıran, üst derecede olmasa da izleyeni pişman etmeyen, benzerlerine göre daha bir kıyıda köşede kalmış esir kampı filmi yine de bir göz atılmayı hak ediyor. Bu türe meraklı olan ve izlemeyi düşünenlere iyi seyirler dilerim.
7


default avatar
(8) -
Türünün en iyi örneklerinden biri,başarılı bir yapım.
10


‹ Önceki 1 Sonraki ›
Türkçe Altyazı © 2007 - 2024 | hd film