Giriş Kayıt
Yorumlar (6)
avatar
(4239) -
Peter Ustinov dışında çok iyi oyunculuk bulmadığım, o dönemde çekilmesine rağmen iyi bir soygun filmi. Tamamı Türkiye'de geçiyor, o dönemi izlerken kendinizi bir anda nostalji içinde bulabilirsiniz hatta Türk filmi izliyor hissiyatına kapılabilirsiniz fakat beni pek tatmin ettiği söylenemez.
6


avatar
(168) -
Büyük bir bölümü İstanbul’da geçen ve dış mekan çekimlerinin tamamı bu şehirde çekilen, döneminde hayli ilgi görmüş, zengin oyuncu kadrosuna sahip başarılı bir soygun filmi. Filmde uygulanan soygun yönteminin, daha sonraki yıllarda “Görevimiz Tehlike/Mission İmpossible” filmine de esin kaynağı olduğunu belirtelim..
Ünlü Hollywood yıldızlarının yanında, Ege Ernart, Senih Orkan ve Danyal Topatan gibi sinemamızın oyuncuları da filmde rol almışlardı.
Ünlü casus romanları yazarı Eric Ambler’in 1962 yılında yazmış olduğu “The Light of Day” adlı romanı, sinema için Monja Danischewsky tarafından senaryolaştırmıştı. Ambler’in romanı ülkemizde 1963 senesinde “Gün Işığı” adıyla basılmıştı. Filmin, görüntü yönetmenliğini Henri Alekan yapmış, müzikleri de Manos Hacidakis tarafından gerçekleştirilmişti.

Filmin başında, Elizabeth Lipp (M.Mercouri) adlı kadının, bizlere Topkapı Sarayı’nı (müzesini) gezdirmesine tanık oluruz. Asıl amacının zümrütlerle bezeli hançeri çalmak olduğunu da konuşma esnasında açıklar. Hemen Fransa’ya dönüp eski ortağı ve sevgilisi olan Walter Harper’ı (M. Schell) bu soygun için ikna eder. Walter soygunu sabıka kaydı olmayan amatörlerden oluşan bir ekiple yapmak istediğini bunun yakalanma ihtimalini en aza indirdiğini söyler. Günümüzdeki gibi teknolojik imkanların olmadığı dönemde, kendini teknolojik buluşlara adayan Cedric Page (R. Morley) ekibe alınır. Müzenin zeminindeki alarm tertibatı nedeniyle, tavandan girişin mümkün olduğunu söyler. Giulio (G. Segal) adlı dilsiz bir akrobat, sonrada onu iple çekecek güçlü bir adam Hans Fisher (J. Hahn) ekibe dahil olur. Soygun esnasında kullanılacak sis bombaları ve dürbünlü tüfeği bir otomobile gizleyip Türkiye’ye gireceklerdir. Bunun için iş, kendilerini tanımayan ve aracı İstanbul’a getirecek birini bulmaya kalmıştır. İngiltere’den sınırdışı edilmiş, Yunanistan’da yaşayan, paraya muhtaç, üçkağıtçı ArthurSimpson (P. Ustinov) tam aradıkları kişidir. Sınırı geçip, İstanbul Hilton Oteline aracı teslim için yüz dolara anlaşırlar. Sınırda aramada silah ortaya çıkar, Simpson tutuklanır. Yakın bir tarihte ülkede yapılacak olan askeri toplantıda bir ülke liderine suikast yapılacağını zanneden Türk gizli servis şefi Ali Tufan (E. Ernart), Simpson’u kendilerinden yana çalışmaya zorlar ve ikna eder. Silah tekrar araca monte edilir, Simpson Hilton’a doğru yola koyulur. Türk polisinden bir araçta onu takiptedir. Arabayı otelde Cedric’e teslim edip parasını alır. Cedric ona gitmesini söyler. Simpson’u casus olarak kullanmak isteyen emniyet teşkilatı, işin bozulmaması için arabayı götürmek isteyen Cedric’e kapıdaki polis tarafından (bizzat yönetmen Dassin oynuyor bu rolü) “Türk kanunlarına göre aracı ülkeye kim soktuysa sadece onun kullanabileceğini” söyler. Simpson’da ekibe böylece dahil olur. Ekip Boğaz’da kiraladıkları yalıda (Üsküdar Beylerbeyi’ndeki Mabeyinci Faik Bey Yalısı) kalmaktadırlar. Cedric’in yanında Simpson’la gelmesine bozulurlar. Yalının ayyaş aşçısı Gerven (A. Tamiroff) yalıyı kiralayanlarla sürekli takışmaktadır. Ekip dikkat çekmemek için ona katlanmaktadır. Hans’la bir itiş kakış sonucu Gerven onun parmaklarını kapıya kıstırır. Giulio’yu kim sarkıtacak derken Simpson’u bu işe mecburen dahil ederler. Elizabeth, hançerin tıpatıp aynısını yapmıştır, soygun esnasında aslıyla değiştireceklerdir. Simpson’un taraf değiştirmesiyle polisleri öğrenen ekip, dikkati başka tarafa çekmek için hep birlikte yağlı güreş müsabakalarını izlemeye giderler. Peşlerinde polisler vardır, ama bir şekilde onları atlatmaları gerekmektedir. Soygun anı yaklaşmaktadır artık…

“Topkapı” son derece keyifli bir film, bilhassa biz Türk izleyiciler için çok daha sıcak geleceği, nostaljik tatlar bulacağımız kadar, 1964 İstanbul’una adeta bir zaman tünelinden dahil olmak, gizlice elli küsür sene sonra şehri fotoğraflar dışında,canlı gibi izlemenin bambaşka tatlar vereceği de bir gerçek. Zamanında özel izinler alınarak, Türk Hükümetin çok güçlü desteğiyle çekilen film, halen yapılan pek çok anket ve listede en beğenilen soygun filmleri arasında gösterilmekte. Bunda uluslar arası bir oyuncu kadrosunun, filmde Türkiye ve Türklere karşı takınılan olumlu bakışın ve tavrın önemi, olayların geçtiği tarihi mekanların bolca kullanılışının da etkileri var.

Filmde tüm oyuncu kadrosuçok başarılı, canlandırdığı Arthur Simpson rolüyle Peter Ustinov ‘da ikinci kez En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscar ödülünü kazanmıştı. Daha önce de 1960 da “Spartaküs” teki rolüyle almıştı.

Melina Mercouri, bu filmin yönetmeni Jules Dassin’le 1966 da evlenmişti. 1994 te Mercouri ölene dek evli kaldılar. Mercouri 1977 de Yunanistan’daki hükümette Kültür Bakanlığı’da yapmıştı.

Günümüz sinemasının ünlü yönetmenlerinden Christopher Nolan, vermiş olduğu bir röportajında “Topkapı” filminin en sevdiği filmler arasında olduğunu belirtmişti.

Günümüz aksiyon ve macera filmleri seyir zevkini, tamamen bilgisayar ve teknolojik ürünlerden sağlamakta. Bırakın aksiyon sahnelerini, olayların geçtiği mekan bile bilgisayar da yaratılıyor artık. Filmlerin çoğu “bilinmeyen bir yerde ve bilinmeyen bir zaman diliminde” diye başlar oldu. Her kes ağzı açık izliyor. Senaryo olayları içinden çıkılamaz şekilde karıştırıyor, “nasıl çözülecek bu iş” derken, teknolojik bir aletle, bilimsel yolla iş çözülüveriyor, bize de bunu kabullenmek düşüyor. Tehlikeli sahne dublörleri bile meslek değiştirdi, kendilerine iş kalmadığından, filmler masa başında, bilgisayar ekranında yaratıldığından beri.
“Topkapı” filmi tüm bu teknolojiye karşı adeta, bugün en basitinden bir mağaza için bile sıradan bir güvenlik aracı olarak düşünülen kameraların dahi olmadığı bir dönemde geçiyor filmimiz. İşin merkezinde insan var, o nedenle daha sıcak ve çekici. Teknolojik alet olarak, müzenin zeminindeki alarm ve hançeri koruyan cam bloğu kaldırmak için kullanılan vantuz var. Ha bir de adamların kollarındaki saatler tabi.
“Topkapı” yı izleyin. Keyifli bir zaman dilimi geçireceksiniz. O günleri yaşayanların bile inanmakta zorluk çekeceği “Aaa.. İstanbul böylemiymiş!” diyeceği, günümüzün 25 milyona yaklaşan şehrinin, cennet sayılan o dönemki görüntülerini izlerken. Filmi izlemeye başladıktan bir müddet sonra o maceraya sizi de dahil edecektir. “Topkapı”nın sizi “mevkuf / tutsak, tutuklu” aldığını göreceksiniz. Herkese iyi seyirler.
7


avatar
(169) -
Tepelerde gökdelenler yokken ne güzel bir şehirmişsin, insanları bile başka. Filmi izleyince keyifli bir Türk filmini seyretmiş gibi oldum. Türünün tek örneği bir film. Mevkufsunuz. Gülücük
7


avatar
(64) -
Türkiye de -eğer bir ulusal film arşivi varsa- bu film muhafaza edilmeli. Osmanlı eserleri ve eski Anadolu medeniyetlerinden kalan eserleri yeterince muhafaza edemedik ne yazık ki. Filmde her şey o kadar saf ve doğal işlenmiş ki. 60 lı yılların İstanbul' undan büyüleyici görüntüler, camiler, mehter marşı, yağlı güreşler, Türk bayrakları, festival ve bayram havası. Kameranın zoomladığı bafra sigarası arkadaş. En ufak bir ayrıntı bile atlanmamış. Basit, sade ama bir o kadar güzel. Maalesef bu güzel filmin alt yazısında yaklaşık onbeş yirmi yerde kelime ve harf hataları vardı. Umarım düzelir. 9/10
9


avatar
(678) -
Daha Çok Hazinelerimiz Var

Osmanlı`nın hazinelerini çalmakla bitiremediler. Gerçi eski kültür bakanı Ertuğrul Günay döneminde bayağı bir eser toplanmıştı takip edebildiğim kadarıyla. Zamanında korumadık elimizden kaçırdık ancak günümüzde restorasyon adı altında tarihi yerlerimiz olmadık şekillere sokuluyor. Bu film vasıtasıyla bunu söyleyip rahatladım. Oh!

1964 yılının İstanbul`una geziyoruz filmde. (böyle gökdelenler filan yok.) Ben çok beğendim şahsım adına şehri güzel yansıtmışlar. Filmde başarılı tam bir macera filmi. Bazı ufak tefek mantıksızlıkları var ancak bunlar izlerken gözümüzün içine batmıyor. Aslında filmin en büyük rahatsız edici yanı Melina Mercouri`nin ses tonu. Ayrıca Türk Sinemasının isimsiz kahramanlarında Ahmet Danyal Topatan`ı görmek bu filmde ayrı bir keyif oldu benim için.
7


avatar
(124) -
harika çok keyifli...eski istanbul mükemmel..çok güzel nostalji
9


‹ Önceki 1 Sonraki ›
Türkçe Altyazı © 2007 - 2024 | hd film