Giriş Kayıt
Amerikan Sinemasını sever misiniz?
Yeni Konu Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 2 sayfa) [Bu başlıkta 20 mesaj bulunuyor] « Önceki konuSonraki konu »
Sayfa:: 1, 2 Sonraki »

Amerikan Sinemasını sever misiniz?
Evet
92%
 92%  [ 1123 ]
Hayır
7%
 7%  [ 92 ]
Toplam Oylar : 1215 | Ankete Katılanlar

Yazar Mesaj
R3hab
Cinema mondiale
Eski Yönetici


Kayıt: 01.01.2013
İletiler: 2025
Şehir: Tomorrowland
Yaş: 28 Boğa


E-Posta gönder Özel mesaj gönder
R3hab
Cinema mondiale
Eski Yönetici
 Amerikan Sinemasını sever misiniz?

Amerikan Sinemasını Sever Misiniz?

[Değerli yorumlarınızı Bekliyoruz.]


resim


Amerikan Sineması


Amerikan Sinemasının Doğuşu


20. yüzyılın başlarında Amerikan film yapım şirketlerinin merkezi New York’tu. 1910-1915 yılları arasındaki süreçte birçok film yapım şirketi stüdyolarını California’ya taşımıştır. Bu şirketlerin birçoğunun merkezleri New York’ta kalmış, film platoları olarak bugünkü Hollywood denilen bölgeyi kullanmaya başlamışlardır.

Film stüdyolarının Hollywood’a taşınmasının nedenleri:

1) Hollywood’da arsa fiyatları düşüktü

2) Sendikalaşma yoktu ve bu nedenle işgücü çok ucuzdu

3) Güneşi bol bir bölgeydi

4) Çeşitli doğal mekanlara sahipti

5) Bölgede birçok etnik yapıda insan yaşamaktaydı (Kızılderili, Meksikalı vs)

Bölgede coğrafi yapıların çeşitliliği sayesinde yapımcıların, film çekmek için uzaklara gitmesi gerekmiyordu. Hemen her film türü için gerekli doğal mekanlar bulmak mümkündü. Bu da maliyeti azaltıyordu.

Çeşitli etnik yapıda insanların bölgede yaşaması filmlerde istenen birçok tipte insanın bulunması açısından avantaj yaratıyordu. Özellikle de figürasyon açısından… Sendikalaşmanın olmamasını kullanan film yapım şirketleri ucuza çalıştıracak insan bulmakta zorlanmıyorlardı. Düşük arsa fiyatları, geniş alanlara yayılabilmeyi sağlıyordu.

Sinema endüstrisi Hollywood’a kaydıkça Hollywood sinemanın simgesi oldu. Bu, Birinci Dünya Savaşı’nın öncesinde gerçekleşti. Hollywood Sineması bir tür sineması olarak doğdu. Belli formüllerin oluşturulması, belli film türleri için belli kalıpların meydana getirilmesi ile standardize edildi. Film karakterleri, dekorlar, filmlerin ambiansı, anlatı biçimi standartlaştırılır ve tekrar tekrar üretilir.

resim


Hollywood Sineması’nda bu tekrar içinde sürekli yenilikler gerçekleştirilir. Formüllerin yanında yenilik dinamiği vardır. Hollywood Sineması’nda her film türünün belli özellikleri vardır. Western filmlerinin atmosferi coşkundur. Fantastik filmlerin atmosferi kaygılıdır. Melodramlar duygulu bir hava yaratır. Müzikal filmler uçarı ve coşkuludur.

Western filmlerinde Birleşik Devletler’in batıya doğru genişlemesine şahit oluruz. Kovboylar vahşi doğada vahşi insanlar olarak niteledikleri Amerikan yerlilerine karşı savaşırlar. Kızılderililer kötü, beyazlar iyi olarak gösterilir. Kara filmlerdeki atmosfer kaygı vericidir, tedirgin edicidir. Gangsterler ve polisler yerleşik bir toplumun tedirgin edici şehir dekorlarında çürümekte olan bir uygarlığın kaygı verici sorunlarını yaşamaktadır.

Hollywood Klasik Sineması’nda yeniden yapım yaygındır. Aynı senaryodan farklı türde filmler geliştirilir. Aynı hikaye kullanılsa da, bu filmlerin her biri özgün sinem eserleridir. Çünkü filmler farklı dramatik durum, atmosfer ve karakter yaratımına giderler.

İlk Filmler


resim


Hollywood Yapımı ilk film olarak Oscar Apfel ve Cecile B. De Mille’in yönettiği 1913 tarihli The Squaw Man kabul edilir. Bu film Cecile B. De Mille tarafından 3 kez çekilmiştir: 1913(sessiz), 1918 (sessiz), 1931 (sesli) Film, Kızılderili bir kadınla evlenip onun kabilesinde yaşayan beyaz erkeği anlatan bir Western filmidir.

Hollywood’da standart stüdyo sistemi Thomas Ince tarafından başlatıldı. Böylece sinema filmi üretimi fabrikasyon üretim modelindeki gibi yüksek sayılara ulaşmaya başladı.

İlk film yıldızı: Florence Lawrence. Lawrence Biograph Stüdyoları’na bağlı çalıştığı için lakabı The Biograph Girl’dü. Egzotik, vamp kadın imajıyla Cleopatra filminde oynayan Theda Bara ise ilk kez yıldız imajı taratmak amacıyla gerçekleşen reklam kampanyasıyla tanıtılmıştır.

Hollywood’un bu dönemki yıldızlarından öne çıkan önemli isimler: Charlie Chaplin, Mary Pickford ve Douglas Fairbanks’tir. Büyük stüdyoların doğuşu ile birlikte bu stüdyolardaki iş bölümü ve uzmanlaşma haftada 2 film yapılacak şekildedir. ( Paramount, Metro Goldwyn Mayer, Universal, Warner Bros, 20th Century Fox.)

Hollywood’un yıldız sistemi de tipleştirilmiştir. Örneğin: Humphrey Bogard -Kara Film, John Wayne-Western Yönetmenler de tipleştirilmiştirtir. Örneğin: Alfred Hitchcock-Gerilim, John Ford-Western Seyirci filmin afişindeki yıldız ve yönetmen isimlerine baktığında filmin türünü ve konusunun ne ile ilgili olabileceğini anlamaktadır. Öte yandan Vahşi Batı’da geçen her film Western değildir, şarkılı ve danslı her film müzikal değildir. Bir filmin belli bir türe ait olması için belli tipleme operasyonlarına sahip olması gerekir.

Oscar Ödülleri


resim


ABD Akademi Ödülleri olarak bilinen Oscar’ların dağıtılması fikri 1927 yılına dayanıyor. California eyalet kanunlarına uygun olarak 4 Mayıs 1927’de kurulan “ABD Sahne Sanatları ve Bilimler Akademisi”, 11 Mayısta toplanarak sanatçılara bir ödül verilmesini kararlaştırdı.
Metro Goldwyn Mayer’de sanat yönetmeni olan Cedric Gibbon, bir film makarası üzerine, elinde haçlı kılıç tutan bir şovalyenin taslağını çizdi. Film makarasının beş halkası da Oscar Ödülleri’nin verildiği beş ana dalı temsil etti.

George Stanley adlı heykeltıraş tarafından 1928 yılında taslağı yapılan heykelin adı, Akademi’nin sekreterinin “Oscar Amca’ma ne kadar çok benziyor” demesiyle Oscar olarak kaldı. İlk 36 üyesi arasında Douglas Fairbanks ve Louis B. Mayer gibi dönemin ünlü film yayımcılarının da yeraldığı Akademi’nin aralarında sanatçılar, sanat yönetmenleri ve editörlerin de olduğu 5 binin üzerinde üyesi bulunuyor.
İlk Oscar ödülü töreni, 16 Mayıs 1929’da Hollywood Roosevelt Otel Blassom Room’da yapıldı. Gecenin biletleri 10 dolardan satıldı ve törene 250 kişi katıldı. Ödül töreninin yapıldığı gece saat 23.00’te basına açıklanan sonuçlar için 1940 yılından bu yana zarf sistemi uygulanıyor.

İkinci Dünya Savaşı’ndaki ABD askerlerinin töreni dinlemesi için ilk defa 1943 yılında Los Angeles Radyosu tarafından dünyaya duyurulan törenlerin, televizyondan naklen yayınlanması ise ilk olarak 19 Mart 1953’te oldu ve programı, Bob Hope sundu. Ödüller, 1966 yılında da ilk olarak televizyondan renkli olarak yayınlandı.
Oscar ödüllerinin yayın hakkını 1971 ile 1975 yılları arasında NBC satın aldı ve 1972 yılındaki 42’nci Oscar töreni tüm dünyaya canlı olarak ulaştı. İlk 15 yıl boyunca otellerin toplantı ve balo salonlarında yapılan törenler, katılımcı sayısındaki artışla büyük salonlara taşındı.
Tarihi boyunca sadece üç kez ertelenen Oscar Töreni, 1938 yılında Los Angeles’taki sel dolayısıyla bir hafta geç yapıldı. 1968 yılında da Martin Luther King’e saygı dolayısıyla ertelenen tören, 1981’de Ronald Reagan’a suikast girişimi nedeniyle 24 saat ertelendi. Ödül töreni en son 1968 yılında üç saatlik zaman süresi içinde tamamlandı.
Akademi, mesleğinin son yıllarını yaşayan çok yaşlı ya da çocuk oyunculara, sakat rollerine çıkanlara ve ABD toplumunu eleştiren filmlere ödül vermesiyle tanınıyor.13 inç yüksekliğinde ve sekiz buçuk pound ağırlığında olan Oscar heykelciğini kazananların konuşma süresi ise törende sadece 30 saniyedir.

Amerikan Sineması Türleri


resim


1915’te D.W. Griffith’in The Birth of a Nation (Bir Ulusun Doğuşu) adlı filmiyle Hollywood film endüstrisi dünya film üretiminin merkezi olurken, öteki ülkeler yıllık film yapımı sayıları ABD’yi geçmesine karşın, dünya filmciliğine etkili olamadılar. ABD film endüstrisinin gelişmesi şu gruplarda incelenebilir: Komedi, müzikal, western, gangster, korku, savaş, dedektif, bilim kurgu ve belgesel filmler.

Sessiz komedi. 1909’da başlattığı film çalışmalarını Los Angeles’te sürdüren Mack Sennett, ünlü güldürü ustalarına ilk kez sessiz filmlerde oynama olanağı tanıdı. Buster Keaton, Harry Lang-don ve Fatty Arbuckle gibi komedyenler arasında sivrilen Charlie Chaplin, komedi film dünyasının bir numaralı oyuncusu oldu. Yapısına göre çok büyük ayakkabıları, pantolonu, küçücük yeleği, ceketi, özgün şapkası, bıyığı ve kendine özgü yarattığı karakter ve yüz anlatımı onu sanatının doruğuna çıkarttı. 30 kısa metrajlı filmden başka, uzun metrajlı ünlü filmleriyle olağanüstü bir başarı sağladı: Altına Hücum (The Gold Rush) 1925, Sirk (The Circus) 1928, Kent Işıkları (City Lights) 1931. 1920’den soma gelişen sesli film döneminde pandomim sanatını deneyen Chaplin, Yeni Çağ (Modern Times) 1936 ve Büyük Diktatörde (The Great Dictator) 1940, beklenen ilgiyi görmedi. Güldürü ustası Keaton ise, Konukseverliğimiz (Our Hospitality) 1923, General (The General) 1926, filmleriyle zamanının en az Chaplin düzeyinde sanatçısı olduğunu kanıtladı. Sessiz filmin öteki ustası olan Harold Lloyd, komik çerçeveli gözlükleri ve hasır şapkasıyla yarattığı tiple sanatım vurguluyordu: Safety Last (Son Güvenlik) 1923, The Feshman (Acemi) 1925, For Heavens Sake (Tanrı Aşkına) 1926.

Sesli filme Chaplin ve Keaton’dan daha başarıyla kendini uyarlayan Lloyd, Movie Crazy (Sinema Delisi) 1932, Mad Wednesday (Deli Çarşamba) 1933 filmleriyle bunu kanıtladı. Ünlü komedi yönetmenlerinden Frank Cap-ra’nın öne çıkmasıyla sessiz filme 1927’de Stanley Laurel ve Oliver Hardy çiftinin katıldığı görülür. Uzun, ince, bebek yüzlü Stan ile şişman saldırgan ve yönlendiren Hardy, olağanüstü bir uyum içinde güldürü dünyasında İki Gemici (Two Tars) 1928, Müzik Kutusu (The Music Box) 1932, İlişkilerimiz (Our Relations) 1936, adlı filmlerle parladılar.

Sesli komedi. Laurel ve Hardy’den sonra en seçkin güldürü ustaları arasında, Marks Kardeşler, W. C. Field, Mae West, Bud Abbott-Lou Costello çifti, Jerry Lewis ve Woody Ailen vardı. Tiyatrodan sinemaya dönen Marks Kardeşler, Coconuts (Hindistan Cevizleri) 1929, Animal Crackers (Hayvan Hırsızları) 1930, A Night at the Opera (Operada Bir Gece) 1935, filmleriyle üne kavuştular. Bir vodvil sanatçısı olan W. C. Field, Sally of the Sawdust (1925), You Can’t Cheat an Honest Man (Dürüst Bir Adamı Aldatamazsın) 1939, gibi filmlerle tanındı.

Vodvil türü güldürü ustaları Bud Ab-bott-Lou Castello’nun One Night in the Tropic (Tropikler’de Bir Gece) 1940 ve Jerry Lewis’in günümüze kadar uzanan çağdaş görüntüler sergileyen My Friend Irma (Arkadaşım Ir-ma) 1949, That is My Boy (Benim Oğlum) 1951, Artists and Models (Artistler ve Modeller) 1955, filmleri; Woody Allen’in What’s New, Pussy Cat? (Ne Var Ne Yok, Seksi Kedi?) 1965, What’s up, Tiger Lily? (Ne Oluyor, Kaplan Lily?) 1966, adlı eserleri sayılabilir.

Western. Amerikan yaşamının ve filmlerinin dörtte birini kapsayan bu tür, yapı, duygu, eğilim, kısacası her şeyi ile toplumsal anlayışın yansımasıdır. 1903’te Edwin Porter’ın The Great Train Robbery (Büyük Tren Soygunu’nu), 1914’te D.W. Griffith’in The Battle of Elderbush Gulch (Elderbush Gulch Savaşı) izledi. Bunlardan sonra üretilen yüzlerce film arasında Raoul Walsh’ın In Old Arizona (Eski Arizona’da) 1929 ve The Big Trail (Büyük Av) 1930, John Wayne; The Westernet’de (Batılı) 1940, Gary Cooper ilk kez bu alana girdi. Amerikan westernlerinin en özgün yöneticilerinden sayılan John Ford’un The Iron Horse (Demir At) 1924, The Three Bad Men (Üç Kötü Adam)1926, Stagecoach (Posta Arabası) 1939, yanında Henry King’in Gungighter (Silahşor) 1950, adlı eserinde Gregory Peck’in olağanüstü oyun gücü; George Steven’in S hane (1953), adlı filmde Alan Ladd’in durgun ve soğukkanlı aktörlüğü perdeye aktarıldı. 1960’ların beğenilen Muhteşem Yediler inden (The Magnificent Seven) sonra William Holden’ın oynadığı Büyük Tren Soygunu’nda (The Great Train Robbery) 1969, Batıdan gelen yaşlı soyguncunun çağımızın kötüleriyle karşılaştırması yapılır. 1969’ların Butch Cassidy’si ve 1973’lerin Bill the Kid’i, efsaneleşerek kötü kahramanların simgesine dönüştü.

Gangster filmleri. ABD çağdaş toplum yaşamının içyüzünü sergileyen bu tür, 1930’da Little Caeser (Küçük Sezar) ile başlayarak Scarface’de (1932) ünlü gangaster Al Capone’un yaşamını anlatan filmle yeraltı mafyasının kökenini çiziyordu. Aktör James Cagney Public Enemy (Halk Düşmanı) 1931, filmiyle o dönemin gangaster simgesi, oluyordu. Baba’da (The God Father) 1971, Marlon Brando bu türün en özgün kişiliğini ustaca ortaya koyuyordu. Son dönemde, bu tür filmlerde büyük başarı kazanan adlar arasında ilk akla gelenler Steve McQueen, Al Pacino, Robert De Niro vb’dir.

Savaş filmleri. Amerikan Kızılderilileri, îç Savaş ve bu türün sonsuz kaynağını oluşturdu: The Birth of a Nati-on (Bir Ulusun Doğuşu) 1915, Gona With the Wind (Rüzgâr Gibi Geçti) 1936, gibi. Birinci Dünya Savaşı ile ilgili The Big Parade (Büyük Geçit Töreni) 1925, Ali Guiet on the Western Front (Batı Cephesinde Yeni Birşey Yok) 1930, Paths of Glory (Zafer Yolları) 1957.

İkinci Dünya Savaşı’nın çok sayıda filmlerinden Bataan, Sahara, Destination Tokyo (Hedef Tokyo) 1943, Alman vahşetini vurgulayan Escape From the Camp (Kamptan Kaçış) 1949, Kore ve Vietnam savaşlarının eleştirisini, acımasızlığını içeren Fixed Bayonet (Süngü Hücumu) 1951, Green Berets (Yeşil Bereliler) 1968, The Deer Hunter (Avcı) 1979, yalnızca birkaçıdır. Hippie kültürü, Zenci-Beyaz sürtüşmesi, işsizliğin sarstığı topluma, Robert Aldrich, Stanley Kubrick, Woody Ailen, Martin Scorses gibi yönetmenler mesaj iletmek istiyordu: Taxi Driver (Taksi Şoförü) 1976, Corning Home (Eve Dönüş) 1978, Hair (1979).

Korku filmleri. Işık-gölge, müzik-gürültü, dehşet-kan gibi öğeleri kamera zoomlarıyla pekiştirerek oluşturulan bu tür, The Golam (1920), Nosferatu (1922), Wampyr (1932), filmlerinde mitolojik anlatımlardan yararlandı. Dracula (1931),Frankenstein (1935), Wolf Man (Kurt Adam) 1943, The Mummy (Dirilen Mumya) 1944, Hunchback of Nötre Dame (Nötr Dam’ın Kamburu) 1957 birçok kez çevrilen bilimkurguya yönelik zamanlarda bunlara doğaüstü, dinsel ve gizemli öğeler de eklenerek, The Birds (Kuşlar) 1963, The Exorcist (Şeytan) 1973, Dr. Jekyll and Mr. Hyde (1970), gibi filmler yapıldı.

Bilimkurgu filmleri. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, ABD bilim ve teknolojisinin gelişiminin doğurduğu bu tür, atom çağının düşsel çocuk filmleri olmaktan çıkıp uzaya yönelince, film endüstrisini sonuna kadar zorladı. Büyük teknik ve harcama isteyen filmlerden bazıları: Destination Moon (Hedef Ay) 1950, The W ar of the Worlds (Dünyalar Savaşı) 1953, Planet of the Apes (Maymunlar Cehennemi) 1968, Stars Wars (Yıldız Savaşları) 1977, E.T. (1981), Terminator I (1984) ve Terminatör II (1990).

Gösteri filmleri. Büyük harcamalar, olağanüstü görüntüler, kalabalık kadro, aksiyon gibi öğelerle seyirciye göz zevki ve doyumu getirmek amacı güden filmler: Harp ve Sulh (War and Peace), Qua Vadis, Ben-Hur, King-Kong, Titanic (Titanik Faciası),Avatar birçok kez çevrilmiş bu tip filmlerdir.

Belgeseller. Her çeşit bilim alanında araştırılan ve elde edilen bulguları içeren bu tür, ilk kez 1923’te Robert Flaherty’nin Kanada’nın Hudson Körfezi’ nde çektiği Nanook of the North (Kuzey Adamı Nanook) da bir Eskimo ailesinin yaşam kavgasını anlattı. Bunu Moano (1926), Man of Aran (Aranlı Adam) 1936, Louisiana Story (Louisiana Öyküsü) 1948, izledi. Bu alanda günümüzün ünlü belgecisi Jack Cousteau’ya (öl. 1997) kadar uzanan yüzlercesi sayılabilir. Robert Drew, Richard Leacock, Pennebarekr, Frederick Wiseman bunlardan birkaçıdır.

Günümüz Amerikan sineması tüm dünyaya damga vurmaya devam ediyor. Hollywood yapımı vasat filmler dahi milyonlarca dolarlık bir hasılat elde edebiliyor. Sinema konusunda uzun yıllar boyunca Hollywood’un egemenliğinin devam edeceğine kesin gözüyle bakılmaktadır.




resim

İletiTarih: 15 Aralık 2018 17:33
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
nothimme



Kayıt: 24.08.2016
İletiler: 27

Yaş: 25 Koç


Özel mesaj gönder
nothimme
Güzel bir yazı olmuş, elinize sağlık

İletiTarih: 15 Aralık 2018 23:31
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
Serkan Aydemir



Kayıt: 15.10.2011
İletiler: 512



Özel mesaj gönder
Serkan Aydemir
Sevmekten çok, sevmek zorunluluğu daha çok etkiliyor bizi.

İletiTarih: 16 Aralık 2018 18:43
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
archraist
Müdavim


Kayıt: 20.12.2008
İletiler: 3199
Şehir: Isparta
Yaş: 41 Akrep


Özel mesaj gönder
archraist Müdavim
Çok fazla bir seçim şansımız yok sanki : )

İletiTarih: 17 Aralık 2018 17:36
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
Starks



Kayıt: 19.10.2014
İletiler: 38
Şehir: Adana


Özel mesaj gönder
Starks
Tabiki evet.

İletiTarih: 17 Aralık 2018 23:17
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
benteksizhepiniz
Dünya Sineması
Sinefil Grubu


Kayıt: 09.02.2017
İletiler: 275
Şehir: พัทยา - Phạthyā


twitter Özel mesaj gönder
benteksizhepiniz
Dünya Sineması
Sinefil Grubu

Hollywood sanırım www gibi bir nevi tekel. Çok zengin içerik ama içi hem bomboş hem dopdolu bi dolu içerik. Ayıkla ayıklayabilirsen...

İletiTarih: 17 Aralık 2018 23:43
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
Htmakina
Kore Sineması



Kayıt: 26.02.2008
İletiler: 3592
Şehir: Kayseri
Yaş: 58 Yengeç


E-Posta gönder Özel mesaj gönder
Htmakina
Kore Sineması
Başka çaremiz mi var sanki. Film sektöründe en güçlüleri orada ve bazen inanılmaz filmler çıkarıyorlar. yakaladım

İletiTarih: 18 Aralık 2018 08:26
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
cesuryurek
Yorumbaz


Kayıt: 26.08.2012
İletiler: 68
Şehir: Tekirdağ


Özel mesaj gönder
cesuryurek Yorumbaz
Türkiye genelinde bir oylama yapılsa hayır seçeneği önde olacak bir anket. Dar bir kitlede üstelik film üzerine toplanmış bir kitlede Amerikan sinemasını sevmeyenlerin sayısı elbette az olacaktır. Kabul etsek de etmesek de, iyisi ve kötüsüyle sektörünün öncüsü Amerikan sinemasıdır.

İletiTarih: 18 Aralık 2018 13:34
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
Q7BEY



Kayıt: 20.03.2017
İletiler: 10



Özel mesaj gönder
Q7BEY
Amerikan sineması elbette şu an açık ara lider konumdadır ama oscar diyince artık oscar ödüllerine hiç güvenim kalmadı shape of water filmi bile oscar alıyorsa benim için o ödüller zerre anlam ifade etmiyor.Bu arada amerikan sinemasını şu an zorlayabilecek ve de gelecekte daha da zorlayabilecek bir tek kore sineması var kesinlikle izlediğim filmlerin tamamı en iyi hollywood filmleriyle yarışır.

İletiTarih: 20 Aralık 2018 03:06
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
Euroboy



Kayıt: 03.11.2018
İletiler: 3



Özel mesaj gönder
Euroboy
Hollywood her zaman önde olacak, bizim yeşilçam hep geri de, yapacak bir şey yok bu saatten sonra

İletiTarih: 20 Aralık 2018 14:33
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
niksizadam



Kayıt: 22.10.2016
İletiler: 9



Özel mesaj gönder
niksizadam
Film yapmak kolay iş değil ucuz iş değil elbette en iyi filmleri amerikalılar yapmıyor ama açık ara en çok para kazanan ve izlenen filmleri yapıyorlar Fimin çekim öncesine ve filmin çekim sonrasına dayanan endüstriyi çok iyi organize edebiliyorlar. Bu güçlerini yeni medya olan dünya genelinde çevrimiçi yayın pazarına da ilk onlar taşıdı bu da dünya genelinde önümüzdeki 50 sene daha film endüstrisine hakim olacaklarını göstermekte..

İletiTarih: 20 Aralık 2018 21:10
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
TheJoKeR
Yorumbaz


Kayıt: 03.12.2009
İletiler: 294
Şehir: İn To HeLL!...
Yaş: 32 Yengeç


twitter Özel mesaj gönder
TheJoKeR Yorumbaz
ABD oynamayı sever ve bunu her alanda çok iyi yapar.Filmleri ve dizileride büyük ölçüde çok iyiler. Saygılar

İletiTarih: 22 Aralık 2018 18:54
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
Barisch1907



Kayıt: 20.04.2013
İletiler: 8

Yaş: 43 Akrep


Özel mesaj gönder
Barisch1907
Futbolu toplamı oynamayı seversiniz gibi bir soru olmuş. Başka çare varmıki?

İletiTarih: 26 Aralık 2018 22:42
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
toros06



Kayıt: 28.02.2015
İletiler: 18



Özel mesaj gönder
toros06
Keşke evet diyebilseydim. Amerikan sineması içinde güzel yapımlar yok mu, elbette var. Ancak; Durmadan kendini tekrar eden bir kısır döngü içindeki sektörü o güzel yapımlar da kurtarmaya yetmiyor. Güney Kore, Latin Amerika, İspanya ve hatta İzlanda yapımı filmler bile Amarikan Sinemasının bir yılda ortaya çıkardığı filmlerin % 80'inden kaliteli bana göre...

İletiTarih: 28 Aralık 2018 13:56
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
the_punisher



Kayıt: 14.11.2008
İletiler: 40



Özel mesaj gönder
the_punisher
Film denilince Yeşilçam filmlerinden sonra Amerikan filmleri gelir benim için. Son yıllardaki Amerikan filmlerinin bir çoğu rezalet olsa da yine de genel olarak bakıldığında harika filmleri var. Amerikan dizilerinden bahsetmeye bile gerek yok.

İletiTarih: 31 Aralık 2018 10:43
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
İletileri göster:   
Yeni Konu Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 2 sayfa) [Bu başlıkta 20 mesaj bulunuyor] Sayfa:: 1, 2 Sonraki »
« Önceki konuSonraki konu »
Forum Seçin:  

Türkçe Altyazı © 2007 - 2024 | hd film