Hafızalarda iz bırakarak inanılmaz bir beyazperde kariyeri çizen Viola Davis, Hollyood’a pek çok manada çeşitlilik getirmek istiyor.
Doubt, The Help ve Prisoners gibi birbirinden başarılı filmlerde kamera karşısına geçen Viola Davis kariyerinde emin adımlarla yürürken; yardımcı kadın oyuncu rollerinden sıyrılarak zirveye ulaştı. Davis’in zorlu yolculuğu, ödül törenlerinde boy göstermesini beraberinde getirdi. Denzel Washington‘ın yönetmenliğini üstlendiği Fences filmindeki karakteri Rose Maxson ise oyuncuya Oscar kazandırdı. How to Get Away with Murder ise, yıldızı ilgi çekici bir ekran yüzüne dönüştürdü. Bu süreçte Davis ‘ilk siyahi kadın’ şeklinde başlayan cümlelerde kendine yer buldu. Fakat oyuncuyu sektör ve dünya adına değerli kılan düşüncelerinin güzelliği. Dahası muazzam bir yetenek.
Şu günlerde Davis sektörün dayattığı birtakım tabuları yıkma peşinde. Destekçisi eşi Julius Tennon. İkilinin JuVee şirketi Davis’in daha iyi roller alması için kuruldu. Amaçları sadece siyahilere değil, pek çok kesimden insana fırsat sunmak. Davis değişikliğe birden fazla anlam yükleyip; konuşmasında stüdyoların para ve vizyon kaybetme korkusuna vurgu yaptı. Yapımcı ve senaristlere düşen görevlere değinen oyuncu farklı rollerin yazılabileceğini söyledi.
Zira Hidden Figures ve Moonlight geçen senenin Oscar adayları. Yoğun bir sezondan sonra; Sterling Brown, Riz Ahmed, Donald Glover, Aziz Ansari ve Lena Waithe Emmy’nin kazananları oldu. Hepsi farklı deneyimlere, farklı renklere, ve farklı seslere sahip. Davis’in kırmak istediği algının bir örneği. Öte yandan Nicole Kidman, Laura Dern ve Elisabeth Moss unutulmaz yapımlara imza atan oyuncular arasında. Bu bağlamda kaçırılmaması gereken esas detay, oyuncunun performansının niteliği elbette. Son yıllarda çekilen projelerin senaryoları, yönetmen koltukları ve kadro seçimleri inanılmaz bir çalışmanın ürünü. Günümüzde farklılığın benimsendiği bir dünyada yaşamamamıza rağmen, sinemada iyi işlerin yapıldığı bir noktayız.