Giriş Kayıt
The Life of Emile Zola / Emile Zola'nın Yaşamı - 1937
Yeni Konu Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 1 sayfa) [Bu başlıkta 2 mesaj bulunuyor] « Önceki konuSonraki konu »
Yazar Mesaj
serdardemirkiran
Klasik Sinema
Sinefil Grubu


Kayıt: 09.04.2017
İletiler: 121
Şehir: Ankara


Özel mesaj gönder
serdardemirkiran
Klasik Sinema
Sinefil Grubu
 The Life of Emile Zola / Emile Zola'nın Yaşamı - 1937

resim

The Life of Emile Zola
1937
The Life of Emile Zola
Biyografi / Dram116 dk

Yönetmen: William Dieterle
1840-1902 19.yüzyıl Fransız edebiyatının en büyük yazarlarından biri olan Emile Zola, romanlarıyla bir yandan yeni başlayan Endüstri Çağı nın toplum ve insan üzerindeki etkilerine, diğer yandan da o dönem Fransa politik tarihine ışık tutan bir ayna olmuştur....
7.2 (9,079 Oy)

“Benim işim yazmak, konuşmak değil.
Fakat hayatım boyunca tek idealim gerçekler için mücadele etmekti”.


Özgürlük, demokrasi, adalet, yargı üzerine, tarihte yaşanmış bir olayın başarılı bir şekilde filme aktarılmış hali. Ünlü Fransız yazarı Emile Zola’nın, döneminde orduda yaşanan düzmece bir suçlamayla ordudan atılan yüzbaşı Dreyfus’u hükümetin ve ordunun tüm baskılarına karşı verdiği savunmanın anlatıldığı unutulmaz bir film.
1936 da çektiği “The Story of Louis Pasteur” filminin başarısı üzerine , biyografik filmlerdeki ustalığını yönetmen William Dieterle bu kez yine bir Fransız’ Emile Zola’yı ve döneminde yaşanan “Dreyfus Olayı” nı anlatıyor. Film 1937 de “En İyi Film”, “En İyi Yardımcı Erken Oyuncu/Joseph Schildkraut” ve “En İyi Senaryo” olmak üzere 3 Oscar aldı. Ayrıca, 7 dalda adaylık almıştı.
resim
Filmde adı geçen Emile Zola ve Yzb. Dreyfus hakkında ve yaşanan olay hakkında bilgi vermek gerekiyor. Émile François Zola (2 Nisan 1840 – 29 Eylül 1902), Fransa'da natüralizm akımının öncüsü olan ünlü bir yazardır. Zola'nın edebiyat dışındaki şöhreti ise, Dreyfus Davasında takındığı aydın tavrından kaynaklanmaktadır. 1897 yılında Fransız ordusunda Yahudi olması nedeniyle askeri yargının duyarsızlığına kurban giden yüzbaşı Dreyfus’u hükümetin bütün baskılarına rağmen savunan ve Fransa devlet başkanına hitaben “İtham Ediyorum” makalesini yayınlayan Zola, baskılardan dolayı Fransa'yı terkedip bir süre Londra'da yaşamak zorunda kaldı. Çabaları sonucunda Dreyfus Davası'nın yeniden görülüp adaletin yerini bulması sonucu yurduna döndü. ÉmileZola, 1902 sonbaharında, kaldığı otelin yatak odasında duman zehirlenmesinden öldü. “Nana”, “Germinal” ve “Meyhane” en tanınmış romanlarıdır. Tüm romanlarında,doğal ve gerçekçi bir tarzla, hayatın zorluklarından bahsedilir. Örneğin Nana adlı romanda yokluktan dolayı batağa sürüklenen bir genç kızın dramı, büyük bir gerçekçilik ve dramla anlatılır.
Alfred Dreyfus (9 Ekim 1859 - 12 Temmuz 1935), Yahudi asıllı Fransız subayıdır. 1894'de orduya ihanet ettiği ileri sürülüp mahkûm edildi. Suçlanışı Avrupa tarihinde Dreyfus olayı olarak bilinmektedir. Albay Sandherr tarafından ordu personelleri arasında Almanlar için casusluk yapan biri olduğu düşünülen Dreyfus'un tutuklanmasına karar verildi. Savcının, mahkemeye sunabileceği kesin bir delil yoktur. Tek delil, Alman Askeri Ateşesi Schwartkoppen’in evindeki çöp kutusunda bulunan bir not ile imzasız bir ihbar mektubudur. Nottaki yazının Dreyfus’un yazısı olduğu iddia edilmektedir.
resim
Dreyfus, yazının kendisine ait olmadığını söyler, ama kimseyi inandıramaz. Yargıçlar, Dreyfus’un savunmasını neredeyse hiç dinlemez. Hüküm çoktan verilmiştir. Mahkeme inanılmaz bir süratle hareket ederek, 22 Aralık 1894’te, yargıçların oy birliği ile vatana ihanet suçundan müebbet hapse mahkum edilir. Bir süre sonra askeri istihbaratın başına getirilen Binbaşı Georges Picquart, Dreyfus dosyasını yeniden inceler. Çöp kutusunda bulunan notun Walsin Esterhazy adında bir subaya ait olduğunu öne sürer. Mahkeme bu itirazı dikkate almaz. Üstelik, Picquart’ı görevden alır ve Esterhazy’ye takipsizlik kararı verir. Tam bu sırada Emile Zola devreye girer ve dönemin cumhurbaşkanı Felix Faure'a “İtham Ediyorum” başlıklı açık bir mektup yazar. Mektup bir hukuk dersi ve haksızlığa karşı bir çığlıktır. Fransız Guyanası'nda hapsedilen Dreyfus'un suçsuz olduğu anlaşılınca 1906 da tam 12 sene sonra Cumhurbaşkanı Émile Loubet özür dileyip onu serbest bıraktı ve hapisten çıktı. Dreyfus'un suçlu bulunduğu dönemde Yahudi düşmanlığı Fransa'da yükselmiş ve Yahudilere karşı büyük bir güvensizlik ortamı oluştu.
resim
Filmde, Paul Muni çok başarılı, film onun ressam arkadaşı Cezanne ile birlikte kaldıkları kırık camlarını bezlerle kapamaya çalıştıkları izbe odada soğukla mücadele ederkenki görüntüleriyle başlıyor. Zola’nın “Dreyfus Olayı”na gelirkenki bölümler hızlı geçiliyor.
Haksızlık ve adaletsizlik dünyanın her yerinde var. Fransa gibi demokrasisi ile övünen bir ülkenin kara sayfasıda bu “Dreyfus Olayı”. Yetki sahibi kişilerin bu yetkileri diledikleri gibi kullanmaları sonucu nasıl adaletsizliklerin yaratıldığı 1937 yapımı bir filmde o günkü imkanlar çerçevesinde (Yahudi konusuna hiç girmeden) başarıyla anlatılmaya çalışılmış. Fransa bu kara lekeyi yıllar sonrada olsa suçluları cezalandırıp, mağdura itibarını iade ederek temizlemişti. Eşi Guyana adasında sürgünde olan Dreyfus’un eşinin mahkemede konuşturulmadan kürsüden indirilmesi, düzmece mahkeme sahneleri, ordudaki komutanların delilleri saklamaları gibi bugün bile pekçok filmin anlatmayı göze alamayacağı cesur sahneler içeren filmin Dreyfus’un 12 yıl sonra cezasının affedildiği ve Fransa’ya döneceği söylendiğinde Dreyfus’un hücre ile dışarı arasında gidip geldiği ve hala serbest kaldığına inanamadığı sahne gözyaşlarımızı akmaya zorluyor adeta.
resim
Mahkemede kendisini orduya ve Fransa’ya isyanla suçlayan generale Zola “Her ikimizde ülkemize hizmet ediyoruz; birimiz kılıçla diğeri kalemle, gelecek nesiller sizin veya benim ismimi hatırlayacaklar” der. İtirazı sonrası tutuklanabileceği gündeme gelince yakınları Zola’ya İngiltere’ye gitmesini söyler, o karşı çıkınca “Emile, bazen korkak olmak için daha fazla cesaret gerekir” sözü dikkat çekiyor. Zola’nın cenazesinde en yakın arkadaşının veda konuşmasında “Bırakın yas tutmayı, sonsuza dek yaşayacak olan ışıl ışıl ruhunu selamlayalım, genç nesil onun aydınlattığı yolda ilham alıp ilerlesin. Bugünün özgürlüğünün tadını çıkaran sizler alın kalplerinizi Zola’nın sözlerine açın. Siz ve sizlerin özgürlüğü için ruhlarıyla ve kanlarıyla kimlerin savaştığını unutmayın. Bağnaz zihniyetlere ve yalanlarına müsaade etmeyin insancıl olun” sözleri duygulandırıyor.
Adaletsizliğin her yerde olduğu, yetkiyi elinde bulunduranların gerektiğinde son derece acımasız olduğu ve hata yapsalar dahi hatalarından dönmeyerek hapislerde çürüttükleri, haksızlığa uğratılan binlerce Dreyfus’un olduğu günümüz dünyasında, özgürlük ve demokrasi uğruna her şeyi göze alan Emile Zola’lara geçmişten çok daha fazla ihtiyacımız var.
Günümüzde bu çok fazla bilinmeyen klasiklerden olan, demokrasi ve adalet konusunda ders niteliğindeki filmi tüm demokrasi tutkunlarına ve sinemaseverlere şiddetle öneririm. Mutlaka izlenmeli…

İletiTarih: 15 Haziran 2017 21:49
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
kuzeydebiryer



Kayıt: 23.08.2008
İletiler: 10891
Şehir: Düş Toprakları
Yaş: 46 Koç


facebook twitter E-Posta gönder Özel mesaj gönder
kuzeydebiryer
Biyografi çalışmasını hazırlarken dikkatimi çeken bir yapım oldu. Yazınızı okumak keyifliydi. Emeğinize sağlık. Saygılar

@serdardemirkiran
İletiTarih: 22 Haziran 2017 17:40
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
İletileri göster:   
Yeni Konu Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 1 sayfa) [Bu başlıkta 2 mesaj bulunuyor] « Önceki konuSonraki konu »
Forum Seçin:  

Türkçe Altyazı © 2007 - 2024 | hd film