1945
Brief EncounterDram / Romantik86 dk
Yönetmen: David Lean
Rachmaninoff'un unutulmaz 'İkinci Piano Koncertosu' eşliğinde, sıradan insanların sıra dışı aşklarına tanıklık etmek istiyorsanız, İngiliz gerçekçiliğinin başyapıtı kabul edilen bu filmi mutlaka izleyin! Lean'e Cannes'da 'Festival Büyük Ödülü'nü...
8.0 (44,561 Oy)
“-Beni affediyor musun?,
-Ne için affedeceğim?,
-Her şey için, başta seninle tanıştığım için, taş parçasını gözünden çıkardığım için, seni sevdiğim için, sana bu kadar acı verdiğim için”,
“Kısa Tesadüfler” sinema tarihinin en iyi “yasak aşk” filmlerinden biri. Büyük yönetmen David Lean’in henüz dördüncü filmi olmasına rağmen, filmde sağladığı yönetim başarısı gözlerden kaçmıyor. Film üç dalda (En iyi kadın oyuncu/C.Johnson, En iyi yönetmen/D.Lean, En iyi senaryo) Oscar adaylığı almış bir yapım. İngiliz film enstitüsü tarafından 1999 da o güne kadarki en iyi İngiliz filmleri listesinde 2. sırada yer bulmuş bir yapım“Kısa Tesadüfler”.
Konu son derece sıradan başlıyor,önce bir tren garına sonrada gardaki kafeye yönelir kamera. Kafe deki bayan ve gar görevlisinin konuşmalarını dinlerken kamera birden arka masada oturan bir kadın ve bir erkeğe döner, yüzlerinde hüzün vardır. Bir şeyler konuşuyorlardır ama biz onları değil, kafedeki diğer konuşmaları duyarız ve o sırada içeri gelen bir kadın sormadan onların masasına gelip oturur, masadaki kadını tanımaktadır ve sürekli konuşmaktadır. Masadakilerin yüzündeki hüzün dahada artar ve trenin kalkış anonsu yapılır, adam kalkar, kadının omuzuna dokunur ve kadın erkeğin ardından daha bir hüzünle bakar. Kadın evine gelir, kocasıyla konuşurlar , koltuğa oturur ve o gün yaşadıklarını, o güne nasıl gelindiğini hatırlar. Bizler de onla birlikte yaşananları, öğrenmeye başlarız. Öyküyü anladıkça da o veda anında yanlarına gelip oturan kadına daha bir öfke ve nefret duyarız. Çünkü yolcu edilenin kadının sevdiği adam olduğunu, bir daha hiçbir şekilde birlerini göremeyecek olduklarını… O an sevgiliye veda anıdır…Hayat ta zaten öyle değil midir?, siz acınızı yaşarken başkası bambaşka işlerle karşınıza çıkıp gelmez mi?…Sizin hayattan koptuğunuz anda…
İnsanlar bazen ruh eşi dediğimiz kişileri zamanında bulma şansına sahip olamazlar, yada o kişinin karşılarına ne zaman, hangi yaşta çıkacağını bilemezler. Sevdiğini zannederek , aşık olmadan evlenilir, sonrası adeta bir görev gibi devam eder, toplum ve çevre baskısı da devreye girince, kişinin yaşamı iyice rutinleşir, monotonlaşır, bu yaşam şeklinde içinde hiç aşk ve aşık olunmadan, o heyacanı hiç yaşayamadan yaşlanmak gibi bir ömür sürmek vardır. Hayatın aslında ne kadar kısa olduğunu yıllar geçtikten sonra keşkelerle dolu hayat hikayende anlarsın derler. Bazende filmde anlatıldığı gibi evlisindir çocukların vardır ve karşına o zamanın da karşılaşamadığın kişi çıkar . Kalıverirsin ne yapacağını bilemezsin, allak bullak olursun. Öyle bir karar aşamasına gelirsin ki…Ya her şeyi bırakıp, öylesine mutsuz bir ömür sürüp mutlu görünme rolü oynayacaksın dır, , ya da hiç kimseyi umursamadan “bu benim hayatım” diyerek kimsenin ne diyeceğini dinlemeyecek sindir. Ama bu kararı almaya çalışırken, nelerden vaz geçeceğin, neleri bırakacağın gerçeği vardır karşında. Çok zor bir karar ve seçim…
Film böylesine bir yasak aşk hikayesini ve kadının yaşadığı ikilemini çok iyi aktarıyor bizlere. Filmde David Lean’in başarısı kadar baş roldeki oyuncularında katkıları çok büyük. Bilhassa Laura rolündeki CELIA JOHNSON’ın performansı müthiş, gözlerinde ve yüzünde yaşadıkları hüznü hissettiriyor. Trevor Howard’da abartısız, rahat oyunuyla çok iyi. Filmin siyah beyaz görüntülerinin de filme çok büyük katkı sağladığını belirtmek gerekiyor. Bu iki gizli sevgilinin filmde söyledikleri sözlerde aklımızın bir yerinde kalıyor; “Kesin olarak sana güvenildiğini bilince yalan söylemek çok kolay, hem çok kolay hemde çok küçültücü”, “-Ölmek istiyorum. Keşke ölsem. – Ölürsen beni unutursun, ben hatırlanmak istiyorum”.
Kısacası bu filmi görmediyseniz mutlaka izleyin. Yaşamınız boyu keşkelerle dolu ve “gitme kal” demek isteyip de diyememek gibi bir ikilemi hiç yaşamamanız dileğiyle, bu dokunaklı filmi kaçırmayın izleyin derim.