| Yazar |
Mesaj |
|
|
 Ruhlar Bölgesi: Bölüm 2 / Insidious: Chapter 2 (29 Kasım 2013)
|
![resim]()
2013 Insidious: Chapter 2Korku / Gizem / Gerilim106 dk
Yönetmen: James Wan “İlk filmde başladığımız hikayeyi anlatmaya devam etme fırsatı bulduğumuz için müthiş heyecanlıyız. Birinci filmde yarattığımız karakterleri seviyorum; aynı oyuncu kadrosu ve yapım ekibiyle yeniden birlikte çalışmak da harika. Eve döndüğünüzde... 6.5 (189,870 Oy)
Whannell ise şunları ekliyor: “Bir korku filmi için mükemmel bir fikir. ‘Niye kimse astral seyahati kullanmadı?’ diye sorup durduk. Bu bizi gerçekten heyecanlandıran bir şeydi -yani, daha önce kullanılmadığını düşündüğümüz bir fikir ya da konsept olması. Astral seyahati başka hiçbir filmde görmemiştik.” Wan ve Whannell daha aşina bir diğer konsepti, zamanda yolculuğu da kullandılar ki, bu, korku türünde ender görülen bir temaydı. Film Lambert ailesinin peşindeki kötülüğün kökeninde yatan sinsi olayları açığa çıkarmak için 25 yıl geriye gidiyor ve hem ilk filmin çözümlenmemiş gizemlerini aydınlatıyor, hem de Öte olarak bilinen karanlık ölüler diyarının içine giriyor. “İlk film böylesine stilize ve fantastik bir dünya olduğu için, zamanda yolculuk yaklaşımı ikinci film için gerçekten de biçilmiş kaftandı” diyor Wan.
Yönetmen James Wan ve senarist Leigh Whannell (“Saw”, “Insidious”) imzalı sarsıcı korku gerilim “Insidious: Chapter 2/Ruhlar Bölgesi: Bölüm 2”de, hayaletlerin musallat olduğu bir aile, kendilerini tehlikeli bir şekilde ruhlar dünyasına bağlayan, dehşet verici bir sırrı açığa çıkarma mücadelesi veriyor.
Tekrar bir araya gelen Lambert ailesi, büyükannenin evinde kalmaktadır. Tam ruhlardan kurtulduklarını düşündükleri anda, bebek telsizindeki fısıltılar, beyaz elbiseli bir kadın görüntüsü ve koridordan gelen sesler gibi garip olaylar vuku bulmaya başlar. Lanetli Lambert ailesi, ruhlar dünyası ile tehlikeli bir bağlantıya geçmelerine sebebiyet veren çocukluk sırlarını açığa çıkarmak için ne gerekiyorsa yapmak üzere harekete geçer.
|
 Tarih: 30 Kasım 2013 00:39
|
|
|
|
|
|
|
Film Eleştirisi
|
*** Spoiler İçerir ***
![resim]()
2013 yılı James Wan için bir hayli ilginç bir yıl oldu. Son dönemde bir yıl içerisinde (hatta birkaç ay içerisinde demek daha doğru) iki farklı korku filmiyle salonlardaki yerini alan nadir yönetmenlerden biri olmayı başardı diyebiliriz. Önce hala bazı sinema salonlarında karşımıza çıkan The Conjuring ile bu yılın tartışmasız en iyi korku filmine imza attı. Ardından da 2011 yılında ilk halkası vizyona giren Insidious üçlemesinin ikinci bölümüyle karşımıza çıkmaya hazırlanıyor.
Insidious’u izleyenlerin de bileceği üzere film son derece ucu açık bir şekilde sona ermişti. Lambert ailesinin oğulları Dalton’a (Ty Simpkins) musallat olan bir ruhun geri gönderilmesi için çabalarken, ilk filmi izlemeyenler için ağır Spoiler geliyor, filmin son dakikalarında bizleri ters köşeye yatıran James Wan, aslında ruhlar tarafından ele geçirilen kişinin Dalton’un babası Josh Lambert (Patrick Wilson) olduğunu ortaya çıkarmıştı. Josh, oğlu Dalton’u sıkıştığı ruhlar bölgesinden kurtarmak için ara dünyaya gönderilir ve oğlunu kurtarırken kendi ruhunu kaptırır.
Gelin görün ki eşi Renai (Rose Byrne) durumdan bihaber olduğu için ruhlarla olan savaşta kendilerine yardım eden Elise’nin ölümünü anlamlandıramamıştır. Nasıl olduğunu bana sormayın çünkü elinde fotoğraf makinesi ve fotoğraf makinesinin içerisinde kocasının Elise’yi öldürürken fotoğrafları bulunmasına rağmen kocasının böyle bir şey yapamayacağına kendini inandırabilecek kadar saf bir kadındır.
İşte böyle sona eren filmin ardından nasıl bir devam filmi ile karşılaşacağımızı merak ediyordum açıkası. İlk filmde rol alan herkes ikinci filmde de yer alıyordu, bu da demekti ki ailenin derdi tasası bitmemişti. Fakat ruhlar tarafından ele geçirilen babanın hikayeyi nasıl bir akıbete sürükleyeceği ise meçhuldu. İşte Insidious: Chapter 2 tam olarak bu noktadan konuya giriş yapıyor. Uzun zaman önceye değinen bir flashback ile Josh karakterinin çocukluğuna iniyoruz. Daha filmin başında yine Elise karakteri ile karşılaşmamız ise şaşırtıcı oluyor tabii. Elise daha gençtir ama yine de bu işlerin ustası olarak görüldüğünden Josh’ın annesi tarafından konuya açıklık getirmesi için tutulan Carl tarafından eve davet edilir.
![resim]()
Ardından olaylar gelişir ve Josh ilginç hareketler sergileyince Elise tarafından hipnoz yöntemiyle astral seyahat diyebileceğimiz alışkanlığından kurtarılır. Ya da kurtarılır mı? Bunu zaman gösterecek diyebilirdim ama flashback sona ermeden Josh’ın ilk filmde neler yaptığını düşündüğümüzde, hipnozun hiçbir faydası olmadığını da öğrenmiş oluruz. Tabii burada konuya açıklık getirilirken bir yandan da merak unsuru oluşturuluyor. Çünkü Josh’a musallat olan ruhun kim olduğu, neden Josh’ı seçtiği gibi etkenler filmin son dakikalarına kadar açığa çıkmıyor.
Flashback’in ardından ailenin Josh’ın annesinin evine yeni bir başlangıç yapabilmek adına geçici olarak taşınmasını görüyoruz. Zaten olaylar da bu dakikadan sonra karışmaya başlıyor ve Insidious ile birlikte James Wan’ın en güçlü yanı da ortaya çıkıyor. Korku filmlerinde çoğu zaman kapalı bir mekan içerisinde dar alanlar seçilir ve kamera açıları buna göre ayarlanır. James Wan’ın Josh’ın annesi için seçtiği ev de tam olarak böyle bir mekan olunca, ortaya insanı baskı altına alan ve gerdikçe geren bir ortam çıkıyor. Kısacası mekan seçimi oldukça başarılı olmuş diyebiliriz.
Mekan seçimlerine değinmişken, filmin yalnızca Josh’ın annesinin evinde geçmediğini de belirteyim. Zira annesinin çalıştığı hastaneye hem şimdiki yıkıntı haliyle hem de flashback’lerle göz atma fırsatımız oluyor. Bunların haricinde ruhlar bölgesine de geri dönüyoruz. Son olarak bir de spoiler olmaması için bahsetmeyeceğim bir karakterin evine de uğruyoruz ve bu sahneler de filmin çözüm kısımlarını oluşturuyor. Sonuç olarak bakacak olursak James Wan’ın prodüksiyon ekibi ve tabii ki kendisi bu iş için sıkı çalışmışlar diyebiliriz.
Gelelim oyunculuklara. Patrick Wilson ve Rose Byrne gerçekten Insidious’a yakışmış insanlar. Özellikle Rose Byrne, Patrick Wilson’a göre bir adım kadar öne çıkıyor gibi. Şahsi görüşüm olarak Patrick Wilson yerine başka birileri bulunabilirdi belki ama Rose Byrne gibi komedi filmlerinde dahi oynayan çok yönlü bir oyuncunun performansı bu filmde de ilkinde olduğu gibi etkileyici. Etkileyici performans derken tabii ki Dalton’u canlandıran Ty Simpkins’i de unutmamak gerek. Filmin tamamında Insidious’a oranla daha oturaklı, daha bilinçli ve daha rahat bir karakteri canlandırıyor. 2011 yılında ufacık bir çocuk gibi görünen Simpkins yavaş yavaş kendini göstermeye başlıyor sanırım.
![resim]()
Geriye kalanlar ise Elise’in gençliğini canlandıran Lindsey Saim ve Josh’ın annesi Lorreine karakterine hayat veren Barbara Hershey (Barbara herşey?) görevlerini yerine getirmişler. Lindsey Saim’in abartı tepkileri olmasaydı biraz daha iyi olabilirmiş ama yine de diğer oyuncuların performansları zaten kendisini gölgeliyor ve çok şükür ki kendisini fazla görmek zorunda kalmıyoruz.
Son olarak James Wan’ın maharetlerini de biraz övmek ve yazımı noktalamak istiyorum. The Conjuring’de sergilediği başarılı yönetmenliğin ardından zaten Insidious 2′de de benzer bir performans bekliyordum açıkcası. Korku türünün son dönemdeki tartışmasız en iyilerinden biri olan Wan, gerilim unsurunu nasıl tırmandıracağını ve izleyiciyi nasıl şaşırtıp ters köşede korkutacağını iyi biliyor.
Evet bazı anlar geliyor, bağıra bağıra korkutulacağınızı hissediyorsunuz ama korku filmlerinde en çok sevdiğim şeylerde biri olan gereksiz gerilim yaratılması, Wan tarafından harika uygulanıyor. Yalnızca bir bebek arabasının çalışması ya da piyano çalınması ile gerim gerim gerildiğimi düşünecek olursam, James Wan’a yine tam not verebileceğimi düşünüyorum. Özellikle Steadycam ile çekilen ve objelerin ya da karakterlerin etrafında 270′ten 360 dereceye kadar varan açılarda dönerek çekilen sahneleri James Wan gerçekten korku filmlerinin standardı haline getirecek gibi görünüyor.
![resim]()
Bir de filmin kurgusuna değinmeden edemeyeceğim. Genellikle korku türünde devam filmleri hep ilk filmin gişe hasılatına göre çekilir. Insidious en baştan beri bir üçleme olarak doğduğunu ikinci filmle kanıtlıyor. İlk filmi izleyenleri, Insidious: Chapter 2′de de hoş sürprizler bekliyor. Özellikle açılan kapılar, öten alarmlar, yumruklanan pencereler gibi detayların neden varolduğunu harika bir senaristlik becerisiyle gözler önüne seriyor. Hayatımda neredeyse ilk kez bir korku filminin kurgusunda bulunan garipliklerin tek tek ve güçlü bir şekilde desteklendiğini gördüm desem yeridir.
Piyasada kaliteli korku filmi bulmak neredeyse imkansız gibiyken James Wan, klişe gibi görünen senaryoları yönetmenlik becerisiyle harmanlayıp bir şekilde izlenebilir kılıyor. Türü sevenlerin kesinlikle kaçırmamasını tavsiye ediyorum çünkü salonda hop oturup hop kalkmayı seviyorsanız, Insidious 2 ile bunu sık sık yaşayacaksınız diyebilirim. Unutmadan üçüncü filmin de geleceğini ve hatta geçtiğimiz günlerde vizyon tarihinin açıklandığını da ekleyerek yazımı noktalayayım.
Türü sevenler kaçırmasın.
![resim]()
Superkarga
|
Tarih: 30 Kasım 2013 00:46
|
|
|
|
|
Taşındı: 12 Ocak 2014 15:12 - Sinigami tarafından
Taşındığı Forum: Vizyondaki Filmler > Gösterimden Kalkan Filmler |
|
