Das schweigende Klassenzimmer (2018)

Hollywood'un önyargılı demirperde eleştiri filmlerine pek benzemeyen, Rus işgali altındaki kendi yurttaşlarının (eskilerde kalmış) dertlerine yumuşak gözle yaklaşmayı deneyen, başarılı bir Alman filmi. Biz bu yumuşaklığı daha önce çekilen Der Tunnel (2001) ve Barbara (2012) filmlerinde de gözlemlemiştik.
Filmin anlatıldığı dönemde (1956) ünlü Berlin duvarı henüz inşa edilmediği için, Reich döneminden kalma Berlin banliyö treni hem Doğu hem de Batı Berlin'den geçmek zorundaydı. Demiryolu olsun, otomobille geçilen Checkpoint Charlie olsun batıdan doğuya geçilirken ABD işgal gücü göstermelik bir denetim yaparken, doğudan batıya geçişlerde DDR askerleri (yönetim görünürde sosyalist olsa da gerçekte faşist dikta rejimi olduğu için) en ufak bir şüphede yolcuları geri çevirmekteydi.
"Susan Sınıf" filmi, aslında politik bir önyargısı olmayan, batıya gençlik heyecanıyla ve salt (Almanların tabiriyle oben ohne) film izlemek amacıyla kaçamak geçen iki lise öğrencisini konu etmekte. Film öncesi gösterilen Tagesschau belgeselinde, Budapeşte'de Rus işgal güçlerine karşı direnen Macar gençler ve İmre Nagy yönetiminde kurulan alternatif hükümet haberlerini seyreden iki genç, geri döndüklerinde sınıf arkadaşlarına bunları anlatır. Macarlarla benzer sıkıntılara sahip DDR'li gençler, bu direnişi kutsamak amacıyla sembolik bir destek kararı alırlar: Günün ilk dersinde sınıfça beş dakika susacaklar ve öğretmenin hiç bir sorusuna cevap vermeyeceklerdir. Elbette DDR gibi dikta rejimde nereye gideceği hiç düşünülmeden yapılan bu hareketin pek çok sürpriz sonucu olacaktır.
(Filmin İngilizce altyazısı olarak sitemizde sunulan paylaşımın sadece yetersiz değil, pek çok yerde yanlış anlam içerecek oranda hatalı olduğunu belirtmeliyim. Almancadan direk çeviri yapabilecek arkadaşlar için filmin orijinal altyazısını siteye ekledim.)

Faşizim böyle birşey işte... biri sessizlik protestosu yaptığı için tepesine binerler bir başkası önüne uzatılan mikrofona konuştuğu için. Aktörler ve milliyetler değişse de faşistlerin kullandığı teknikler değişmiyor. Bu ha sosyalist ayağına yatan faşist ha islamofaşist olsun... Hepsi de aynı teneke..

Gerçekten bir an bile sıkılmadığım ve duygulanarak izlediğim son günlerde tartışmasız en güzel filmdi. Özellikle gerçek hayatta yaşanmış olan onurlu gururlu Alman gençlerin özgürlük adına yaptıkları mücadelelerini bu tür filmler sayesinde öğrendikçe hayretler içinde kalıp o zaman verdikleri emeklerin boşuna gitmediği ve günümüzdeki Almanya'nın ne duruma geldiğini net bir şekilde görüyoruz..Kısaca eğer kalite film arıyorsanız tereddütsüz tavsiye ederim.......