Bad Day for the Cut (2017)

“Bad Day for the Cut”, Kuzey İrlanda’da geçen hikâyesini de, Brendan Mullin ile birlikte yazan Chris Baugh’un yönetmen koltuğunda oturduğu ilk uzun metrajlı sinema filmi…

Prömiyeri, 22 Ocak 2017’de Sundance Film Festivalinde yapılan ve 20 Ekim 2017 tarihinde İngiltere’de vizyona giren filmin, hâlihazırda IMDB, Rotten Tomatoes ve Metacritic gibi mecralarda ciddiye alınacak miktarda oydan oluşan bir izleyici ve yorumcu puanı ortalaması mevcut değil…

O nedenle bizde, oldukça düşük bir bütçeyle çekildiği her halinden belli olan bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…

Bunun içinde, kan davasına benzer saplantılı bir intikam hikâyesinin anlatıldığı filmin ayrıntılı incelemesine geçmeden önce filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…

Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, yüksek bütçe ile deneyimli bir yönetmen tarafından Hollywood stüdyolarında çekilseydi ve hele bir de başrole aksiyon türünün ağır abilerinden biri de monte edilmiş olsaydı, izlenme ve yorumlanma sayıları rekor üstüne rekor kıran bir film olurdu diyebileceğimiz bir seyirlik olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…

Zira filmde, etrafı kan revan içinde bırakmadan öldürülen insan sayısının haddi hesabı yok gibi… Öyle ki, yönetmen olarak henüz ilk sinema filmi deneyimi olmasına rağmen Chris Baugh, türünün büyük ustalarından Sam Peckinpah'a rahmet okuturcasına ölüm ve işkence sahnelerinde elini kesinlikle korkak alıştırmamış…

Yalnız bütün bunlara karşın filmi, (korku hiç değil ama) yaşanacakları öncesinden bildiğiniz ve başroldeki Nigel O'Neill’ın canlandırdığı sıradan bir çiftçi olan Donal karakteri, işlerini son derece büyük bir soğukkanlılıkla hallettiği için insanı geren türde bir gerilim olarak değerlendirmek de pek mümkün değil… Ki, bu haliyle de Donal karakterini, Movie Nation’daki 8 Şubat 2018 tarihli makalesinde ünlü sinema eleştirmeni Roger Moore, son derece haklı bir biçimde Clint Eastwood’un canlandırdığı intikam peşinde koşan karakterlere benzeterek yorumlamış… Hatta bir yerde, (yıllar öncesinde büyük bir beğeni ile izlemiş olduğumuz ancak her nedense yorumlamadığımızı bu filmin yorumunu yazarken fark ettiğimiz) “Kraftidioten / In Order of Disappearance” (2014) filmindeki kar küreyici Nils Dickman ile de kıyaslamış…

Yani neresinden bakılırsa bakılsın “Bad Day for the Cut”, öyle kolayca es geçilerek kenara atılacak sıradan bir film değil…

Kısmen bir yol hikâyesine de dönüşen filmde, eski model kırmızı Ford Transit bir minibüs ile yaptığı yolculuğunda Donal’a, Bartosz rolünü oynayan Polonyalı aktör Józef Pawlowski eşlik etmiş… Filmin bir diğer önemli karakteri de, Susan Lynch tarafından canlandırılan eski bir IRA savaşçısının kızı olan Frankie Pierce…

Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda olduğu gibi yaptığımız açıklamalar sonrasında meraka kapılarak filmi izlemeye karar vereceklerin ağzının tadını kaçırmış olmamak adına “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…

İlk önerimize gelince:

O hakkımızı da bu kez; nitelikli film izlemeyi kendine tarz edinmiş sinemasever dostlara, “Kendinizi büyük bütçeli endüstriyel filmlere mahkûm etmek yerine Kuzey İrlandalı sinemacı Chris Baugh’u keşfederek takip listemize almamıza vesile olan bu türden düşük bütçeli bağımsız filmleri de izleme listelerinize almayı unutmayın” diye seslenerek kullanmak isteriz…

Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde “Geçer” kategorisine dâhil ederek puan olarak da 6 verdiğimiz bu film için önerimiz de, eğer iyi oyunculuk ve yerli yerinde (yani dozajında) aksiyon da barındıran intikam hikâyelerine sahip filmler ilginizi çekiyorsa “bir şans da siz verebilirsiniz” şeklinde olacak…

Keyifli seyirler…

Hayatın kendisi gibi gerçekci olmuş. Başroldeki arkadaşı epeyce beğendim, genel anlamda oyuncular iyiydi. Chris Baugh ın tek filmi, hem yazıp hem yönetmiş. İyi iş çıkarmış.

Konu olarak intikam temalı bir film ama öyle süslü aksiyonlu gerilimli bir intikam filmi beklemeyin. Dedim ya hayatın kendisi gibi gerçekçi diye. Tokat gibi film bence. Tabi ki işin içinde İngiliz soğukluğu da var bu nedenle aksiyonlu film arayanlar belki sıkılabilir. Ama film sıkıcı değil.

Tavsiye ediyorum 7 puan benden.

Düşük bütçeli olduğu çok belli. Özellikle başrol çok doğal olmuş, beğendim. Ama film çok akıcı değil. Başlıyor ve bitiyor.Bence ortalama bir film. Puanım 5