Kaptan Benim! (2023)

Herkes TV haberlerinde en az bir kez şöyle bir haber görmüştür:

"Akdeniz'de Afrikalı mültecileri taşıyan tekne battı, onlarca mülteci hayatını kaybetti." Biz rahat koltuklarımızda bu haberleri dinleyip birkaç saniye sonra unuturken, bu insanlık dramları dünyanın değişik yerlerinde durmaksızın yaşanmaya devam ediyor. Ölen Afrikalıların dünya kamuoyunda birer sinek kadar değeri ve önemi yok...

İşte bu filmde de Senegal'da yaşayan 16 yaşında iki kuzenin daha iyi hayat koşullarına sahip olma umuduyla İtalya'ya yaptığı binbir tehlikeyle dolu yolculuğu izliyoruz. Avrupalı Emperyalist Devletlerin Afrika'da yaptığı sömürüyü ortaya koyan, kimsenin umrunda olmayan mülteci meselesini ele alan çarpıcı bir film. Fakat yönetmen filmi nasıl çekmek istediğine dair tam olarak karar verememiş gibi bir izlenim edindim. Zaman zaman fazla abartılı, sırıtan, ucuz duygu sömürüsüne yönelen sahneler vardı. Yönetmen filmin genelinde tutarlı bir dil tutturamamış. Ama herşeye rağmen filmin başından sonuna kadar heyecan ve merak duygusu yok olmadı, filmin sonunu merak ettirdi. Ve de nasıl adaletsiz bir dünyada yaşadığımızı tokat gibi yüzümüze çarptı.

Hepimizin bildiği o meşhur sözle bitireyim:

"Coğrafya kaderdir..."

Filmde bazı yerler biraz yüzeysel kalmış ama geri kalmış ülkelerin neler yaşadığını, daha iyi koşullar için neler çektiğini anlatan güzel bir film. Gittikleri yerde de ikinci sınıf insan muamelesi görmeleri cabası.

Avrupa hayali kuran iki Senegalli genç onları doğanın acımasızlığını ve insanların karanlık tarafını Seydou'nun gözünden göç yolculuğunu anlatıyor. Belki çok abartılı sahnelerin olduğunu kabul ederek Afrika'dan Avrupa'ya gitmeyi düşünen herkesin mutlaka bu filmi izlemesi hem de Batı dünyası da onları nasıl gördüğüne dair algıları açısından çok önemli diye düşünüyorum. Sonuç olarak Avrupa'da yaşamak için bunlara değer Mi ? ''Bence kesinlikle değmez ''Şunu da belirteyim Ki 2 saat aktı gitti ama Avrupa da kendi açılarından haklı olduğunu düşünerek istemiyorlar.