Into the Night (2020)

dizi güneşin aniden manyetik bir şeylerinin değişmesinden dolayı yüklü miktarda gama radyasyonu yollayıp karbon temelli ne varsa dnasını bozmasını haliyle insanların bundan etkilenip öldüğü bir dünyayı anlatıyor.ekibimiz ise uçağın içinde durmadan güneşten kaçmak için batıya gidiyor.

şimdi gözüme çarpan mantık hatalarını sıralayacağım

1) sosyal medya fenomeni kız newyork'da yaşayan arkadaşı ile görüntülü konuşuyor. newyork'da öğlen iken belçika'da nasıl güneşin doğmasına bir kaç saat kalmış oluyor.

2) uçak kanada'dan kalkarken savaş suçlusu ingiliz askerleri arkada bırakıp kaçtıkları sahne var. bu elemanlar tam güç vermiş uçağı kovaladıkları yetmiyor arkasından silahlarla ateş etip sağ taraftaki yolcu camını vurmayı başarıyorlar yetmiyor bir tanesi iniş takımlarına tutunmayı başarıyor ( şu iki mevzuya tekrar değineceğim ).şimdi burda bir saat jet turbine motorunun çalışma prensibini anlatmama gerek yok sadece saniyede binlerce ton itki gücü ürettiklerini bilin

3) önceki maddede anlattığım arkadaş iniş takımlarına tutunup orda saklanmayı başarıyor bizim ekipte durumu anlayınca eleman ölsün diye uçağı 40 bin feet yüksekliğe çıkarıyorlar. hadi diyelim adam 40 bin feet yükseklikte donmuyor ( -50 -60 derece arası ) basınçlandırma yapılmayan yerde nasıl nefes almayı başarıyor.bunların üstüne yetmiyor o kadar yükseklikte iniş takımlarını açıyorlar adam düşmüyor inat etmiş yapışmış oraya ( iniş takımlarının hidroliklerinin donmaması ve yağ gibi geri kapanmasıda ayrı bi olay ). en son bakıyorlar olmuyor 3 kişi iniyor kargo bölümüne ordan delik açıp adamı vuruyorlar.

4) 2. maddede belirttiğim kovalamaca sırasında uçağın arkasından ateş etmeleri sonucu sağ taraftaki yolcu camlarından birinde çatlak meydana geliyor. hani ne desem bilemedim mermiye falso falan verdin öyle mi isabet etti nasıl oldu anlayamadım.işin teknik kısımına gelecek olursak karşınızda duran uçak camına direk sıksanız hatta bir şarjör bile harcasanız kırılmaz geçtim yandan sözde rüzgardan bir şekil gelip sıyıracak ( rüzgar demişken motorların ürettiği güç o mermileri geri dönderip onlara iade ederdi ama neyse ).

5) son olarak bu arkadaşlar sözde hep batıya gidiyor eyvallah belçikadan kalkıyorlar iskoçyada inip yakıt alıyorlar tekrar kalkıp kanadaya zor gidiyorlar ordan sonrası falso işte hop kanada'dan kalkıp geri belçikaya gidiyorlar.şimdi hikayeden dolayı doğuya doğru gidemezler.peki bunlar airbus a320 ile kanada dan kalkıp durmadan nasıl batıya doğru gidip belçikaya indiler hani airbus a340 veya a350 olsa derim eyvallah 15-16 bin km gidecek kadar yakıt alabiliyorlar bi şekil gitti ama a320 neticede uçak limitler belli tam dolu depoyla 5300 km kadar gidebilmesi lazım.kaba bir hesaplama yaptığımda kanada dan kalkıp tersten yani batıdan belçikaya gitmek için kat edilen yol 21.117km yapıyor yani bu arkadaşın en az 3 kere daha tam depo yakıt alması gerek ama oda 4 depo yakıtla sağ salim gidebileceği anlamına gelmiyor son depo ucu ucuna yetiyor. buda demek oluyor ki bu arkadaşlar japonya çin rusya ve doğu avrupa ülkelerine indiler ama biz bunu izleyemedik.en son belçikada gidiyorlar su altından bir bunker var radyasyon geçirmiyor oraya gidelim nerde hoop bulgaristan.dizideki pilotta belirtiyor zaten dünyanın etrafında bir tur daha atacağız diyede tamam ama kardeşim niye göstermiyorsunuz bu sahneleri bize?

bu saydığım mantık hatalarından dolayı zaten bilim-kurgu kısmı sadece kurgu olarak kalıyor karşımızda.peki bu diziyi başında oturtup da izleten şey ne ? insan ilişkileri tabiki. yemin ediyorum birleşmiş milletler gibi dizi yapmışlar türk rus fransız italyan belçikalı polonyalı ingiliz afrika kokenli hindistan kökenli arap ne ararsan var.diziyi izlerken bu insanları ülkelerin kendileriymiş gibi izlediğim için çok zevk aldım.her olayda sakin kalmayı başarıp her olayada el atıp halleden koruyucu kollayıcı türk abi.ilk başta herkese sert davranan sonradan sadece türk abiyle anlaşan rus abla.bizim türk abiye müslüman kardeş ayağı ile yaklaşıp trajikomik bir ironi ile ilk ihanet eden arap eleman.uçağa bindiği saniyeden beri değişik davranan ırkçı italyan askeri ( adam sanırım 3-4 kez duruşunu değiştirdi ).şeref onur ahlak gibi tüm iyi şeylerin sadece kendinde toplandığını düşünen sonra türk abiye gelip yanlış yaptım affet diyen belçikalı.sezon sonunda artist artist ben liderim vb diyip havalanan fransız kızın gerçekten olaylara fransız kalması vb vb tüm bu karakterler gerçekten kendi ülkelerini yansıtıyorlar ve izlemesi çok zevkli.

türk mevzusuna gelecek olursam baya bir kişi türkler aşağılanmış dalga geçilmiş falan demiş ama tam tersi bir durum var bence.ilk önce karakterimizin ismi ayaz,arapça bir isim değil.dizide italyanın falan çok laf attığı pis arap dediği bilmem kaç deveye kadın alıyorsunuz askeri başarınız yok gibi cümleleri geçiyor ama karakterimiz dizide en insaflı ve adaletli davranan, kadınlara ve çocuklara en çok değer veren yeri geldiğinde o italyan binbaşı'nın elinden tek hamlede tüfeği kapabilecek gergin anlarda mantığını kullanabilecek donanımda birisi ve bu özellikler dizide açık ve net belli olmaktan öte bazı karakterler tarafından belirtildiği oluyor. tam tersi durum var demek istediğim olay bu dizinin göstermek istediği şey bakın türklerle böyle dalga geçiyoruz saçma sapan iftiralar atıp aşağılamaya çalışıyoruz ama yeri geldiğinde en iyi işi onlar yapıyordur.

en son ırkçı italyan'ın bulgaristan'da türkiye'den doğan güneşi izleyip ölmesi güzel bir detaydı.