Murder by Contract (1958)

Siyah-beyaz suç filmlerinin tamamına film-noir demek gibi bir yanılgı oluştu. Bu film noir değil. Film noir'ın klasik alametleri vardır. Femme fatale diye adlandırdığımız müphem kadın, gizli işler çevirirken duvarlarda görülen tam boy gölgeler ve çamur birikintilerine yansıyan akisler. Arada Sweet Smell of Success gibi istisnalar çıksa da genelde bunlar yoksa film noirdan söz edilemez. Bu filmde bunların hiçbiri yok. İşte bu yüzden Stanley Kubrick'in Killer's Kiss'le başlattığı Martin Ritt'in Edge of The City ile devam ettirdiği daha yenilikçi bir sinema anlayışının izinde. 50'lerden çok 60'lara ait gibi. Sırf avant garde olması bile filmi izlemeye değer kılıyor.

Noir deyince akla ilk kap karanlık, sisli, dumanlı atmosferler akla gelir. Bu Film de ise klasik Noir filmlerinin aksine göre fazlasıyla aydınlık. Sadece final sahnesi hariç! 

Bunun yanı sıra filmin müzikleri ayrıca güzeldir. Kahramanız Claude'nin daha iyi şartlarda yaşamak için kendini yetiştirip kiralık katil olmasını ve gelişen olayları izliyoruz. Türü sevenlerin kaçırmaması gerek. Ayrıca Claude'un deyimleri, söylemleri hoşunuza gidecek cinsten…

Bu film-noir denilen türü beğenerek izlerim. Bu film, türün iyilerinden biri. 21. yy.daki hızlı film tekniklerine göre naif denebilirse de, oyunculuk çok iyi, diyaloglar çok iyi. Ayrıca Claude'un (Vincent) sarf ettiği felsefi sözler de düşündürücü.