Giriş Kayıt

Tuna Kara yorumları

Tuna Kara profil sayfası
Barbie (2023)
Neresinden tutsan elinde kalan, yapış yapış bir Amerikan solu zırvası. Sinematik değeri neredeyse yok. Bir oda dolusu dünyadan bihaber woke abla, tıka basa nefret dolu bir mastürbasyon cinnetine tutulmuş ve elde kalan tortuyu senaryoya kusmuş. Ryan Gosling'i çıkarınca film zaten katıksız bir cringe festivaline dönüyor. 2023'te ekonomik kriz sonucu düzgün film yapılamayınca, parayı da Hollywood içinde çeteleşen amerikan solu ele geçirince bu fecaat ortaya çıkmış. Hollywood'la bağı komple koparma zamanı gelmiş gibi.

  • 20/ 10
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
Tarih: 17 Haziran 2024 18:44
Fumer fait tousser (2022)
"Changement d'epoque en cours."

Bu yorumu okuyorsanız sizin de gün içinde ara ara gözünüz ayaklarınıza dalıyordur ya da "bunca insan vır vır ne konuşuyor acaba?" diye içlenip yalnız hissettiğiniz anların sayısı ve süresi artıştadır. Dolayısıyla bu filmi sevme ihtimaliniz de hayli yüksektir. Çizgi filmler sadece hafta sonu sabahları yayınlanırken cümbüş gibi rengarenk olan hayal dünyası şimdi neden yağlı bozuk para tadında ve renksiz diye hayıflananların yönetmeni Quentin Dupieux'tan yine hunharca bir insanlık eleştirisi. Yine sebepsizlik, yine boşluk. Absürtlüğün sıcacık battaniyesi altında rengarenk bir 70 dakika.

  • 160/ 10
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
Tarih: 25 Aralık 2023 22:55
Leave the World Behind (2023)
Klişe üstüne klişe ve bonus olarak Julia Roberts'ın insanı çileden çıkaran berbatlıktaki oyunculuğu. Film fikir olarak orijinal bir şey vaat etmiyor. Robot kollu kamera bulunca şımaran yönetmen buna rağmen özgün tek kare çekememiş. Arzu nesnesi ve zengin zenci adam, wokeluktan gebermek üzere olan melez kızı, zenciyi arzulayan yılgın beyaz kadın, sosyal hadım beyaz erkek, sihirli zenci yerine son zamanlarda bolca kullanılan sihirli beyaz ergen kız gibi tüm dümbelek tuşlara bol bol basılmış. Uzun zamandır izlediğim en kalitesiz ve yetersiz yapım. Zengin ve yılışık Amerikan solu tarafından, zengin ve yılışık Amerikan solu için.

  • 20/ 10
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
Tarih: 24 Aralık 2023 18:37
Incroyable mais vrai (2022)
Sinemanın kafası güzel filozofu Quentin Dupieux her geçen filminde "sebepsizlik" ve "farz-ı misal" kavramlarını işleme konusunda daha da ustalaşıyor. Bu filmde ek olarak çürümek, kofluk ve anlamsızlık gibi temaları da paletine eklemiş. Emil Cioran 70lik bir rakıyı susuz içip bir film yazmaya karar verse bu filmi yazardı. Kötü değil. İyi de değil. Olmak zorunda da değil ama "iyi ki var" diyeceğiniz türde bir film. Aramasa da aranmasa da orada olduğu bilinen arkadaşlar gibi.

  • 180/ 10
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
Tarih: 23 Aralık 2023 21:08
En man som heter Ove (2015)
Büyük usta Clint Eastwood'un 2008 yapımı meşhur Gran Torino filminden bazı detaylar:

- Yaşlı, huysuz ve gelenekçi bir adam.
- Eşini kaybedince hayata tutunmakta güçlük çekişi.
- Araba markaları üzerinden bir milliyetçilik yorumu
- Ev bakımı üzerinden bir milliyetçilik yorumu
- Farklı etnik gruptan, azınlık bir komşu.
- Bu azınlık komşuların çok çocuk sahibi olmaları, karaktere önce sevmediği, sonradan bayıldığı yemekler getirmeleri.
- Kurallara bağlı ve düzenli işçi sınıfından bir beyaz kahraman.
- Sonunda miras niyetine duygusal bir mektup.
- Kahramanlaşan beyaz, onun erdemleriyle medeniyetleri bir adım öteye taşınmış olan azınlıklar.

Bu Gran Torino'nun konusu. Bu maddeleri "birebir" alın, inceliksiz ve kaba saba İsveç ırkçılığıyla olduğu gibi tekrar çekin. Bu "En man som heter Ove" adlı filmi elde edersiniz.

Suni bir duygusallık, görgüsüz bir kendini yüce görme sevdası, kaba saba bir hikaye araklama teşebbüsü. Gran Torino'daki kadar incelikli bir araştırma, yakından bakma ve hikayede ustalık gibi artılar da yok. Odun gibi film.

Clint Eastwood hikaye ve telif hakkında dava açsaymış canlarına okurmuş. Son derece açık. Uzun zamandır gördüğüm en görgüsüzce ve doğrudan çalıntı işlerden biri.

Oyunculuklar vasatla - eh işte arası. Sıkıcı, zorlama, sevimsiz bir film.

  • 20/ 10
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
Tarih: 29 Eylül 2022 22:36
Jimmy Savile: A British Horror Story (2022)
"Biz İngiliz kraliyet ailesi olarak çocuklara, hastalara, sakatlara, suçlulara ve sapkın zevklerimize uygun gördüğümüz her türlü insana tecavüz ettik. Öldürdük, tehdit ettik, susturduk. Medyamız ve polisimiz bunu gizledi. Siz sıradan insanlar değil bizi, kapımızdaki süslü bir köpeği bile suçlayacak güçte değilsiniz."

Filmin ana teması bu. İzlerken İngiliz kraliyet ailesinin pis, sarı, çarpık dişleriyle suratınıza sırıttığını hissediyorsunuz. Milyonlarca insanın gözleri önünde, hastanede yatan 5 yaşındaki sakat çocuğun bile ırzına geçtiğini saklamadan söyleyen bir sapığı, yüzlerce tecavüz vakasına rağmen nasıl koruduklarını ve korumaya devam edeceklerini anlatıyorlar.

Belgesel de bu aklama sürecinin etkili bir parçası. 3 saatlik belgeselin 2 saat elli dakikası tecavüzcüyü överek, 1 dakikası tecavüzlerinden hızlıca bahseder gibi yaparak, kalan kısmı da jenerikle vb geçiyor. Müzikler, montaj, röportajlar vb tümüyle suçu ifşa eder gibi yaparak örtbas etmek ve sansasyonel değerini azaltmak üzerine. BBC'nin bilindik klişe metotlarına aşina insanların gülüp geçeceği bir parodi.

Two Popes filmi, 30.000 oğlan çocuğunun tecavüzünü örtbas etmeye çalışan sapık bir emekli Nazi olan Benediktus ve öğrencisi darbe sevici Francis'i sevimli ve normal göstermek için her türlü sinema hilesini kullanan bir maymun dansıydı. Bizim ülkemizde bile papalığa sevgi besleyen bir cahil ve idiot sürüsünün olduğunu gösterdi.

Bu belgesel Two Popes filminin işe yaradığını, Prens Andrew'in çocuk tecavüzlerini gizlemek için Jimmy Savile denen şarlatanın harcanabilir olduğuna karar verildiği gösteren bir yapım.

İzlemek için sağlam mide gerek. İşlenen suçlar yürek burkucu ama bu suçları gözünüzün içine baka baka inkar etmeye çalışan bir grup pisliği, piyano ve süslü çekimler eşliğinde izlemek düpedüz mide bulandırıcı.
İzleyin. Dünyada adalet olmadığını ve eski çağlardan kalma din veya kraliyet gibi sapıklıklar ortadan kalkmadıkça da olmayacağını anlayın.

(Ayrıca bugün güya internet solunun renkli ve komik sesi olarak dolanan Ricky Gervais soytarısının, Jimmy Savile'in etrafında sahibine kavuşmuş fino gibi neşeyle zıpladığı sahneler kayda değer.)

  • 200/ 10
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
Tarih: 20 Haziran 2022 11:41
The Batman (2022)
Bu film, daha doğrusu movie, herhangi bir şey hakkında herhangi bir şey söylemeden, birkaç adam ve kadının ergence poz kesmesiyle başlayıp aynı şekilde biten absürt bir varyeteden ibaret.

Adamlar "Nasılsa ortada pelerinle zıplayan artist bir eleman ve karşısına deli bir şarlatan koyunca izleyici yutuyor." formülünün dışına taşmadan filmi kotarmışlar. Ek olarak kendi içişlerine uygun biçimde çevirebildikleri herkesi zenciye çevirip yeni hollywood kaygılarına merhem olmuşlar o kadar. Melez kedi kadın, zenci Gordon, zenci kadın vali dümeninden Amerika'nın ergen solunun gazını almışlar. Milyonları toplayıp çekilmişler.

Boş vaktinize gelirse, atlaya atlaya da olsa izleniyor.

  • 20/ 10
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
Tarih: 13 Mayıs 2022 13:05
Rien à foutre (2021)
Derinliği olan, ilginç bir film. İnsanın içinde yavaş yavaş büyüyüp köklenen türdeki yapımlardan.

"Bağlanmak" meselesini o kadar farklı boyutlarda, o kadar iç içe ve dengeli anlatmış ki; belki bilerek belki deneysel bir yan etki olarak, sinema sanatının çok nadir görülen mucizelerinden birini yaratmış. Hayatla bağların kopması, tam olarak nerede koptuğuna dair o bitmeyen sancılı merak, geleceğin ve hayallerin yiten anlamı. Uçmaktan tutun, bacaktaki tüylere kadar yüzlerce iç içe geçmiş metaforla anlatılan ilginç bir hikaye.

İnsan bazen çok derininde bir yerde yankılanan bir sıkıntı duyar ve kendi kendine "Ağlasam geçer" tesellisini verir. Fakat ağlayamaz, çünkü gözleri duyduğu acıyla henüz tanışmamıştır. Kültürümüzün "Boğazı düğümlenmek" şeklinde açıkladığı muazzam paradoks. Filmde o etki hiç bitmiyor. Ağlasak geçer diyorsunuz ama geçmiyor. Marketteki kasiyerin, otobüste öylece oturan adamın, bilet gişesi çalışanının ya da kaldırımda oturan bir çocuğun bile hayatının sonsuz sayıda keder katmanından mürekkep olduğunu anlayınca, insanın içine peyda olan bir ağlama hissi. Filmde bu ağlama hali bile şaşkınlık verici bir benzetmeyle anlatılmış. Çok ilginç.

Başarılı bir film fakat herkese göre değil.
Teknik izleyiciler ve film okurları çok sevebilir.

  • 180/ 10
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
Tarih: 28 Nisan 2022 11:02
A Glitch in the Matrix (2021)
Yaygın olarak kullanılan "Giriş - Gelişme - Sonuç" kalıbı yerine "S.çma - Sıvama - Şakaya Dökme" prensibiyle çekilmiş bir belgeselimsi.

Belgesel kesinlikle değil. Matrix film serisinden aşırı etkilenmiş, ergenliği üzerinden atamamış ve Elon Musk'ı bir dahi olarak görmeye kodlanmış bir grup anlama özürlünün zihinsel can çekişme hali. Zira zoomla bağlanılmış bir-iki bilim adamının, sorulan soruların gerzekliği karşısında afallayışları bile yapanların vizyonunu göstermeye yetiyor.

Acınası miktarda kötü, iddiasız ve absürt. Muhtemelen son Matrix filminin büyük ses getireceğine bel bağlayıp, artçı şoklardan biz de ekmek yeriz sevdasına kapılmış bir grubun yaptığı 1 saat 40 dakikalık bir saçmalama serüveni.

Philip K. Dick izlese yapımcıya kafa atar, Jean Baudrillard izlese yönetmeni bıçaklardı.
Üzücü.

  • 20/ 10
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
Tarih: 03 Nisan 2022 20:18
Paradise Lost: The Child Murders at Robin Hood Hills (1996)
Amerika denen kabusu bu belgesel kadar iyi özetleyen başka bir yapım izlemedim. Abartısız biçimde, Amerikan halkı denen cahil, önyargılı, sömürülmüş ve zalimleştirilmiş insanları, kurgulanması imkansız bir gerçeklikle anlatıyor.
Film olsa insanlar bu kadar zalimce bir haksızlığı ve ikiyüzlülüğü abartı bulur, sinema salonunu terk ederdi. Fakat yaşananlar gerçek. Ölen çocuklar, suçsuz gençler, suçu onlara yıkabilmek için canla başla çabalayan bir sistem, ikiyle ikiyi toplamaktan aciz kibirli bir topluluk.
Serinin ikinci ve üçüncü filmleri de en az bu kadar acı. 2011'de, adaletle değil, şarkıcı-oyuncu tayfası boy gösterdi diye, numaradan çözülmüş bir vaka.

  • 200/ 10
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
Tarih: 10 Mart 2022 23:48
‹ Önceki 1 2 3 4 ... 8 Sonraki ›
Türkçe Altyazı © 2007 - 2024 | hd film