Giriş Kayıt

Serpico (1973)

avatar
kurt_thewolf (06 Haziran 2017)
  • 180/ 10
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
resim

İş arkadaşlarının birçoğu için o yaşayan en tehlikeli insandı, çünkü dürüst bir polisti.

Polis okulunda mezun olmamıza yakın, bir dizi konferans vererek psikolojik olarak bizlerin mesleğe hazırlığımızı tamamlamayı amaçlıyorlardı. Bu konferansların birinde şu an ismini hatırlamadığım bir eğitmen bizlere Frank Serpico'nun hayatından bahsetmişti. Hepimizin bir Serpico olması gerektiğine dem vurarak Serpico filmini mutlaka izlememizi tembihlemişti. Sonrasında mezun olarak mesleğe başladık. Aradan seneler geçtikten sonra birden bu konferansı ve Serpico filmini anımsadım. Hemen filmi temin ederek izledim tabii. Bu noktada şunu belirtmeliyim ki, filmin polis olmayan izleyicilere hissettirdiği şeylerin ötesinde, Serpico ile aynı mesleği yapan kişilere hissettirdikleri daha bir başka. Bu konuyu yazımızın ilerleyen kısımlarında daha ayrıntılı şekilde ele almaya çalışacağım.

Serpico filmi hayatta yaşanılan bir kesitin bizlere yansıtılması kısacası. Gerçek bir kişiden ve o kişinin yaşadığı olaylardan yola çıkarak birebir yaşanmış bir hayat kesitini ve bu kesit üzerinden 1970 li yıllarda ABD'deki bozuk bir düzeni anlatıyor. Öncelikle filmde hayatı anlatılan gerçek kişiyi tanıyalım. Kahramanımızın adı Frank Serpico ya da tam adı ile Francisco Vincent Serpico'dur. Kendisi İtalyan asıllı bir Amerikalı'dır. 1959 yılında sevdiği meslek olan polisliğe, New York Polis Departmanı (NYPD)'nda devriye polisi olarak başlamıştır. 1960 yılında 80. karakolda aslen mesleğe atanır. Mesleğe başlamasının ardından, meslekte gördüğü yozlaşmaya bulaşmayarak kendinden söz attirmiş, akabinde de bu yozlaşma ile mücadele atme yollarını aramış, bu mücadelede meslek içerisinden ve üst kademeden destek görememiş ve tek başına mücadele etmek zorunda kalmıştır. Mesleğinin ilerleyen yıllarında sivil polisliğe geçmiş ancak burada da değişen bir durum olmadığını gördükten sonra tüm odağını polis yolsuzluğu ile mücadeleye vermiştir. 1967 yılında Serpico tarafından çok sayıda polis yolsuzluğu ile ilgili rapor tutulmuş ve bu raporlar New York'un en önemli gazetesi olan New York Times'a konu olmuştur. Tabiri caizse arı kovanına çomak sokan Serpico, bu olayın ardından Narkotik'e atanmış ve 1971 yılında bir uyuşturucu satıcısını yakalama operasyonunda yüzünden vurularak yaralanmış, tedavisinin ardından ise mesleğe devam etmeyerek malülen emekli olmuştur. Emekliliğinin ardından Amerika'dan ayrılarak 10 yıl kadar İsviçre'de yaşamış ve 1983 yılında tekrar Amerika'ya geri dönmüştür. Filmimiz Serpico'nun meslek içerisindeki yolsuzluk ile mücadelesini konu edinmektedir. Yani yıl aralığı olarak ele alırsak 1959 ile 1971 yıllarını işlemektedir. Filmde Serpico karakterini ünlü oyuncu Al Pacino canlandırmıştır. Al Pacino, o yıllar Baba filmini çektikten sonra şöhretini kazanmaya başlayan genç bir oyuncu olarak göze çarpmaktadır ve bu filmdeki performansı ile de göz doldurur. Bu performansı ile o yıl en iyi erkek oyuncu olarak Oscar'a aday gösterilmiş ancak ödülü kazanamamıştır.


resim


Serpico filminin başarısı benim açımdan Al Pacino'ya aittir. Çünkü filmde Serpico karakterini sürekli besleyecek sabit bir yan karakter hemen hemen yok gibi. Zaten biyografi filmi yapmanın en büyük dezavantajı tek bir karaktere yoğunlaşmak zorunda olmanızdır. Elinizdeki konunun zenginliğini senarist olarak verimli tutar ve bu konuyu film içerisinde işleme becerinizi de yönetmen olarak doğru bir şekilde yapsanız dahi, eğer o karakteri benimseyip gerçekten o karakter olabilen bir oyuncuya sahip değilseniz çalışmanızın başarıya ulaşması imkânsızdır. Bu üç ayaklı birleşene baktığımızda ise bir ayağının aslında çok başarılı olamadığını, bu başarısızlığı diğer iki ayağın kapattığını görüyoruz. Peki başarısız olan taraf neresidir? Bana göre senaryo, daha doğrusu senaristler olan Peter Maas, Waldo Salt ve Norman Wexler bu başarısız olan ayağı oluşturuyor. Bunun nedeni ise başlangıç ile bitiş çizgisi arasındaki konu geçişlerinin sağlanamaması. Serpico'nun rüşvet olayının üzerine gitmesi ile bu mücadeleyi sürdürmesinde izlediği yolları çok açıklayıcı şekilde vermeyi başaramamışlar. Burada ana konu işlenişinde herhangi bir sıkıntı yokken, bu ana konuyu sonuca götüren bağlantı kısımlarında açık şekilde başarısız oldukları görülebilir. Örneğin Yüzbaşı McClain'i filmin başında Serpico ile birlikte ana konunun içerisinde biri olarak görmemize karşın filmin sonunda kendisini hemen hemen hiç görmememiz, sanki bu konuda önemli bir karaktermiş gibi gösterilerek sonradan önemsiz biriymiş gibi ortada bırakılması senaristlerin konu yoğunluğunda kime ağırlık verip veremeyeceklerini bilemediklerini gösteriyor. Filmin mutfak kısmı kısmen başarısız olsada bu açığı kendisini 12 Angry Men ile kanıtlamış olan ünlü yönetmen Sidney Lumet ustalıkla kapatmasını bilmiş.

Al Pacino'ya gelirsek, tek kelimeyle muhteşemdi. Gençliğinin de vermiş olduğu saflık ile canlandırdığı karaktere gerçekten oturan, hatta o karakteri yaşayan bir Al Pacino görmek insanı heyecanlandırıyor. Burada büyük pay Al Pacino'nun olsada, aslında bu oyunculuğun arka planında Frank Serpico'nun kendisi bu başarıyı sağlamıştır. Filmin çekimi için yönetmen Sidney Lumet ile senaryonun gerçekleri aynen yansıtması şartıyla anlaşan Frank Serpico, film çekimlerinden önce ve çekimler esnasında setlerde Al Pacino ile birebir çalışarak bir nevi kendi karakterini Al Pacino'ya aktarmıştır. Al Pacino da canlandırdığı karakteri noksansız bir oyunculuk ve gerçekçilikle yansıtarak tek başına filmi sırtlamış desek yalan olmaz. Çünkü Al Pacino yerine bir başka oyuncu oynasaydı Serpico karakterini, belki de bugün bu filmi konuşmuyor olacaktık. Burası da bir gerçek. Filmde Al Pacino'nun oyunculuğunun üst perdeye çıktığı sahnelere şahit olabiliriz. Filmde genel olarak başarılı olmasının yanında bazı sahnelere özel üst düzey oyunculuk sergilemiş. Bu oyunculuğunu en saf şekilde Kriminal'de çalışırken kendisine tuvalette yöneltilen eş cinsel ilişkiye girdiği suçlaması ile karşı karşıya kaldığındaki bakışlarından, bir hırsızı kovalarken resmi polislerin Serpico'yu tanımayarak ona ateş etmeleri sırasında ne yapacağını bilemez hareketlerinden ve sonrasında kendini duvara doğru atarak hem rozetini gösterip, silahını çekip polis olduğunu haykırma sahnesinde ve kendi çabası ile yakaladığı tefeciyi karakola getirdiğinde, tefeciden rüşvet alan polislerin davranışlarıyla çileden çıkma anında görebiliriz.


resim
Filmde Serpico'nun girdiği kılıklar


Filmin sinemasal değerlendirmesini yaptıktan sonra, gelelim filmin bu meslek içerisinden yapılan değerlendirmesine... Hemen hemen her meslekte alınan eğitim yani işin teorisi ile o işi icra etme yani pratiği arasında farklar vardır. Eğitimde olması gereken şekilde sizlere bilgiler empoze edilirken, gerçeklerle karşılaştığınızda aslında bu bilgilerin ikinci plana atıldığını görürsünüz. Kısacası yapılması gereken ile yapılan birbirinden farklıdır. Bu noktada filmi çok beğendiğimi söylemeliyim. Serpico'nun okuldan mezuniyeti ile mesleğe girdiği ilk vakitlerinde yaşanılan olayların hemen hemen hepsini yaşadığımı rahatlıkla söyleyebilirim. Hem karakterler hem de meslek içerisindeki eski personel ile yeni personel arasındaki farklar çok güzel yansıtılmış. Bunu en iyi şekilde Serpico'nun bir kadına tecavüz etmeye çalışan üç şüpheliyi yakalama olayında görüyoruz. Olayın anonsu geldiğinde eski polis olayın mevkisinin kendi bölgelerinde olmadığını söyleyerek durumu geçiştirirken Serpico'nun kendi vicdanını dinlemesi ile olaya müdahil olması ve kadını olabileceklerden kurtarma sekansı benim açımdan çok güzel bir noktaydı. Ayrıca bu olaya müdahale ettikten sonrası daha da ilginçleşiyor. Toplam üç şüpheliden birini yakalamalarının ardından sert polisin zorla diğer iki şüphelinin ismini öğrenmeye çalışması ve öğrenememesi ile Serpico'nun bu suçlunun kelepçelerini çözerek ona kahve ikram edip duygusal yönden yaklaşım göstererek diğer iki şüphelinin bilgilerini öğrenmesi ikinci can alıcı yaklaşımdı. Dahası bu isimleri öğrendikten sonra Serpico'nun bu şahısları yakalamaya gitmesi, şahısları tespit etmesi ve ardından şahısları yakalamak için destek ekip istemesi, bu isteğe olumsuz cevap verilmesi üçüncü can alıcı yaklaşımdı. Serpico'nun olumsuz yanıt aldıktan sonra tek başına plan yapıp kendi çabası ile bu iki şüpheliyi yakalamasının ardından karakola getirmesi, karakolda bu iki şüphelinin işlemlerini olaya hiç müdahil olmayan polislerin yapmak istemeleri, Serpico'nun karşı çıkması üzerine şüphelileri yakaladığı yerin kendi bölgesi olmadığını ve bu yüzden ceza alacağını söyleyerek kaba tabirle Serpico'yu tehdit ederek olayın üzerine (hazıra) konmaları da dördüncü can alıcı noktaydı. Can alıcı nokta olarak belirttiğim tüm durumlar oldukça aşina olduğum olaylardır. Bu açıdan filmi çok ama çok sevdim. Çünkü çoğu biyografi filmi, setlerin ve kazanılacak paranın gölgesinde gerçek halinden sapar. Gerçek olanı değil de bir nevi görülmesi isteneni yansıtır. Ama Serpico'da bundan bahsetmek olanaksızdır. Çünkü olayları irdelediğimizde yaşanmış bir hayat hikayesi olduğu bu can alıcı noktalardan kendini belli etmektedir. Bu konuda bir diğer mesele de Serpico'nun hayat tarzında yatmaktadır. Normal polislerden farklı giyinen, idealist bir düşünce tarzı olan, sanat ile uğraşan ve polislerin haricinde bir çevre edinmeye çalışan kişiliği ile filmin konusunun örtüşmesi ve birbirlerini bir hamur gibi sarmalamaları da bunu göstermektedir. Tabii tüm bu saydığım hususların başarılı şekilde filme aktarılması da, gerçek Frank Serpico'nun filme olan katkısı ile filmin yapım ve yönetim kademesinin de bu gerçekliğe müdahale etmemesinden kaynaklanmaktadır. Serpico filmi, gerçeklere olan saygısından dolayı bu kadar sevilmiş ve başarı sağlamıştır da diyebiliriz.


resim
Frank Serpico - Al Pacino


Gelelim bonus bölümüne. Frank Serpico hakkında az bilinen bazı olaylardan bahsedeceğim. Frank Serpico uyuşturucu baskınında yüzünden vurulduktan sonra hastaneye kaldırılır. Bunu filmde de gördük. Peki gerçekte Serpico'yu tedavi eden doktor kimdir? Hemen söyleyelim: Serpico'ya müdahale ederek ölümden kurtaranlardan biri ünlü tiyatro sanatçısı Nejat Uygur'un ABD'de yaşayan ve 2012 yılında hayatını kaybeden beyin cerrahı ağabeyi Dr. Zeki Uygur'dur. Frank Serpico 2007 yılında katıldığı Türk Polis Teşkilatı'nın 162. kuruluş yıldönümü için New York'ta verilen resepsiyonda şu sözleri söylemiştir. "Vurulduktan sonra, kapımda polis koruması olmasına karşın kendimi güvende duymuyordum. Amerikalı doktorlara da güvenim yoktu, hatta bana ilişkin başka hesapları vardı. Doktor Uygur hem benim yaşama geri dönmemi sağladı, hem de beni korudu."

Bir başka ayrıntı ise Serpico'nun boynunda takılı olan ay yıldızlı kolyedir. Bu kolyeyi ise o dönem ABD'ye narkotik maddeler hakkında eğitim almaya giden bir Türk Komiser'in, aylarca birlikte çalıştığı Frank Serpico'ya hediye olarak verdiği yine Serpico'nun kendisi tarafından anlatılmıştır. Bu kolye ayrıntısı filmde de yer almaktadır. Al Pacino'nun boynunda ay yıldızlı bir kolye mevcuttur.

resim



Türkçe Altyazı © 2007 - 2024 | hd film