303 (2018) Yorumlar

chomez (8) - 5 yıl önce

Ben çok sevdim. Sıcak, abartısız, gerçekçi. Ama benim için böyle, kahramanlardan, süper kahramanlardan tiksinmiş biri olarak 15-20 dakika süren takip sonrası takla atarak infilak eden araba olmaması mutlu etmeye yetti 2 genç insanın bu denli rahat ve kolay bunca ülkede seyahat edebilmesi ise kıskandırdı! Diğer yandan Avrupa sineması geri mi geliyor diye de heyecanlandığımı söylemeliyim

| Cevapla Cevapla | Bildir

mr__ulas (23) - 5 yıl önce

Şöyle filmler çekmek çok mu zor? Fazla bütçeye gerek yok. Güzel bir tartışma eşliğinde devam ediyor. Çok güzel bilgiler veriyor. İzlemelisiniz...

| Cevapla Cevapla | Bildir

pulpy (234) - 5 yıl önce

Yazın sıcağında limonata içmek gibi geldi...Doğallığı ne kadar özlemişiz...Sade ve basitmiş gibi görünen fakat nitelikli diyaloglarıyla gücünü gösteren, etkileyici bir film.

| Cevapla Cevapla | Bildir

tone of nature (169) - 2 yıl önce

Yol veya yolculuk filmlerini oldum olası sevmişimdir. Bu film başlar başlamaz sürükleyici bir film olduğunu anladım ve doğru seçim yaptığım için mutluyum. Yol boyunca aşk, ilişkiler ve toplum yönetimi hakkında oldukça iyi diyalogların da eşlik etmesi filmin artı bir yönü daha. Seyredin. Aslında daha da iyisi buna benzer bir yolculuk yapabilirseniz hiç kaçırmayın.

| Cevapla Cevapla | Bildir

Fügen Atasoy (1418) - 4 yıl önce

Bugün eşimle birlikte izledik ve çok beğendik. Uzun yolculukları çok severim bir de fikir tartışmaları olunca çok hoşuma gitti. Birkaz kez filmi durdurup biz de görüşlerimizi paylaştık ama en komiği yaptığım bir espiriydi. 21 yıllık eşime hadi gidip birbirimizin tişörtlerini koklayalım dedim:) Çok tatlı ve dolu bir film, oyuncular da çok sempatik, tavsiye ederim.

| Cevapla Cevapla | Bildir

cd74gs (209) - 4 yıl önce

[/spoil]“””Basit, insancıl, biraz hayatı, iyi olmayı ve iyi düşünmeyi sorgulayan bir film gibi. Sonu Türk filmleri gibi bitecek sanki..!! Babasına yaklaşıp konuşsa iyiydi. Belki O zaman güzellik kaybolurdu.. Kaç kişi aynı yolculukta birbirine saygı duyabilir? Bir de her yerde hayvancılık. Şu an ülkemizde tarım gibi bitirilmeye çalışılıyor. Kaçımız balık adam elbisesi giydik, veya ödünç verebiliriz???!! İzlemelisiniz!! Sonu iyi bitti yine de””
“ Almanya'da ne kadar kişinin yalnız yaşadığını biliyor musun? - Bir fikrim yok. %20 mi? - %50. - Çok çılgınca. - Evet, doğru? Ve sana birşey söyleyeyim mi? Bence bunun arkasında bir strateji var. Gerçekten mi? - Ekonomik sebepler. - "Ekonomik sebepler." Evet. Bak:..!! Dört dairede yaşayan dört kişiyi al. İhtiyaçları, dört buzdolabı, dört elektrik süpürgesi, dört su ısıtıcısı, dört düz ektran TV. Kesinlikle! Beraber yaşasalardı, hepsinden sadece birine ihtiyaç duyarlardı. Yani, yalnızken daha çok tükettiklerinden, bu ekonomi açısından daha mantıklı. Bir arkadaşım tezini bu konuda yazmıştı: “Kapitalizmin Ayırma Stratejisi”.
Ama yalnız olmak, tamamen insan doğasına aykırı! İnsanlar sosyal yaratıklar! Yalnız kaldığımızda, dakikalar içinde stres hormonları salgılıyoruz! - Kortizol gibi şeyler. - Vay. Kortizol bağışıklık sistemini zayıflatır, bu yüzden yalnız olmak sizi hasta eder. Ama zaten istedikleri de bu. Ne? Mutsuz olalım ki, daha çok tüketelim. Onlar, onlar deyip duruyorsun, peki kim onlar? Bir fikrin var mı? Yani, yöneticiler ve politikacılar, karanlık odalarda buluşup, "Hadi onları tecrit edelim, o zaman daha fazla tüketirler ve direnmeye son verirler" diyorlar. Cidden buna inanıyor olamazsın. Doğru, inanıyordum.- Ya şimdi?- Şimdi sistemsel diye düşünüyorum.- Sistemsel mi? Evet. Kapitalizm kaçınılmaz olarak izolasyonu öngörür. Temel prensiplerinden dolayı. - "Kapitalizmin Temel Prensipleri." - Evet, şunu düşün:.. Küçük yaşlardan itibaren birbirimizle rekabet etmemiz öğretiliyor. Okulda başlıyor. Kim en güzel görünüyor? Kim en akıllı? Ve daha sonra..Hayat devamlı seçmelere dönüşüyor! Bir koleje 1000 kişi başvuruyor, sadece 10 kişi giriyor. 100 kişi ev başvurusu yapıyor, biri alıyor.”
“ Sermayenin sahibi olan ilk % 5,..dinlenmeye zaman bile bulamayan bu insanlardan faydalanıyor. Diğer herkes kıçını düzeltmeye çalışıyor. Mutsuz ve tamamen stresli. Bu hoş birşey değil, evet. Bu doğanın kanunu. Bahçede sert olan suya gelince yumuşar. Güçlü olan hayatta kalır, bunlar evrimin kuralları. Kim demiş? Darwin. - Darwin mi? - Evet. “
“” Güçlü olan hayatta kalır. Hep böyle olmuştur. Darwin bunu kanıtladı. Hayır, Jan. Darwin, "uyumluların hayatta kalması" der, "en güçlülerin hayatta kalması" değil. En güçlüler hayatta kalmaz, en iyi adapte olanlar kalır. En ilginci bu olabilir. Tavus kuşunu ele alalım, mesela. - Tavus kuşu mu'? - Evet. Pave Cflstakus. Tavus kuşu! Sadece güçlü olanlar hayatta kalsaydı.... neden tavus kuşu gibi garip hayvanlar var? Ne hızlı ne de güçlüler, hatta hiç kaçamazlar. Ama kuyruğunu açıp muhteşem bir yelpazeye dönüştürebilir. “”
“ Gördün mü? Bu örnekte,...en güçlü olan değil, en garip olanhayatta kaldı.” “Bu "varoluş mücadelesi" tamamen saçmalık. Darwin, kapitalistler tarafından suistimal edildi. Ta en başından.”
“ Barselona Üniversitesi civarında havada o kadar çok kokain ölçülüyordu ki, sadece oralarda yürüyerek kafayı bulabilirdin. Ve bunlar sadece İspanyollar. Almanlar yılda 500 bira içerler. 500 şişe mi? Ne? Ve yedi litre içki. Ortalama olarak, Alman... insanlığın geri kalanının iki katı kadar içiyor. Biz tam gelişmiş alkoliklerden oluşan bir milletiz. Kesinlikle. Demek istediğim, aslında hepimiz kalıcı olarak öyleyiz. Ama neden? Neden bu kadar çok uyuşturucu alıyoruz? Bunu kendine hiç sordun mu? Hiçbir fikrim yok, milyonlarca sebep var. Pekala...Bak, 1950'lerde, şu içki reklamı vardı. Süper minimalist, beyaz bir arka planda sadece bir şişe schnapps. Ve altında büyük harflerle ne yazdığını biliyor musun? “
"Kendinden bir tatile çık". Kendinden bir tatile çık". Güzel. Hepsi bununla ilgili! İnsanlar bu gezegende sürekli kendileri için endişelenerek yaşayabilen tek canlı varlıklardır. Korkuları, ihtiyaçları ve açıkları Biz geleceği düşünüyoruz, geçmiş hakkında düşünüyoruz, neyi yanlış yaptık, neyi doğru yaptık. Düşünüyoruz, düşünüyoruz. Oradaki düşünceler, onlar sürekli olarak yaptığımız her şeyi değerlendirip, yorum yapıyorlar. Günde 16 saat, haftada yedi gün...Buna sonsuza dek dayanamazsın! Bu yüzden, diyorum ki, insanın doğal olarak uyuşturucu kullanmaya ihtiyacı var. En azından iki haftada bir.””Hadi ama, ormandaki yerliler bile uyuşturucu kullanıyor. Mantar, kaktüsler, ayahuska, bu tür şeyler. İnsanlık tarihindeki tüm insanlar uyuşturucu kullandılar: Hintliler, Mayalar, İnkalar, Romalılar, Yunanlılar, hepsi!”””

| Cevapla Cevapla | Bildir

ABolina (86) - 4 yıl önce

Çok güzeldi. Weingartner, yine içinde ahlak, siyaset, varlık ve toplum felsefesine yönelik irdelemelerle dolu muazzam bir filme imza atmış. İlgiyle takip etmeye devam. ????????

| Cevapla Cevapla | Bildir

ramazan5557 (67) - 4 yıl önce

Hem yol hem de tek mekan (diyalog) filmlerinin birleşimi bir film denenmiş. Başarılı da olmuş. Şunu da es geçmemek lazım ki her tek mekan filmi gibi yine izleyiciyi bol bol fikir bombardumanına tutarak akıl vermeye kalkıyor. Tabi burda tartışmayı yapanlar oldukça genç oldukları için deneyimle kazanılabilecek konulardaki fikirleri inandırıcı olmuyor. Sonuç olarak ahım şahım değil ama izlenir mi izlenir.

| Cevapla Cevapla | Bildir

canbys (37) - 4 yıl önce

Öncelikle filmin ana temasını oldukça beğendiğimi söylemeliyim. Zira, içerisindeki rekabet, işbirliği, evrim, seks, aşk, tek eşlilik, çok eşlilik, kapitalizm, komünizm vb. diyaloglar insanı sorgulatıcı, düşündürücü ve geri sardırıp sardırıp izleme dürtüsü uyandıran kavramlar. Fakat, kanımca bu hususların koşturarak işlenmesi filmin diyaloglara boğulmasına sebep olmuş gibi geldi. Karakterlere dair de naçizane analizler yapmak isterim.

Ben filmi beğendim ve kitap gibi okuyarak izlemenizi, izledikten sonra üzerine düşünüp sonuçlar çıkarmanızı öneririm.

| Cevapla Cevapla | Bildir

Ersanozay (157) - 4 yıl önce

303, Almanya’dan Portekiz’e uzanan enfes bir diyalog filmi. Ele aldığı kavramlar ile insanı iç dünyasında yolculuğa çıkaran, sevinciyle, hüznüyle, aşklarıyla, insanı sürekli düşünmeye iten, tebessümü eksik etmediğim bir yapım oldu. Bana ‘’Before’’ serisini anımsattı bir çok yönden. Manzaraları, terapi etkisi yarattı resmen. Çekim yapılan yerler inanılmaz güzeldi, mest oldum. Herkese iyi seyirler.

| Cevapla Cevapla | Bildir

Rocky61 (6) - 4 yıl önce

Muhteşem yol manzaraları ile süslenmiş, güzel müziklerle donatılmış ve güzel argümanlarla desteklenmiş çok güzel bir film.Mutlaka izleyin.

| Cevapla Cevapla | Bildir

ozgurtaylan (807) - 5 yıl önce

Bir otostop ile başlayan yolculuk iki gencin hayalleri, üzüntüleri ve aşkların paylaşıldığı güzel bir yol hikayesine dönüyor.Almanya'dan Portekiz'e yol boyu güzel görüntülerle, bol diyalogla ve küçük olaylarla ilerleyen film izleyende tebessüm oluşturan filmlerden.

| Cevapla Cevapla | Bildir

blackdiamond6706 (60) - 5 yıl önce

Aslında iyi başlayıp güzel devam eden ama son bir saatinde uzadıkça uzayan kabız bir aşk hikayesine dönüşen bir film. Oyunculuklar, manzaralar güzel.

| Cevapla Cevapla | Bildir

aydem_12 (138) - 5 yıl önce

İnsana dair birçok sorunun konuşulduğu ve ele aldığı kavramlar ile insanın iç dünyasında yolculuğa çıkaran kaliteli bir film olmuş. Benim de yaşım 24 olduğu için bende de derin etkiler bırakan bir film olduğunu söyleyebilirim. Diyaloglar sürekli bireysellik sorunu üzerinden ilişkileri mercek altına alarak, kişiyi düşündürmeye, sorgulamaya itiyor. Bu yönüyle bu film benzer diğer filmlerden ayrıldığını özellikle belirtmeliyim.


Sevginin inşasında karşılıklı saygının, özverinin ve en önemlisi de kişilerin birbirine katlanmasının önemli olduğunu düşünen ve inanan kişiler filmi mutlaka izlemeli. Sürekli ve gereksiz bir aksiyonun olduğu yine sevgi, aşk, insanca yaşamak gibi önemli kavramların içinin boşaltıldığı ve insanın sorunlarına hiç değinmeyen önem vermeyen Amerikan filmlerinden çok iyi olduğunu belirtmeliyim. Bu filmi bir Alman yönetmenin nasıl çekebildiğine de şaşırmaktayım. Neden derseniz çünkü Almanlar da bu tür ruh durumlarını izah eden bir his duygu yok bence. Bu sebeple film benim için Almanların da bu tür kaliteli yapımlar yapabileceği hissini doğurttu.

Son olarak dünyayı tanımak, özellikle 20'li yaşlarda dünyayı anlamak ve ilham almak isteyenler yine batı Avrupa doğasını görmek isteyenler filmi kesinlikle izlemeliler.

Not : jule tam benim kafamda. "bir zamanlar paylaşıyorduk, mülkiyetin icadından önce. rekabet duygusuyla değil, işbirliğiyle geliştik. insanın doğası yalnız olmaya uygun değil. yalnızken stres hormonları salgılarız ve mutsuz hissederiz. kapitalizm insanları birbirinden ayırıp tüketimi artırmayı hedefler vs vs"

| Cevapla Cevapla | Bildir

Thetayk (161) - 5 yıl önce

Konuşmalardaki yakınlık, duygu yoğunluğu ve sürekli düşünmeye, sorgulamaya iten diyalogların içeriği ile arka planın muazzam atmosferi yüzünden filmi durdurmak dahi istemedim. İzlerken büyük bir keyif aldım ve iç sakinliği yakaladım. Sanki o yolculuğu ben yapıyormuşum gibi resmen filmin içindeydim. Hiç bitmesin isterdim ama içimize işleyen, bizi mutlu eden her şey gibiydi. Fakat arada açıp bazı sahnelere özlemle tekrar bakacağım. Ve yeni bir tat, biraz sakinlik, huzur isteyen bütün sinema severlere tavsiye edeceğim. İyi seyirler dilerim.

| Cevapla Cevapla | Bildir

1312 (7) - 5 yıl önce

diyalog konusunda aşmış bi film. totalde -süresine rağmen- muazzam iş

| Cevapla Cevapla | Bildir

cumhurcemoglu26 (6204) - 5 yıl önce

İsmini yolculuğa konu olan karavandan alan bir Alman filmidir.Özellikle manzaralara ve çekimlere hayran oldum.Çünkü insana doğada vaktin ele alınışı hayata olan bağımı aşılıyor.Bir insan ne olursa olsun hayatının bir döneminde böyle yaşamalı diye düşündüm.Filme gelirsek çok ciddi anlamda aşk duygusunu hissedemedim.Çünkü çok fazla diyalog içeriyordu bir ara bana Ethan Hawke'ın Before serisini hatırlattı ama yinede izlenmeyecek kadar kötü değildi .Eğer sabırla izlerseniz tavsiye ederim... Çok önemli bir Not:: Filmde dikkatimi çeken şey doğa içinde karavanla mola verdikleri yerlerde hiç bir pislik göremedim özellikle inceledim. Oysaki benim güzel ülkemde bu güzel doğanın nasıl kirletildiğini üzülerek görüyorum...

| Cevapla Cevapla | Bildir

Katniss Everdeen (1) - 5 yıl önce

Bu film kimilerine göre sıkıcı, gereksiz uzatılmış, boş bir film olarak gelebilir. Film sürece uzun ama dört saat sürse, yine de şikayet etmezdim. Filmi izlerken kendimce aralarımı verdim, gittim çayımı, kahvemi kapıp geldim. Terapi gibi bir şeydi gerçekten. Sanki izlemedim de ben bu filmi yaşadım. Karavanın arka koltuğunda eşlik ettim sanki. Çok huzur duydum izlerken. Filmin bir özetini geç deseler ve anlatsam çoğu insan ee bu muydu şimdi bu kadar mı deyip anlam veremeyebilir neden beğendiğime. Evet, filmin konusu aslında çok basit ama içi boş değil, özellikle de karakterlerin aralarında geçen konuşmalar o kadar dolu dolu ki. Vurdulu kırdılı, aksiyon dolu filmlerinden sonra romantik bir film izlemek istiyordum ve bu film benim için o kadar doğru bir seçim oldu ki.

Romantik bir film aramıyorsanız sizin için doğru film bu olmayabilir, hiç boşuna sıkılmayın.

Yolculuk temalı filmleri seviyorsanız, gözünüz gönlünüz iç açıcı manzaralarla bayram etsin istiyorsanız, biraz romantizm biraz huzur arıyorsanız izleyin bence. 8/10

| Cevapla Cevapla | Bildir

denisilin (8407) - 5 yıl önce

Karavan turu hep yapmak istediğim bir aktivite, o yüzden filme olumlu anlamda subjektif bakıyorum biraz... Herkesin dediği gibi, sade, sıcak, abartısız ve bir o kadar tatlı bir yol, aşk, arkadaşlık filmi! Biraz uzun ama olur o kadar der, iyi seyirler dilerim.

| Cevapla Cevapla | Bildir

hubert (208) - 5 yıl önce

yol filmi,romantik yapıda ayrıca,yolculuk boyunca felsefe,tarih,siyasal bilimler,biyoloji ve aşk size eşlik edecek,diyaloglar var,tamamen sessiz oldukları anlarda çok,orman,deniz,şehirler,yollar yardımcı rolde,karavan çok güzel,eski bir mersedes,tavsiye ediyorum sizlere bu filmi sayın cro magnonlar

| Cevapla Cevapla | Bildir

pulpy (234) - 5 yıl önce

Yazın sıcağında limonata içmek gibi geldi...Doğallığı ne kadar özlemişiz...Sade ve basitmiş gibi görünen fakat nitelikli diyaloglarıyla gücünü gösteren, etkileyici bir film.

| Cevapla Cevapla | Bildir

Htmakina (3699) - 5 yıl önce

Hayata her tülü pencereden bakıp bunun felsefik yorumlarını ortaya koyan ve aşkın tarifini yapan bir film. Sıcacık, sanki bizimde içinde olduğumuz harika bir film. İzlemenizi tavsiye diyorum, İyi seyirler.

| Cevapla Cevapla | Bildir

chomez (8) - 5 yıl önce

Ben çok sevdim. Sıcak, abartısız, gerçekçi. Ama benim için böyle, kahramanlardan, süper kahramanlardan tiksinmiş biri olarak 15-20 dakika süren takip sonrası takla atarak infilak eden araba olmaması mutlu etmeye yetti 2 genç insanın bu denli rahat ve kolay bunca ülkede seyahat edebilmesi ise kıskandırdı! Diğer yandan Avrupa sineması geri mi geliyor diye de heyecanlandığımı söylemeliyim

| Cevapla Cevapla | Bildir