Giriş Kayıt
Yorumlar (3)
avatar
(803) -
"1903 senesi sonbaharında ve yağmurlu bir gecede Aydın'ın Nazilli kazasına yakın Kuyucak köyünü eşkıyalar bastılar ve bir karı kocayı öldürdüler."

Kitap da film de bu cümleyle başlıyor. Başına sopayla defalarca vurularak öldürülen bir beyinden çıkan çok sağlam bir kurgu. -Evet, herkes Sabahattin Ali'nin kitaplarını kapış kapış okur da çoğu kişi nasıl hunharca öldürüldüğünü bilmez. Daha 41 yaşındayken hayattan koparıldı bu üretken kalem. Yaşasaydı kim bilir daha kaç başyapıt kazandıracaktı Türkçemize, edebiyatımıza. -
Kitabını ilk okuduğumda güçlü bir Yeşilçam adı almıştım. Aynı tadı filmden de aldım. Derya Arbaş'ı ince bir yürek sızısıyla -bu duru güzellik daha 35 yaşındayken bir kalp kriziyle toprağa karışacaktır- izledim. Kitaptaki Muazzez'den bile daha güzeldi. (Genelde hayal ettiklerimiz daha güzel olur.) Bu rol için doğmuş gibiydi. Talat Bulut da Yusuf rolünün altından başarıyla kalkmış diyebilirim. Türlü hadiseler yaşandıktan sonra film, kitaptaki cümlelerle bitiyor:

"İçindeki bütün yıkıntılara, bütün kederlere rağmen başını yere eğmek istemiyordu. Matemini ortaya vurmadan tek başına yüklenecek ve yeni bir hayata doğru yürüyecekti."
7


avatar
(7956) -
Efsane bir kadro, ilk defa tvde denk gelip izledim, bayıldım. Romanı okumuştum daha önce, kitabın tadı her zaman ayrıdır, kişi kendi hayal gücüyle istediği gibi yaratır. Ama bu film de fena olmamış. İzlemeyenler için tavsiye ederim ama önce kitabı okumanızı öneririm.


avatar
(195) -
Kitap okuyucusu olarak şunu söylemeliyim. Yazarın hayalini kaleme dökmesi çok kolaydır ama, o hayalini resmetmesi kamera karşısında oynaması çok zordur. Yani kitaptan aldığım hazzı filimlerden alamıyorum. Fakat açık bir dille söylemem gerekiyor; Derya Arbaş gençliğini dişiliğini oyunculuğunu adeta destanlaştırmış.
9


‹ Önceki 1 Sonraki ›
Türkçe Altyazı © 2007 - 2023