Giriş Kayıt

Karanlık Armoniler (2000) Yorumlar


Werckmeister harmóniák

Yorumlar (7)
avatar
(10) -
Normal standartların üzerinde film izleyen biri olarak bu filmi oldukça geç izledim. Tek sebebi sıkıcılığından korkmamdı. Normal film gibi açıp izlemek yerine önceden psikolojik olarak da hazırlanmak gerekiyor Gülücük Korktuğum kadar sıkıcı değil. İlk 1 saatinde çok bir şey olmuyor ama tam sıkıcılaşacakken olaylar başlıyor.

Bu filmin her yerde çok benzer yorumlarını, analizlerini okuduğum için farklı bir görüş olması açısından yazayım dedim.

Bu film bana kalırsa gerçekten tam bir tarihsel açıdan devamlı süregelen olaylar silsilesini anlatıyor. Devamlı yaşanan şeyler aslında. Birincisi köye gelecek olan sözde sirk, kelime anlamıyla da bir neşe, renklilik imasında bulunuyor. Sunabildiğiyse ölü bir balina. Şimdi bela tarr bile 'balina balinadır' diyor. Yani balina şunu simgeliyora girmeden durumuna bakmak daha mantıklı. Durumu ölü. Yani dışarıdan gelen sözde renklilik katacak olan şey ancak ölü, ölmüş, ölgün olur. Karanlık olur anlamına geliyor.

Şurası önemli ki sirk gelmeden önce de kötülüğün büyüdüğü söyleniyor ve sirkle kötülük başlıyor. Çünkü yığınlar zaten galeyana gelmeye hazırdır. Yığınlar sadece bahane ararlar.

Kötülüğü zirveye çıkaran Prens'tir ama Prens görünmez. Prens kendini göstermiyor. Tarihte o sözde ulu olanlar kendini pek de göstermezler. Çünkü kendilerini göstermeleri halinde bütün büyü bozulur. Maskeler takarlar, perdelerin ardından buyururlar. Ortaya çıkarlarsa insanlar onun da herkes gibi etten kemikten bir insan olduğunu görür. Prens o kadar sözde yücedir ki farklı bir dille konuşur. O peygambervari dili gayet tanıdıktır.

Yığınlar harekete geçer ve meşhur hastane sekansına tanık oluruz. Yığınlar oldukça korkaktırlar. Sözde korkusuz saldırganlar olarak kendilerini gösterseler de ancak hasta yataklardaki insanlara, karşılık vermekten aciz olanlara saldırırlar. Küvetteki yaşlı adamı görünce dururlar. Burası merhamet olarak yorumlanmış. Bence onun ölüme zaten yakın olmasından dolayı enerjilerini boşa harcamak istemezler. Tek vurumluk canı kalmış olan yığına keyif vermez. Her tekme attıklarında acı çekecek olanı arzularlar.

Ana karakter izleyici. The Gathering'deki gibi tarihin belli dönemlerinde ortaya çıkan Sorumluluğu üstlenmeyen daima izleyen olarak sınırlı kalan birisi. Ortada bir katliam varsa toplanan seyircilerden.

Finalde artık oligarşi olaya el koymuştur. Ama bu sözde el koymadır. Çünkü zaten olan olmuştur. Olayları engellemesi gerekenler daima olaydan sonra gelirler. Her şey olup biterken asla yokturlar ve olan bitenler onların hesabına gayet faydalıdır. Artık orada sözü geçecek olan onlardır. Aradıkları fırsattır.

Burjuva teyze de sözde ortalığı yatıştıracak bir dernek kuracaktır. Onu sistemi koruyanlara hizmet ederken görürüz. Burjuva, sözde insancıl gözükse de daima oligarşiye hizmet eder ve insancıllık rolü altında topluma sırt çevirenleri de baştan çıkarırlar. Yaşlı adam baştan çıkarıldığına pişmanlık içinde köyü terk eder.

Dışarıdan getirilen, ancak para karşılığına görülmesine izin verilen ölü, aslında son derece değersizdir. Alıp kurtarmaya bile gerek duymazlar. Meydanda terk edilmiştir.
7


avatar
(30) -
Bazen bir film için muhteşem kelimesi yetmez.
9


default avatar
(142) -
Özetle:bir terslik,kargaşa, anarşi ve kaos. Çoğunluk, izdiham ve bekleyiş. Sinema altyapısı olanlara hitap eden bir film. Film dünyasında gezinenlerin seyretmeleri kesinkes tavsiye edilecek film.
10


avatar
(1418) -
Macar sinemacı Bela Tarr'ın filmlerini oldukça şiirsel, karanlık ve durağan bulduğum için yıllar önceki denemelerimde filmlerini sonuna kadar izleyememiştim. TA Film İzleme Etkinliği sayesinde tabularımı yıkmaya başardım ve yönetmenin 2000 yapımı Karanlık Armoniler filmini izledim. Bu sefer ne oldu? Beğendim mi? Etkilendim mi?

Hislerimi harekete geçirmeyen, donuk bir yüzle izlediğim filmleri sevmiyorum. Gerçekçi sinemaya, durağan ve şiirsel anlatıma bir itirazım yok ama en azından film hakkında iki kelam edecek ve çevremdekilere anlatacak kadar anlamam gereken doyurucu bir hikayesi ve etkileyici diyalogları olması gerek. Bu filmde anlatılabilecek şeyler var ama çok değil, yine de zaman geçse bile unutulmayacak sahnelere ve müziklere sahip diyebilirim.

Sürprizbozan: Göster


Bunların haricinde durağan da olsa çekim tarzını beğendim. Kurosawa ve Eisenstein'i anımsatan sahneler hoşuma gitti. Diyaloglar, hikaye ve kurgu açısından çok etkilendiğimi söyleyemem ama izlediğime memnunum. Asla kötü bir film demem
7


avatar
(79) -
imdb puanına aldandım izledim, normal bir film zannettim. Abi ne oyunculuk var ne senaryo ne de kurgu. Eminim kitabı harikadır ama filmi çekilir dert değil. Sanat filmi desem değil, ne desem bilemedim. Her güzel kitabın da filmi yapılmaz ki be kardeşim.
Zaten en az 1 saati yürüme zahnesiydi, güya bana sahneyi betimliyor.

Edit: Film müziği çok güzeldi, yiğidi öldür hakkını yeme
4


avatar
(143) -
hala etkisindeyim. puan vermiyeceğim önce bir sindireyimde sonra veririm Gülücük

not 1: film bir roman uyarlaması laszlo krasznahorkai nin melancholy of resistance romanından uyarlama. romanı internetten araştırdım, türkçe çevirisi yokmuş Sümüklü ama yazarın yine bela tarr filmi olan Şeytan'ın Tangosu kitabı var. onu almayı düşünüyorum.

Düzeltme: 10 verdim gitti Wink
10


avatar
(1072) -
Kış. Her yer donmuş ama kar yağmıyor. Herşeyi iliklere işleyen bir kat soğuk kaplamış. Issız bir taşra kentine, sakinlerinin hayal kırıklıklarına tekinsiz bir önseziyle dokunan bir yabancı gelir. Vaktiyle posta idaresinde çalışmış hayalperest Valushka, bir ütopyayı savunmaktadır ve yaradılışın mucizesiyle kendinden geçmektedir. Kente görünmeyen yabancılar tarafından çalıştırılan gezginci bir sirk de gelir ve hepsi vaat edilen "Prens"in ortaya çıkışıyla merakları uyanmış yerli halkın ilgisini çeker.

Dondurucu soğuk, yüzlerce insanın esas gösteriyi izlemek için kentin ana meydanına kurulmuş sirk çadırının çevresini sarmasını engellemez: bu devasa bir balinanın leşidir. Küçük yerleşim bölgelerinden, düzlüklerdeki ileri karakollardan gelirler; korkutucu yaratığı görmek için bekleyen yüzsüz bir kitle. Ama vaat edilmiş olan şey tam anlamıyla gerçekleşmez ve topluluk üzerine belirsiz bir tedirginlik ve gerilim duygusu çöker…

Macaristan'ın en büyüleyici yönetmenlerinden biri olan Béla Tarr yine, boş yaşamlar, alkolik akşamlar ve çamurlu yolların dünyasını, alışılmış pırıltısıyla katediyor. Tarr'ın en kolay izlenip anlaşılabilecek bu filmi, ortak tatminsizlik, ahlâki çürüme ve kitlelerin manipülasyonu üzerine kurulu acı ve keskin bir mesel.

alıntıdır...


‹ Önceki 1 Sonraki ›
Türkçe Altyazı © 2007 - 2024 | hd film