Giriş Kayıt

İsa Eboli'de Durdu (1979) Yorumlar


Cristo si è fermato a Eboli

Yorumlar (5)
avatar
(1072) -
Yazarın amaçladığı şekilde film, adının da çağrıştırdı şekilde Allah'ın ittir ettiği yerde, 1935 yılında elektriği olan bir dağ kasabasında geçer. Ahaliyi ihtiyarlar ve çocuklar temsil eder, herkes siyah giyer, istenilen yerde sigara içme özgürlüğü vardır, faşizm gerçek yüzünü henüz göstermediğinden olsa gerek insanca sayılabilecek sürgün olayının yaşandığı kasabada faşizmin kitle tabanını oluşturacak batıllık, kör inanç ve geri kalmışlık kendini ciddi biçimde hissettirir.

Carlo Levi'nin kasabanın sokaklarında dolaşırken gerçekleştirdiği tanıklık kasaba insanı üzerinden dönemin İtalya'sının siyasal atmosferine tanıklığa dönüşüyor. Bunu başarıyla yapıyor ama yalnızca tanıklıkla yetindiği için film eksik kalıyor. Ucundan kıyısından getirilen sistem eleştirisi güdük, karşılığında köylülüğün yüceltilmesi garip kaçmış.

Sonu da biraz garip,
Sürprizbozan: Göster


Filmde yıllar sonra olayın geçtiği dönem Carlo Levi üzerinden biraz üstü kapalı da olsa başarıyla anlatılmış ama acaba bu film bu zamanda neden yapıldı ? 1935 ile 1979 yıllarında siyasal ortam benzerliği mi var diye düşündürmüyor değil...
6


default avatar
(274) -
neyse bunu da İngilizce izledik.
Kısacası film İtalya'da fakirlik,geri kalmışlık ve başkalarının savaşı üzerine bir roman uyarlaması, politik bir drama.
uzuncası ise şöyle:
Film Carlo Levi'nin kitabından uyalama.
ve konusu da direk buraya İsa/tanrı(ne derseniz) bile uğramadı burası öyle bir yer'in öyküsü(bi deyim var ama burda kullanılmaz anladınız onu o demek tam olarak).
siyasi sürgün Carlo'nun Eboli'de trenden inişiyle başlayan film zorlu Matera yollarının arşınlanmasıyla devam ediyor. sürgün olduğu için gittiği küçük Mardin'imsi kasabayı terketme hakı yok, devamlı takip ediliyo görevlilerce Carlo.
ilk 45 dakika film oldukça pastoral. Carlo ile İtalyan kır yaşantısını ve kasabayı tanıyoruz. çok yabancı bir şey yok, geri kalmışlık memlekette te hala mevcut. sık sık yeşilçam filmlerinden sahneler yaşıyomuş gibi olucaksınız. köylülerin konuşmaları, davranışları ve bir sürü batıl inançlarıyla kasabamızı tanıdıktan sonra doktor olan Carlo( ama doktorluk yapmamış) kasabada umut kapısı olur ve olaylar gelişir.
burdan sonrası hafif spoiler içerebilir;
filmde bolca İtalya kırının alışkanlıklarını türkülerini acılarını dinliyoruz. onlar içinde umut Almanya değilde Amerika. bi Amerika'ya gitsem de kurtulsam demekte kasabalı ve kasaba da doktor yok ama hasta çok. iş başa düşer ve ressamlık yapan Carlo doktorluk yapmaya da başlar kasabalıca sevilir kabul edilir. sürgün olduğu için mektupları da okumaktadır ki filmin en vurucu diyalogları başkanla mektup üzerine konuştuğu yerde geçer. başkan otoriteyi temsil ederken Carlo köylü de köylü demektedir. dönemin politik havasını oldukça soluyabileceğiniz (ikinci dünya savaşı öncesi) film İtalya'nın Habeşiştan'a girişiyle(başkalarının savaşı) travmatik bir hal alır. çünkü kasaba'da doktor bile yoktur ama Habeşiştana girecek para vardır. hikaye aynı kaybedense hep köylü-güneyli-sıradan vatandaş. filmin alt vurgularından biri hep bu ayrım üzerinedir. iki İtalya var malumunuz güney+sicilya ve Roma'nın kuzeyi+ Faşist dikta.
filmde bol bol Duçe konuşması (orjinalinden) dinleriz ve onun otoritesinin kasabada ki temsili başkandır. aynı onun gibi giyinir-konuşur-davranmaya çalışır (kraldan çok kralcı, tip olarakta oldukça Kayserili duran bi amca). ne yaptığı belli olmayan başkan kasabanın dertleriyle değil Duçe aşkışla, iktidar gücü ile gününün gün etmektedir. kasabada toprak kayması olmayan yol, kanalizasyon su vb pek dert değildir. tek dert siyasi sürgünler. onlar izlenmeli, birbiriyle buluşturulmamalı, kasabalı ile pek iletişime geçmemeli, ahali ise pederle hiiiç konuşmamalıdır. yüce otorite kasabalı adına herşeyin en iyisini en güzelini en alasını bilir. ne de olsa o küçük Duçe. tarih kitabı bile yasak, yabancı kitap zinnar(tanıdık geldi dimi). böyle işte otorite vs Carlo çekişmesi zamanla su yüzüne çıkar. Carlo kasabalıyı ince ince işlemektedir. kasabalı zaten dert küpü. ve Başkan'ın kızı hastalanır. olanlar olur.
teknik yöneden bakarsak film sekans sekans ilerliyor ve orjinali 200 dakika yani 155'dakikalık filmde kii kopukluklar bundan bilesiniz. konu bu parçalar gidince çok akıcı gelmiyo, ve birde sık sık ses patlamaları var özellikle müzikli yerlerde.
dönemi için önemli bir yapıt ve dönemin siyasi havasına uygun bir yapım.
İngilizce izlerken zorlanmadım mı derseniz. kimi hıristiyanlık terimleri ve o ilginç batıl inançlar yani yöreye özgü şeyleri biraz garipsedim ama bunların ne İngilizcesi var ne de Türkçesi.
herkeze değil meraklısına bir yapım ve 2.25 süre.
7


avatar
(11) -
Altınıcı sınıf hollywood filmi olsa kesin çevrilirdi ama ne yazık ki değil birinci sınıf bir film! Bu yüzden çevirmek isteyen bir babayiğit çıkmaz bu filme.

Cevaplar (2)
default avatar
(35) -
Yakında çıkar merak etme:)
9


1
| Bildir
default avatar
(1) -
Rahmetli rekin teksoy sayesinde bu tür filmleri sevdik izledik.Şuy memlekette yok mu İtalyanca bilen bir insanevladı bu filmi çevirecek.Rambo filmine ilk haftada 50 tane çeviri girilen bir memlekette bu doğal olsa gerek ha..


1
| Bildir


‹ Önceki 1 Sonraki ›
Türkçe Altyazı © 2007 - 2024 | hd film