Kefernahum Lübnanlı oyuncu, senarist ve film yönetmeni olan Nadine Labaki tarafından yönetilen, senaryosunda Nadine Labaki, Jihad Hojeily, Michelle Keserwany gibi isimlerin yer aldığı, Lübnan Beyrut'ta çekilen, Lübnan yapımı 2018 çıkışlı bir dram filmidir. Nadine Labaki Karamel (2007), Peki Simdi Nereye? (2011), Seni Seviyorum Rio (2014) ve Kefernahum (2018) filmlerinin yönetmeni olup kendisi de bu filmlerde rol almıştır. Daha çok bu yapımlarıyla bilinse de yer aldığı başka projeler de bulunmaktadır. Labaki Arapça, Fransızca, İngilizce ve İtalyanca bilmektedir. 2007 yılında müzisyen ve besteci Khaled Mouzanar ile evlenmiştir. Filmin müziklerini ve yapımcılığını ise eşi Khaled Mouzanar'a teslim etmiştir. Khaled Mouzanar filmi o kadar önemsemiştir ki filmin bütçesini arttırmak adına evini bile ipotek ettirmiştir.


Film İlk gösterimini 2018 Cannes Film Festivali'nin ana yarışma bölümünde gerçekleştirmiştir ve bu festivalde festivalin, Altın Palmiye ve Büyük Ödül'den sonra en prestijli üçüncü ödülü olarak değerlendirilen Jüri Ödülü'nü kazanmıştır. Toronto, Melbourne, Saraybosna, Zürih, Busan ve Stockholm gibi daha pek çok uluslararası festivali de gezmiştir. 2019 Akademi Ödüllerinde Lübnan’ın Oscar adayı olan film, Türkiye’de de daha önce Filmekimi kapsamında gösterilmiştir. Kefernahum, 4 milyon dolarlık bir üretim bütçesine karşı dünya çapında 68 milyon doların üzerinde hasılata kavuştuktan sonra, tüm zamanların en yüksek hasılatlı Arap filmi ve tüm zamanların en yüksek hasılat yapan Orta Doğu filmi olmuştur. En büyük uluslararası pazarı ise, 54 milyon doların üzerinde sürpriz bir gişe rekoru kıran Çin'dir. Çin'de 29 Nisan 2019'da gösterime giren film ve Avengers: Endgame'in arkasında ikinci sırada yer almıştır.

Arapça kaos anlamına gelen "Capernaum", Lübnan'ın başkenti Beyrut'taki sokak çocuklarının içinde bulunduğu umutsuz durumu anlatıyor. Oyuncu kadrosunda ise Zain Al Rafeea, Yordanos Shiferaw, Boluwatife Treasure Bankole, Kawthar Al Haddad, Fadi Kamel Youssef, Nour el Husseini, Alaa Chouchnieh, Cedra Izam, Nadine Labaki, Joseph Jimbazian, Farah Hasno gibi isimler yer alıyor. Labaki oyuncu kadrosunu genelde acemi ve daha önce pek oyunculuk tecrübesi olmayan kişilerden seçmiş. Bunun sebebinin ise filmi daha gerçekçi kılmak ve o ruhu daha iyi hissetmek olduğunu söylemiştir. Oyuncuların inandırıcılığı da hepsinin zaten filmdeki hayatlarına yakın bir hayatları olmalarından geliyor. Nadine Labaki bir nevi onların kendi hayatlarını bir film haline getirmiş. Filmin başrol oyuncusu 2012'den beri Beyrut'un gecekondu mahallelerinde yaşayan Suriyeli bir mülteci olan Zain Al Rafeea'dır. Film çekildiği sırada 12 yaşında olan ve daha önce hiçbir oyunculuk tecrübesi olmayan bu çocuk gerçek hayatta gecekondu mahallesinde yaşayan bir mülteci olarak deneyimlerini kullanmış ve filmin diyalogunu şekillendirmede katkıda bulunmuş. Filmde gerçek hayattaki ismini taşıması bile gerçekliği hissetmemizi sağlıyor. Bana göre yaşına rağmen adeta filmi sırtlamış ve göz dolduran muhteşem bir performans sergilemiş. Nadine Labaki'nin de oyuncu seçiminin ne kadar anlamlı olduğunu filmi izleyince sizde anlayacaksınız. Adeta doğallık akıyordu filmde.


Nadine Labaki filmin konseptini şu sözlerle dile getirmiştir:

Günün sonunda, çocuklar gerçekten çatışmalarımız, savaşlarımız, sistemlerimiz, aptalca kararlarımız ve hükümetler için çok yüksek bir bedel ödüyorlar. Sorun hakkında konuşma ihtiyacını hissettim ve düşündüm ki, eğer bu çocuklar konuşabilseydi ya da kendilerini ifade edebilselerdi, ne derlerdi? Onları görmezden gelen bu toplum bize ne söylerlerdi?

Filmin konusuna gelecek olursak:

12 yaşında Lübnanlı bir çocuk olan Zain, kendisini istismar eden ailesine karşı dik bir duruş sergileyerek evi terk ediyor. Sokaklarda verdiği bu yaşam savaşında Etiyopyalı bir mülteci olan Rahil ve onun bebeği Yonas ile yolları kesişiyor. Bu süreçte şiddet suçundan hapse giren Zain, zorluklarla dolu kısacık yaşamı sonrasında kendisini dünyaya getirdikleri için ailesini mahkemeye veriyor. Filmde Zain’in adalet arayışının yanı sıra yoksulluk ve şiddetin hâkim olduğu Beyrut atmosferinde aidiyet, göçmenlik kavramları da ele alınıyor.

Bana göre bu insanlık dramını tüm dünyaya duyurmak adına muhteşem bir iş çıkarmış Labaki. Nitekim bunu Oscar adaylığı ve filmin uluslararası başarısı ispatlıyor. Gerçekten muazzam bir filmdi. Herkesin izlemesini istediğim yapımlar vardır, bu da onlar arasına girdi.

Ne hayatlar varmış hep duyuyorsunuz. Bu filmde o hayatları tüm gerçekliğiyle göreceksiniz. Dramı derinliklerine kadar hissedeceğiniz, aklınızdan kolay kolay çıkamayacak casur bir yapım. Etkisinden belli bir müddet kurtulamayacaksınız.