2016
The Shannara ChroniclesMacera / Fantastik / Bilim-Kurgu42 dk
Yönetmen: Brad Turner, James Marshall, Jonathan Liebesman
Kötülüğü hapseden büyünün simgesi Elcrys ölmektedir. Yasaklamadan kurtulan İblisler dünyada tekrar kol gezmeye başlar. Dört Kara halkı ile Elfler'in tek çaresi, bir Seçilmiş olan Elf kızı Amberle'nin Elcrys tohumunu taşıması ve Elcrys'a yeniden hayat...
7.1 (63,009 Oy)
Muhteşem Bir Fantazya Yolculuğu...
Shannara Serisi
Shannara Serisi ile tanışmam 2001 senesinin yaz aylarının sonunda gerçekleşti. Her zamanki gibi yaz tatilimi geçirmek üzere güzel yaylamız olan Gemrik'e çıkmış, annemin Tekirdağ'daki kuzenlerinin de gelmesiyle güzel bir yaz geçirmiştik. Tabii tatilin son zamanları genelde sıkıcı geçtiğinden hiç alışık olmadığım kitap okuma aktivitesine başlamıştım. Elime geçen kitap ise The Elfstones of Shannara yani Shannara'nın Elftaşları idi. Başlarda sıkıcı geçeceğini sanarak başladığım kitap, ilk defa bitmemesini istediğim bir kitap haline gelmişti. Bu kitaptan sonra da, bunun bir serinin ikinci kitabı olduğunu öğrendim ve sevgili bir dostum ile de üniversite yıllarımızda tüm seriyi tamamladık.
Seri bir fantastik kurgudur. Yani hayal dünyasını seven, eski çağ efsanelerinden hoşlananların son derece yakın hissedeceği bir tarzı vardır. Seride bir çok ırktan söz edilir. Bu ırkların çoğunluğunu daha önce yazılmış olan, Tolkien'ın kaleminden çıkmış The Lord of the Rings (Yüzüklerin Efendisi) 'nden tanıdığımız ırklar oluşturmaktadır. Bunlar Elfler, Troller, Gnomlar, Cüceler ve her zaman olduğu gibi İnsanlar'dır. Serinin farklı ırkları ise; Druidler, Örümcek Gnomlar, Mwellretler, Storlar, Gölgelenmişler ve İblisler'dir. Yüzüklerin Efendisi'nde geçen Hobbitler, Orclar ve Uruk-hailer yoktur. Bir diğer farklılık da Elfler'in Kara ve Gök Elfleri olmak üzere ikiye ayrılmış olmalarıdır.
Druidleri tam olarak bir ırk olarak nitelendirmemek gerekir. Daha çok bir topluluk demek daha uygun bir tanımlama olur. Çeşitli ırklardan bir araya gelen, bilgelik ve büyü üzerine yoğunlaşan, diğer ırklardan ayrılarak Dört Kara'ya hizmet eden bağımsız bir gruptur. Druid Kalesi olarak bilinen Paranor'da yaşamlarını sürdürmüş olan bu topluluktan geriye sadece bir üye kalmıştır. O da seriye bir nevi damgasını vuran Allanon'dur.
İblisler ise Elflerin büyü kullandığı çağlarda, Elfler tarafından büyü ile "Yasaklama" olarak bilinen dünya dışı bir boyuta kapatılan yaratıklardır. Kendilerinin dünyadan sürgün edilmelerinden dolayı tek amaçları Yasaklamadan kurtularak Dört Kara'ya hakim olmaktır. İblisleri serinin 2. kitabı olan Elftaşları'nda görüyoruz. Bazıları halen büyü kullanabilen İblislerin lideri ise Dagda Mor'dur. Kendisinin favori iblisleri ise Kıyıcı (The Reaper) ve Dönüşücü (The Changeling) dür. Dönüşücü gördüğü her tür varlığa dönüşebilen bir iblistir. Kıyıcı ise öldürmekten zevk alan, sadece ve sadece kendi zevki için öldüren bir iblistir. İblislerin lideri olmasına karşın Dagda Mor'un korktuğu tek iblis Kıyıcı'dır. Kıyıcı'nın büyü gücü olmamasına karşın gücü Dagda Mor'a yakındır. Kıyıcı, Dagda Mor'a ya da başka bir varlığa karşı korku ya da saygı beslemeyen, tek amacı öldürmek olan bir iblistir.
Storlar kendilerini iyileştirmeye adamış olan şifacılardır. Mwellretler ve Gölgelenmişler serinin kitaplarında bahsi geçen kötü ırklardır.
Shannara'da Troller konuşabilen, düşünebilen ve iyilik ile kötülük arasında gidip-gelen bir kabile olarak tanımlanmıştır.
Serinin Kitapları:
Shannara Efsanesi
The Sword of Shannara - Shannara'nın Kılıcı (3 kitap)
The Elfstones of Shannara - Shannara'nın Elftaşları
The Wishsong of Shannara - Shannara'nın Dilekşarkısı
First King of Shannara - Shannara'nın İlk Kralı
Shannara'nın Mirası Serisi
The Scions of Shannara - Shannara'nın Çocukları
The Druid of Shannara - Shannara'nın Druidi
The Elf Queen of Shannara - Shannara'nın Elf Kraliçesi
The Talismans of Shannara - Shannara'nın Tılsımları
Tüm seri toplam 10 kitaptan oluşmaktadır. Olayların kronolojik sıralamasında ise ilk kitap Shannara'nın İlk Kralı'dır. Diğer kitapların sırasında bir değişiklik yoktur. Shannara'nın Mirası (The Heritage of Shannara) 'nı oluşturan son 4 kitap tek bir konuyu ele almaktadır. Yani Shannara'nın Çocukları ile başlayan kurgu, Shannara'nın Tılsımları ile sona ermektedir. Ancak bilinen 10 kitaplık serinin ardından Brooks "The Voyage of the Jerle Shannara", "High Druid of Shannara" ve "The Dark Legacy of Shannara" adlı serileri de Shannara Efsanesine dahil etmiş, halen de "The Defenders of Shannara" isimli seriye devam etmektedir. Tüm seriyi ele alacak olursak, en iyi kitabın The Elfstones of Shannara (Shannara'nın Elftaşları) olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Konusu, olay kurgusu ve bu kurgunun işlenişi, bireysel mücadeleler, meydan muharebeleri, kişisel tasvirler ve tüm bunların anlatımı... Muazzam bir başyapıt niteliğinde olan bir kitap. Hele ki olayların nasıl sonuçlandığını görünce şaşırıp kalıyorsunuz. İçinizde buruk bir sevinç oluyor. Normal bir sevinçten çok daha güzel bir son buluyorsunuz.
Dört Kara Haritası
Dizi Hakkında...
Bu zamana dek bu seri ile ilgili ama özellikle Elftaşları ile ilgili bir filmin çekilmesini istemiştim. Hatta bir aralar IMDb'de Elftaşları için bir film başlığı bile mevcuttu. Ancak olmadı. Bu serinin dizisi ile karşılaştık. Dizinin senaryosu tabii ki Shannara'nın Elftaşları kitabına dayanıyor. Ana konu aynen diziye aktarılmış. Ancak bir kısım "diziye yönelik" değişimler geçirerek... Konuyu işleyiş açısından böyle bir değişim geçirmesi kaçınılmazdı diyebiliriz. Çünkü kitabı aynen diziye aktarmak mümkün olmazdı. Kitap dizi için değil, film için daha uygun bir anlatıma sahip. Tüm o ayrıntıları diziye aktardığınızda dizi bölümlerinin gereksiz yere uzatılmasına, izleyiciyi yorarak seyir zevkinin düşmesine sebep olursunuz. Farklılıklara şimdilik uç noktalardan değinmek istiyorum. Dizi ya da sezon bitiminde daha ayrıntılı bir inceleme ve karşılaştırma yapmak yerinde olacaktır. Farklılıkların en belirgini kitapta konunun bildiğimiz Orta Çağ'da geçmesine karşın dizide şimdiki zamanın yüzlerce yıl sonrasında geçmesidir. Bu zaman algısı benim adıma kafa karıştıran ve o Shannara ruhunu bozan bir detaydır.
Bunun haricinde kitapta olmayan ritüeller, karakterler ve aşk üçgenleri vardır. Kitapta sadece bir tane aşk konusu geçer, o da Wil ile Eretria arasındadır. Bunun haricinde aşk üzerine bir konu ya da olay bulunmamaktadır. Bu aşk konusu üzerinde diziyi çeviren değerli üstadlar
lordemre ve
ferio ile konuşma fırsatı bulduk ve
ferio'nun dizi mantığına göre izleyiciyi ekrana çekme, merak uyandırmanın bir sonucu olarak bu aşk konularının diziye eklendiği fikrinde hemfikir olduk. Dizi sonuç olarak büyük bir izleyici kitlesine hitap etmeli. Burada da dizinin kanalı olan MTV'nin daha çok genç izleyicilere hitap ettiğini düşünürsek bu aşk olayları kaçınılmaz bir hâl alıyor. Bir çok izleyicinin diziyi bir "ergen" dizisi olarak nitelendirmesinin ardındaki olayda budur.
Oyunculuklar konusunda hem olumlu hem de olumsuz düşüncelere sahibim. Bu karışık düşüncelerim sebebi de benim diziye kitap odaklı bakmam. Kitapta her bir karakter o kadar detaylı, o kadar ince anlatılır ki ister istemez zihninizde o karakter yer eder. Sizin için o karakterin adını 10 yıl sonra duymak bile zihninizdeki görüntüyü tetikler. Eventine Elessedil'in başarıları ile kişiliğini o kadar derin altır ki kitap, zihninizde canlandırdığınız Elf Kralı muazzam bir yer eder. Ama dizide bunu pek göremedik maalesef. Diğer oyunculuklar konusunda bu derece olumsuz bir fark görmüyorum. Ama zihnimdeki farklı düşüncelere sadece şu örneği vereceğim. Allanon karakteri... Bu karakter kitapta o kadar sağlam şekilde anlatılıp tasvir edlmiştir ki, kendisinin sadece "odaya sessizce girmesi" kitapta en az 2-3 sayfa sürer. Yaptığı bir hareket en az 2 paragrafla anlatılabilen bir karakter için Manu Bennett maalesef çok yetersiz kalıyor. İşte bu noktada diğer düşünce tarzına geçiyorum. Eğer kitabı okumamış olsaydım, Manu Bennett Allanon karakteri için biçilmiş kaftandı. Yani kendisi bu karakter için hem uygun hem de uygun değildir. Böyle bir ikilemde kaldığım için oyunculuklar konusunda şu çıkarımı yapabilirim. Kitaba göre yetersiz, ancak diziye göre ise yeterlidir.
Allanon ve Dagda Mor
Tüm bu farklılık ya da ergenlik konusuna çok takılmamak gerektiğini düşünüyorum. Şeklin arkasını gördüğümüzde elimizde son derece sağlam bir konuya sahibiz. Bunun yanında görsel olarak da şu ana kadar kötü bir efekt ile de karşılaşmadık. Yönetmen koltuğunda Prison Break'ten 24'e kadar bir çok dizide yönetmenlik yapmış Brad Turner'ı, Smallville ve The O.C.'de yönetmen ve yapımcılık yapan James Marshall'ı; Criminal Minds, Legend of the Seeker, The Vampire Diaries, Spartacus: Blood and Sand, Arrow, The Originals ve The Flash gibi kaliteli bir çok dizide yönetmenlik yapan Jesse Warn'ı görüyoruz. Tüm bunların yanında ise artık ayrılmaz ikili olan ünlü yapımcı ve sanaristler Alfred Gough ile Miles Millar da var. Tüm bu unsurları diziyi izleyerek değerlendirdiğimiz takdirde ortada pozitif bir izlenim oluşacaktır.
Tolkien ve Brooks Karşılaştırması
İlk Yüzüklerin Efendisi'ni okumuş biri olarak şunu rahatça söyleyebilirim ki, Tolkien'ın anlatım tarzı ile Brooks'un tarzında çok büyük farklılıklar mevcut. Tolkien'ın anlatısı biraz daha karışık kalıyor. Konuyu anlatırken kullandığı üslup dolambaçlı iken Brooks sizi konunun içine çekmenin yolunu çok iyi buluyor. Yaptığı tasvirleri zihninizde canlandırıyorsunuz aynı anda. Her bir karakterin özellikleri aklınıza kazınıyor. Konudan kopacakmış gibi hissettiğiniz anlarda dikkatinizi çekmesini çok iyi biliyor. Bu bakımdan Brooks, Tolkien'ın önünde bir yazardır benim için.
Bilmeyenler için Terry Brooks ayrıca "Star Wars, Episode I: The Phantom Menace" kitabının da yazarıdır.