Giriş Kayıt
Precious: Based on the Novel Push by Sapphire (2009)
Yeni Konu Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 1 sayfa) [Bu başlıkta 7 mesaj bulunuyor] « Önceki konuSonraki konu »
Yazar Mesaj
kievdeki_adam



Kayıt: 06.03.2010
İletiler: 34



E-Posta gönder Özel mesaj gönder
kievdeki_adam
 Precious: Based on the Novel Push by Sapphire (2009)
Acı Bir Hayat Öyküsü

Precious
2009
Precious
Dram110 dk

Yönetmen: Lee Daniels
16 yaşındaki Claireece Precious Jones, Harlem’de kimsenin istemediği bir hayatı yaşamak zorundadır. Öz babası tarafından tecavüze uğramış ve annesi tarafından fiziksel ve psikolojik şiddete uğramaktadır. Vaktini güzel ve alımlı bir kız olduğu...
7.3 (116,661 Oy)

Ben, filmin film olduğunu bilirim. Kafam biraz tuhaf çalışsa da bunu bilirim. İlk kez, ilk kez, bir filmin tam ortasına balıklama atlamak, O’na zarar verenleri tek tek haklamak istiyorum. Üvey babayı mesela, şöyle epeyce kullanılmış bir jiletle –kullanılmış olmalı ki mikrop kapması kadere kalmasın- ince ince… Sonra her bir kesiğin üstüne, sulandırılmış tuz basarak…

O anne müsveddesine ne yapmalı peki?

Çocukluğu elinden alınmış belli. Hatta hiç çocuk olmamış desek? Oysa O çocuk… Çevresi, duygusal gübreleme yapsa da O hala çocuk. Siyah… Biraz kilolu –şişman lafını sevmem, yazı ilerleyince açacağım, niye sevmem… Matematiği iyi. O’nun aslında her şeyi iyi… Kaderi hariç. Yani filmin başındaki kaderi… Precious –telaffuzunu bilmiyorum-… Film boyunca da Türkçesini duyuyorum isminin: Değerli… Kötü bir tercih. Zira isimlerin çevrilmesi olmaz. Yani Mr. And Mss Brown’, Bay ve Bayan Kahverengi diye çeviremezsiniz. Arapça tabiriyle; “isimler alemdir”… Yani olduğu gibi bırakılır. Anlamı, parantez içinde verilir, hepsi bu… Ahmet ismini, “çok hamdeden” diye yazamazsınız. Abdullah ismini, “allah’ın kulu” diye çevirip, film boyunca kullanamazsınız; yakışık almaz. Yani sanırım… Haddimi de aşmamayım; bir fikir sadece benimki…

“geçen gün ağladım
Boynu devrilsin o günün

İşte Tanrı
Bu yüzden yeni günler yapıyor”

Epey şiir çıkar bu filmden; tabii şair olan biri için; beni aşar,ben şair değilim. Ben, sadece, basit bir seyreden…

Sırtında, normal yaşıtlarının sırt çantası boyutunda, O’na göre gayet küçük… Lokantadan para vermeden kaçarken… Kamera O’nu, o minik kalmış çantayla çekerken; ne sevimli öyle… Çocuk. Çocuk olduğunu kendi bile unutmuş, çocuk olduğu unutulmuş bir çocuk…

(Gözümün önünde bir tek bebek büyüdü bugüne dek. Bir arkadaşımın kızı…- Filmi, sanki size çok yakın bir bebekmiş bu kız gibi seyredin, demek istiyorum. – Hepimize yapılan o bebeğe de yapıldı: “Ye yavrum. Tabağını süpür güzelim… “ Bebekken kilo alsın diye uğraşır aileler, büyüdüğünüzde de kilo vermenizi söylerler. Yemek yemenin, sağlık olduğunu düşünmekten asla vazgeçmeyecekler.

Gözümün önünde bir tek bebek büyüdü benim. Bir arkadaşımın kızı. Henüz “amca” falan gibi unvanları bilmiyordu ve adımı söylüyordu sadece; ne güzeldir, bir bebeğin size, adınızla, sanki arkadaşınızmış gibi seslenmesi. İşte biraz kilolu. –ben asla, “şişman” lafını kullanmam,zira O alınabilir- Yaşıtlarıyla ortak aktivitelere girdiğinde, mesela yüzme kursunda, hep mahcuptur benim mavişim. Zira yaşıtlarından daha uzun, biraz daha iri… Ama onlarla aynı yaşa ve aynı kalbe sahip…

Gözümün önünde bir tek bebek büyüdü benim. Bana büyük derstir. Kimsenin engelini görmem. O da görmez. Bilir, normale uymayan durum, engel değildir. Olduğu gibidir her şey, büyük kurgucunun kurduğu gibi. )

-Bana alışmanızı diliyorum bu arada. Bir filmi yazdığımda, hayatın ne kadar bağı varsa gelir aklıma. E, ben kime yazayım başka? İşte, size… Misal, tam burada, henüz yedi yaşında, doğum kusuruyla göremez olmuş –asla kör demem, anladınız- Berk var… Görmenin ne olduğunu bilmediğinden, görmediğini de bilmiyor. Sesimden tanıyor beni. Minik parmaklarıyla yüzüme dokunup, kahkaha atarak: “Uzamış lan senin sakalın” diyor. Evire çevire yiyorum O’nu. –

(Gözümün önünde bir tek bebek büyüdü benim. Biraz topluca… Her şeyi başarabilir. Ki müthiş iyi dersleri. Normali bu O’nun. Fakat o kadar şartlandırmışlar ki eminim, çok da hoşnut değil halinden. Kontrol ediyor kilosunu. Ben, kendini salsın istiyorum oysa. Nasıl rahatsa öyle yapsın. Yiyecekse yesin… Gözümün önünde büyüyen tek bebek… Zayıf da olsa, kilolu da olsa, ömrümce, adımla çağıran, dizimde uyuttuğum bebek olarak kalacak nasılsa. )

-Kalbinize biraz daha fazla el atmaya matuf bu cümleler biraz da. Sayın ki, bu siyah bebek, sizin bir yakınınız.-

“Adım Precious. Sarıyı severim. Ve iyi yaptığım hiçbir şey yok”… (Öyle sanıyor şimdilik) Bu cümleleri kurduğunda, “orada” olduğunu hissediyor, O, ilk kez olduğu yerde…

“A day at the shore” Sahilde bir gün… O sahneye bakın. Sizce, niye çeviremiyor? Çünkü O’nun, sahilde bir günü olmadı…
Down sendromlu bebeğe geldi sahne. O bebek rol yapıyorsa müthiş. Rol yapmıyorsa yine müthiş. –Sizce rol mu değil mi? Ciddi soruyorum. Orda da takıldım,kaldım çünkü… Minicik, rol yapamaz. Peki nasıl oynuyor böyle? –

-Afedersiniz, ikinci bebeğini dünyaya getirdi. Siz biliyorsunuz, o bebek kimden… Sanki, gözümü, tuzlu bir suya atmışlar. Tüm yangısıyla… Bu bölümün bir yerinde, gülümsüyor;hani erkek hemşire sahnesinde.. . O, gülümseyince, ben, sanki O’nun başını koyacağı dizim… Ölüyorum, kahretsin.Hayatıma, bir de siyah bebek ekliyorum. Dizimde yatma zamanı geçmiş.. Sanki bebekken, sallamışım O’nu dizimde. Adının telaffuzunu bilemeden, ekliyorum gitsin. Ne kaybım olur ki,O ‘nu da eklersem kalbime? Olsa olsa, kalbim büyür…- (O ,erkek hemşirenin, kızımıza yakınlaşacağını ummuştum, yanılmışım. Bir halt olmadı, afedersiniz…)

-Yukarda bir yerde, “üvey baba” demiştim,özür dilerim. Kahrolarak anladım. Üvey değilmiş. Tümden yangın bu film. Benim gibi zekası tam olmayan, hayata kalbiyle bakan bir aptal için… Tüm ömrünce ağlanacak kadar… Cümleyi tamamlayamıyorum… Bu berbat dünya, nasıl bir dünyadır?-

-bundan sonrasını, filmi keserek yazmayacağım. Sonuna kadar seyredip, tamamlayacağım. Eğer gücüm yeterse-
(Kimse beni sevmiyor, diyor. Ben O’nu seviyorum oysa. Kalbimde kalan son merhamet kertesiyle… Hatta merhameti aşan… O ağlarken, ben gözünde yaş kalmamış biri olarak… Kahrolarak… Bu arada, hani sanatçı ismi vererek, “aşığım” diyorum ya… Yok be, öyle anladığınız aşk değil. Vallahi… Hani, bir deniz kenarında, o denize müthiş bir bakışla bakarsınız. Ya da bembeyaz bir kundakta, minik ellerini size doğdu uzatan, o bebeğe bakarsınız. İşte ,bahsettiğim o aşk… Vallahi. Mongo… İşte O’na da öyle aşkla, tüm kalple…)

(İki bebeği elinde benim siyah kızımın. Bir merdivenden iniyor, yoksa çıkıyor mu bir merdivenden? Aklım darmadağın. Bir elinde Mongo, bir elinde Abdül… Nasıl bir kafaysa benimki, film olduğunu bile bile, ille de Mongo… Nasıl rol yapıyor bacaksız? Seyredin,görün. Mongo… Utanarak Mongo’dan izah edeyim, Mongol kelimesinin kısaltılmışı  Üzgünüm Mongo…)

“Tanrım
Bir silindirle geç üstümden
Ekilmiş bir tarla gibi
Ezik büzük bir kalple
Gel
Geç üstümden…

Tanrım
Mukadderatıma ortak et beni
Ben
Ben senin en zayıf çocuğun
Naif
Kırılgan…

Tanrım
Peki ne yapacağım ben?

Siyah ya da bembeyaz
Ama aynı dertle
Kalbimizde gizli hayallerle
Sen koru bizi…

Tanrım…
Böğrümde iki bebek
Kendi kanımdan
Kendi kanıma kalan…


İki bebek … Tanrım…
Mongo
Ve Abdül….”

Daha ne anlatayım? Kavrulmuş haldeyim. Ben, bu filmi bir dans filmi sanmıştım.Değilmiş… Meğer, mangal üstüne atılmış kalbin filmiymiş. Sonu gelmeyen laflar filmiymiş…

İletiTarih: 08 Mart 2010 05:49
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
Marvel
Eski Yönetici


Kayıt: 18.11.2008
İletiler: 4436
Şehir: Harikalar Diyarı
Yaş: 36 Balık


twitter E-Posta gönder Özel mesaj gönder
Marvel Eski Yönetici
merakımı iyice körükledin kievdeki_adam. Bu güzel paylaşımın için teşekkürler.

İletiTarih: 08 Mart 2010 09:28
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
kievdeki_adam



Kayıt: 06.03.2010
İletiler: 34



E-Posta gönder Özel mesaj gönder
kievdeki_adam
Ben,bu filmi, siyah ve normal kilo dışında bir kızın - ki asla "şişman" demem- dans macerası sanmıştım Sümüklü meğer, bir kalp ağrısıymış...

İletiTarih: 08 Mart 2010 09:30
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
byKush



Kayıt: 26.10.2008
İletiler: 6403
Şehir: Tr
Yaş: 54 İkizler


Özel mesaj gönder
byKush
Bu keyifli ve içten anlatımın sonrasında izlenecek filmler listesine girdi. Verdiğin emek ve değerli paylaşım için teşekkür ederim.
Saygılar

İletiTarih: 08 Mart 2010 13:17
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
kievdeki_adam



Kayıt: 06.03.2010
İletiler: 34



E-Posta gönder Özel mesaj gönder
kievdeki_adam
Oskar'ı seyrettim dostum. Siyah bir inci gibi parlayan -kızım diyeceğim O'na haberi bile olmadan- kızım oradaydı.

Ödül alsın diye müthiş bir istekle... Yani dualı bir istekle baktım. Olsun... Bir başka sefere alır. Eğer kızımdan faydalanabilirse Holyvood... Aday olması bile müthiş. İçinde gizli bir heyacanla oradaydı. Tabii filminden farlı biraz. Süslemişler kızımı. Zaten siyah bir inci ya O... Biraz cilalamışlar, hepsi o... Pırıl pırıl...

Anne olan hanımefendi ödülü aldı. Ve ne güzel bir konuşma yaptı. "Tanrı hepimizi korusun" deyip bitirirken, aslında "Tanrı Amerika'yı korusun" duasına muhalif bir dua etmiş oldu. İyi de yaptı... Diline sağlık.

Not:Ben dün buraya yazarken, klansavaşlarının batılı versiyonunda köylerimi almışlar Gülücük Laf aramızda, oyun ama cidden bu adamlar bizi sevmiyorlar. Keratalar... Klandan kovup, birleşip, köylerimi almışlar.
eh, alacakalrı olsun Gülücük

İletiTarih: 09 Mart 2010 02:51
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
kuzeydebiryer



Kayıt: 23.08.2008
İletiler: 10891
Şehir: Düş Toprakları
Yaş: 46 Koç


facebook twitter E-Posta gönder Özel mesaj gönder
kuzeydebiryer
Bu güzel film incelemesi için teşekkürler. Oscar törenlerinde benimde gözüm bu genç yeteneğe kitlenmişti. Sandra Bullock'un övgü dolu sözleri karşısında heyecanı bir kez daha arttı. Filmdeki rol arkadaşının şu sözleri durumu iyi özetler gibiydi "Meryl Streep ile aynı kategoride yarışmak" bu küçük ama oyunculuğuyla devasa ismi bende ayakta alkışlıyorum.

İletiTarih: 09 Mart 2010 03:01
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
kievdeki_adam



Kayıt: 06.03.2010
İletiler: 34



E-Posta gönder Özel mesaj gönder
kievdeki_adam
Benim klan savaşlarında köylerim gitmiş, hiç umrunuzda değil Gülücük

İletiTarih: 09 Mart 2010 03:04
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
İletileri göster:   
Yeni Konu Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 1 sayfa) [Bu başlıkta 7 mesaj bulunuyor] « Önceki konuSonraki konu »
Forum Seçin:  

Türkçe Altyazı © 2007 - 2024 | hd film