1948
The Treasure of the Sierra MadreMacera / Dram / Western126 dk
Yönetmen: John Huston
Zengin olma hırsıyla son parasını da piyangoya yatırarak tüketen Fred (Humphrey Bogart) Meksikada dostu Curtinla buluşur. Birlikte çalıştıkları McClaneden paralarını almakta zorlanırlar. Diğer yandan, beraber vakit geçirdikleri ve oldukça geveze...
8.2 (133,903 Oy)
Kendi döneminde Hollywoodun en büyük yönetmenlerinden biri olan John Hustonun, filmografisine baktığımızda büyük bir bölümü edebiyat uyarlamalarından oluşuyor. Yönetmenin uyarlama konusundaki başarısı daha ilk filmi The Maltese Falcona bakarak anlaşılabilir. Dönemin birçok büyük yönetmeninin özelliği olan uyarlanan esere sadık kalma konusu ise Hustonun ayrıca üzerinde durduğu bir titizlik. Bir klasik haline gelen The Treasure of the Sierra Madre de bu konuda çok iyi bir örnek.
İlk filmi The Maltese Falconda değerli bir taşı ele geçirme uğrunu her şeyi yok sayan, büyük adamların hayatlarını harcamasını izlemiş ve hayran kalmıştık. Hustonun sonraki filmlerinde de bu konuya rastlasak da yönetmenin bu konudaki en unutulmaz çalışması, ders niteliğindeki The Treasure of the Sierra Madre oluyor. Malta Şahininde çalıştığı dönemin yıldızı Humphrey Bogart ile Huston yanına babası Walter Hustonu da alıp; muazzam bir filme imza atarak bir başyapıt çıkarmayı başarmış.
Şehir merkezinin ortasında iyi görünümlü adamlardan para isteyen, salaş görünümüyle ortalıkta dolaşan Dobbsla filmimiz açılıyor. Her halinden çaresiz biri olduğu anlaşılan Dobbs arkadaşıyla giriştiği işten emeklerinin karşılığını alamayarak eli boş dönüyorlar. İçerisinde bulundukları sistem ve hayatları yüzlerine sert bir tokat olarak dönen bu iki adamın tek umudu altın madenlerinden bahseden yaşlı bir adam oluveriyor. Büyük umutlarla altın aramaya başlayan grup korktukları doğal koşulları aşsalar da içlerinde daha fazlasını isteme arzusunu, para hırsını ve güvensizliği aşamıyorlar. Özellikle Dobbs kendisini en çok kaybeden karakter olarak kapitalist sistemin çürütüp,ahlaki değerlerin dibe vurduğu ilk karakter haline geliyor öyle ki bir sahnede onu bir hayvanla eş değer olarak görüyoruz . Tabii bunda karakterin yaşadıkları ve hayatında çalışarak elde edemeyeceği tüm o zenginliğin çekici gücüde yatıyor.
Hustonun bu başarılı senaryosu,stüdyonun itirazına karşın doğal ortamda çektiği planlar ve oluşturduğu atmosfer ile irdelenen konu üzerinde muhteşem bir hal alıyor.Bir anti karakter karşınsında ortaya çıkan Bogart ise kariyerinin en iyi performanslarından birini sergilerken; film boyunca neşe saçan ve bol hicivleriyle baba Walter Huston ise filmin görünmeden parlayan yıldızı oluyor.
Western mitine yakın bir atmosferde unutulmayacak bir macera sunan The Treasure of the Sierra Madre; baba ve oğla aynı anda Akademi ödülü kazandıran ilk film olmasının yanı sıra halen yapılmış en etkili kapitalizm eleştirilerinden biri