Giriş Kayıt
Abraham Lincoln: Vampir Avcısı (2012)
Yeni Konu Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 1 sayfa) [Bu başlıkta 2 mesaj bulunuyor] « Önceki konuSonraki konu »
Yazar Mesaj
Avangart
Uzak Doğu Sineması
Eski Yönetici


Kayıt: 01.02.2011
İletiler: 1671



Özel mesaj gönder
Avangart
Uzak Doğu Sineması
Eski Yönetici
 Abraham Lincoln: Vampir Avcısı (2012)
ABD tarihine vampir yorumu! / Atilla Dorsay

Abraham Lincoln: Vampire Hunter
2012
Abraham Lincoln: Vampire Hunter
Aksiyon / Fantastik / Korku105 dk

Yönetmen: Timur Bekmambetov
19yy.'da Avrupa'yı neredeyse vampirlerin işgali altındadır. Abraham'ın ailesi vatanlarından yeni dünya topraklarına vampirin zulmünden kaçarak gelmiştir. Fakat kısa sürede Abraham buradada ailesini vampirler yüzünden kaybedecektir. İntikam yemini eden Abraham...
5.9 (162,096 Oy)



ABD'nin büyük başkanı Abraham Lincoln'u bir vampir öyküsünde kullanmak ve onu azılı bir 'vampir avcısı' yapmak... Bu Amerikalılar çıldırdı galiba... Tövbe tövbe, biz diyelim ki Atatürk veya İnönü'yü bu işlere karıştırabilir miydik? Çok satan Seth Grahame-Smith romanından yazarın senaryosuyla sinemalaşmış bu hikaye... Onun ilk sabıkası değil. Önceki romanı da Pride and Prejudice and Zombies adını taşıyor ve ünlü Jane Austen aşk romanına zombileri karıştırıyormuş!... Allah akıllar versin...Yönetmeni ise bir Kazak olduğuna göre, acaba diyor insan, bu Rusların bir oyunu olmasın?... Şaka bir yana, Abraham'ı çocukluğunda tanıyor ve annesinin azılı bir vampir tarafından öldürülmesini izliyoruz. Yıllar sonra Abraham büyüyüp politikaya atılıyor ve ABD'de de köleliğin kaldırılmasını savunuyor. Güney'in kölelikte ısrarıyla içsavaş çıkacak ve yıllarca sürecektir. Lincoln ise bir yandan güçlü Güney'e karşı Kuzey'in zaferini sağlamaya çalışırken, öte yandan ABD'yi sardığı ileri sürülen vampirlere karşı da mücadele etmek ve ayrıca ailesinin intikamını almak zorundadır. Amerikalıların hem türleri, hem de kendi tarihleriyle fantastik öyküleri harmanlamadaki cüret ve becerilerine hep şaşmışımdır. Geçmişte de Wild Wild West- Vahşi Batı veya Cowboys and Aliens- Kovboylar ve Yaratıklar gibi filmlerde bunu yaptılar. Bu kez, aslında bu hayli zırva öykü, Kazak yönetmen Timur Bekmambetov sayesinde ayakta duruyor. Rusya'da yaptığı Night Watch-Gece Nöbeti ve Day Watch- Gündüz Nöbeti filmleriyle Batı'yı şaşırtan ve Hollywood'a gidip Wanted adlı usta işi aksiyonu çeken yönetmen, Tim Burton'un yapımcılığıyla çektiği bu filmde de başarılı. Gerçekten de, tüm aksiyon sahneleri, sayısız çekimin milimetrik ve hızlı kurgulanmasıyla karışan yavaş çekimleri, pastel renkleri, adeta perdeden yayılan tozu, dumanıyla nefes kesici. Kimileriyse antolojilere geçecek türden: özellikle o doludizgin koşan at sürüsünün içindeki vampirle kavga sahnesi... Çıkışta meslekdaşım Coşkun Çokyiğit'in dediği gibi 'ancak atlarla haşır-neşir bir Kazak'ın çekebileceği bir sahne,'... Birkaç filmde küçük rollerde izlediğimiz Benjamin Walker, Lincoln rolünde büyük filmlere parlak bir giriş yapıyor. Rufus Sewell dışında hiçbiri tanınmış olmayan tüm oyuncular da iyi. Kadın vampir Vadoma rolünde az gözüken Erin Wasson'a ise özel bir dikkat lütfen!...


Alıntı:
ABD tarihine vampir yorumu!
ATİLLA DORSAY 18.08.2012 Tarihli Yazısından.

İletiTarih: 22 Ağustos 2012 01:54
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
Avangart
Uzak Doğu Sineması
Eski Yönetici


Kayıt: 01.02.2011
İletiler: 1671



Özel mesaj gönder
Avangart
Uzak Doğu Sineması
Eski Yönetici
Abraham Lincoln: Vampir Avcısı (2012)
Vampirlere ölüm, Amerika'ya özgürlük! / Tuba Deniz

resim


Seth Grahame-Smitth'in romanından sinemaya uyarlanan 'Vampir Avcısı: Abraham Lincoln', tipik vampir filmi kalıplarını zorluyor. Lincoln'ün çocukluk yıllarıyla başlayan film, ABD Başkanı oluşuna kadar uzanıyor.

Abraham Lincoln: Vampir Avcısı, Hollywood'un hayal gücü ve 'yaratıcılık' hususunda kendini aşma çabasının hangi aşamaya geldiğinin içler acısı bir örneği. Amerika'nın sinema üzerinden kendini aklama girişiminin ironik bir ifadesi. Tarihin belli bir noktaya taşıdığı Amerikan ulusunun bugünkü pozisyonu sorgulamak/anlamak adına geçmişe bakma ihtiyacının 'muzip' bir sinematografisi. Seth Grahame-Smith'in aynı adlı kitabından uyarlanan filmi Kazak yönetmen Timur Bekmambetov çekmiş. Karanlık Gölgeler'den sonra vampir filmine doymayan Tim Burton ise yapımcı.

Mucizevi bir şahsiyet olarak sunulan Amerika'nın 16. Başkanı Abraham Lincoln'ün (Benjamin Walker) çocukluk yıllarından başlayan film, gençlik yıllarını da içine alarak, oradan başkanlık dönemine ani bir sıçrayış yapıyor ve meşhur Gettysburg konuşmasına kadar peşini bırakmıyor.

Lincoln'ün kölelik meselesine yönelik ilk tecessüsü, çocukluk yıllarının geçtiği köyde, yakın arkadaşı Will Johnson'a (Anthony Mackie) yapılan haksız saldırıya karşı duruşu ile başlar. Arkadaşını müdafaa girişimi esnasında, hırpalanan oğlunu korumaya çalışan annesinin sözleri ise filmin mihenk noktasıdır: "Bütün insanlar özgür olana kadar hepimiz köleyiz." Anne ile vatan kavramlarının girift bir şekilde sunulduğu filmde, Lincoln'ün de temel düsturuna dönüşür bu ifade. Siyahi arkadaşı Will ile karşılaşması, çocuk yaşta olduğu gibi gençlik yıllarında da Lincoln'ü harekete geçirecek ve siyasi mecraya giriş yapacaktır. Lincoln için asıl kırılma noktası ise annesinin bir vampir tarafından öldürülmesidir. Vampirlere karşı verdiği savaşın sebebi başlarda daha çok annesinin içinde büyüttüğü intikamına denk düşer, siyasi bir karaktere, oradan başkanlığa evrildiği yıllarda ise vatanını koruma içgüdüsüne tahavvül eder.

Bu temiz yüzlü genci adeta bir vampir yok etme makinesine dönüştüren kişinin adı Henry Sturges'tir (Dominic Cooper). Uzun eğitim sürecinin ardından eline baltasını alan Lincoln geceleri vampir temizliğine çıkar, gündüzleri ise hukuk eğitimi gören sıradan tezgâhtardır. Henry'nin sözünden çıkmayan ve intikamını alacağı günü iple çeken, Lincoln'ün siyasete atılma süreci senaryoda aceleye gelmiş. Bir başkanın hayatını çocukluğundan handiyse ölümüne kadar perdeye yansıtma telaşındaki yönetmen bir de bu biyografiye vampir mitini iliştirince ortaya ne tarafa savrulacağını şaşıran bir senaryo çıkmış. Wanted filminden de ne kadar aksiyon âşığı olduğunu bildiğimiz Timur Bekmambetov'un en çok bu noktada kafası net. Bütün sahneler, yan hikâyeler bir şekilde (muhtemelen 3D teknolojisinin de verdiği heyecanla) aksiyona savruluyor. Özellikle at sürüsünün arasındaki kovalamaca sahnesi tam bir dijital şov.

Lincoln'ü bir vampir avcısı olarak hayal eden senaryo, her ne kadar bu 'abuk' fikri iyi işleme potansiyeline sahip olsa da zayıf bir anlatıma sahip. Vasatın üzerine çıkmayan oyunculuklar, başarılı diyebileceğimiz görsel efektler ve titiz çalışılmış sanat yönetmenliği ile ortalama bir seyir, Vampir Avcısı. ABD'nin düşmanlarının özellikle II. Dünya Savaşı'ndan sonra sinemadaki karşılığının kimi zaman uzaylı, kimi zaman zombi imajlarıyla sunulduğu herkesin malumu. Burada ulusa dair arkeolojik bir kazıya girişen yönetmen, total bir yaklaşımla bütün düşmanları, kötülükleri bu kan içen iblisler olarak işaretliyor. Sinema dilinin imkanları dahilinde ABD'yi aklama girişiminde bulunarak, Hollywood tarihinde bir tekerrüre daha imza atıyor. Bu formüle göre yerlileri katletmekten tutun da Kuzey-Güney Savaşı'na kadar Amerika ile ilişkilendirebileceğimiz tüm kötülüklerin altını kazıdığımızda vampirler karşımıza çıkıyor. Üstelik filmin son sahnesine dikkatli baktığımızda bu imânın sadece Lincoln dönemiyle sınırlı kalmadığını, günümüzü de kapsadığını belirtmek gerek.


Alıntılanan Kaynak:
Sürprizbozan: Göster

İletiTarih: 22 Ağustos 2012 02:01
 Kullanıcı bilgilerini göster Bu kullanıcının gönderdiğini mesajları gösterme Alıntıyla Cevap Gönder Başa dön   
İletileri göster:   
Yeni Konu Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 1 sayfa) [Bu başlıkta 2 mesaj bulunuyor] « Önceki konuSonraki konu »
Forum Seçin:  

Türkçe Altyazı © 2007 - 2024 | hd film