1965
The Sound of MusicBiyografi / Dram / Aile172 dk
Yönetmen: Robert Wise
1930'lu yılların Avusturya'sında Salzburg yakınlarında bir manastırda yaşayan Maria (Julie Andrews)'nın ne kadar gayret gösterse de bir rahibe olmak için gerekli niteliklere sahip olmadığı anlaşılır. Her gün dağlara çıkıp şarkı söylemekten hoşlanan...
8.1 (266,420 Oy)
Film başladığında çocukluğuma gittim. Hani şu tek kanal dönemi varya işte oralara. Çok keyifli bir duyguydu.
Edindiğim bilgiye göre kitaba dayanan bu film aynı zamanda 1959 yılının aynı isimli Brodway müzikalinden uyarlanmış. 1965'te ABD'de vizyona giriyor ve 20th Century Fox şirketini batmaktan kurtarıyor ki bu da filmin yayınlandığı tarihte topladığı beğeninin önemli bir göstergesi. Yıl 1967, Türkiye'de vizyona giriyor ve 2 yıl sonra filmin Türk versiyonu çekilip, izleyicinin beğenisine sunuluyor. Belirtmem gerek, Türk versiyonunu şu tarihte bile beğenerek izleyen kitledenim ben.
Olay 1930'lu yıllarda Avusturya'da geçiyor. Maria adlı karakterimiz rahibe olmak istemekte ve bir manastırda yaşamaktadır. Fakat o kadar hayat dolu bir kızdır ki kendini doğadan, şarkı söylemekten alıkoyamamaktadır. Bu nedenle gitmesi gereken yerlere yetişememekte ve görevlerini aksatmaktadır. Hal böyle olunca baş rahibe Maria'nın kiliseden bir süre uzaklaştırılmasına karar verir ve onu donanmadan emekli olmuş, karısını yeni kaybetmiş, sert ve çok disiplinli bir adam olan Kaptan Von Trapp'ın yedi çocuğuna mürebbiyelik yapması için kiliseden gönderir.
Bilmeyenleriniz için söyleyeyim. 1969 yapımı, Hülya Koçyiğit ve Ediz Hun'un başrollerini paylaştığı 'Sen Bir Meleksin' adlı film, The Sound of Music'in Türk versiyonudur.
İzlediğinizde Maria'nın çocuklara notaları öğrettiği şarkının bestesinin Türk versiyonuyla tıpa tıp aynı olduğunu farketmemeniz olanaksız. 'Sözleri de aynı mıdır acaba?' diye çok merak etmiştim. İşte orada senaristimiz oynamalar yapmış.
Sadece filmin Nazi, rahibe ve kilise kısımlarından uzak durmuş.
Aldığı ödülierin yanı sıra gerçek hayat hikayesine dayanıyor olması filmin artılarından. Christopher Plummer gerçektende çok karizmatik bir adammış gençliğinde. Julia Andrews'ta çok hoş, cıvıl cıvıl bir oyunculuk sergiliyor. Film gayet güzel eğlendiriyor ki bu kadarını 1965 yapımı bir filmden beklemiyordum. Keşke şarkı söylemek, beste yapmak benim içinde bu kadar kolay olsaydı.
Zaten sevdiğim bir Türk yapımının orjinalini izlemek çok keyifliydi. Beni tek sıkan nokta (aslında en önemli özelliklerinden ama) filmin müzikal ağırlıklı olmasıydı. Bu da tamamen şahsımın müzikallerden fazla hoşlanmamasına dayanır. Benim için var olan bu negatifliğe rahmen 3 saate yakın bir zaman dilimi hem çok eğlenceli geçti, hem de çok keyifliydi.
Buyrun ve ruhunuzu pozitif enerjiyle doldurun.