Destroyer (2018)

Aman hiç bulaşmayın, yarısına kadar bile izleyemedim. Tipik Holywood klişesi, partnerinin ölümü vs. travmaları atlatamamış sarhoş dedektif, eski dosyaların açılması falan filan derken, berbat oyunculuklar, sıfır atmosfer, çok kötü makyajla yaşlandırılan oyunculuklar, vs.vs. en kötüsü de hikaye; ortalıkta dolaşan bir kaç adamın konuşmasından ibaret.

Senaryosu, Phil Hay ve Matt Manfredi tarafından yazılan “Destroyer”, Karyn Kusama’nın yönetmen koltuğunda oturduğu Amerikan tarzı bir polisiye…

Prömiyeri, 31 Ağustos 2018’de Telluride Film Festivalinde yapılan ve 25 Aralık 2018 tarihinde vizyona giren filmin, 6.4/10 (7.650 oy) ve 3.1/5 (850 oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 6.7/10 (238 yorum) ve 62/100 (44 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, oylamaya katılan izleyici ve eleştirmen sayılarının yetersizliği nedeniyle, film hakkında doğru fikir vermekten oldukça uzak…

O nedenle bizde 9 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilen ve başroldeki Nicole Kidman’a Golden Globes’da En İyi Kadın Oyuncu adaylığı getiren fakat gişede 5.1 milyon dolarlık bir hasılat rakamına takılıp kalan bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…

Ancak, artık neredeyse yorumlarımızda geleneksel bir özellik halini aldığı üzere ayrıntılı incelemeye geçmeden önce yine bu filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…

Bu bağlamda da işe, karşımızdakinin, Nicole Kidman kaynaklı ciddi casting hatasına rağmen, bünyesinde sürpriz bir final de barındıran sağlam bir hikâyeye sahip, ilgi çekici bir drama olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…

Evet, filmin, bugüne kadar hep erkek polislerin bulaştığı pisliklerin anlatıldığı Hollywood prodüksiyonlarının tersine aynı pisliğe bulaşan ana karakterin kadın polis olduğu ve (kan dökülen silahlı çatışma sahneleri dâhil) yeterince aksiyonda içeren bol flashback geçişli hikâyesi gerçekten de fena değil…

Ama ne yazık ki, yirmili yaşlardaki Erin Bell karakterini de, elli bir yaşındaki Nicole Kidman’ın canlandırması fikri, filmi izleyen hemen herkesin mutabık kalacağı şekilde tam bir fiyasko ile neticelenmiş… Öyle ki, göstere göstere geliyorum diyen bu felaketi, makyaj ekibinin “ağır” boya badana çabaları da engelleyememiş…

Hâlbuki başroldeki Erin Bell karakteri için 25 – 35 yaş aralığındaki bir aktris tercih edilmiş olsaydı, onu makyaj ile hem gençleştirmek hem de yaşlandırmak çok daha kolay olacağı gibi bu kadar rahatsız edici bir görümümde ortaya çıkmayacaktı… İşte ciddi casting hatası derken kast ettiğimiz şey, tam da buydu zaten…

Belki, yine klasik bir laf olacak ama bu söylediklerimiz, filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…

İlk önerimize gelince:

O hakkımızı bu kez de, izleyiciden çok ellerindeki oyuncu malzemesini, bu filmdeki Nicol Kidman örneğinde olduğu gibi, düşüncesizce (ve hatta biraz da hoyratça) kullanan yönetmen ve yapımcılara, “Bırakın artık şu eski yıldızları kırpıp kırpıp yaşlarına uygun olmayan rollerde ahaliye kaktırma işlerini” diye seslenerek kullanmış olalım…

Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde “Ehh işte” kategorisine dâhil ederek puan olarak 5 verdiğimiz bu film için önerimiz de, “siz bilirsiniz” şeklinde olacak…

Keyifli seyirler…

Fragmandan birşeyler bekleyip de,hiçbir şey bulamadığınız filmlerden biri...